Erkan Karagöz

Tatar Çocuk Oyunları


Скачать книгу

sonuç. 10. Hile, alicengiz oyunu, düzen, desise, entrika.

      oyna-: 1. Vakit geçirme, eğlenme, oyalanma vb. amaçlarla bir şeyle uğraşmak. 2. Kımıldamak, hareket etmek. 3. Bir şeyi sürekli evirip çevirmek veya sürekli olarak ona dokunmak. 4. Bir film, oyun vb.nde rol almak. 5. Film gösterilmek. Tiyatro eseri sahneye konmak. 7. Eşyanın herhangi bir parçası kımıldamak, hareket etmek. 8. Sarsılmak, yeri değişmek. 9. Sporla ilgili çalışmalara katılmak. 10. Müziğin gerektirdiği uyumlu hareketleri yapmak. 11. Büyük bir ustalık, beceri ve kolaylıkla bir işi yapmak. 12. Değişiklik göstermek. 13. Tehlikeye düşürmek. 14. Oyalanmak, gereği gibi yapmamak, boşuna vakit geçirmek. 15. Rastgele yön vermek, aldatmak. 16. Herhangi birine karşı önemsemeyici davranışlarda bulunmak. 17. Tedirgin etmek, rahatsız edici davranışta bulunmak. 18. Değiştirmek, bozmak, tahrif etmek.

      Yukarıda her iki Türk lehçesinin bir başvuru kaynağı olarak en çok kullanılan sözlüklerinden yapılan alıntılamalarda görüldüğü üzere sözlük bilimciler tarafından oyun ve oyna- sözcükleri benzer ifadelerle açıklanmıştır. Aynı sözcükler için Türk lehçelerinin diğer sözlüklerine bakıldığında bu benzer açıklamalara rastlanmaktadır.

      Duruma göre olumlu ya da olumsuz anlamlarda kullanılabilen oyun sözcüğü en eski dönemlerinden beri Türk yaşam tarzı ve kültüründe kişioğlunun her çağında beden ve zihin gücünün yanında yeteneğin de gerektiği; neşe ve heyecan veren eylemlerin genel adı olmuştur. Kişioğlu bu eylemleri yaparken öğrenmek, eğlenmek, dinç kalmak, kendini göstermek, üstün gelmek, beğenilmek gibi güdülenmelerin doğrudan etkisiyle o anın fiziki ve ruhi uyarılarını yaşar ve o andan keyif alır. Oyunun işte bu özelliklerinden dolayı oyun ile bağlantılı deyişler (türemiş sözcükler, birleşik sözcükler, ikilemeler, deyimler, atasözleri gibi) Türkçenin bütün lehçelerinde olduğu gibi Tatar Türkçesinin söz varlığı içinde de işlek bir şekilde yer almıştır.

      Aşağıda oyun ve oyna- sözcüklerinin üç ciltlik Tatar Tĩlĩnĩŋ Aŋlatmalı Süzlĩgĩ (GİİTETİ, 1977, 1979, 1981) ile Tatarca-Türkçe Sözlük (Ganiyev vd., 1997), Kazan Tatar Türkçesi Sözlüğü (Öner, 2015), ABBY Lingvo Electronic Dictionary (Sürüm: X6 Professional 16.2.2.133), iki ciltlik Tatar Tĩlĩnĩŋ Frazelogik Süzlĩgĩ (İsenbet, 1989, 1990) gibi sözlüklerde yer alan veriler taranmış ve bunların Türkiye Türkçesi karşılıkları verilmiştir. Oyun ve oyna- sözcüklerinin geçtiği birçok Tatar atasözü bulunmaktadır. Bu atasözleri müstakil bir çalışmanın konusunu oluşturacak kadar fazla olduğundan hepsi bu çalışmaya dâhil edilmemiştir. Ancak ilgili eserlerden seçilenler bu çalışmada örnek göstermek için Türkiye Türkçesine tercümesiyle birlikte verilmiştir.

      4.1. Uyın (Уен): Oyun ve Uyna- (Уйна-): Oyna- Sözcüklerinden Türetilen Tatarca Sözcükler:

      uyın (уен): oyun; uyınçak (уенчак): oyuncu, şakacı, afacan; uyınçaklık (уенчаклык): şakacılık, afacanlık; uyınçan (уенчан): oyuncu, şakacı; uyınçı (уенчы): oyuncu, çalgıcı, artist; uyınçık (уенчык): oyuncak; uyınçıl (уенчыл): oyuncu, şaklaban; uyınlı (уенлы): oyunlu; uyınlık (уенлык): oyunluk oyun oynama yeri; uyınsız (уенсыз): oyunsuz, şaka değil; uyna– (уйна-): oynamak, çalgı çalmak; uynak (уйнак): oynak; uynakla– (уйнакла-): oynamak, zıplamak; ışıldamak, parlamak; uynaklat– (уйнаклат-): oynatmak, kıpırdatmak; uynaklık (уйнаклык), oynaklık; uynal– (уйналу): oynanmak, çekiliş yapılmak; uynalış (уйналыш): oynama, oynayış, çekiliş, şans oyunu; uynap (уйнап): şaka yaparak, oyundan, şakayla; uynaş (уйнаш): oynaş, zina; uynaş– (уйнаш-): oynaşmak, zina etmek; uynaşçı (уйнашчы): oynaşçı, zinakâr, fahişe; uynaşçılık (уйнашчылык): oynaşçılık, fahişelik; uynaşlık (уйнашлык): oynaşlık; uynaştır (уйнаштыр-): oynaştırmak; uynaştırgala– (уйнаштыргала-): oynaştırmak; uynat– (уйнат-): oynatmak, kıpırdatmak, çalgı çaldırmak; uynatkıç (уйнаткыч): oynatıcı; uynavçı (уйнаучы): oyuncu, çalgıcı, artist.

      4.2. Uyın (Уен): Oyun ve Uyna- (Уйна-): Oyna- Sözcüklerinin Kullanıldığı Tatarca Birleşik Sözcükler:

      uyın gına (уен гына): çok kolay; uyın kuyuvçı (уен куючы): sanatçı; uyın ostası (уен остасы): oyun organizatörü; uyın oyıştıruvçı (уен оештыручы): şovmen, gösteri adamı; uyın-cır (уен-җыр): oyun havası, dans; uyın-cıyın (уен-җыен): şenlik, festival; uyınçık kĩbĩk/şikĩllĩ (уенчык кебек/шикелле): oyuncak gibi; uyınçık satuvçı (уенчык сатучы): oyuncak satıcısı; uyınçık yasavçı (уенчык ясаучы): oyuncak üreticisi; uyınga kert- (уенга керт-): oyuna sokmak; uyınga kuy- (уенга куй-): oyuna koy-; uyını-çını bĩrgĩ (уены-чыны бергә): oyunu da gerçeği de bir; uyın-kölkĩ (уен-көлке): eğlence; uyın-kölkĩ kiçesĩ (уен-көлке кичәсе): parti, eğlence akşamı; uyın-kölkĩ söylevçĩ (уен-көлке сөйләүче): meddah, stand-up göstericisi; uyın-kölkĩçĩl (уен-көлкечел): oyunbaz, şakacı; uyın-kölkĩlĩ (уен-көлкеле): gülünç, komik, komedi; uyın-kölkĩsĩz (уен-көлкесез): şakasız, ciddi; uyınlı-çınılı (уенлы-чынлы) / uyını-çını (уены-чыны): yarı şaka yarı ciddi, şaka gerçek karışık; uyın-muyın (уен-муен): oyun-moyun; uynaklap tora torgan (уйнаклап тора торган): oynak oynak; uyna-kölü- (уйна-көл-): oynayıp gülmek, eğlenmek; uynap al- (уйнап ал-): oynamak, eğlenmek; uynap ciber- (уйнап җибәр-): daha yüksek sesle çalmak; uynap kına (уйнап кына): çabucak; uynap torgan (уйнап торган): eğlenceli, ışıltılı; uynap-kölĩp (уйнап-көлеп): güle oynaya, neşeyle; uynaşçı hatın (уйнашчы хатын): oynaş kadın, hafif kadın; uynaşka öndevçĩ (уйнашка өндәүче): kadın satıcısı; uynaştan tugan (уйнаштан туган): gayri meşru, babası belli olmayan, piç; uynıy başla- (уйный башла-): oynamaya başlamak. Her ne kadar Tatarca sözlüklerde bir madde başı olarak verilmese de rastladığımız örneklerde oyun sözcüğü bir isim tamlamasında kullanılarak yeni sözcükler oluşturmaktadır. Aşağıda bu türden birleşik sözcüklere yer verilmiştir. aşık uyını (ашык уены): aşık oyunu; azartlı