Ali Akbaş

Altaylardan Tunaya


Скачать книгу

mı?

      Altay adlı anamızın sütünden,

      Birlikte emip birlikte tatmadık mı?

      Dağların bağrından billur pınarlar

      Şırıl şırıl bizim için akarlar

      Sularından kuşlar, koyunlar içer

      İstesek hazırdı Burak’la tulpar.

      Altayların altın suyundan içtin

      Zamanla bir yiğit parsa dönüştün

      Akdeniz’le Karadeniz ardına

      Kardeşini burada bırakıp göçtün

      Ben kaldım burada yavru kuş gibi

      Sanki kanadından vurulmuş gibi

      Yol gösteren, kanat geren kalmadı

      Avcılar peşimde kor ateş gibi

      Yavru yüreğime bir ok saplandı

      Yanım yörem al kanımla sulandı

      Kalmışım burada halsiz mecalsiz

      Atıldım zindana kapı kapandı

      Görmüyorum artık kırı obayı

      Gündüz günü, gece gümüşten ayı

      Kundaklayıp has ipeğe sarardı

      Esirgeyen altın anam Altay’ı

      Ayrıldık mı kuzu gibi sürüden

      Yağmur gibi yağan oktan, çeriden

      Pars yüreği Er Türkümün yüreği

      Korkar olduk şimdi cinden periden

      Hürriyete âşık olan Türk hani

      Gerçekten hasta mı dondu mu kanı

      İçindeki harlı ateş söndü mü

      Kim söndürür o ebedî volkanı

      Sen orada, ben burada uzakta

      Kaygımızdan kan kusarız tuzakta

      Layık mı kul olmak yekin gidelim

      Ata mirasımız o altın tahta

      TÜRKİSTAN

      Türkistan iki dünya eşiğidir

      Türkistan Türklerin ilk beşiğidir

      Ulu Türkistan gibi yerde doğan

      Türkoğlu’na Tanrı’nın ışığıdır

      Bir adı Türkistan bir adı Turan

      Bu topraktır Türkoğlu’nu doğuran

      Turan’ın takdiri hep fırtınalı

      Yarısı tufandır, yarısı bayram

      Turan’ın tarihi ateşli rüzgâr

      Harlı alevleri semaya çıkar

      Deniz gibi derin ilham kaynağı

      Bu diyarın suları da efsunkâr

      Turan’ın toprağı uçsuz bucaksız

      Derin gölleri var denizden farksız

      Amuderya, Siriderya kardeştir

      Ceyhun – Seyhun, biri ana, biri kız

      Turan’ın dağları göklere ağar

      Ağarmış saçları kucak kucak kar

      Soğuk sularıyla çağlayıp durur

      Dağların bağrından akan pınarlar

      Çölleri var, kum deryası sapsarı

      Bu tenhada ne çiçek var ne arı

      Her tarafta cinler cirit oynuyor

      Ses seda yok, perilerin mezarı

      Turan’ın denize denk gölleri var

      Dalgalanan görkem bir deniz Aral

      Bir uçtaki Isık gölün bağrından

      Ecdadımız gök yeleli Türk doğar

      Dün Okıs-Yaksart’mış Ceyhunla Seyhun

      Türkler bu sulara ezelden meftun

      Mukaddes suların bir yakasında

      Ulu atamızın türbesi metfun

      Türkistan’da bir Tiyanşan dağı var

      Bu Tiyanşan kendine denk dağ arar

      Göğe değen Han Tanrıya bakarak

      Tutsak olan Er Türk’ü düşün naçar

      Balkaşı bağrına bas Tarbagatay

      Yerin göbeğidir Pamirle Altay

      Mukaddes Kazıkurt olmasa eğer

      Liman bulamazdı Nuh kolay kolay

      Turan’ın eli başka, yeri başka

      Onun fırtınalı kaderi başka

      Tarihte Turan’ı kuran kahraman

      Efrasiyap derler önderi başka

      Sıradan bir ülke değildir Turan

      Anlarsın ne imiş tarihe baksan

      Geçmişte Keyhüsrev ile Zülkarneyn

      Bu fikre hız veren iki kahraman

      Yeryüzünde Turan gibi yer var mı

      Türkoğluna karşı koyan er var mı

      Derin akıl, zîrek hâyâl, bol gayret

      Turan erlerine hiç uyar var mı

      Doğmadı âlemde Cengiz gibi er

      Basiretli, çelik yürek bir lider

      Böyle bir arslanın tek ismi bile

      Ölü yürekleri eder seferber

      Çağatay, Ögedey, Çuçu ve Töle

      Bir zaman cihana vermiş velvele

      Atasına çekmiş cümlesi börü

      Sabutay Pars ile Bozkurt alp Cebe

      Turan beylerinden biri Taragay

      Bu beyin oğludur ulu Timur Bey

      Sığmadı dünyaya bir alevdi o

      Böyle er doğar mı hiç kolay kolay

      Turanı bu kadar övmek gerekmez

      Onsuz da dünyada tanıyor herkes

      Evde otururken semayla sırdaş

      Asırlar geçse de Uluğ Bey ölmez

      Asil kandır haysiyetli Türk kanı

      İbn-i Sîna ulemalar sultanı

      Onun irfanını sihir sandılar

      Namı tuttu İran’ı ve Turan’ı

      Kimmiş küçümseyen mûsikîmizi

      Silinmez bu yolda Farâbî izi

      Tutar doksan dokuz tavır sergiler

      Sonra için için ağlatır bizi

      Turan’da Türk ateş olup oynamış

      Türk’ten gayri kimse odtan doğmamış

      Kardeşleri miras paylaştığında

      Kadim baba evi Kazağa kalmış

      Kahraman bir halka yurt olan Turan

      Kazak’tır Turan’da hanlıklar kuran

      Nice