Ali Akbaş

Altaylardan Tunaya


Скачать книгу

derdin çaresi var mı?

      Ediplik şanını sakla

      Edeptir ilk gelen akla

      Ayıp başköşeye geçmek

      Çamur çizmeli ayakla.

      Kapılma o kadar zara

      Muhatabın değil karga

      Azizim uçma yüksekten

      Rekabet etme sunkara

      Yanılma ey turfa bülbül

      Bir olur mu dikenle gül

      Dilinde har ü has olsa

      Vuslata eremez gönül

      BİZ

      Asırlar geçti gitti, geçti yıllar

      Nebiler padişahlar sürdü devran

      Ömürlerdir göçtü kervan be kervan

      Gelip geçti cihandan bunca kullar

      Sönüp viran olmuş mamur ocaklar

      Toprakta çürümüş pembe yanaklar

      Eser yeller, tozar kumlar, yiter iz

      Yazık mahzun gönül biz de biteriz

      Misafirdir cihana gelen insan

      Büyütür, azdırır onu zamane

      Yakar ümitleri ateş-i hicran

      Karışır sonunda toza dumana

      KALEME

      Kalem, kalbindeki sırrı ayan et

      Gelip geçenler ahvalin beyan et

      Döküp gözyaşlarını bu kâğıda

      Bencileyin borcunu eyle eda

      Babalar kabri yanında eyle zar

      Dedeler ruhunun armandası var

      Kara toprak dolu mazlum nidası

      Acep onlar kimdir, kimin fedası

      Kalem, kalbindeki sırrı ayan et

      Gelip geçenler ahvalin beyan et

      Döküp gözyaşlarını bu kâğıda

      Bencileyin borcunu eyle eda

      YAZ

      Renc-i hâtır olduğun halkın soğuktan bildi yaz

      Kim saçıp nûr estirip yeller şifalı geldi yaz

      Kar erir kırlar güler hep ıpılık yeller eser

      Dağlara sahralara revnak verip serpildi yaz

      Kırları ormanları hep aldı yaz taşkınları

      Kim saçıp nûrlar şifalı estirip yel geldi yaz

      Yaz geçip günler bitip oldu tamam ömrüm kışı

      Ağla ey bîçare Zâkir, kim seninçün öldü yaz

      KITALAR

      Eğer sabâ varırsan bizim ele

      Selam söyle selam o ince bele

      Düşünde fal açıp saçın tarasın

      Sılaya dönmeme çare arasın

***

      Tatarlıktan Tatar hiç ar eder mi?

      Kişi öz ismini inkâr eder mi?

      Tatarlıkta Tatar oğlu Tatarım,

      Tatar değil deme kurşun atarım!

***

                            “Oğlum sana derim,

                              Gelinim sen anla!”

      Tatar mı ar mısın bilmem özünü?

      Seçtiğin garip bir dil salatası

      Ne zamandan beri “ık-mık” edersin

      Nihayet güç bela dedin sözünü!

***

      Dilin yarı Rusça, yarı Tatarca

      Bilmem ki Rus musun, yoksa Tatar mı?

      Nasıldır acaba ism-i şerîfin?

      Hasan mısın, İvan mısın, Makar mı?.

***

      Gel öğren ey kardeş bir başka dili

      Dünyada dil bilmek büyük maharet

      Karıştırma lakin dil ile dili,

      Dil oynatmak cehalete işaret.

***

      Sokaktan, pazardan derlenmeli söz

      O bitmez hazine, gitme ırağa

      Kaba da olsa dil, halkın özbeöz

      Sözünü pişirip sal o kulağa

***

      Atam anam yurdu için

      Olsa bin canım feda

      Doğup büyüdüğüm yurda

      Son damla kanım feda

***

      Yaz geçti

      Rüzgârıyla, yağmuruyla güz geldi

      Yeşil ormanın bağrına buz geldi

      Gül soldu,

      Yüreğinde kini kaldı.

      Bülbül,

      Sana bir diken, iğne kaldı.

***

      Ömürlerdir görülmekte o düşler

      Devam etmektedir şiddetli kışlar

      Havalar çok durgun uçan hüma yok

      Ezan duyulsa da kıblenüma yok

***

      Yeter değilse de gücüm devletim

      Merkep gibi yük altında değilim

      Kendim başım, baş eğmedim kimseye

      Huzurla yaşarım budur meyilim.

***

      Zayıf karıncayım ben yolda yatan

      Bir arı değilim sokup ağlatan

      Ne büyük devlet ki şükrederim çok

      Hiç kimseye zulmedecek gücüm yok

***

      Yeter artık Derdmend sözü uzatma

      Katılaşan yüreklere buz atma

      Dilin için dilin olsun tuzaklı

      Yüz aklığın için ağzın kilitli…

***

      Nedir ey sevgilim bu yaş gözünde

      Niçin hasret belirdi gül yüzünde

      Önceki sevincin yoktur sözünde

      Niçin hasret belirdi gül yüzünde

      Topla saçların göster yanağın

      Görünsün gözlerin gonca dudağın

      Şifa parıltısı âhu gözünde

      Hüznünün devası şirin sözünde

      Özünde var iken tiryak pınarı

      Niçin hasret ile yanağın sarı

***

      Feda