легковерен и молод я был,
Младую гречанку я страстно любил;
Прелестная дева ласкала меня,
Но скоро я дожил до черного дня.
Однажды я созвал веселых гостей;
Ко мне постучался презренный еврей;
«С тобою пируют (шепнул он) друзья;
Тебе ж изменила гречанка твоя».
Я дал ему злата и проклял его
И верного позвал раба моего.
Мы вышли; я мчался на быстром коне;
И кроткая жалость молчала во мне.
Kalpler susadıkça dürüstçe şana
Sonsuz coşkumuzu, derin ve yüce,
Bağışa hazırız aziz vatana.
Dostum, inan, çok yakınız o güne –
Gökte uğur yıldızımız doğacak
Rusya uyku illetini boğacak
Ve kölelik enkazının üstüne
Hepimizin adlarını oyacak.
SİYAH ŞAL
Bakıyorum siyah şala hâlâ çılgınlar gibi,
Hissederek yüreğimde buz nefesli elemi.
Öylesine genç ve safdil biriydim ki, o zaman,
Tutuşuyordum bir Yunan güzelinin aşkından.
Onun ateş kollarında utanıp titrerken ben
En karanlık bir günümü yaşadım beklemeden.
Bir kez şölen veriyorken seçkin konuklarıma
Sefil bir Yahudi geldi koşa koşa yanıma.
“Sen, dedi, ahbaplarınla eğlenirken yuvanda,
Senin Yunan dilberin de başkasıyla şu anda.”
Lanetledim Yahudi’yi, sonra da altın verdim,
Ardından da hizmetçime acil haber gönderdim.
Her şey tamam. Kırbaç sesi… kuş gibi uçan atlar,
Oysa şurda can evimde susan derin bir gam var.
Я помню моленья… текущую кровь…
Погибла гречанка, погибла любовь!
С главы ее мертвой сняв черную шаль,
Отер я безмолвно кровавую сталь.
Мой раб, как настала вечерняя мгла,
В дунайские волны их бросил тела.
С тех пор не целую прелестных очей,
С тех пор я не знаю веселых ночей.
Гляжу, как безумный, на черную шаль,
И хладную душу терзает печаль.
Погасло дневное светило;
На море синее вечерний пал туман.
Шуми, шуми, послушное ветрило,
Волнуйся подо мной, угрюмый океан.
Я вижу берег отдаленный,
Земли полуденной волшебные края;
С волненьем и тоской туда стремлюся я,
Воспоминаньем упоенный…
И чувствую: в очах родились слезы вновь;
Душа кипит и замирает;
Мечта знакомая вокруг меня летает;
Я вспомнил прежних лет безумную любовь,
И все, чем я страдал, и все, что сердцу мило,
Желаний и надежд томительный обман…
Шуми, шуми, послушное ветрило,
O gözleri… o çağrıyı hiç unutmuş değilim…
Öldü benim Yunan kızım, ilk göz ağrım, sevgilim.
Cansız omuzlarından indirdim hemen şalı
Ve onunla temizledim hançerdeki kanları.
Uşağım gizlenerek karanlığın bağrına
Attı iki cesedi de Tuna’nın sularına.
Ama artık öyle gözler hiç çıkmıyor önüme
Ve unuttum gecelerce huzur nedir, gülüş ne.
Bakıyorum siyah şala hâlâ çılgınlar gibi
Hissederek yüreğimde buz nefesli elemi
Gündüzün kandili sönüverince
*A*k*ş am sisi örttü mavisini denizin.
Dalgalan, ey yelken bezi, delice,
Sen de coş ey, altımda somurtan sonsuz engin.
Uzak bir kıyı var görebildiğim
O topraklar Güney’in kutsanmış mekânıdır –
Ki beni oraya hep anılarım çağırır
Ve çoğalır acım, artar özlemim…
Sezerim gözlerimin ıslandığını birden
Sakinleşip tekrar kabarır içim
Hayalim koşar benle, -koşar hem de ne biçim-
O büyük çılgın aşkım yılların öncesinden,
Kalpteki acılar, hasretler