пирамид,
Безносых гениев, растрепанных харит
Стоит широко дуб над важными гробами,
Колеблясь и шумя…
Я памятник себе воздвиг нерукотворный,
К нему не зарастет народная тропа,
Вознесся выше он главою непокорной
Александрийского столпа.
Нет, весь я не умру – душа в заветной лире
Мой прах переживет и тленья убежит —
И славен буду я, доколь в подлунном мире
Жив будет хоть один пиит.
Слух обо мне пройдет по всей Руси великой,
И назовет меня всяк сущий в ней язык,
И гордый внук славян, и финн, и ныне дикой
Тунгус, и друг степей калмык.
İşte böyle fikirlere dalıyorum burada
Boğuluyor gibiyimdir hüzünlü duygularda.
Ah, çek git! derim kendime…
Oysa ne çok mutluyum ben,
Bu güz vakti günbatımı sessizce yaklaşırken,
Köyün müşfik kollarında dinlenirken şu anda
Ölülerin yatıştığı bu harika mekânda;
Bir mavilik titrer her bir yoksul mezar üzerinde
Hırsız gezip zarar vermez en karanlık gecede de;
Yüzyıllarca yosunlanmış yorgun taşlar arasında
Dua eden saf bir köylü görünür ara sıra;
Mezarların başlarında ne vazo, ne kaide,
Ne portre görünür, ne tirşe, onların üzerinde
Salt ulu bir meşe vardır mezarlar denli vakur,
Sallanıp hışırdar durur…
El yapımı olmayan bir anıt dikeceğim kendime
Otlar örtmeyecek ona götüren ulusal yolu
Asi başı, Aleksandır Sütunu’nun üzerinde,
Dikileduracaktır mert ve onurlu.
Ben asla ölmeyeceğim, çünkü kalbimdeki bu lir
Yenilmeyecek toprakta gizlenen sınırsız güce.
Ve şöhretim yeryüzünde hükmünü sürdürecektir
En son şair yaşadığı sürece.
Ünüm yüce Rus yurdunda yayılacak kesilmeden
Halklar beni farklı farklı dillerinde anacaklar –
Gururlu Slav torunları, yabanıl Tunguz ve Fin’den
Bozkır’ın sahibi Kalmuk’a kadar.
И долго буду тем любезен я народу,
Что чувства добрые я лирой пробуждал,
Что в мой жестокий век восславил я Свободу
И милость к падшим призывал.
Веленью божию, о муза, будь послушна,
Обиды не страшась, не требуя венца,
Хвалу и клевету приемли равнодушно
И не оспоривай глупца.
Ulusumun yüreğinde yaşayacağım ben her zaman,
Çünkü yalnız hoş duygular dillendirmekti tek derdim,
Çünkü özgürlüğü övdüm, zalim çağa göz yummadan,
Ölenlere Hak’tan rahmet diledim.
Ey, esin perisi, Hakk’ı duymazlıktan gelme, tanı,
Asla korkma lanetlerden, çelenklere de alışma,
Kayıtsızca kabullen hep her övgüyü ve bühtanı
Bir de sakın aptallarla tartışma.
А. А. Наумов, Дуэль Пушкина с Дантесом, 1885.
A. A. Naumov, Puşkin’in d’Anthes’le Düellosu, 1885.
ЕВГЕНИЙ БAРАТЬІНСКИЙ
YEVGENİ BARATİNSKİ
(1800 – 1844)
19. Yüzyıl Rus şiirinin en önemli şairlerinden biri olan Yevgeni Abramoviç Baratınski, 19 Şubat 1800’de Tambovştine’ de doğdu ve çocukluğunu “Mara” adlı bir köy çiftliğinde geçirdi. Kirsanov kasabası ilçe sınırları içinde bulunan Tambovskoe malikânesi şairin babası tuğgeneral Abram Andreyeviç Baratinski’ye o zamanın çarı I. Pavel tarafından 1796 yılında vatanına yaptığı büyük hizmetlerin-den dolayı ödül olarak verildi.
Baratinski ailesi “Mara” çiftliğindeki malikâneye 1804 yılında yerleşti. Zamanla bir komplekse dönüştürülen çiftlik parkı 1820 yılında eski hükümdar evleri, Voznesenski Kilisesi, salt taştan yapılmış “Grot” yaz pavyonu, çokkatlı binaları, göletleri, köprüleri, şelaleleri, çardakları, Mara çayı boyunca uzanan dolaşık patikaları, meyve, çilek ve gül bahçeleriyle dikkat çekiyordu.
“Mara”da özgün bir kültürel yapıya sahip olan Baratinski malikânesi, 19. yüzyıl boyunca o zamanın en seçkin kişileri tarafından ziyaret edilen seçkin bir merkez konumundaydı. Bu mekânda şiirler okunup incelenir, felsefi konularda tartışmalar yapılır, gözalıcı yeni yapıtlar yazılır, şarkılar bestelenir ve operalar sahnelenirdi. Gelen konuklar arasında eski diplomatlardan N. İ. Krivtsov (Puşkin, Vyazemski ve Karamzi’nin dostu