Abdülkerim Dinç

Gagauzlara Dair


Скачать книгу

Oğluna orayı kapattırır. Kör adam ve oğlunun yetiştirdikleri at, Padişahın bütün atlarını geçer.

      Mariya Durbaylo tarafından, 1991 yılında Ukrayna’nın Reni bölgesinde Kotlovina köyünde, 1921 doğumlu Zinaida Dimçeva’dan derlenen Aşık Gaarip destanı, balaur gibi mitolojik varlık, kanatlı yılan ve olağanüstü at motifleri ile destan özellikleri göstermektedir. Ayrıca, destan kahramanının düğünde kemençe çalması ve sevgilisi tarafından tanınması ile Dede Korkut’tan Bamsı Beyrek hikâyesini hatırlatmaktadır. Kemençe ile anlaşma, sürgün edilme, gemiyle mektup gönderme de üzerinde durulması gereken motiflerdir.

      Bu hikâyede, bir padişahın çok güzel bir kızı; halktan yoksul birisinin de güzel bir oğlu varmış. Zamanla bu kız ve oğlan birbirlerini sevmişler. Bunu haber alan padişah delikanlıyı ülkesinden sürer. Delikanlı onbir yıl ülkesinden uzak kalır.

      Padişah, güzel kızını, Hasan beyin oğluna vermek ister. Büyük bir kedere kapılan kız, sevdiği delikanlıya bir mektup yazıp gemiciye verir. Liman liman dolaşan gemici sonunda Âşık Garip’i bulur ve kızın kederli mektubunu verir. Âşık Garip çaresizlik içinde çırpınırken ortaya “balaur” denilen mitolojik kanatlı bir yılan ve olağanüstü özellikleri olan atı ile bir adam gelir. Bunlar çok uzun mesafeleri kısa zamanda alırlar. Ülkesine gelen kahraman, Bamsı Beyrek hikâyesinde olduğu gibi, sevdiği kızın düğünün başladığını görür. Düğünün yapıldığı yere gidip Kemençesini çalmaya başlar. Kız kemençenin sesinden sevgilisini tanır. İki âşık birbirlerine sarılırken Hasan Beyin oğlu da çekilip gider.

      Kamber, Türk dünyasından ortak motifler taşıyan çok iyi bilinen halk hikâyesinin bir varyantı Lüba Çimpoeş tarafından derlenen ve edebiyat diline uydurulan Garip Kamber destanıdır. Metnin başında Gagauz folklorcusu ve bilim adamı Stefan Kuroğlu’nun, destan kavramı ve destan anlatma biçimine dair tespitleri bulunan bir yazısı vardır:

      “Garip Kamber” Gagauz halkın novella dastanı, “Aşık-Garip” dastanın bir variantı. Dastannar –halkların harcanmaz zenginlikleri, angılarını sular almaz, kumnar gömmez, vakıtlar silmez. En palı folklor sedeflerini halk ürende taşıer, palı uşaanı gibi koruer, sallangaç türküsünden ayırtmeer. Dastanı “Garip Kamber” Gagauzlar getirmiş Bucaa, Balkan erinden, açan diiştirmişler erlerini.

      İhtiarların annatmalarına göre, bizim dedeler “Garip Kamberi” saatlan türkü gibi çalarmış. Bu Gagauz das-tanın parçası sefte “Bucak Sesleri” kiyadında 1959 ilde tipar oldu. Aaraya – araya, bu destanın taa birkaç parçasını bulduk. İzler gösterdi bize Çeşmeküünün da, nerede ellinci yıllarda geçindi türkücünün biri, ani dastanı bütüne bilermiş. Kazahstanı da, Zaporojie tarafını da, nerede umutlanırdık “Aşık Garibi” bulma. Bu umut aslı çıktı. Bu kiatta üze çıkareriz “Aşık Garibin” proza variantını, angısını yazdık Gagauz küüyünde Aleksandrovka Zaporojie taraflarında.

      “Aşık Garib” – Oğuz halkların yaratması, angısı donattı başka milletleri de. Dastan “Garip Kamber” –onun bir siirek variantı. “

      Çok zengin masal ve hikâye motifleri taşıyan Şah İsmail hikâyesi, baba oğul çatışması, baba tarafından oğlunun gözlerinin kör edilmesi gibi motifleri ile ilginç bir örnektir. Dede Korkut’tan izler taşımaktadır.

      “1877-1878 Osmanlı – Rus Savaşı ile İlgili Bir Destan” başlığı ile tespit edilen 23 mısralık bu destan parçasında Anadolu türkülerinden özellikle Yemen türküsünün tesirleri görülen destan, savaşın trajik atmosferini bütün gerçekliğiyle çizmektedir. Muhtemelen, kopuş denilen Gagauzlara ait bir çalgıyla söylenen uzun bir destanın parçasıdır.

      Bir destan olarak tanıtılan ve Mariya Durbaylo tarafından 1991 yılında Ukrayna’nın, Reni bölgesi, Katlovina köyünden, 1915 doğumlu Elena Bozacı’dan derlenen Menevşe; destan özellikleri taşımayan ve lirik bir türkü olan Ak Asan ile Saşa türkü formunda eserlerdir. Destan Manileri ezgi ile söylenen manilerdir. Bu küçük metinlerin ve manzumelerin destan parçası olma ihtimâlleri gözden uzak tutulmamalıdır.

      Dastan Dizmek/Aalamak, savaşta oğlunu kaybeden bir ananın yaktığı ağıttır. Mariya Durbaylo tarafından 1991 yılında Ukrayna’nın Reni bölgesi Koldovina köyünde derlenen Bezergan Destanı, Bender Oolu ve Şu Ayın Ardında başlıklı üç parçayı, destan parçaları olarak düşünebiliriz. Dastan Dizmek/Aalamak, savaşta oğlunu kaybeden bir ananın yaktığı ağıttır.

      Şu Ayın Ardında başlıklı manzum parçaya dikkatlerinizi çekmek istiyorum:

      Şu ayın ardında ardında

      Bir dolu filcan

      Tefterimize e, yazıldı

      Oniki bin can.

      Ayın da ardında bir sarı yıldız,

      Tefterimize yazıldı e

      Oniki bin kız.

      Vay analar, vay bobalar

      Nicel dayandınız?

      Burca boylar genç kardaşları

      Genç boydaşları bir yola yazdılar.

      Sali günü vay, anacım,

      Aldılar asker, başıma iidirdiler

      Al çufa kalpak bize.

      Elimize verdiler tüfek.

      Vay analar, vay bobalar,

      Nicel dayandılar?

      Burca boylar, genç kardaşlar,

      Kana boyattılar.

      Şu şinendir içinde

      Horu çaarerlar,

      Aneksinin da bir oolu var.

      Onu da cenge alerlar.

      Ak sayırın da üstünde

      Bostan mı biter ?

      Bizim gibi genç çocuklar cenge mi gider?

      Barabanı pek düverdiler

      Giderler ileri

      Al bayrak dikerlerdi,

      Dönerler geri.

      Vay analar, vay bobalar

      Nicel dayandılar?

      Çayır çimen etişik,

      Erler çiçeksiz kaldı.

      Garip da analarımız

      Evlatsız kaldı.

      Vay analar, vay bobalar,

      Nicel dayandınız.

      Gagauz destanlarını tanıtmaya çalıştık sizlere. Sözlerime, Nikolay Baboğlu’nun balada türkülerinden ilham ile kaleme aldığı “Oglanın Legendası” isimli uzun poeminin girişi ile son vermek istiyorum.

      Evet değerli dinleyiciler, sözlerimi Oglanın Legendası isimli uzun manzumenin girişiyle bitiriyor, hepinizi hürmetle selamlıyorum:

      Tuna senin suyundan,

      Bir köprü düzerim bän.

      Bir kavi köprü uzun

      Eskili bana bulsun…

      Götürsün beni derä,

      O eski evellerä,

      Nerede saklı kaldı,

      Devlerin girgin adı

      Eh, silsäm legendadan,

      Pas tutmuş örtülerni

      Eh görsäm, orda ne var,

      Ne