Abdülkerim Dinç

Gagauzlara Dair


Скачать книгу

girdi

                          Varna hem İsakça

                          “Verilmam”, – dedi

      Varneda kalktı

      Bir kara tütün

      Sel kanar aktı

      Biz kaldık bütün.

                          İsakçadan çıktı

                          Bir gemi eni,

      Bir gemi eni

      Sırma dümeni… (13)

      1878 yılında Varna’nın Rus askerleri tarafından fidye ile satın alınmasını müteakip Türk askerî muzıkasının, son Türk askerlerini İstanbul’a yolcu ederken kışlalar önünde çaldığı son şarkı budur. Aynı şarkı, gelin nikâh için babasının evinden alınırken bütün herkes tarafından söylenirdi. Gelinle ebeveyni bu sırada hazin hazin ağlardı. (Acaroğlu’nun çevirisi, s.120’deki not, Manov, s.170-171)

KAL SELAMET

      Bir gazilen yol göründü

      Gene garib göynüme.

      Dağlar, taşlar dayanamaz,

      Nice kıydın canımı?

      Kal selamet nazlı yarim

      Bir yana sen bir da ben.

      Ben havada uçar iken,

      Alilen tutun beni.

      Ben pahamı bilir iken,

      Üç pula satın beni.

      Altım toprak üstüm yaprak,

      Gene gönüm hoş idi.

      Kal selamet kömür gözlüm,

      Saya sen sola ben. (14)

      Balkanlar, Dobruca, Tuna… renklerini taşıyan yüzlerce mani ile karşılaşırız Gagauz halk edebiyatında… Bunlardan birkaçını sunuyorum sizlere…

      Şu Tunanın suları,

      Duruk akar hem hızlı.

      Şu Kongazın kızları

      Hem hodoldur hem nazlı

      (N.Baboglu, İ.Baboglu, Gagauz Literaturası, Hrestomatiya, Chişinau, 1997, s 35)

      Tuna suyu bulanık

      Aalarım yanık-yanık

      Sevgilicim öleli

      El uyur bän uyanık

(Derleyen: Nikolay Baboğlu)

      Çeşme başında durdum

      Dokuz güvercin urdum

      Onbeş Bulgar içinde

      Bir Gagauza uruldum

      Yolun Tuna boyunca

      Gezdim, testi dolunca

      Balkannara etiştim

      Nazlı yäri bulunca.

      (G.Gaydarci derlemesi, Saba Yıldızı, 2001, sayı:16, s.59)

      Varna yolu toz duman

      Yol boyu sarı saman

      Bir samana dayandım

      Gel yarim, bana yaman

      (G.Gaydarci derlemesi, Saba Yıldızı, 2001, sayı:16, s.59)

      Ay düar sini gibi

      Sallanır selvi gibi

      Benim bir yarim var

      Varna’nın gülü gibi.

      İki dalda bir ceviz

      Aramız Kara Deniz

      Sän orada bän burada

      Ne olacak halimiz.

      Pindim kerpiç duvarına

      Baktım Varna yoluna

      Varna yolu incecik

      Yarim gelir gencecik

      Varna’nın kavakları

      Titreyor yaprakları

      Çî düşmüş güle benzer

      Yarimin yanakları

      Varna yolu kaldırım

      Düştüm gelin kaldırın

      Ne anem var ne bubam var

      Urun beni yöldürün

(Güngör 233)

      Daha önce de ifade ettiğim gibi Gagauz folkloru ve halk edebiyatı hemen hemen Balkanlar, Dobruca, Tuna boylarında şekillenmiştir. Masallar, destanlar, anlatmalar, türküler, maniler üzerine yapılacak bir çalışma bunu ortaya koyacaktır. Destansı motifler taşıyan ve büyük bir ihtimâlle, bir destanın parçası olan Bayır Oolu isimli masalın mekânı Tuna ve Kara Deniz kıyılarıdır.

      Çağdaş Gagauz Edebiyatı’na da dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Gagauz ruhunun uyanmasında, Gagauz kimliğinin oluşmasında, Prof. Dr. Mihail Çakır’ın tarihi, dua kitabı ve sözlüğü kadar; Dimitri Karaçoban, Dionis Tanasoğlu, Nikolay Baboğlu, Todur Zanet gibi şâir, yazar ve bilim adamlarının da büyük katkıları olmuştur. Bu arada resimde, heykelde Dimitri Savastin, Afanasiv Karaçoban, Gagauzların kurt başlı bayrağını yapan ressam Petri Vlah (ki Müslüman olarak Ahmet İslâm ismini almıştır), müzikte Dimitri Gagauz bu ruhu uyandıran önderlerdir. Girişe aldığım metin, Gagauz Tarihini roman tarzında kaleme alan Dionis Tanasoğlu’nun UZUN KERVAN isimli romanından idi. Uzun Kervan’da, Balkanlar, Dobruca, Tuna geniş bir yer tutar.

      Gagauz âlimi ve yazarı Nikolay Baboğlu’nun çağdaş bir destan denemesi olan ve Tuna boylarında Gagauz ruhunu yeniden canlandıran “OGLANIN LEGENDASI” isimli poemasına:

      Tuna senin suyundan,

      Bir köprü düzerim bän.

      Bir kavi köprü uzun

      Eskili bana bulsun…

      Götürsün beni derä,

      O eski evellerä,

      Mısraları ile başlar. Destan girişinin Tuna nehri ile başlaması çok anlamlıdır. Tuna nehri, hem destanın geçtiği mekan, aynı zamanda, geçmişe açılan bir kapıdır… Tuna üzerine kurulacak köprü, esasında geçmişe kurulmuş bir köprüdür. Destan Tuna nehri etrafında hayat bulur, gelişir… Destansı yaşantılar Tuna etrafında geçer. Oglan’ın acıklı hikayesi karşısında kimi zaman “kara yaslı akar” Tuna, kimi zaman Oglan zorda kaldığında sadece baktığı, yalnız bıraktığı için sitem edilir Tuna’ya…

      Nerede saklı kaldı,

      Devlerin girgin adı

      Eh, silsäm legendadan,

      Pas tutmuş örtülerni

      Eh görsäm, orda ne var,

      Ne aslı, ne diil aslı.

      Hem insäm da bakayım,

      O derin asirlerä

      Hem bulsam da açayım,

      Ne diil belli bizlerä

      Dedemä da sorayım,

      Şatrasında durayım.

      Da olsun canım duymuş

      Bu