Yasin Yavuz

Reşit Hanadan ve Romancılığı


Скачать книгу

dedikodular: Bu kısımdaki altı dedikodu, anlatının son leitmotivleridir. Bu kez de, köylü, traktörü bozulan Yakup Ağa’nın gidip öküzleri geri alması ve tarlada çalışması üzerine üzülürler ve yapıcı, yani pozitif bir söylenti çıkartır. Ona üzülür ve traktörü bozulsa bile daha iyisini alacağını, rahata alıştığını söylerler:

      “Günaha girdik be… Öküzleri yaşlandı diye kasaplara sattığını zannetmiştik. Helal olsun adama, baksana öküzlerini güvenilir insanlara satmış meğerse. Nasıl da gidip aldı hasretlerine dayanamadığında…127

      “Sapına kadar erkek adamdır Yakup Ağa. Önceden de söylemiştim böyle olduğunu. Yeminini yerine getirdi. Traktörü uçurumdan aşağıya yuvarlarken gözünü bile kırpmamış. Dediğini yaptı, sözünü yerine getirdi.128

      “Alacak tabii. Bir kez alıştı traktöre. Gördü, ne demek olduğunu… Alışan kudurmuştan beterdir. Dayanamaz traktörsüz gayri. Yarın yeni bir traktör görürsek avluda hiç şaşırmayalım.129

      Görüldüğü üzere Reşit Hanadan, leitmotiv tekniğinden faydalanmak için aynı cümle, mimik ya da sözcüğün değil de, aynı davranışın tekrarını kullanmıştır. Ayrıca kategorize edilen bu kolektif tutum da her kategoride kendine özgü bir temayı tekrar ederek kendi içinde dahi bir leitmotiv örneği sergilemektedir.

      4.1.2.5. Özetleme Tekniği

      Roman, anlatma esasına bağlı olduğu için anlatımda canlılık da oldukça önemlidir. Özetleme tekniği bir konuyu, olayı ya da durumu uzun uzadıya anlatmak yerine kısaltarak anlatılmasıyla uygulanır. Roman sanatında özetleme tekniğinin kullanımı yazar için oldukça önemlidir. Yazar, kimi zaman bazı olayları tümüyle anlatmaz, özet geçer. Bu sayede okur eserden kopmaz, ayrıntılar içinde boğulmaz.

      Reşit Hanadan da Sel’de özetleme tekniğinden faydalanmıştır. Hanadan’ın bu kullanımına örnek olarak Yakup Ağa’nın Smaylo ile yıllar sonra tekrar karşılaştığı bölümü vermek mümkündür. Yazar/anlatıcı, Smaylo’nun kendi ailesiyle alakalı Yakup Ağa ile arasında geçen kısmı diyalog olarak vermek yerine özetlemiştir:

      “Smaylo hanımdan, çocuklardan bahsetmişti. Yakup Ağa’nın merakı artmıştı. Nerede oturduğunu, ne iş yaptığını, kiminle evlendiğini ve kaç çocuk sahibi olduğunu sordu. Bir bir anlattı Smaylo.130

      4.1.2.6. İç Monolog Tekniği

      Yazarlar, karakterlerin iç dünyalarını aydınlatmak, psikolojik yönünü güçlü bir şekilde oluşturmak için iç monolog tekniğinden faydalanmaktadırlar. Reşit Hanadan da Sel romanında bu teknikten sıkça faydalanarak karakterlerin çelişkilerini, üzüntü ve heyecanlarını yine kendi ağızlarından göstermiştir. Örneğin, Salim nişanlısı Esma ile çayırlıkta buluşacakken müstakbel kaynanası buna engel olur, Esma’yı göndermez. Bunun üzerine Salim de öfkelenmiştir:

      “Birkaç ay sonra kaynanası olacak Züheyla’ya okkalı bir küfür çekti içinden. ‘Gösteririm sana. Düğünden sonra seni kızına hasret ettirmezsem bana da…’ diye.131

      4.1.2.7. Mektup Tekniği

      Mektup tekniği, roman sanatında, yazar/anlatıcının geri çekildiği ve okurun tamamen karakter ile baş başa kaldığı bir uygulamadır. Anlatıcı konumunda mektubu yazan karakterin düşünceleri vardır. Bu noktada karakter kendi hislerini, düşüncelerini birinci ağızdan aktarmaktadır. Reşit Hanadan da bu teknikten iki defa faydalanmıştır. İlk mektubu Esma Salim’e; ikinci mektubu da Hülya Esma’ya yazar. Esma’nın yazmış olduğu mektup şöyledir:

      “‘Sevgili nişanlım!

      Anamla kavga ettik. Bana söylemediği söz kalmadı. Gülleri gördü ve sizin pencereden fırlatıp kaçtığınızı anladı. Pencere altından traktörle uzaklaşırken de görmüş sizi. Diğer kızların yanında rezil etti beni. Onlara da çıkıştı.

      Ayrıca babama her şeyi söylemekle tehdit etti beni. Ne yapacağımı bilemiyorum. Oysa seni o kadar göresim geldi ki… Traktörle evimizin önünden geçtiğine çok iyi ettin. Kızların tümü gıpta etti bana. Hele Güllü’yü bir görseydin…

      Bu gece, sabaha karşı kızlarla köyün altındaki çayırlığa çiçek derlemeye çıkacağız. Beni orada bekle. İstersen Cemil’i de yanına al. Belki Hülya’yı da kandırıp Cemil’le görüşmesini sağlarız.

      Çok çok selam.

      Nişanlın Esma’132

      Hülya da babasının onu kendi menfaati için başkasına vereceğini duyunca, çareyi Esma’ya mektup yazmada bulur. Çünkü onun Cemil’e ulaşabileceğini düşünür:

      “ ‘Sevgili teyzem kızı Esma…

      Belki şaşıracaksın mektup eline geçtiğinde. Ama başka çarem kalmadı. Akşam babamla annem kavga ettiler. Zavallı anamı bir görsen… Kendi kendisini yiyip bitirecek üzüntüsünden. Hep babamın kalpsizliği yüzünden…

      Beni Cemil’den ayırıp Bodur Basri’nin topal yeğenine vermek istiyor Esma. Ahıra girip kendimi asmayı düşündüm bu niyetini duyduğumda. Ama, tekrar bir Cemil’i göreyim dedim. Babamın para için beni mal gibi satma niyetinde olduğunu anlatayım diye kıyamadım canıma. Başka bir umut da engel oldu bu niyetimi gerçekleştirmeye. Şart koşacak babam Cemil’in babasına. Çok para, çok altın isteyecek. Getiremeyeceğini bildiği için…

      Ah, Esma!… Teyzemin güzel kızı… Ne olur, bu gece Cemil’in bizim eve gelmesi için Salim’e haber salıver. Cemil’i bulup tüm olup biteni anlatsın. Bu gece, Cemil’im olacağım. Buna karar verdim içinde bulunduğum bu çıkmazdan sonra…

      Bana bir haber sal, daha geç. Akşam olmadan önce. Cemil’in gelip gelmeyeceğini öğreneyim diye. Dayanamıyorum yoksa…

      Hülya’133

      4.1.2.8. Geriye Dönüş Tekniği

      Yazar/anlatıcı, gerekli durumlarda, okuyucuyu bilgilendirmek için geriye dönüşler yapabilir. Sel’de de anlatının kompozisyonunu bozmayacak, hatta anlatıya bir bütünlük katacak şekilde anlatı zamanından koparak geçmişe gidilmiştir. Daha önce geriye dönüşün üç farklı biçimde yapıldığını söylemiştik. Yazar, Sel’de “dar anlamda geriye dönüş” ve “yapıcı geriye dönüş” biçimlerini kullanmıştır.

      Anlatının ilk sayfalarında Salim Esma’nın evlerinin önünden geçmeye utanır. Yazar/anlatıcı dar anlamda geriye dönüş yaparak bu utancın kaynağını açıklar:

      “Esma’nın evlerinin bitişiğindeki samanlıkta buluştukları bir gece asık suratıyla ne demişti kız? ‘Kapımızın önünden şu meret öküzlerle geçme Salim’ demişti. Sonra da kendisi yanıt veremediğinde, ‘Kız arkadaşlarım benimle alay ediyorlar!…’ diye sürdürmüştü yakınmasını. O an, içinden yerin dibine batası gelmişti.134

      Yukarıdaki örnekte yazar/anlatıcı kısmen destekleyici, daha çok açıklayıcı bir geriye dönüş yapmıştır. Rüstem Dayı’nın savaş yıllarını anlattığı kısım ise yapıcı geriye dönüş örneğidir. Burada yazar/anlatıcı