Aksoy Ömer

Boşnak Alhamiyado Edebiyatı


Скачать книгу

yansıtan 23 kodeks ulaşmıştır.2

      Bosna Hersek’in Türkler tarafından fethi akabinde İslamiyet ve Türk kültürü bölgeyi nüfuzu altına almaya başlamıştır. Bölgede Slav grupların kitleler halinde İslamiyet’i kabulü, Slavlar arasında Türk ve İslam kültürü etkisinde yeni ve farklı bir sosyal yapının oluşmasına etken olmuştur. Bosnalı Müslümanlar, Osmanlı medrese, mektep gibi eğitim kurumlarının bölgede yayılmaya başlaması ile Bosançitsa yerine Türkler kanalıyla benimsedikleri Arap harfleri ile yeni bir yazı sistemi geliştirmişlerdir. Osmanlı medreselerinde yetişen edipler Türkçe, Arapça ve Farsçada edebî eserler kaleme alırken aynı zamanda Arap alfabesi ile yazılan Boşnakça edebî ürünler kaleme almaya başlamıştır.

      Alhamiyado edebiyatı; Boşnak edebiyat araştırmacıları tarafından Boşnakların Osmanlı hâkimiyetinde yaşadığı dönemde şair ve yazarlarca manzum ve mensur olmak üzere Boşnak halk dilinde Arap harfleri ile vücuda getirilmiş edebiyat geleneğine verilen addır. Bu edebiyat geleneğinin, İslamiyet başta olmak üzere beslendiği en önemli kaynak Türk kültürü etkisinde teşekkül eden Boşnak halk kültürü olmuştur. Bu geleneğe mensup şair ve yazarlar, Boşnak halkın gündelik yaşantılarında kullandıkları Boşnakçayı edebî eserlerinin dili olarak tercih etmişlerdir. Söz konusu dil, Türkizm adı verilen ve tarihî süreçte karşılıklı kültürel etkileşimin neticesinde Boşnakçaya geçen Türkçe menşeli sözcüklerin yoğun bir şekilde kullanılması ile teşekkül etmiştir. Türk hâkimiyeti öncesinde Boşnakçanın Kiril harfleri ile yazılması söz konusu iken Müslüman Türk hâkimiyeti ile birlikte Boşnakların İslamiyet’i kabulü neticesinde Müslüman Türk kültürü Bosnalı Slavlar arasında yayılmış, Boşnakça da Bosnalı entelektüeller tarafından Arap harfleri kullanılarak yazılmıştır. Türk hâkimiyeti boyunca yetişen entelektüeller, Türkçe, Arapça ve Farsça klasik edebiyat mahsulleri kaleme alırken bir taraftan da kendi halk dillerinde eserler vücuda getirmeyi ihmal etmemişlerdir. Arap alfabesi kullanmak suretiyle Boşnak halk dilinde verilen eserleri ve bu çizgide eser veren sanatçıları günümüzde alhamiyado edebiyatı olarak adlandırdığımız edebiyat geleneği içerisinde değerlendirmekteyiz.

      Alhamiyado edebiyatı olarak adlandırılan edebiyat geleneğinin bir diğer önemli hususiyeti dinî-tasavvufi bir karakter taşımasıdır. Boşnakların İslam’ı kabulü ve Türk tasavvuf hareketinin Boşnaklar arasında da yayılması neticesinde Türk tekke şiiri ile aynı karakteristik yapıda dinî-ahlaki öğütler içeren şiir geleneği Boşnaklar arasında yayılmaya başlamıştır. Edebiyatın propaganda işlevinden faydalanan mutasavvıf şair ve yazarlar tasavvuf düşüncesinin ve İslam’ın öngördüğü yaşam prensiplerinin halk arasında yayılması noktasında edebiyatı bir vasıta olarak kullanmışlardır.

      Boşnak toplumunun tarihî süreçte Türklerle temasları neticesinde sosyal, siyasi, dinî ve kültürel yaşantılarında önemli değişimler söz konusudur. Boşnakların vücuda getirdikleri alhamiyado edebiyat geleneği, bu edebiyat geleneği içerisinde yetişmiş şair-yazarlar ve bunların eserlerini farklı yönleri ile ele almadan evvel alhamiyado edebiyatının teşekkülüne zemin hazırlayan saikleri ortaya koyma adına Bosna Hersek’in ve Boşnakların tarihî, coğrafî, dinî ve kültürel yapısına kısaca göz atmak icap etmektedir.

      A. BOŞNAKLAR VE BOŞNAK EDEBİYATI ÜZERİNE

      Bosna toponomisinin ve Boşnak etnik adının kullanımının tarihi çok eski dönemlere dayanır. Bosna sözcüğü tarihî kaynaklarda ilk kez 10. yüzyılda Bizans İmparatoru Konstantin Porfirogenit tarafından kaleme alınan “De Administrando İmperio” (İmparatorluğun Yönetimi) adlı eserde coğrafi bir bölge adı olarak kullanılmıştır. Bosna’nın orta kesimlerinden doğarak Sava nehrine dökülen Bosna nehrinin ülkeye adını verdiği iddia edilmektedir. Bosna toponomisinin etimolojisi ile alakalı ise çok farklı görüşler bulunmaktadır. En yaygın görüş İlir dilinde “akan su” anlamına gelen Bos sözcüğünden türediğidir. Porfirogenit’in de bu adı, Bosna nehrinin doğduğu ve geçtiği bölgeleri kastederek kullanması bu iddiayı güçlendirmektedir.3 Diğer taraftan Bosna Hersek’in Dalmaçya kıyılarında kalan; Türk hâkimiyetinin hemen öncesinde bölgenin knezi olan Herceg Stephen Vukčić’in doğduğu ve hâkimi olduğu bölge, Türk hâkimiyeti ile birlikte Stephen Vukčić’in ünvanı olan ve Almanca’da dük, bey anlamına gelen Herzog adından türeyen Hersek toponomisi ile anılacaktır.4 Bosna toponomisinden türeyen Boşnak adı Bosna Hersek, Sırbistan ve Karadağ sınırları içerisinde yaşayan Müslümanları adlandırmak için kullanılan geleneksel bir etnonimdir.

      Bosna Hersek, coğrafî konum itibariyle Avrupa kıtasının güneybatı, Balkan yarımadasının ise kuzeybatısında yer almaktadır. Doğusundan Sırbistan, güneydoğusundan Karadağ, kuzeyinden ve batısından ise Hırvatistan ile çevrilidir. Neretva Nehri’nin denize döküldüğü yerde 24 kilometrelik bir toprak parçasıyla Adriyatik Denizi’ne kıyısı bulunmaktadır. Ülkenin büyük bir bölümü dağlık ve engebeli bir arazi yapısına sahiptir. Bölgenin stratejik öneme sahip ülkelerinden biridir. Sahip olduğu stratejik önemi bilhassa yer altı zenginliklerinden kaynaklanır. Bu özelliği sayesinde tarih boyunca çeşitli kavimlerin istilasına maruz kalmıştır. Çinko, demir, kurşun, manganit, krom, pirit, gümüş gibi önemli maden yataklarına ev sahipliği yapar. Ayrıca zengin bir hidroelektrik enerji potansiyeline de sahiptir. Yugoslavya Federasyonu’na bağlı iken federasyonun toplam yıllık elektrik ihtiyacının % 25 `i Bosna Hersek’ten karşılanmıştır. 5

      Bosna Hersek, 1990’lı yılların başında dağılan Yugoslavya’nın 6 federatif cumhuriyetinden biri iken Yugoslavya’nın dağılmasının ardından çok sancılı bir sürecin sonunda bağımsızlığını elde edilebilmiştir. 1995 yılında imzalanan Dayton Antlaşması ile kesin statüsü ve sınırları belirlenmiş, bağımsız bir federasyondur. Bu federasyon Hırvat, Sırp ve Boşnak olmak üzere 3 farklı etnik gruptan oluşmaktadır.6 Bosna Hersek nüfus oranları Bosna Savaşı’nda büyük oranda değişmiştir. Savaşın başlamasından hemen önce, 1991 yılında yapılan nüfus sayımına göre ülke nüfusu 4. 377. 033’tür. Yurtlarını terketmek zorunda kalan Boşnakların bir kısmı dünyanın farklı ülkelerine göçerken bir kısmı da Bosna içerisinde muhaceret terk etmek zorunda kalmışlardır. 2016 yılında yapılan son nüfus sayımına göre ülkenin toplam nüfusu 3.531.159 iken bu rakamın 1.769.592 nüfus ile %50,11’ini Boşnaklar, 1.086.733 nüfus ile %30.78’ini Sırplar, 540.780 nüfus ile %15,43’ünü Hırvatlar oluşturmaktadır.7 Bu oranlara göre günümüzde Bosna Hersek nüfusunun yarıdan fazlasını Müslüman Boşnaklar oluşturmaktadır.

      Bosna Hersek tarihin en eski dönemlerinden itibaren coğrafi konum itibariyle göç yolları üzerinde yer alan stratejik öneme sahip bir bölge olmuştur. Tarih boyunca farklı etnik gruplar bu topraklarda medeniyetler vücuda getirmişlerdir. Bu özelliği sayesinde günümüze değin farklı dinlerin, kültürlerin ve medeniyetlerin bir arada yaşadığı homojen bir bölge olmuştur. Bölgenin bilinen en eski medeniyeti ise Bosna Hersek ile birlikte Arnavutların da kadim kökenleri olarak bilinen İliryalılardır.8 Yaklaşık beş yüzyıl boyunca varlığını sürdüren İliryalı kabileler MÖ. 1. yüzyıldan itibaren Roma İmparatorluğu ile olan hâkimiyet mücadelesini kaybederek Romalıların egemenliği altına girmiştir.9

      Yaklaşık 400 yıl süren Roma hâkimiyeti boyunca İlirya halkının dinî ve kültürel yaşantıları üzerinde Roma medeniyetinin önemli etkileri olmuştur. İlirya