Мустафа Кемаль Ататюрк

Nutuk


Скачать книгу

bir oyunuyla evimde tevkif edildim. Yiğitlik timsali subaylarımızın yardımlarıyla şimdi kurtuldum. Ben de Vali Vekili’ni ve Jandarma Alay Komutanı’nı birlikte tevkif ettirdim. Telgrafhaneyi işgal ettim. Buradaki durum ciddidir. Kongreden çok rica ederim, bütün kararlarından buraya bilgi vererek Kastamonu’nun muhterem halkını aydınlatsın. Yeni valinin İnebolu’ya indiği haber alınmıştır, hakkında ne muamele yapılacaktır? Burada Vali Vekili ve başkalarının tayini hakkında millî kongrenin bana yetki vermesini ve bu istirhamımın cevabını makine başında şimdi beklediğimi arz ederim.

      Osman Bey ile makine başındaki görüşmemiz şöylece devam etti. Kendisinden sordum: Şimdilik orada duruma hâkim misiniz? Ne kadar kuvvetiniz var? Orada vilayet ileri gelenlerinden güvenilir kim vardır? Yeni tayin olunup İnebolu’ya geldiği haber alınan valinin adı nedir?

      Osman Bey’in cevabı şu idi:“Hâlen vilayete hâkimim. Her hâlde, kongrenin yardımcı olarak beni aydınlatması gereklidir. Tayin olunan valinin, Konya valiliğinden emekli, çok eski bir zat olduğu söyleniyor. İsmi Ali Rıza’dır. Kuvvetim, iki yüz elli kişi çıkarır bir tabur ve dört tüfekli bir ağır makineli bölüğünden ibarettir. Halk ile henüz görüşülememiştir. Vilayet ileri gelenlerinden Defterdar Ferit Bey vardır.”

      Osman Bey’e şu emri verdim: “Şimdi kendiniz vali vekilliğini üzerinize alınız ve bütün askerî ve sivil kuvvetleri elinize almaya tam yetkilisiniz. Gelmekte olan valiyi, hemen tevkif ettirecek süratli tedbirler alınız. Yaptıklarınıza açıktan karşı çıkanlara tereddütsüzce silah kullandırınız. Vilayet defterdarı, benim Diyarbakır’dan tanıdığım Ferit Bey ise size yardım etmesi gerekir. Bolu Mutasarrıfı’na, aldığınız vaziyeti ve yetkiyi şimdi bildirerek onun da İstanbul’a karşı aynı şekilde hareket etmesini tarafımızdan söyleyiniz. Sinop Mutasarrıfı Mazhar Tevkif Bey’e de benim tarafımdan aynı talimatı veriniz. Yanınızda hangi şifre anahtarı vardır?”

      Osman Bey’in cevabı: “Vali vekilliğini Defterdar Ferit Bey’e vereceğim, kendi üzerime almayacağım. Bildiğiniz Ferit Bey’dir. Sinop Mutasarrıfı bildiğinizdir, kendisi vazifeden alınmıştır. Vekillik, Jandarma Tabur Komutanı Remzi Bey’dedir. Mazhar Tevfik Bey’in Sinop’ta olduğu bildiriliyor. Şifre anahtarı tevkif edilen alay komutanındadır; istendi, alacağım cevaba göre arz ederim, efendim.”

      “Yanınızda başka şifre anahtarı var mıdır? Ferit Bey şimdi nerededir, durumdan bilgisi var mıdır?” diye sordum.

      “Durumdan bilgisi yoktur, şimdi çağrıldı, gelecektir. Ben hiç şifre anahtarı almadım çünkü tevkif edileceğimi bilmiyordum, makam şifresiyle yazarım ümidindeydim.” cevabını verdi.

      “Oradaki jandarma tabur komutanı kimdir, ne kadar jandarma kuvveti vardır, emriniz altına girdi mi?” sorusunu yazdırdım. Buna da verdiği cevapta: “Jandarma Komutanı Emin Bey, yanımda ve benimle iş birliği yapmıştır, merkezde jandarma sayısı otuz beş kadardır. Polis Müdürü Halil Bey de yanımda ve benimle iş birliği yapmıştır, polis sayısı kırktır. Piyade Tabur Komutanı Şerif Bey, kendisi biraz budala olduğundan şimdilik tevkif edilmiştir. Jandarma Tabur Komutanı Emin Bey yüzbaşıdır. Defterdar Ferit Bey geldi, yanımdadır.”

      “Emin Bey’i biraz anlatır mısınız?” sorusuna “1902 mezunlarından, Üsküplü Emin, tanırsınız. Ayrıca ellerinizden öpüyorlar.”

      Bunun üzerine şu satırları yazdırdım: “Emin Efendi’yi tanırım, teşekkür ederim. Ferit Bey’e durumu anlattınız mı? Önemli hususlar makam şifresiyle bildirilebilir. Sinop Mutasarrıf Vekili olan Jandarma Komutanı’na güvenilmezse onun yerine sizce uygun görülecek birinin vekilliğe geçirilmesi için gerekli tedbirler düşünülmeli. Yardıma ihtiyaç görüyor musunuz?” Osman Bey: “Kuvvetçe ihtiyaç görüp görmediğimi daha sonra arz edeceğim; Jandarma Tabur Komutanı, yeni geldiği için tutumu anlaşılamamıştır, efendim.” cevabını verdi. Osman Bey’e başka bir söyleyeceği olup olmadığını ve Ferit Bey ile durum üzerinde görüşüp görüşmediklerini sorup anladıktan sonra, şu telgrafı yazdırdım:

16-17 Eylül 1919

      Osman Bey ve Ferit Beyefendi’ye,

      Tedbirlerinizde ve çalışmalarınızda başarı dilerim. Bize durumunuzdan ve gelmekte olan valinin tevkif edildiğinden haber vermenizi bekleriz.

Mustafa Kemal

      Kastamonu da İstanbul’a Karşı Harekete Geçiyor

      Ferit Bey, Vali Vekili; Albay Osman Bey, Kastamonu ve dolayları Komutanı olarak çalışmaya başladıktan bir iki gün sonra, kendilerini tekrar telgraf başına çağırarak bilgi istemiştim.

      İstanbul’da gereken makamlara, istenildiği gibi halkın imzası altında telgraflar yazıldığı ve bütün vilayetlere ve sancaklara da bu telgrafların gönderildiği bildirilmekle beraber birtakım sorular da soruluyordu. Bu arada “halk diyormuş ki:

      1- Diğer vilayetlerin umumi efkârı bizimle beraber değiller midir?

      2- Bu olağandışı durum ne zamana kadar devam edecektir?

      3- Kabinenin direnmesine karşı ne gibi tedbir buyuruldu? Lütfen bizi aydınlatınız, Paşa’m.”

      Halk adına yöneltilen bu soruların Vali Vekili ve Komutan Beylerin de zihinlerini işgal etmekte olduğunu düşünmek ve ona göre cevap vermek zahmete değerdi. Bundan dolayı Sivas-Kastamonu telini saatlerce işgal eden uzun bilgi verildi ve açıklamalarda bulunuldu. Bu açıklamaları şöyle özetleyebilirim:

      1- Millî galeyan, vatanın her köşesinde kuvvetli ve ateşli bir şekilde vardır. Bütün vilayetlerin en ufak köylerine kadar halk ve en ufak birliğine kadar bütün ordularımız baştan aşağı hassasiyetle ve tam bir birlik hâlinde, bildirilen kararları uygulamakta ve yürütmektelerdir. Ve halkın ikinci ve üçüncü sorusuna cevap olmak üzere de:

      2- Ne vakit ki Kastamonu halkı, bu durumu olağan dışı bulup endişeye düşmek zaafından kurtularak maksadımıza erişinceye kadar dayanmakta tereddüt eseri göstermeyecektir, işte o zaman olağan dışı durum kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Kabinenin direnişi tabiidir. Buna karşı başka tedbire kalkışmadan önce ilk tedbirimizi hakkıyla ve her tarafta kesinlikle uygulama çarelerini düşünelim. Mesela: Bolu’nun durumu hakkında ne yapılmıştır? Bolu hizasına kadar bütün mevkilerin İstanbul ile resmî haberleşmesinin kesildiğinden emin miyiz? Bununla ilgili olarak, beklediğimiz bilgiler henüz gelmedi. İşte, bu dediğim tedbir İstanbul’a kadar genişletildiği takdirde kabinenin direnmeye gücü kalmayacağını sanırım. Bunun beraber bundan sonra da çok cahilce ve çok ahmakça bir direnişe devam etmek isterlerse, her hâlde daha tesirli tedbirler uygulanmasına imkân vardır.

      Bundan sonra Vali ve Komutan’ın verdiği bilgilerden şunlar anlaşıldı: İnebolu’dan İstanbul’a geri gönderilen yeni vali Zonguldak’ta, Dâhiliye Nazırı’ndan şöyle bir emir almış:

      “Bolu ve çevresi serbesttir. Zonguldak’a çıkınız, vilayetin gereken yerleriyle haberleşiniz ve son emre kadar orada bekleyiniz.” Gerçekten yeni vali, Zonguldak’ta kalmış ve tehditlere başlamış. Ferit ve Osman Beyler, Zonguldak Mutasarrıfı’na yeni valiyi tevkif edip karadan Kastamonu’ya gönderilmesini emretmişler, Mutasarrıf bunu yapmamış. Bununla beraber teşebbüsü öğrenen yeni vali, orada barınamayarak, İstanbul’a dönmüş (Ves. 106).

      Ali Fuat Paşa, Batı Anadolu Kuvayımilliye Komutanı

      Bir münasebetle arz etmiştim ki 20’nci Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa, Kongre adına bazı kararlar almış ve hazırlıklar yapmıştı. Ali Fuat Paşa’ya, Kongrece “Batı Anadolu Kuvayımilliye Komutanı” unvanı verildi. Paşa, Eskişehir ve dolaylarını millî bir bölge sayıp komutanlığına Süvari Yarbayı Atıf Bey’i; Afyonkarahisar dolaylarını da millî