temsilcileriyle Erzurum Kongresi’nin Umumi Heyeti, buna göre bütün Doğu Anadolu vilayetleri adına yetkili olmak üzere, kongrenin kararına uygun şekilde seçilen bir hususi heyet bulundurmakla, Sivas Kongresi elbette bütün Anadolu ve Rumeli adına ve bütün milleti temsil etmek üzere umumi bir kongre vasfını kazanmıştır. Bu kongre, Erzurum Kongresi kararları ve teşkilatını aynen fakat tabiatıyla daha da genişleterek kabul etmiş ve sonunda Şarki Anadolu Müdafaaihukuk Cemiyeti, “Anadolu ve Rumeli Müdafaaihukuk Cemiyeti” umumi adı altında genişletilerek birleştirilmiştir.
Nizamnamenin üçüncü maddesi ve kongrenin temel kararları zaten bu yüksek gayenin sağlanmasını kesin dilek olarak göstermiştir. Sivas Umumi Kongresi, Erzurum Kongresi’nde Şarki Anadolu Müdafaaihukuk Cemiyeti adına seçtiği Heyetitemsiliye’ye tam olarak güvenini bildirmek suretiyle, aynen Anadolu ve Rumeli Müdafaaihukuk Cemiyeti için Heyetitemsiliye olarak kabul etmiştir. Buna göre, Sivas Umumi Kongresi’nin kararları başka, Erzurum Kongresi’nin kararları başka ve Şarki Anadolu Müdafaaihukuk Cemiyetinin Heyetitemsiliye’si başka ve Anadolu ve Rumeli Müdafaaihukuk Cemiyetinin Heyetitemsiliye’si başka gibi başkalıklar ve ayrılıklar elbette söz konusu olamaz ve bunun söz konusu olması şüphesiz ki pek samimi olan millî birlik maksadımız ve mukaddes gayemiz için son derece zararlıdır. Böyle olunca birbirini ortadan kaldıran Temsilciler Heyetleri olmadığı gibi birine girince diğerinden çekilmesini istemenin doğru olabileceği üyeler de yoktur. Bugün, bütün Anadolu ve Rumeli’yi içine alan cemiyetimizin, Sivas’ta bulunan tek Heyetitemsiliye’si Erzurum Kongresi’nde nizamnamenin özel maddelerine uyularak seçilmiş dokuz kişiden beşinin katılmasıyla vazife görmeye devam etmektedir… Hakları, yetkisi ve menfaatleri Doğu Anadolu vilayetlerinden tabiatıyla hiçbir bakımdan az olmayan Batı Anadolu’nun, haklı ve yerinde olan düşünce ve tekliflerini dikkate almayarak onları, olur olmaz bir tabi durumunda bulundurmaya kalkışmak bizim aklımızın bir türlü kabul edemediği hususlardandır… Bu sebeple Heyetitemsiliye’miz altı üye ilavesiyle güçlendirilmiştir.” (Ves. 93).
Bundan sonra daha birçok açıklamaları içine alan bu telgrafımız, aynen Trabzon Merkez Heyetine de çekilmiştir (Ves. 94).
Bu münakaşalar üzerinde daha birçok açıklama ve açıklama istekleri oldu. Hatta “Müdafaaihukuk Heyeti Trabzon Merkezi” uydurma imzasıyla diğer vilayetlere aleyhimizde telgraflar da çekildiği görüldü (Ves. 95). Nihayet on beş gün sonra Trabzon’dan bir telgraf aldık. Fakat Servet Bey’den değil… Aynen arz edersem durum anlaşılır.
Sivas’ta Heyetitemsiliye adına Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ne,
Sureti aşağıya alınan Trabzon Belediye Heyetinin telgrafı İstanbul’a şimdi çekiliyor. Bu suretin 15’inci Kolordu Komutanlığına yazdırıldığı arz olunur.
Suret
İstanbul, Sadrazam Ferit Paşa Hazretleri’ne,
Bugüne kadar Anadolu’dan yükselen millî feryadı Trabzon kendisine mahsus ağırbaşlılık ve sükûnetle inceledi ve takip etti. Memleketin, bu duruma fazla tahammülü yoktur. Vatan sevginiz varsa artık mevkinizi terk ediniz Paşa hazretleri.
Kazım Karabekir Paşa’nın Tavsiyeleri
Kazım Karabekir Paşa’dan 7 Eylül 1919 tarihinde de kişiye özel bir şifre aldım. Pek içten ve kardeşçe bir dille yazılmış olan bu şifre bir iki hatırlatmayı ihtiva ediyordu. Kazım Karabekir Paşa: “Paşam, diyor, Sivas’tan gelen tebliğ ve genelgeler, kâh Heyetitemsiliye adına kâh doğrudan sizdendir. 10 Eylül 1919 tarihinde, İstanbul’daki hükûmete hitaben kendi adınıza tebliğ ve ihtarlarınız olmuştur. Bana itimat ve emniyet buyurunuz ki bu şekilde imzanızla yapılan tebligat, sizi en çok hürmetle sevenlerce bile, büyük bir samimiyetle ve iyi niyetli düşünceyle tenkit olunuyor… Bunun ne kadar tesirli olacağını ve tepkiye yol açacağını takdir buyurursunuz… Bu bakımdan Heyetitemsiliye ve Kongre kararlarının daima imzasız, sadece Heyetitemsiliye diye yayınlanmasını rica ederim.” Telgraf şu cümlelerle son buluyordu: “Yüksek şahsiyetinizin her hâlde ortada tek başına görülmemesi memleket menfaati bakımından gereklidir. Oy birliği ile (Bu noktada oyları toplanan kişilerin veya heyetin kimler olduğunu henüz bugüne kadar öğrenebilmiş değilim.) arz olunan bu ricalarımın iyi karşılanacağından eminim, ellerinizden öperim.” (Ves. 96).
Kazım Karabekir Paşa’yı samimi olarak tereddüt ve tenkide düşürdüğünü gördüğünüz noktaları mümkün olduğu kadar açık olarak düşünmenin ve izah etmenin gereği ortadadır. O tarihteki duygu ve düşüncelerimin ilham mahsulü olan görüşlerimi, bugünün yeni tesirlerine kaptırmaktan sakınarak, o tarihte verdiğim cevabı aynen arz etmeyi tercih ederim:
15’inci Kolordu Komutanı Kazım Paşa Hazretleri’ne,
C:
Muhterem Kardeşim,
Derin bir samimiyete dayandığına asla şüphe etmediğim kanaatinizi açık bir kardeşlik diliyle bildirmiş olmanız, kardeşlik bağlarımızın sağlamlaşmasına ve yürekten memnuniyetimin doğmasına vesile olmuştur. Zihninizde beliren mahzurları bütünüyle anlıyorum. 10 Eylül tarihinde kendi adıma hükûmete gönderilmiş bir tebliğim yoktur. Yalnız telgrafhanede bulunduğum bir sırada, Dâhiliye Nazırı Adil Bey ile makine başında karşı karşıya geliverdik. Onun Sivas Valisi Reşit Paşa’ya verdiği manasız cevaplara karşı bendeniz sırf şahsi olmak üzere onun şahsına hitaben bildiğiniz biraz sertçe uyarmalarda bulundum. Bu, bayağı bir karşılıklı konuşma şeklinde olmuştur. Bundan başka gerek hükûmete ve gerek Padişah’a ve gerek yabancılara karşı olan müracaatlarda hep “Kongre Heyeti” veya “Heyetitemsiliye” ifadesi imza yerine geçmiştir. Yalnız Amerika Senatosuna yazılan ve sizin de bildiğiniz bir mektuba Kongre kararıyla beş kişi imza koymuştur ki bu arada benim de imzam vardır. İçeride yapılan açık yazışmalara gelince, bunda da Heyetitemsiliye tabirini imza yerine kullanmaktaydık.
Ancak bunun bazı çevrelerce kötü tesir ve güvensizliğe yol açtığı görüldü. Gerçekten böyle umumi bir tabirin gösterdiği kişiler ve kuvvet gizli kalıyor. Ortada sorumlu kimdir? Bazı yerlerden, özellikle Kastamonu, Ankara, Malatya, Niğde, Canik gibi yerlerden doğrudan doğruya şahsen makine başına çağrılmaya başlandım. Âdeta Heyetitemsiliye adı altında gizlenen şahıslarla birlikte olup olmadığım üzerinde bir tereddüt belirtisi sezildi. Hatta Trabzon’dan Servet Bey de Heyetitemsiliye imzalı tebligatı kötüye yorarak ve adı geçen heyetin nitelik ve niceliği hakkında birçok yanlış düşüncelerden sonra şahsen bendenizi makine başına çağırdı. Görüşüldükten sonra bütün bu münakaşaların sebebinin imzanın Heyetitemsiliye olarak, belirsiz bir şahsiyet ifade eder tarzda konulmuş olduğunu söyledi. İşte bu sebeplerden dolayı bu imza meselesi, kardeşçe bildirmenizden önce Heyetitemsiliyece görüşme konusu olmuştu. Heyetitemsiliye’nin gizli bir komitenin yürütme kurulu olmayıp, hükûmetten resmî izin almış kanuni ve meşru bir cemiyetin temsilcilerinden meydana gelmiş olması dolayısıyla, ilgili kanuna uygun olarak, kararların ve tebliğlerin sorumlu bir şahıs tarafından imzalanması usulü zaruri görülmüştü. Heyetitemsiliyenin tebliğlerine ve yayımlarına umumi ve belirsiz bir ad vererek düşeceği kanun dışı durumdan dolayı doğacak mahzurlar millî akıma karşı olanların esasen yapmakta oldukları zararlı propagandalara imza bulmak yüzünden ilave edebilecekleri zarardan pek fazla görüldü ve neticede, oy birliği ile imza koymak usulü karar altına alındı. Bu karara rağmen bu defa yaptığınız kardeşçe hatırlatma üzerine, meselenin bir defa daha görüşülmesini Heyetitemsiliye’ye teklif ettim. Daha önce ileri sürülmüş olan gerçekler ve düşüncelerden