Mehmet Akif Ersoy

Safahat


Скачать книгу

target="_blank" rel="nofollow" href="#n246" type="note">246

      Yer kalmamış sarây-ı muallâna bak utan:

      Mâtem-sarâylarla dolu sâha-i vatan!247

      Emr-i cihân-mutâı bu dünyâyı râm eden

      Eslâfının -bugün düşünürsek- değil iken

      Toprak olan dehenleri feryâda muktedir,

      Hâlâ senin bu velvele-i nahvetin nedir?248

      «Riyâset be-dest-i kesânî hatâst

      Ki ez-destişan desthâ ber-Hudâst. 249

Sadi

      Bu müthiş velvelen İran'ı dâim inletir sanma.

      «Muzaffersin!» diyen sesler bütün hâindir, aldanma.250

      Zafer-yâb olduğun kimdir? Düşün bir kerre, millet mi?

      Adâlet isteyen bir kavmi vurmak gâlibiyyet mi ?251

      Nasîbin yok mudur bir parça olsun âdemiyyetten?

      Nasıl aldırmıyorsun yükselen feryâda milletten?252

      Emîn ol bunca mazlûmun yüreklerden kopan âhı,

      Tependen indirir elbette birgün lâ’netu’llâhı!253

      Sığınmış olduğun şevket-sarây-ı zulmü pek muhkem

      Hayal etmektesin… Lâkin ne bârûlar, ne müstahkem

      Penâh-ı bî-amanlar, heybet-i Kahhar-ı Mutlak’la,

      Kökünden devrilip bir anda yeksân oldu toprakla!254

      O, bir çok memleket vîran edip yaptırdığın eyvan

      Harâb olmaz mı? Kabristâna dönmüşken bütün İran?255

      Evet, İran'ı kabristâna döndürdün, helâk ettin;

      Kefen yaptın girîbân-ı ümîdi çâk çâk ettin!256

      «Bütün dünya için bir damla kan çoktur» diyorlar, sen,

      Şu mâsum ümmetin seller akıttın hûn-i pâkinden!257

      Yüzünden perde-i temkîni artık kaldırıp attın:

      Ne mâhiyyet, nasıl fıtrattasın, dünyâya anlattın!258

      Livâ’ül-hamd-i hürriyyet iken İslâm için gâyet,

      Nedir pâmâl-i istibdâdın olmak öyle bir râyet?259

      Kazak celbeyleyip tâ Rusya'dan, sâdâtı çiğnettin;

      Yezîdin rûhu şâdolsun… Emînim çünkü şâdettin!260

      Şehâmet gösterip binlerce beytullâhı bastırdın;

      Şecâat arz edip birçok ricâlullâhı astırdın!261

      Ne Allah'tan hayâ ettin, ne Peygamber'den âr ettin:

      Devirdin kâ'be-i ulyâ-yı dîni, hâk-sâr ettin!262

      Hamâset-perverân-ı kavmi tuttun bir bir öldürdün,

      Umûmen Şark’ı ağlattın, umûmen Garb’ı güldürdün…263

      Hayır, hiçbir gülen yok, sızlıyor Garb’ın da vicdânı,

      Görüp ecsâd-ı mazlûmîne meşher hâk-i İran'ı!264

      O Sa'dîler, o Hâfızlar, o Firdevsî, o Râzî'ler,

      Gazâlî'ler, o Kutbüddîn, o Sa'düddîn, o Kâdîler

      Yetiştirmiş; o Örfî'nin, o birçok şems-i irfânın

      Ziyâsından tenevvür eylemiş; iklimi dünyanın,

      Bugün makhûr-i nâdânîsidir bir fırka haydûdun !265

      Nedir pinhan olan esrârı bilmem, bunda Ma'bûd'un.

      Hayır, Ma'bûd'a ircâında yoktur bunların mânâ:

      Yataklık eylemez cânîye -hâşâ- bir zaman Mevlâ.266

      Şehâmet-perverâ, Şâhâ! Zaman, bî-dâdı kaldırmaz;

      Hatâ etmektesin şâyed diyorsan «Kimse aldırmaz.»267

      Bu istibdâda artık bir nihayet ver ki: istikbâl

      Karanlık derler amma işte pek meydanda: İzmihlâl268

      İstibdâd

      Kardeşim Midhat Cemâl’e

      Yıkıldın, gittin ammâ ey mülevves devr-i istibdâd,

      Bıraktın milletin kalbinde çıkmaz bir mülevves yâd!

      Diyor ecdâdımız makberlerinden: «Ey sefîl ahfâd,

      Niçin binlerce mâ’sûm öldürürken her gelen cellâd,

      Hurûş etmezdi, mezbûhâne olsun, kimseden feryad?269

      Otuz milyon ahâlî üç şakînin böyle mahkûmu

      Olup çeksin hükûmet nâmına bir bâr-ı meş'ûmu270

      Utanmaz mıydınız bir saysalar zâlimle mazlûmu?

      Siz, ey insanlık isti'dâdının dünyâda mahrûmu,

      Semâlardan da yüksek tuttunuz bir zıll-i mevhûmu!»271

      O birkaç hayme halkından cihangîrâne bir devlet272

      Çıkarmış, bir zaman dünyâyı lerzân eylemiş millet;273

      Zaman gelsin de görsün böyle dünyâlar kadar zillet

      Otuz üç yıl devam etsin, başından gitmesin nekbet…274

      Bu bir ibrettir ammâ olmayaydık böyle biz ibret!

      Semâ-peymâ iken râyâtımız tuttun zelîl ettin;275

      Mefâhir bekleyen âbâdan evlâdı hacîl ettin;276

      Ne âlî kavm idik; hayfâ ki sen geldin sefîl ettin;

      Bütün ümmîd-i istikbâli artık müstahîl ettin;277

      Rezîl olduk… Sen ey kâbûs-ı hûnî, sen rezîl ettin!278

      Hamiyyet