target="_blank" rel="nofollow" href="#n246" type="note">246
Yer kalmamış sarây-ı muallâna bak utan:
Mâtem-sarâylarla dolu sâha-i vatan!247
Emr-i cihân-mutâı bu dünyâyı râm eden
Eslâfının -bugün düşünürsek- değil iken
Toprak olan dehenleri feryâda muktedir,
Hâlâ senin bu velvele-i nahvetin nedir?248
«Riyâset be-dest-i kesânî hatâst
Ki ez-destişan desthâ ber-Hudâst. 249
Bu müthiş velvelen İran'ı dâim inletir sanma.
«Muzaffersin!» diyen sesler bütün hâindir, aldanma.250
Zafer-yâb olduğun kimdir? Düşün bir kerre, millet mi?
Adâlet isteyen bir kavmi vurmak gâlibiyyet mi ?251
Nasîbin yok mudur bir parça olsun âdemiyyetten?
Nasıl aldırmıyorsun yükselen feryâda milletten?252
Emîn ol bunca mazlûmun yüreklerden kopan âhı,
Tependen indirir elbette birgün lâ’netu’llâhı!253
Sığınmış olduğun şevket-sarây-ı zulmü pek muhkem
Hayal etmektesin… Lâkin ne bârûlar, ne müstahkem
Penâh-ı bî-amanlar, heybet-i Kahhar-ı Mutlak’la,
Kökünden devrilip bir anda yeksân oldu toprakla!254
O, bir çok memleket vîran edip yaptırdığın eyvan
Harâb olmaz mı? Kabristâna dönmüşken bütün İran?255
Evet, İran'ı kabristâna döndürdün, helâk ettin;
Kefen yaptın girîbân-ı ümîdi çâk çâk ettin!256
«Bütün dünya için bir damla kan çoktur» diyorlar, sen,
Şu mâsum ümmetin seller akıttın hûn-i pâkinden!257
Yüzünden perde-i temkîni artık kaldırıp attın:
Ne mâhiyyet, nasıl fıtrattasın, dünyâya anlattın!258
Livâ’ül-hamd-i hürriyyet iken İslâm için gâyet,
Nedir pâmâl-i istibdâdın olmak öyle bir râyet?259
Kazak celbeyleyip tâ Rusya'dan, sâdâtı çiğnettin;
Yezîdin rûhu şâdolsun… Emînim çünkü şâdettin!260
Şehâmet gösterip binlerce beytullâhı bastırdın;
Şecâat arz edip birçok ricâlullâhı astırdın!261
Ne Allah'tan hayâ ettin, ne Peygamber'den âr ettin:
Devirdin kâ'be-i ulyâ-yı dîni, hâk-sâr ettin!262
Hamâset-perverân-ı kavmi tuttun bir bir öldürdün,
Umûmen Şark’ı ağlattın, umûmen Garb’ı güldürdün…263
Hayır, hiçbir gülen yok, sızlıyor Garb’ın da vicdânı,
Görüp ecsâd-ı mazlûmîne meşher hâk-i İran'ı!264
O Sa'dîler, o Hâfızlar, o Firdevsî, o Râzî'ler,
Gazâlî'ler, o Kutbüddîn, o Sa'düddîn, o Kâdîler
Yetiştirmiş; o Örfî'nin, o birçok şems-i irfânın
Ziyâsından tenevvür eylemiş; iklimi dünyanın,
Bugün makhûr-i nâdânîsidir bir fırka haydûdun !265
Nedir pinhan olan esrârı bilmem, bunda Ma'bûd'un.
Hayır, Ma'bûd'a ircâında yoktur bunların mânâ:
Yataklık eylemez cânîye -hâşâ- bir zaman Mevlâ.266
Şehâmet-perverâ, Şâhâ! Zaman, bî-dâdı kaldırmaz;
Hatâ etmektesin şâyed diyorsan «Kimse aldırmaz.»267
Bu istibdâda artık bir nihayet ver ki: istikbâl
Karanlık derler amma işte pek meydanda: İzmihlâl268
İstibdâd
Kardeşim Midhat Cemâl’e
Yıkıldın, gittin ammâ ey mülevves devr-i istibdâd,
Bıraktın milletin kalbinde çıkmaz bir mülevves yâd!
Diyor ecdâdımız makberlerinden: «Ey sefîl ahfâd,
Niçin binlerce mâ’sûm öldürürken her gelen cellâd,
Hurûş etmezdi, mezbûhâne olsun, kimseden feryad?269
Otuz milyon ahâlî üç şakînin böyle mahkûmu
Olup çeksin hükûmet nâmına bir bâr-ı meş'ûmu270
Utanmaz mıydınız bir saysalar zâlimle mazlûmu?
Siz, ey insanlık isti'dâdının dünyâda mahrûmu,
Semâlardan da yüksek tuttunuz bir zıll-i mevhûmu!»271
O birkaç hayme halkından cihangîrâne bir devlet272
Çıkarmış, bir zaman dünyâyı lerzân eylemiş millet;273
Zaman gelsin de görsün böyle dünyâlar kadar zillet
Otuz üç yıl devam etsin, başından gitmesin nekbet…274
Bu bir ibrettir ammâ olmayaydık böyle biz ibret!
Semâ-peymâ iken râyâtımız tuttun zelîl ettin;275
Mefâhir bekleyen âbâdan evlâdı hacîl ettin;276
Ne âlî kavm idik; hayfâ ki sen geldin sefîl ettin;
Bütün ümmîd-i istikbâli artık müstahîl ettin;277
Rezîl olduk… Sen ey kâbûs-ı hûnî, sen rezîl ettin!278
Hamiyyet