Mehmet Akif Ersoy

Safahat


Скачать книгу

beş para, onluk değilse bâri yine.

      Kırık sazıyla ederken zaman zaman feryâd,

      Gelirdi gûşuna onlukların tanîniyle213

      Birer nevâ-yı beşâret, birer peyâm-ı vedâd;214

      Birer sadâ ki: Neyin sîne-çâk enîniyle215

      Karışmayıp, yalınız dem tutardı sanki ona!

      Bu ses, bu manzara gayet hazîn gelirdi bana.

      Muhîti hep mütevâlî leyâl-i dûrâ-dûr…216

      Sabâh yok onun âfâk-ı târ-ı ömrü için!217

      Yüzünde hande-i ümmîdi andırır bir nûr218

      Görülmüyor! O mükedder, elîm çehre bütün

      Kesîf bir bulut altında perde-pûş-i melâl…219

      Geçen zamanı karanlık, karanlık istikbâl!

      Nasıl hakîkat-i yeldâ? Hayatı git ona sor:220

      Bulur nazarları dünyâyı perde perde zalâm!

      Belâyı görmüyor ammâ bütün belâ görüyor,

      Bu kâinat-ı sefâlette eyledikçe devâm.

      Arar bulunduğu yeldâ-yı bî-tenâhîde221

      Zavallı, bir çıkacak yol sabâh-ı ümmîde!

      Görür şedâid-i eyyâma karşı dûşunda,222

      Siper vazifesini lîme lîme bir abacık.

      Fakat o sütre-i bîtâbı her hurûşunda,223

      Açar da dest-i inâdıyle rûzigâr; artık,

      Körün sakındığı üryan vücûdu meydâna

      Çıkar, göğüs gerer emvâc-ı berf ü bârâna!224

      Geçende çarşı içinden çıkınca baktım ki:

      Çamurlu taşlara yaslanmış inliyor sâil.225

      Hasırdı şiltesi, altında hem de pek eski,

      Şadırvan olmasa üstünde yoktu bir hâil:226

      Duyulmuyordu uzaktan neyin de şimdi sesi,

      Yakından ancak işittim o vâpesin nefesi!227

      O kendi kendine üfler mi yoksa inler mi?

      Ne dinleyen, ne duyan var… Bakıp geçer herkes.

      Mezardan akseden âvâzı kimse dinler mi?

      Zavallı, ölmeye bak, nâle-i tezallümü kes228

      Fakat durun… Yine keşkülde bir tanîn-i medîd

      Duyuldu… Âh ne nâzendedir sürûd-i ümîd229

      Şadırvanın, körü altında saklayan, saçağı

      Delinmemiş mi? Buluttan coşup gelen yağmur,

      O sakbeden uzanıp bir sicim gibi aşağı,230

      Zavallı keşkülü baktım yavaşça kamçılıyor,

      Duyunca kör, bunu bir cûş-i merhamet sandı,231

      Uzandı keşküle, heyhât, işte aldandı:

      Morarmış elleri boş çıktı, sâde ıslandı!

      Acem Şâhı 232

      “Be-merdî ki mülk-i serâser zemîn

      Niyerzed ki hûnî çeked ber zemîn.” 233

Sadi

      Gürz-i girân-ı zulmünü ey kanlı nâsiye;

      Eyvân-ı zer-cidârına as ziynetin diye !234

      Al kanlı bir kefenle donat hayme-gâhını,

      Canlarla yak meşâil-i mâtem-penâhını!235

      Makberlerin hufeyre-i muzlim-dehanları,

      Dendân-ı gayz u kahra şebîh üstühanları

      Yâd eylesin mezâlimini tâ ebed senin,

      Ey cephesi, kitâbesi bin kanlı medfenin!236

      Ey bir hayâle tuhfe kılan bin hakîkati,

      Ey âhenîn eliyle kazıp kabr-i milleti,

      Nûr-i hayât ufuklarını herc ü merc eden,

      Leylin şedîd zulmetini rûha mezc eden!

      Envâr-ı mihr-i fikri sen ey hâksâr eden,

      Meyyitlerin izâmı gibi târumâr eden!

      Ey hâdimi serâçe-i mâtem-feşanların!

      Rahş-ı akûr-i zulmüne pâmâl olanların

      Gül-gonce-i mezârı mıdır tâc-ı devletin?237

      Tutmuşsa da avâlim-i efkârı şöhretin,

      Zannetme ki hükûmetinin efseriyledir…

      Sa’dî'lerin mezâr-ı çemen-ber-seriyledir.238

      Sa’dî'lerin mezârı, evet, bir avuç türâb…

      Tahtınsa bir cihan ki senin âsüman-meâb!

      Lâkin o kabre bence fedâ taht ü efserin…239

      Makber-güzîn olup da sükût eyleyenlerin

      Feryâd-ı vâpesînine değmez bu velvelen…240

      Mudhik gelir nigâh-ı temâşâma hâilen!241

      Bin mülkü, milleti yok eden pençe-i felek,

      Bir şahsı şüphesiz ebedî kılmamak gerek.242

      Mâzî ki işte makbereler mâverâsıdır,

      Milletlerin haziyre-i zâir-cüdâsıdır,243

      Atfeylesen nigâhını ka'r-ı zalâmına:

      Milletlere gözün ilişir na'ş nâmına!244

      Dârâ’ların o nâsiye-i târumârını,

      Ecdâdının izâmını, çökmüş mezârını

      Pîş-i nigâh-ı ibretine al da bir düşün…

      Çoktur