Lütfü Şehsuvaroğlu

Lâ Havle - Lütfî Divânı


Скачать книгу

hakkı taşırlar.

      SEVGİLİ

      Her gece yolunu bekleyip durdum

      Yeis girdabında kahırla doldum

      Kopan bir gül gibi sararıp soldum

      Elini ver, kalbimi al sevgilim

      Neler umdum, neler buldum hayattan

      Hep didindim, kaçar oldum rahattan

      Bengisu beklerken şu tabiattan

      Bak kanıma zehir akar sevgilim

      Gurbetin yolunda doğdum sanki ben

      Bir dem yaşamadan öldüm sanki ben

      Tabuta girmeden duydum sanki ben

      Ölümün sesini her dem sevgilim

      Sevgiyi ararken güzel gözünde

      Tarifsiz bir sevda gezer özümde

      Koşa koşa derman kalmaz dizimde

      Buldum derken yitiririm sevgilim

      Başka uyandığın bir gün gelecek

      Çocuklar her sabah başka gülecek

      Yönüm nereyedir, kim ne bilecek

      Gelemedim, geleceğim sevgilim

      Kayar toprak, beden kalmaz sevgilim

      Akar zaman geri gelmez sevgilim

      Sana varmak kolay olmaz sevgilim

      Sevmek güzel ölene dek sevgilim

      ÖTELER

      Mezarlar yarıldı

      Kaçıştı cinler

      Tabutlar çatırdadı

      Zınk diye durdu zaman

      Evren karanlığa gömüldü

      Ölü

      Kefenini yırtıyor şimdi

      Nefes alıyor yaratık

      Kaplıyor atmosfer ciğerleri tümüyle

      Zikr

      Her nefeste hû

      Yıkılsın artık duvarlar

      Perdeleri kaldırın

      Açılsın gökyüzü renk cümbüşüne

      Kurtulun artık duman ülkesinden

      Daireler iç içe -derinlik- çaplar eşit

      Alıp yaprağı yerden

      Döne döne yukarılara savuruş

      Eylem

      O sonsuzluklar ülkesine hareket

      Şimdi zaman bir çeri

      Ve mekân saray

      Kral uykuda

      Ölü hayat dansına başladı

      Maestro…

      Hey çalsın tamtamlar

      Dokunsun tellere parmaklar

      Gümbür gümbür çağıldasın su

      Varlığın ilki deniz

      Ve deniz hayata gebedir

      Doğuş

      Sapan taşından fırlayacak taş gibi

      Bekliyor

      Ve gürültü; denizin dibinden geliyor gürültü

      Bir yumruk gibi şakakta patlıyor

      Bir an baygınlık ve

      Çağlamak, dirilmek, uyanış…

      Varlık peydahlandı denizin üstünde bir kuş

      Kalbinin çarpışı duyuluyor

      Heyecan, canlı oluş

      Su kıskandı canlıyı

      Hâlbuki kendindedir hayat

      Hayatın zeminidir su

      Bunu bilmez su

      Bağrı yanıkların

      Kuru, kupkuru çatlak dudaklarından

      Dökülecek son sözlerin su olduğunu..

      Bilmez su

      Boğmak istedi kuşu su

      Boğmak istedi içine alarak

      Aşk onca buydu

      Zulm ve aşk

      Aşkın sonu zulüm

      Nasıl sebebiyse

      Velilerden Abdullah’ın dediği gibiyse

      Yaradan’a kulluktan kaçılan her an

      Zulmün ta kendisi

      Varoluş bir eziyet

      Bir yabancılaşma özüne

      Mutlak ebedî hakikatten kopuş

      Fakat her nefeste hû gizli

      Her nefeste Allah

      Zikirden o an fikir doğacak

      Bir güneş gibi

      Vahy fikri

      Sesler gaiplerden bir akis

      Meclis: Mağara

      Okumak ilk emir insana

      İkra

      Ve yarıldı mağara

      Bu alfabe hangi alfabe

      Ya bu gramer

      Sayfalar çevrildi

      Ne okuyacak insan

      Çarpıldı, sendeledi

      Her yanını O kaplamıştı

      Ve her yan O’nda

      Okumak

      Allah’ın adıyla

      Okudu

      Bütün mağara okudu

      Bütün bir mekân

      Ses yankılandı evrende

      Her şey yöneldi Rabbi’ne

      Heyecan son haddinde

      Kalplerde depreniş

      Bir ürperti

      Kapı kapandı

      Kervan durdu

      Ya gidiyordu da biz koptuk

      Korkunç boşluk…

      Kurtar bizi ya Rab

      Kurtar

      Ölüler evinden selam getirdim

      Mezar taşları uğurladılar beni

      Tabutlar mağaralar gibidir

      Beyaz kefendir karanlıkta fener

      Eşyalar köşesizdir

      Eşyalar birbirine döner

      Dokunun mezar taşlarına dokunun

      Gece bir fatiha silüetinizden

      NAAT-I ŞERİFE-İ 21. YÜZYIL 33

      Aydın olsun, kutlu olsun gününüz

      Müjdesiyle ufkumuzu sardı O

      Cihana dirlikler versin ününüz

      Mucizeyi elimize verdi O

      Sükûtun içinden sesi çıkardı

      Kandili ateşledi mağaramızda

      O