gelişkin olduğumdan diğer kızlar bana küçük görünüyor, fakat hiç önemli değil. Belki de ileride beni geçersin; tabii bunun için daha kalın giyinmen lazım çünkü titreyen kızlar asla büyüyemez.”
Küçük kardeşinin yaşlarla dolan gözlerini gören Hans kızların yanına uçar gibi geldi.
“Kardeşim soğuktan o kadar da şikâyetçi değil, fakat havalar da sert tabii.” deyip hüzünle Gretel’e baktı.
“Bir şeyim yok.” dedi Gretel. “Ben pek üşümem; hele ki kayarken hiç üşümem. Ancak endişeniz için teşekkür ederim, jufvrouw.”12
“Hayır, hayır.” diye karşılık verdi Hilda, kendisine pek kızmıştı. “Patavatsızın, acımasızın tekiyim, fakat kötü bir niyetim yoktu. Sadece sormak istemiştim… Şey… Acaba…” Tam da burada sadede gelecekken, Hilda yardım etmek arzusunda olduğu yoksul kılıklı ancak asil duruşlu çocukların önünde bocaladı ve lafını söyleyemedi.
“Söylemek istediğiniz nedir, jufvrouw?” diye hevesle konuştu Hans. “Size hizmet edebileceğim herhangi bir konu var mı? Ne olursa…”
“Ah! Hayır, hayır.” diye güldü Hilda, mahcup mahcup başını sallayarak. “Sadece büyük müsabakayla ilgili sizle konuşmak istemiştim. Siz de katılsanıza! İkiniz de gayet iyi kayıyorsunuz ve katılım da ücretsiz. Ödül için kim olsa katılabilir.”
Parmakları arasında kasketini çekiştiren Hans’a bakarken Gretel’in içi eziliyordu, yine de saygılı bir ses tonuyla karşılık verdi:
“Ah, jufvrouw, müsabakaya katılsak bile diğer yarışmacıların yanında ancak birkaç adım gidebiliriz. Bizim patenlerimiz sert odundan, görüyorsunuz.” ayağının tabanını tutup gösterdi. “Yine de hemen ıslanıp parçalanıyor ve bizi tökezletiyor.”
Hans’ın sabahki yuvarlanışı aklına gelince Gretel’in gözleri gülüşle ışıldadı, fakat utancından bocalarken yüzü kıpkırmızı kesilmişti:
“Ah, hayır, katılamayız; ancak, büyük günde biz de izlemeye gelebilir miyiz, efendim?”
“Elbette.” diye karşılık verdi Hilda, karşısındaki ağırbaşlı yüzlere kibarlıkla bakarken, bir yandan da aylık harçlığının büyük çoğunluğunu kurdele ve süslü elbiselere harcamış olmasına yürekten üzülüyordu. Elinde sadece sekiz kwartje13 kalmıştı ve bununla en fazla bir çift paten alınabilirdi.
İç çekerek farklı boyutlardaki iki çift ayağa baktı ve sordu:
“Hanginiz daha iyi kayıyorsunuz?”
“Gretel.” diye cevapladı hemen Hans.
“Hans.” diye atıldı Gretel, ağabeyiyle aynı anda.
Hilda gülümsedi.
“İkinize de birer çift paten alamam, hatta iyisinden bir çift bile alamam. Fakat işte sekiz kwartjem var. Aranızda hanginizin müsabakayı kazanma ihtimalinin daha fazla olduğuna karar verin ve ona bir çift paten alın. Keşke iyisinden alabilecek kadar param olsaydı. Hoşça kalın!” diyerek gülümsemeyle başını eğerek veda etti onlara-Hilda ve parayı, irkilmiş hâldeki Hans’ın ellerine tutuşturarak arkadaşlarına katılmak için yanlarından kayarak ayrıldı.
“Jufvrouw! Jufvrouw von Gleck!” diye yüksek sesle arkasından seslendi Hans, paten bağlarından biri çözülmüş olduğu için imkân olduğu hızda arkasından seğirtiyordu.
Bir elini güneşe siper eden Hilda arkasına döndü, yakınlaştıkça havada süzülüyormuş gibi görünüyordu Hans’a.
“Bu parayı alamayız.” dedi Hans nefes nefese. “Ancak içinizdeki iyi niyetin farkındayız.”
“Neden alamazmışsınız?” diye sordu Hilda yanakları al al olurken.
“Çünkü…” diye cevap verdi Hans, kraliçe duruşlu kızın önünde, bir prens nazarıyla bakarken bir soytarı gibi eğilerek. “Bunu biz kazanmadık.”
Hilda kıvrak zekâlıydı. Gretel’in boynunda güzel bir ahşap zincir olduğunu fark etmişti.
“Bana da bir zincir yapar mısın, Hans, kardeşinin taktığı gibi?”
“Yaparım, efendim, hem de seve seve. Evde beyaz ahşabımız var, fildişi kadar güzel. Yarın elinizde olur.” diyerek aceleyle parayı geri vermeye çabaladı Hans.
“Hayır, hayır.” dedi Hilda kararlı bir ifadeyle. “Bu para yapacağın zincir için az bile kalır.” dedi ve paten kayanların arasından süzülerek uzaklaştı.
Hans, kızın arkasından afallamış hâlde uzun uzun baktı ve daha fazla itiraz etmenin faydasız olduğuna kanaat getirdi.
“Doğru.” diye mırıldandı yarı kendine yarı da sadık gölgesi Gretel’e. “Tek bir dakikayı boş geçirmemeli, annem mum yakmama izin verirse bütün geceyi ayakta geçirmeliyim, fakat zinciri tamamlayacağım. Para bizde kalabilir, Gretel.”
“Küçük Hanım ne kadar da iyi yürekli!” diye haykırdı Gretel ellerini neşeyle çırparak.“Ah! Hans, gördün mü geçen yaz leylek boşuna konmamış çatımıza! Annemin, leyleğin bize şans getireceğini söylediğini ve Janzoon Kolp onu vurduğunda ne kadar ağladığını hatırlıyor musun? Ona bela getireceğini söylemişti. Sonunda şans bizim de yüzümüze güldü! Hans, annem yarın kasabaya pazara yollarsa patenleri oradan alırsın.”
Hans başını hayır dercesine salladı. “Küçük Hanım parayı bize paten alalım diye verdi, fakat bu parayı kazanırsam, Gretel, yün almak için harcayacağız. Sıcak tutacak bir cekete ihtiyacın var senin.”
“Hayır!” diye haykırdı Gretel safi bir dehşet içinde. “Paten almayacak mıyız? Ama ben pek üşümem ki! Annem hep demez mi kan yoksul çocukların damarlarında ‘Bu çocuğu sıcak tutmalıyım, bu çocuğu sıcak tutmalıyım!’ diye diye dolaşır.”
“Ah, Hans!” diye devam etti kız ağlamaklı bir sesle. “Paten almayacağını söyleme bana, ağlayacağım galiba. Hem ben serin kalmak istiyorum, hatta çok sıcaklanmış hâldeyim şu an!”
Hans aceleyle bakışlarını göğe kaldırdı. Bedeninin her zerresiyle tam bir Hollandalı olarak gözyaşına ya da herhangi bir tür duyguya karşı, oldukça büyük bir korkuya sahipti ve kardeşinin masmavi gözlerinin yaşlarla dolup taştığını görmekten ödü kopuyordu.
“Bak bana!” diye haykırdı Gretel, durumun ve üstünlüğünün farkına vararak. “Eğer paten almaktan cayarsan perişan olurum. Paten falan istemiyorum ben. O kadar da bencil değilim, ama senin patenlerin olsun istiyorum, hem büyüdüğümde bana da olurlar. Ah, paraları saysana Hans. Hiç bu kadar çok para gördün mü?”
Hans düşünceli bir şekilde elindeki parayı avcunun içinde döndürdü durdu. Bir çift paten sahibi olmayı ömrü boyunca hiç bu kadar arzulamamıştı, öyle ki bir müsabaka olacağını öğrendiğinde ve diğer çocuklarla boy ölçüşme şansı bulacağına dair yüreğinin derinliklerinde erkek çocuklarına özgü ince bir sızı hissettiğinde bile. İyi bir çift çelik patenle kanaldaki çocukların çoğuna kolayca fark atabileceği konusunda kendine güvendiğini fark etti. O zaman da Gretel’in savı ona oldukça makul göründü. Diğer yandan Gretel’in güçlü ve kıvrak minyon yapısıyla Rychie Korbes’tan hatta Katrinka Flack’ten bile daha iyi kayar duruma gelmek için en fazla bir haftalık bir alıştırma yapmasının yeteceğini biliyordu. Bu son düşünce aklında şimşek gibi çaktığı anda kararını vermişti. Gretel’e sıcak tutacak bir ceket alamıyorsa, o zaman patenleri ona alacaktı.
“Hayır,