Сюэцинь Цао

Kızıl Odanın Rüyası II. Cilt


Скачать книгу

endişelendiren bir konu aklıma geldi. Ama yanlış anlamanızdan korkuyorum çünkü o zaman sadece boşuna konuşmuş olmakla kalmayıp, yatacak mezar da bulamayacağım…”

      Wang Hanım bunun ardında önemli bir şeyler olduğunu anladı.

      “Ne söylemeye çalışıyorsun, çocuğum?” dedi yumuşak bir tonda. “Son zamanlarda birçok kişi senden övgüyle söz ediyor. Bence bunun nedeninin Baoyu’ye iyi bakmaya ve herkese karşı nazik olmaya özel olarak itina göstermen. Ufak tefek düşüncesizlikler önemli değil. Zaten bu yüzden sana yaşlı dadılardan biriymişsin gibi davranıyorum. Şimdi bazı prensiplerin olduğunu da görüyorum, fikirlerin de benimkilere uyuyor. Eğer bana söyleyecek bir şeyin varsa duymak isterim. Ama başka kimseyle bu konuyu konuşmamalısın!”

      “Sormak istediğim şey, Efendi Bao’nın ileride tekrar Bahçe’den taşınmasını sağlamak için bana ne tavsiye edersiniz?”

      Wang Hanım irkildi ve dehşet içinde Xiren’in eline yapıştı.

      “Umarım Baoyu kızlardan birine korkunç bir şey yapmıyordur!” dedi.

      “Yo, hanımefendi, hayır! Beni yanlış anlamayın sakın!” dedi Xiren çabucak. “Onu kastetmedim. İzninizle söyleyeyim, Efendi Bao ve küçük hanımlar artık yetişkin oluyorlar ve her ne kadar kuzen olsalar bile, cinsiyetleri farklı. Böyle iç içe yaşamaları, özellikle de farklı sülalelerden olan Bayan Lin ve Bayan Bao için, bazen biraz uygunsuz olabiliyor. İnsan ister istemez rahatsızlık duyuyor. Hatta dışarıdan bakan birisine çok tuhaf bir aile izlenimi veriyor. Ne derler bilirsiniz: ‘En kötüsü için hazırlıklı olmak en iyisi.’ Düşünmeden yaptığımız bazı masum şeyler, başka birinin hayal âleminde yanlış anlaşılıp korkunç bir şey olarak anlatıldığı zaman, sayısız aksilikler baş gösterir. Böyle şeylerin olmaması için tetikte olmak zorundayız; hele de Efendi Bao gibi farklı karakteri olan biri bütün zamanını kızlarla geçirirken. Etrafta bu kadar insan varken ve bazıları da olmaları gerektiği kadar iyi niyetli değilken, tedbirsiz bir anımızda, kötü olsun ya da olmasın, en ufacık bir şey yapması bir skandala neden olur. Bazı insanlar nasıldır bilirsiniz. İnsanlar iyi niyetliyse sizi yere göğe sığdıramazlar ama değillerse o zaman vay hâlinize! İnsanlar Efendi Bao hakkında iyi şeyler söylüyorlarsa, kendimizi şanslı sayabiliriz. Ama yaptığı en ufak bir şey insanların kötü konuşmalarına meydan verirse, Efendi Bao’nın bedeninin lime lime ve kemiklerinin un ufak edilmesi bir yana, ömür boyu itibarı mahvolur ve hem sizin hem de Beyefendi Zheng’ın bunca fedakârlığı ve çabası boşa gider. ‘Mükemmel bir insan önceden tedbir alır.’ derler. Şimdiden gerekli adımları atmamız, bizi böyle şeylere karşı korumuş olmaz mı? Elbette ki siz çok meşgul olduğunuzdan her şeyi düşünmeniz beklenemez; benim de hiç aklıma gelmeyebilirdi ama madem geldi size söylememek hata olurdu. Son zamanlarda gece gündüz aklımdan çıkmıyor. Kimselere anlatamıyorum. Size daha önce söylemememin sebebi, bana kızacağınızdan korkmamdı.”

      Xiren’in yanlış anlamalar ve skandallar hakkında söyledikleri, Jinchuan olayında olanlara o kadar uyuyordu ki Wang Hanım yıldırım çarpmışa döndü. Ama düşününce, kendisi adına bu kadar endişelenen bu kızcağıza karşı sevgi ve minnet duydu.

      “Sezgilerin ne kadar da kuvvetli, canım, her şeyi bu kadar ince düşünmüşsün!” dedi. “Bu mesele benim de aklıma geldi tabii ama başka şeyler çıkınca unutmuştum, şimdi bana hatırlattın. İtibarımızı düşünmene çok memnun oldum. Çok iyi bir kızsın sen. Şimdi gidebilirsin. Sanırım artık ne yapacağımı biliyorum. Ama gitmeden önce bir şey daha var. Benimle bunları konuştuğuna göre, artık Baoyu’yü tamamen senin ellerine bırakıyorum. Ona çok dikkat et, olur mu? Onun için yapacağın her şeyi benim için de yaptığını unutma. Sana ne kadar minnettar olduğumu göreceksin.”

      Xiren bu sözlerin ağırlığını tartarak bir süre başını eğip durdu.

      “Hanımefendinin benden istediklerini yerine getirmek için elimden geleni yapacağım.” dedi.

      Odadan ayrılıp düşünceler içinde Kızıl Neşe Avlusu’na döndü. Gittiğinde Baoyu yeni uyanmıştı. Xiren ona çiçek suyundan söz edince çok sevinip hemen biraz hazırlamasını istedi. Çok lezzetliydi. Sürekli Daiyu’yü düşünüyor, birini göndermek istiyordu ama Xiren’in karşı çıkmasından korkuyordu. Onu ekarte etmek için Baochai’den kitap almaya gönderdi. O gider gitmez, Qingwen’i çağırdı.

      “Git, bak bakalım Bayan Lin ne yapıyor?” dedi. “Beni sorarsa daha iyi olduğumu söyle.”

      “Bir bahane olmadan oraya gidemem ki. Söylemek istediğiniz bir şey yok mu?”

      “Yok.” dedi Baoyu.

      “O zaman götüreceğim bir şey verin. Ya da soracağım bir şey düşünün. Yoksa onu görünce ne diyeceğim?”

      Baoyu biraz düşündükten sonra uzanıp eski mendillerinden ikisini aldı, gülümseyerek kıza fırlattı.

      “Tamam. Bunları ona gönderdiğimi söyle.”

      “Ne acayip bir hediye!” dedi Qingwen. “Sizin eski mendillerinizi ne yapsın? Onunla dalga geçtiğinizi sanıp yine üzülecek.”

      “Hayır, üzülmez.” dedi Baoyu. “ O anlar.”

      Qingwen tartışmanın gereksiz olduğunu düşünüp mendillerle beraber Bambu Evi’ne doğru gitti. Orada Chunxian’yi veranda parmaklıklarına ıslak mendilleri asarken buldu. Kız onun avluya girdiğini görünce eliyle gitmesini işaret etti.

      “Uyuyor.”

      Qingwen ona aldırmayıp içeri girdi. Lambalar yakılmadığı için oda karanlıktı. Yatakta uyanık olarak uzanan Daiyu’nün sesi geldi.

      “Kim o?”

      “Qingwen.”

      “Ne istiyorsun?”

      “Efendi Bao size mendil gönderdi, küçük hanım.”

      Daiyu afalladı. Bu hediyeyi biraz şaşırtıcı bulup ne anlama geldiğini merak etti.

      “Herhâlde çok güzeller.” dedi. “Ona biri vermiş olmalı. Söyle ona, başka birisine versin. Şu anda bana lazım değil.”

      Qingwen güldü.

      “Yeni değiller, küçük hanım. Her gün kullandıklarından.”

      Bu daha da şaşırtıcıydı. Daiyu bir süre düşündü. Sonra birden anladı.

      “Koy bir yere. Sonra da gidebilirsin.” dedi.

      Qingwen mendilleri bırakıp çıktı. Kızıl Neşe Avlusu’na giderken yolda olanlara bir anlam vermeye çalıştı ama başaramadı.

      Bu arada Qingwen’in anlayamadığı mesaj Daiyu’yü çelişkili duygular içine soktu.

      “Çok mutluyum.” diye düşündü. “Kendi dertlerinin arasında benim sıkıntılarımın nedenini bile anlıyor. Aynı zamanda üzgünüm çünkü sıkıntılarımın nasıl sona ereceğini bilmiyorum. İki kullanılmış mendil hediyesiyle benim duygularımı tatmin etmeye çalışıyor olmalı, yoksa çok saçma olurdu! Ama yine de gizlice bana hediye göndermesi beni korkutuyor. Sürekli gözyaşı döküp durmamın boşuna olduğunu düşündükçe utanıyorum.”

      Böyle düşünüp dururken, içindeki heyecan ateşi dile getirilmek için çırpındı. Hizmetçilerin ne düşüneceklerine aldırmadan, bir lamba istedi ve masasına oturup biraz mürekkep öğüttü, fırçasını yumuşattı ve mendillerin üzerine şunları yazdı:

      Bu yersiz gözyaşlarımı görünce,

      Sorarsın kim için akıyor gizlice.

      İpek mendiller ne zarif hediye,

      Derinleştirir