Виктор Мари Гюго

Sefiller I. Cilt


Скачать книгу

Tholomyès.

      Ve bardağını yeniden doldurarak ayağa kalktı.

      “Şarap şerefine! Nunc te, Bachhe, canam!7 Affedersiniz hanımlar, bu İspanyolca idi. Bunun kanıtı da şöyledir: Şarap fıçısının büyüklüğü her yerde farklıdır. Mesela Kastilya arrobası on altı litredir, Alicante cantarosu on iki litre, Kanarya adalıların almudesi yirmi beş, Balear Adaları’nın cuartini yirmi altı ve Deli Petro’nunki otuz litredir. Yaşasın Büyük Çar ve çok yaşasın ondan da büyük olan fıçısı! Hanımlar, dostunuzun vereceği tavsiyeye uyun; hiçbir şey kusursuz değildir. Aşkın en büyük kusuru hata yapmaktır. Bir aşk ilişkisi, dizlerinin üzerinde ovalamaktan nasır olan elleriyle bir İngiliz hizmetçisi gibi çökerek kendini güçsüz göstermekle yapılmaz. Hiçbir şey kusursuz olmadığı gibi kusursuz aşk da yoktur. Hatalar, insani unsurlardır; aşk da hata yapmak demektir. Hanımlar, ben hepinize tapıyorum. Ah, Zéphine, ey Joséphine; yüzünü kırışıklıklar basmaya başlamış, eski güzelliğini yavaş yavaş kaybediyorsun. Ancak yine de bu kırışıkların altında bile gören gözler için büyük bir anlam yatıyor. Favourite’a gelince ey periler ve ilham perileri! Kıskanır onun güzelliğini. Bir gün Blachevelle, Guérin-Boisseau Sokağı’ndaki dereden geçerken bacaklarını gösteren, beyaz çorap giymiş güzel bir kız görür. İşte bu kızın görüntüsüne ilk görüşte âşık olan da Blachevelle’in kendisidir. Âşık olduğu kişi, Favourite’dan başkası değildir. Ah Favourite, İyonyalı güzeller kadar güzel olan kadın, dudakların tıpkı Euphorion adında eski bir ressamın portrelerinde yer verdiği Yunan tanrıçalarınınki kadar dolgun. Şimdilerde bu ressam yaşıyor olsaydı, senin o dudaklarını resmetmek için yalvarıyor olurdu; sen de dudaklarının güzelliği ile bütün dünyaya ün salardın. Elmayı Venüs gibi kabul etmek için ya da Havva gibi yemek için yaratıldın, güzellik seninle başlar. Az önce bahsettiğim Havva’ya atıfta bulunuyorum, onu yaratan sensin. Güzel kadın, benim ismimi çok sevdiğini söyledin. Şimdi seninle senli benli konuşmaktan vazgeçiyorum çünkü şiirden düzyazıya geçiyorum. Biraz önce benim adımı sevdiğinden bahsediyordun. Bu beni gerçekten etkiledi ama kim olursak olalım isimlere güvenmeyelim. Onlar insanı yanıltabilirler. Benim adım Félix ancak anlamı gibi hiç de mutlu değilim. Kelimeler yalancıdır. Bize verdikleri işaretleri körü körüne kabul etmenin anlamı yok. Mantar için Liège,8 eldiven için Pau9 yazmak bir hata olur. Bayan Dahlia, sizin yerinizde olsam ismimi Rosa olarak değiştirirdim. Çünkü bir çiçekte koku ne kadar önemliyse kadında da akıl o kadar önemlidir. Fantine için de birkaç kelam etmek isterim. Göklerde uçuşan bir hayalperesttir; düşünceli, utangaç, dalgın bir insandır; bu peri kızı tıpkı bir rahibe kadar masumdur, çekingendir, yanılsamalara sığınır, şarkı söyler, dua eder ve ne olduğunu çok iyi bilmeden masmavi gökyüzüne bakan bir hayalettir. Onun dünyası renklidir, tazecik çiçeklerle doludur, onun cennet gibi hanesi kendine has kapalılığa sahip olan iç açıcı bir bahçeye benzer. Ah Fantine, sadece şunu bil! Ben, Tholomyès, tamamen bir yanılsamayım ama sen güzel sarışın kadın, beni duymuyorsun bile! Senin adına gelince tatlılık, tazelik, gençlik, neşeli sabah güneşi gibi senin adın papatya ya da inci olmalıydı; ey Doğu’nun en güzel kadınından daha güzel olan Fantine! Hanımlar, size ikinci bir tavsiyem daha olacak; sakın evlenmeyin, evlenmek belki de hiç kalkamayacağınız bir hastalığa benzer, bu riskten kaçının. Ama ah! Neler söylüyorum ben? Sözlerimi boşa harcıyorum. Evlilik konusunda kızlar çaresizdir ve biz bilge adamların tüm söyleyebilecekleri, yelek yapımcılarının ve kunduracıların elmaslarla süslenmiş koca hayalini kurmalarına engel olamaz. Öyle olsun ama güzellerim, şunu sakın unutmayın; çok şeker yiyorsunuz. Ey kadın, tek bir kusurun var; o da çok şeker yemek. Bembeyaz dişleriniz bu şekerden mahvolur. Tıpkı tuz gibidir şeker de. Şeker, tüm tuzlar arasında en çok kurutandır. Damarlardaki kanı emer; dolayısıyla pıhtılaşmaya, kanın katılaşmasına neden olur. Dolayısıyla akciğerlerde tüberküloza ve sonrasında ölüme neden olur. Bu nedenle kızlar şeker tüketimini sınırlandırmalısınız, şeker yemediğiniz takdirde çok yaşarsınız. Şimdi size gelelim erkekler; beyler, hiçbir pişmanlık yaşamadan gönlünüzü kaptırmaya çekinmeyin. Kim olursa olsun sevin, aşkta dostluk yoktur; güzel kadının olduğu yerde onu elde etmek için her şey mübahtır. Güzel bir kadının olduğu yerde kavga eksik olmaz, güzel bir kadın bariz bir mücadeledir. Tarihin tüm büyük savaşları bir kadın etekliği tarafından belirlenmiştir. Romulus, Sabinleri; William, Sakson kadınlarını; Sezar, Romalı kadınları kaçırmıştır. Sevilmeyen bir adam, diğer adamların metresleri üzerinde bir akbaba gibi uçar. Ben kendi adıma, kadınsız erkeklere Napolyon’un savaşlarda askerlerine söylediğini tekrarlıyorum: ‘Askerler; sizin her şeye ihtiyacınız var, düşmanın ise her şeyi var.’ ”

      Tholomyès bir süre durakladı.

      “Biraz nefes al, Tholomyès.” dedi Blachevelle.

      Aynı anda, Listolier ve Fameuil tarafından desteklenen Blachevelle de düşünceli bir hâle bürünmüştü. İçkinin vermiş olduğu sarhoşluk, yanlarındaki güzel kızların varlıklarıyla kendinden geçmiş hâlde bir şarkının sözlerini mırıldanmaya başladı. Bu şarkı ayrıca grubun, Tholomyès’in nutkuna yanıt verdiği beyit niteliğini taşıyordu:

      Bir baba hindi çok ciddi,

      Etrafındakilere paralar verdi,

      Ustalar ustası Clermont-Tonnerre,

      Aziz John Günü’nde papa olabilirdi

      Ama bu iyi yürekli Clermont bir papa olamazdı

      Çünkü daha bir rahip bile değildi.

      İşte o zaman yaktı kavurdu onun gazabı

      Saçtığı tüm paraları iade edildi.

      Bu, Tholomyès’in doğaçlama yorumlarını sonlandırmaya yetmemişti. İçkisini yenileyip bardağını bir dikişte boşalttıktan sonra, bardağını bir kez daha doldurup yeniden konuşmaya devam etti:

      “Bilgeliğin canı cehenneme! Tüm söylediklerimi unutun. Hazımsızlığı bir tarafa bırakalım, yemeğin zevkine varalım. Neşe için kadeh kaldırıyorum, hepiniz neşeli olun. Bırakın gülelim, eğlenelim, dans edelim. Sevincimizi derinlerde yaşayalım. Yaşasın içki! Dünya harika bir elmas. Ben çok mutluyum. Kuşlar cıvıl cıvıl. Her yerde bayram havası var! Bülbüller neşeyle şakıyor, her yer yemyeşil, yazı selamlıyor! Ey Lüksemburg! Ey Madam Sokağı ve Observatoiere’in Georgics Meydanı! Ey dalgın piyade askerleri! Ah, çocukları korurken kendilerini eğlendiren tüm o sevimli hemşireler! Selam olsun sana ey tabiat, tabiatın en sevgili kızı güzel ilkbahar! Ruhum en bakir ormanlara doğru uçuyor. Ah, her şey ne güzel; sinekler bile mutlu bugün, güneşin ışıltılarını kucaklıyor. Sen de beni kucakla, Fantine!”

      Ve işte tam bu sırada yanlışlıkla Favourite’ın boynuna sarılı-verdi.

      VIII

      Bir Atın Ölümü

      “Edon’da akşam yemekleri, Bombarda’dakinden çok daha iyi.” dedi Zéphine.

      “Bombarda’yı Edon’a tercih ederim.” dedi Blachevelle. “Burası daha lüks. Ayrıca daha Asyalı bir tarzı da var. Alt kattaki salonu gördün mü? Bütün duvarları aynalarla kaplı.”

      “Ben tabağımdaki buzdan aynayı tercih ederim.” dedi Favourite.

      Blachevelle ısrar ediyordu:

      “Bıçaklara bakın. Bombarda’da onların kulpları gümüşten, Edon’da ise kemikten. Herhâlde gümüşün kemikten daha değerli olduğunu söylemeyeceksiniz.”

      “Çenesi gümüşten olmadığı zaman elbette.” dedi Tholomyès.

      Bombarda’nın