Dr. Ecz. Metin Uyar

Mutluluk Doktoru


Скачать книгу

hissedeceğiz? Hayır. Kaldı ki zaten beklentiler, “Ee düşük tutayım madem” dediğimizde düşmüyor. Beklenti oluşumunda büyük ölçüde bilinçaltı süreçlerin rol oynaması, beklentilerimiz üzerindeki kontrolümüzü sınırlandırıyor. Ayrıca düşük beklenti en kötü ihtimalleri düşünmeyi, felaket senaryolarını hesaplamayı da içerebileceğinden, hayatımıza mutluluktansa daha büyük negatiflik getirme ihtimali de taşıyor.11 Yani uçağa bindiğinizde düşme ihtimaline ilişkin senaryoları aklınıza getirerek kendinize kendi ellerinizle nur topu gibi bir stres hediye etmiş olabiliyorsunuz.

      Tabii ki olumsuz sonuçlanma riski yüksek durumlarda beklentimizi düşük tutmak mantıklı bir yaklaşım. Ancak mutluluk için düşüğün değil, ‘gerçekçi’nin peşinde olmalıyız. Bunun için de istediklerimiz, onlara ulaşmak için yapılması gerekenler, kaynaklarımız, ulaşmak için ödemeye razı olduğumuz bedeller gibi birçok faktörü göz önünde bulundurmalıyız. Bu faktörleri en objektif tutumla ele alarak, beklentimizin gerçeklerle ne derece örtüştüğü üzerine bir değerlendirme yapmalıyız. Ayrıca, yaşamın içinde değişim ve kaybın olduğunu, her şeyin kontrolümüzde olmadığını kabul etmemiz, bu kabul üzerinde çalışmamız da gerekiyor. Bir adım sonrası ise bakışımızı bizi mutlu ve minnettar hissettirecek başka noktalara çevirmek olacak…

MUTLULUK VE BEKLENTI ILIŞKISI

      Solve For Happy isimli kitabın da yazarı olan Google X’in eski yöneticilerinden Mo Gawdat’ın yabancı pek çok basın yayın organında haber olan ve yüz binlerce kişinin izlediği bir mutluluk formülü var. “Mutluluk, büyük eşittir hayatınızdaki olaylar, eksi hayatın nasıl olması gerektiğine dair beklentileriniz.” Mawdat’a göre bizi mutsuz eden, yaşanan olaydansa onlar hakkındaki düşünme şeklimiz.12

      Farkında Ol ve Kabul Et

      Farkındalığı, diğer bir deyişle günümüzde de sıkça kullanılan ‘mindfullness’ı, bu alanda dünya çapında bir otorite kabul edilen Prof. Dr. Jon Kabat-Zinn şu şekilde tanımlıyor: “Bir amaçla, yani kasıtlı olarak, şimdiki zamanda ve yargısız bir şekilde dikkatini vermek.”13

      Ne demek bu? Zihninin derinliklerine sadece orada ne var diye, keşfetmek amacıyla bakmak. Örneğin bir durumla veya kişiyle karşılaştığında o an gerçekten ne hissettiğine odaklanmak. Zihnimizdekilere karşı önyargısız olmaya çalışarak sadece düşünce ve duygularımızın farkına varmak. Neden orada oldukları ya da nasıl yok olacaklarıyla meşgul olmadan, var olanları gözlemlemek. Sinirli misiniz mesela? Bir durup nasıl hissettiğinizi sorgulayın. Bakın bakalım, zihninizden neler geçiyor… Karşınıza öfke ya da kırgınlıklar mı çıkıyor? Orada başka neler var?

      Farkındalıkla yaşamak dendiğinde, kulağa klişe gibi gelse de, akla “anda olmak”, o anda yaptıklarınla, yaşadığın deneyimle bir olma hali gelmeli. Öyle ki, o esnada dışarıdan nasıl görünüyorum, başkaları hakkımda ne düşünür, arkamdan ne söyler gibi sorular zihne uğramadan orada olabilmeliyiz. Unutmayalım ki mutluluğun önemli anahtarlarından biri olan ‘kendini olduğun gibi kabul edebilme’ için de farkındalık olmazsa olmazlar listesinde…

      Kabul konusunda da kendimize soracaklarımız var. Örneğin başkalarının hakkımızdaki değerlendirmelerini direkt kabul edip “Ben buyum” mu diyoruz, yoksa bu süreçte sadece kendi fikirlerimiz mi belirleyici? Zenginliklerimizi, renklerimizi, potansiyelimizi göz ardı ederek kendimizi dar ve sınırlı bir kapsamda ele alıyor olabilir miyiz? Mesela yaşlı, zengin, iş adamı, sportif, güzel vb. tek boyutlu bir kimlik mi biçtik kendimize? İşte tüm bu sorulara mümkün olan en objektif şekilde yaklaşarak kendi içinde tarafsız bir ‘durum kontrolü’ yapmak kabul etmeye giden yolun başlangıcı. Bu noktada farkındalık meditasyonu, farkındalık eğitimleri gibi destekleyici seçenekler de bu pratiği hayata geçirmemize yardımcı olmayı vaat ediyor. Farkında olmanın, kabul etmenin arkasından, kendine ve kendine dair kabul ettiklerine karşı dürüst olabilmek geliyor.

FARKINDALIK MEDITASYONU UYGULAMA ÖRNEĞI

      Farkındalık meditasyonu için dik bir omurgayla oturun ve doğal nefesinizin akışını takip edin. Bu süreç içinde duygu ve düşüncelerinizin farkında olun. Düşüncelerinizi bastırmaya, durdurmaya çalışmayın. Onların peşine de takılmadan sadece zihninizden geçenleri gözlemleyerek, önyargısız bir şekilde farkındalıkla oturmaya devam etmeye çalışın.

      Kendine Karşı Dürüst Ol

      Hepimizin uyum sağlamak, sevilmek adına gerçekte olduğu gibi davranmadığı zamanlar olmuştur. Şimdi düşünün… Tamamıyla kendiniz olabileceğiniz, kimsenin sizi görmediği, yargılamadığı bir ortamdasınız. Nasıl hisseder, neler yapardınız? Bu soruların cevapları üzerine düşünmeye başladığınızda, aslında ne kadar çok şeyden geri kaldığınızı da görüyorsunuz. Maalesef, gerçek halimizi sakladığımız bu süreçler bizi biz yapan şeyleri kaybetme riskini de beraberinde getiriyor.

      Dürüst sıfatını Türk Dil Kurumu, “Sözünde ve davranışlarında doğruluktan ayrılmayan, doğru (kimse)” olarak tanımlıyor. Peki kendine karşı doğruluktan ayrılmamak daha mı basit? Değil, bastırdığımız kişiliğimizin üzerindeki örtüleri kaldırmak cesaret işi. Bu süreçte aklımızda tutmamız gerekenlerin başında da bize gerçekten değer verenlerin ve sevenlerin iyi ve kötü, hoş ve nahoş tüm özelliklerimizle birlikte değer vermesi gerektiği geliyor.

      Öncelikle bir başkasına karşı dürüst olmamakla kişinin kendisine karşı dürüst olmaması arasında önemli bir fark var. Kendinize de yalanlar söyleyebilirsiniz ama maalesef sözleriniz söylediğiniz anda gerçeğe dönüşmeyecek ve başkasının aksine, siz gerçeği her zaman içten içe biliyor olacaksınız. Bu çelişki de huzurunuzun önünde koskocaman bir engel olarak duracak, ta ki siz o engeli yıkmaya, önünüzden çekmeye karar verinceye kadar… Kendine karşı dürüst olma cesaretini, aylardır kimsenin yaşamadığı bir evdeki üzeri örtülerle kapatılmış mobilyalarla dolu bir oda örneği üzerinden gözümüzde canlandırabiliriz. Etraf toz içinde… Ancak eşyaların örtülerini tek tek kaldırıp tozları temizleyerek, camları açıp odayı havalandırarak tekrar bahar getirebilirsiniz oraya. Örtüler kaldırıldığında ortaya çıkan tozlu eşyalar gibi, kendinize karşı dürüst olduğunuzda da çözmeniz gereken ne varsa net olarak görülecek. Onlarla yüz yüze gelmeye cesaret etmezseniz hiçbir zaman yüzleşemeyecek ve sorunların sürmesine katkı sağlamış olacaksınız.

      Bir tarafta da hayatınızın kolaylaşması var tabii. Nasılsanız öyle yaşayacak, değerlerinize, fikirlerinize göre hareket edeceksiniz dürüst bir yaşamı seçerseniz. Dolayısıyla kimseyi bir şey için ikna etmenize, mış gibi yapmanıza gerek kalmayacak. İnsanlar yaşantınıza bakarak zaten anlayacaklar sizi. Denemeye değmez mi?

HANGI DURUMLARDA DÜRÜST DEĞILIZ?

      Dünyaca ünlü talk show sunucusu Oprah Winfrey’in internet sitesinde yer verdiği bir yazıda, kendimize karşı dürüst olmadığımız bazı durumlar örneklendirilmiş.14 Aralarında size tanıdık gelenler var mı?

      • İçinden hayır demek geldiği zamanlar olsa da, her şeye evet diyorsun.

      • Uygunsuz bir şaka duyduğunda şakayı yapan kişiye bunun uygunsuz olduğunu söylemek yerine şakaya gülüyor ya da hiçbir şey söylemiyorsun.

      • “Zamanım yok” bahanesini kullanıyorsun, oysa zamanın var ve asıl sebep bu değil, ilgilenmiyor oluşun.

      • Kötü ya da hoşa gitmeyeceğini düşündüğün yanlarını arkadaşların seni aramaya devam etsin diye onlardan gizliyorsun.

      •