Dr. Ecz. Metin Uyar

Mutluluk Doktoru


Скачать книгу

sınırlarınızı zorlayan davranışların bir kısmını siz de ara ara tekrarlıyor olabilir misiniz? Bir de bu açıdan bakın.

      • Kendinize koyduğunuz hedeflere ve başarmak istediklerinize giden yolda atılması gereken adımlar neler? Siz bu yolda şu an hangi adımdasınız ve ilerleyişiniz nasıl gidiyor? Objektif bir değerlendirme yaparak durumunuzun farkına varın.

      • Özel hayatınızda çevrenize verdiğiniz tavsiyelerin kaçını kendiniz uyguluyorsunuz? Partnerinizle ilişkinizi ve sorunlarınızı kendi hikâyesi olarak bir arkadaşınızdan dinleseniz, hangi noktalara dikkatini çekerdiniz?

      Düşünce Şeklini Güncelle

      Gelişmemizin, sınırlarımızı keşfetmemizin, yapabileceklerimizin önüne ördüğümüz bir duvar var: Sabit fikirlilik. Sabit fikirli olmakla doğru olduğuna inandığı bir düşünceyi savunmayı karıştıran, bilimsel kanıtlarla çürütülse bile fikrini güncellemek yerine gerçeği eğip bükmekle uğraşan pek çok kişi tanıyoruz. Üstelik bu durum sadece öğreneceklerimizi, gelişimimizi değil, sosyal hayatımızı ve karşımıza çıkan fırsatları da etkiliyor. Nasıl mı? “Bu konuda tek bir doğru vardır, onu da ben bilirim” tavrı karşıdaki kişi için iticiliği bir yana, diyaloğu da sonlandıran bir tavır. Bir süre sonra insanlar böyleleriyle görüşleri üzerine konuşmaya vakit ayırmayı tercih etmiyor. “Neticede orta noktada buluşma ya da fikrini değiştirme ihtimali yok” diye boşa zaman kaybı olarak görüp uzak durabiliyor. Tabii olası fırsatlar da uzak duruyor böylece…

      Çağın gerekliliklerinin farkında olmak da bu kapsamda karşımıza çıkıyor. Örneğin günümüzde bilgisayar kullanmayı bilmeden yapabileceğiniz meslek sayısı az ve gittikçe de azalmaya devam edecek. “Teknolojiden hoşlanmıyorum, faydasından çok zararı var” gibi bir fikre körü körüne bağlı olup da alanının bir numarası bir pazarlamacı olmayı beklemek ne kadar tutarlı? “Ee ama işin online’la birebir bağlantılı artık” demezler mi?

      Şimdi de düşünce şeklimizi değiştirebilmek adına neler yapabiliriz, ona bakalım. Öncelikle “Bu konuya başka nasıl yaklaşılabilir?”, “Bu duruma farklı nasıl bir bakış açısı geliştirebilirim?”, “Bu olay daha farklı nasıl yorumlanabilir?” sorularını hep cebinizde tutarak, kendinize soracağınız bu sorulara her zaman vakit ayırarak. Hatta bunu bir oyuna çevirmek daha da eğlenceli hale getirir bu pratiği: Konu neyse, beş kişi, beş farklı bakış açısıyla ele alsın örneğin. Hepsi için senaryo yazarı da siz olun. Bakalım bu beş farklı bakış açısı size hangi kapıları açacak.

      Aynı şekilde davranarak her defasında farklı sonuç beklemek anlamsızsa madem, farklı bir sonuca ulaşmanın yolu düşünce şeklimizi değiştirmek. Hayatınızda değiştirmek istediğiniz üç şeyi not edin bir kâğıda. Sonrasında biraz önce bahsettiğimiz oyunu bu kez kendi hayatınıza uyarlayın. Bu üç konuya farklı gözlerle bakmayı deneyin. Yazın bakalım X, Y ve Z isimli üç farklı kişi bu konuları birbirinden farklı olarak nasıl ele alabilirdi? Bu küçük senaryo oyunu belki de değişiminize giden yolun en önemli adımı olacak, denemeden bilemezsiniz…

      Ruhunu Doyur

      Söz konusu gıda olduğunda bedenimizin isteklerine kulak vermemek zor, peki ya ruhumuz? Onun da ilgiye ve beslenmeye ihtiyacı yok mu?

      Ruhumuzu doyurmaya vakit ayırmak, mutlu ve huzurlu bir hayatın ayrılmaz bir parçası. Bu konuda neler yapabiliriz sorusunun yanıtıysa tamamen kişisel. Dünyada ne kadar insan varsa o kadar farklı karakter, bu karakterlerin de o kadar farklı ihtiyaçları var. Hal böyleyken ruhumuza nelerin iyi geldiğini bize bizden daha iyi kimse söyleyemez, yani bu keşfi yapmak bize düşüyor. Bu keşif yolculuğunda tamamen karanlıkta da değiliz. Bazı tüyolarımız var. Örneğin parayla satın alabileceğimiz nesnelerdense anlamlı deneyimlerin insan ruhunu daha çok doyurduğunu biliyoruz. Mesela en yakın arkadaşla çıkılan, bol bol güzel anı ve yeni bilgilerle dönülen bir tatil, ilk kez denenen spor/ sanat aktivitesi, tanışılan farklı insanlarla edilen zihin açıcı sohbetler… Bu örnekler dışında bambaşka deneyimler de bu işlevi görüyor olabilir. Peki benim için neler bunlar diyorsanız, sizi tamamen âna getiren, zamanın nasıl geçtiğini fark etmeden içinde kaybolabildiğiniz neler var hayatınızda, hepsini tek tek yazın. Bu maddelerin ortak noktalarından hareketle de ruhunuzun en sevdiği gıdaları ayırt etmek artık size kalmış.

      Düşündüğünüzde, ruhunuza yapacağınız yatırım göz ardı edilecek, ertelenecek bir yatırım değil. Düştüğümüzde bizi tekrar ayağa kaldıracak olan da, düşmeden daha uzun süre devam etmemizi sağlayacak gücü bize veren de bu yatırımlar. O yüzden ertelemeden, hemen şimdi kendinize iyi gelen ‘besin’lerin farkına varın. Bunları hayatınıza nasıl daha fazla dahil edebilirsiniz? Bunun peşine düşün. Bir süre sonra üzerinizdeki, üretkenliğiniz, mutluluğunuz üzerindeki etkilerine bakın. Alışkanlığa çevirdiğiniz minik aktiviteler, hayatınızda yaptığınız küçük düzenlemeler ruh halinizi nasıl etkilemiş, siz bile şaşırabilirsiniz.

RUHUNUZA NELER IYI GELEBILIR?

      • Rutin hayat koşturmasında kendimizi ikinci plana atmak çok kolay. Sizi bir başkasının şımartmasını beklemektense ara ara dizginleri elinize alabilirsiniz. Örneğin belirli aralıklarla kendinizi date’e çıkarın. Uzun süredir sinemaya gitmiyorsanız dilediğinizce hazırlanıp güzel bir filme gidin, yeni bir restoranda damak zevkinize uyan güzel bir yemekle ödüllendirin kendinizi.

      • Hayvanlarla vakit geçirmek stresi azaltmaya yardım ederken bir yandan da ruhumuzu şarj ediyor. Evcil hayvanınız yoksa bile kendinize arkadaşlarınızın kedileri, köpekleriyle doya doya oynayacağınız ya da sokaktaki uysal hayvanlarla parkta koşturacağınız bir gün hediye edebilirsiniz.

      • Havanın açık olduğu bir gece, bir terasta başımızı kaldırıp gökyüzüne doya doya bakmak, derin bir nefes alıp yıldızların altında hayal kurmak enerjimizi yükseltebilecek çok ufak bir dokunuş.

      • Özellikle büyük şehirlerde, gri betonlar arasında yaşayanlar için doğanın içine, çiçeklerin arasına karışmak, bir akşam yemeğini yeşillikler içinde piknik yaparak yemek bile büyük değişiklik. Şehrinizdeki park ve bahçelerin yerlerini öğrenip boş vakitlerinizde onları tek tek keşfetmeyi denemek, iç sıkıntılarınız için aradığınız çare olabilir.

      Bağımlılıklarından Arın

      Bu bölümde ele aldığımız bağımlılıklar fiziksel maddelere olan bağımlılıklar değil, kendi yarattığımız, bedenimiz fiziksel olarak ihtiyaç içinde olmasa da bir türlü vazgeçemediğimiz şeyler. Bunlar neler olabilir? Hayatınızdaki bir insanla ‘bağımlılık’ olarak tanımlanabilecek sağlıksız bir ilişki içinde olabilirsiniz. Ya da bunca yıl emek verip kazandığınız statünüz sizin için öyle olmazsa olmaz bir seviyeye gelmiştir ki, bu durum hayatınızın diğer alanlarını etkiliyordur. Yine 21. yüzyılın ‘iyi’ sanılan bağımlılıklarından olan işkoliklik mutluluğunuzu baltalıyor olabilir. Evet, bağımlılıklar hayat kalitemizi önemli oranda düşürüyor ve evet, karşımızda negatif bir tablo var bu durumları yaşıyorsak ama durum çözümsüz değil, yeter ki bir sorun yaşadığınızı fark edip çözmeye istekli olun. Hemen o anda bir psikiyatrist/psikologdan randevu alıp yaşadıklarınızı konuşarak ilk adımı atmak elinizde.

      Çevremizde sıkça gördüğümüz bu tarz bağımlılıklara yakından bakalım şimdi de. İşine, statüsüne bağımlı halde yaşayan birileri vardır mutlaka hepimizin çevresinde. Kendini sadece işi üzerinden tanımlamak, onlarca farklı özelliğe sahip birini sadece para kazanmak için yaptığı mesleğe indirgemek maalesef çok yaygın.

      Kendini sportif, iyi bir baba, romantik bir eş, sanatsever gibi farklı özellikleriyle değil de sadece CEO Ahmet Bey olarak tanımlamayı