David S. Kidder

Entelektüelin kutsal kitabı - biyografiler


Скачать книгу

öldü. Ölümünden üç yıl önce, varislerinden biri olan Constantine (272-337) Hıristiyanlık yasağını kaldırmış ve Hıristiyanlar üzerindeki baskılara son vermişti.

Ek Bilgiler

      1- Diocletian ve Maximian’ın (250-310), Persler’e karşı kazandıkları zaferi kutlamak için yaptıkları zafer alayı (20 Kasım 303) Roma tarihinin son zafer kutlamasıdır.

      2- Diocletian imparator olduğu süre içerisinde zamanının büyük bölümünü Roma dışında geçirmiştir. Daha ziyade Nicomedia (günümüzde İzmit, Türkiye) ve Antioch (günümüzde Antakya, Türkiye) bölgelerinde bulunmuştur. Emeklilik yıllarını geçirdiği Salonae’deki (günümüzde Split, Hırvatistan) saray hâlâ ayakta durmaktadır.

      3- Baskılar sırasında Romalı Hıristiyanlar şehir duvarlarının dışındaki bağlantılı mağaralar olan yeraltı mezarlıklarında saklanmışlardır. Bunların büyük bölümü günümüzde halka açık bir biçimde sergilenmektedir.

      Ovid

      8 yılında Batı edebiyatının en büyük gizemlerinden birine kaynaklık eden bir olay yaşandı. Romalı şair Ovid (MÖ 43-MS 17) durup dururken şehri terk etmeye zorlandı. Karadeniz’de sürgüne gönderilen Ovid, kendisine neden bu cezanın verildiğini asla açıklamadı. Sadece cinayetten daha kötü bir suç işlediğini belirtti.

      Sürgün edilmesinden önce Ovid, Antik Roma’nın önde gelen şairlerinden biriydi. Aşk, baştan çıkarma ve evlilikle ilgili yazdığı Latince şiirleri ile tanınıyordu. Ortada ciddi tarihi delillerin bulunmaması pek çok kişiye Ovid’in müstehçen eseri Ars Amatoria (Aşk Sanatı) yüzünden sürgüne gönderildiğini düşündürmüştür. MÖ 1 yılında yayınlanan kitabın imparatoru öfkelendirmiş olabileceği ileri sürülmektedir.

      Asıl adı Publius Ovidius Naso olan Ovid, Roma’da eğitim aldı. Genç bir delikanlıyken imparatorluğun farklı bölgelerine seyahat etti. Babası onun bir avukat olmasını istiyordu. Bu isteğini yerine getirmeyerek babasına başkaldırdı. MÖ 19 yılında ilk aşk şiirleri derlemesi olan Amores’i yayınladı. Çok başarılı olan ve günümüzde hakkında birçok araştırma bulunan bu kitap, daha sonra İmparator Augustus’un (MÖ 63-MS 14) emriyle Roma kütüphanelerinden çıkarılacaktı. Otuz yaşına geldiği sırada üç kez evlenmiş ve iki kez boşanmıştı.

      Sürgüne gönderilmesinden hemen önce Ovid, başyapıtı olarak kabul edilen çalışması Metamorphoses’ı yeni tamamlamıştı. On beş ciltten oluşan şiir, Yunan ve Roma mitolojisinden esinlenmiş hikayelerden oluşuyordu. Hepsi de görünümde ve şekillerde meydana gelen değişimi konu alıyorlardı. Bu şiir daha sonra Geofrey Chaucer (1343-1400) ve William Shakespeare’in (1564-1616) de aralarında bulunduğu pek çok başka yazara ilham verecekti.

      Ovid ömrünün son on yılını Tomis’te geçirdi. Burası günümüzde Romanya sınırları içerisinde yer alan uzak bir sınır bölgesiydi. Ovid’in arkadaşlarının bütün ısrarlarına rağmen ne Augustus ne de onun varisi Tiberius (MÖ 42-MS 37) şairin Roma’ya dönmesine izin verdi. Sürgündeyken 60 yaşında öldü.

Ek Bilgiler

      1- Shakespeare pek çok oyununda Ovid’e referans vermektedir. Belki de en çok Tempest’da (1611)… Tempest’daki bir bölüm doğrudan doğruya Metamorphoses’ın bir pasajından uyarlanmıştır.

      2- Ovid’in sürgün edildiği Tomis şehri Romanya’daki Constanta şehrinin yakınlarında bulunmaktadır.

      3- Augustus Ovid’i sürgün ettiği yıl rastgele cinsel ilişkileri ile bilinen torunu Julia’yı da sürgüne göndermiştir. Kimi tarihçiler Ovid’in kızın durumunun farkında olduğunu ve imparatoru bu konuda uyarmadığı için sürgün edildiğini söylemektedirler.

      Simon Bar Kokhba

      Simon Bar Kokhba 132 yılında Roma İmparatorluğu’na isyan eden bir Yahudi kumandandır. Romalılar Judaea’yı yeniden fethedene kadar üç yıl hüküm sürmüştür. 1800 yıl sonra İsrail kurulana kadar eşi benzeri görülmeyecek olan son Yahudi devletinin lideri olmuştur.

      Bar Kokhba’nın isyanının bastırılmasından sonra, İmparator Hadrian (76-138) Yahudiliği ortadan kaldırmak amacıyla kanunlar çıkartarak ondan intikamını almıştır. Bu kapsamda Yahudilerin ülkelerinden çıkarılmasını emretmiş ve bu olay Yahudi diasporasının oluşmasında çok önemli bir rol oynamıştır.

      Bar Kokhba’nın isyandan önceki hayatı hakkında pek az şey bilinmektedir. İsrail’in antik çağdaki kralı Davud’un soyundan geldiği söylenmektedir. Bu kan bağı nedeniyle, Bar Kokhba kimi Yahudiler tarafından Mesih olarak kabul edilmiştir.

      İsyan Hadrian’ın geleneksel Yahudi adetlerini yasaklamaya kalkması üzerine başlamıştır. Hadrian barbarca bulduğu bebek sünnetini yasaklamak istemiştir. Kudüs Tapınağı’nın kalıntıları arasında bir Pagan tapınağı inşa etmek istemesi de Yahudiler arasında büyük bir infiale yol açmıştır.

      Bar Kokhba’nın ayaklanmasına dört yüz bin asker katılmıştır. Asiler yüzlerce kasabanın kontrolünü ele geçirmişlerdir. Romalılar’ı kalelerinden çıkarmış, Yahudi kanunlarının uygulanmasını sağlamışlar ve kendi paralarını basmışlardır. Yaklaşık üç yıla yakın bir süre boyunca, Hadrian yeni bir ordu yollayana kadar Judaea fiilen bağımsız kalmıştır.

      İsyanın bastırılması için toplam on iki Roma lejyonu gönderilmiştir. Bu, Roma Barışı olarak bilinen Pax-Romana döneminin en kanlı savaşlarından biri olmuştur. Asiler son olarak Kudüs yakınlarındaki Bethar’da ayaklanmışlarsa da 135 yılında Romalılar şehre girince Bar Kokhba ve takipçileri öldürülmüşlerdir. Savaşın ardından çok sayıda Yahudi katledilmiş, yerinden edilmiş ve köle olarak satılmıştır. Yahudilerin eski başkentleri olan Kudüs’e tekrar dönmeleri yüzyıllar alacaktır.

Ek Bilgiler

      1- Bar Kokhba’nın ordusuna yeni üye yaptığı askerlerin, bir parmağını kestiği söylenmektedir.

      2- İsyandan sonra Roma otoriteleri Kudüs’ün büyük bölümünü yok ettiler. Kısa süre içinde şehrin adını da “Aelia Capitolina” olarak değiştirdiler. Hadrian Judaea eyaletinin de adını “Syria Palaestina” olarak değiştirdi. Günümüzde kullanılan “Filistin” kelimesi “Palaestina” sözcüğünden türemiştir.

      3- 20.yy’da faaliyet gösteren ve Siyonist gençlerden oluşan grup Betar, adını Bar Kokhba’nın isyan ettiği son bölgeden almaktadır.

      Tarsuslu Paul

      Hz. İsa’nın 33 yılında ölümünün ardından gözüpek bir misyoner olan Tarsuslu Paul, Hıristiyanlığın Roma İmparatorluğu’nun uzak eyaletlerine ulaşmasında çok önemli bir rol oynadı. Başlarda Hıristiyanlığa şüpheyle yaklaşmış olmasına rağmen Paul daha sonra yeni dinin en kararlı ve en cesur savunucusu oldu. Binlerce yeni inanan kazanıp dini, Yahudi olmayanlara da açarak onun yaşamasını garanti altına almış oldu.

      Paul günümüz Türkiye’sinde yaşayan bir Yahudi ailenin çocuğuydu. Asıl ismi Saul’du. Roma vatandaşı olması, uzak eyaletlerde yaşayanların nadiren sahip olduğu bir ayrıcalıktı. Çadır imalatçısı olarak çalışıyordu.

      Hz. İsa’nın ölümünden kısa süre sonra, Kudüs’te bir öğrenciyken Hıristiyanlığa muhalefet etti ve onlara yapılan baskıları destekledi. Ne var ki Şam gezisi sırasında dini bir deneyim yaşadı ve din değiştirdi.

      Paul