David S. Kidder

Entelektüelin kutsal kitabı - modern kültür


Скачать книгу

elli yıl boyunca hiçbir röportaj vermemiş, kamuoyundan uzak durmuştur. Buna rağmen seksen dört yaşında ölene dek efsanesi büyümeye devam etmiştir.

Ek Bilgiler

      1- Garbo “Flesh and Devil”in başrol oyuncularından John Gilbert’le 1926 yılında nişanlanmıştır. Ancak son anda evlenmekten vazgeçer. Hiçbir zaman evlenmeyen Garbo’nun biseksüel olduğu düşünülmektedir.

      2- MGM tarafından çekilen son sessiz film olan “The Kiss”de (1929) başrol oynamıştır.

      3- 1954 yılında Guinness Rekorlar Kitabı’nda Garbo “Yaşamış en güzel kadın” olarak geçmektedir.

      4- 1955 yılında Oscar Onur Ödülü almıştır.

      Köktencilik

      Köktencilik terimi, 1910’larda modern bilimi reddeden ve İncil’in kelimesi kelimesine Tanrı’nın sözleri olduğunu savunan Hıristiyanları tanımlamak için kullanılmıştır. Neredeyse bir yüzyıl sonra köktencilik halen Amerikan dini düşüncesinin önemli bir ögesi olmaya devam etmektedir. ABD’de ve dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan ve kendilerini evanjelik Hıristiyanlar olarak adlandıran milyonlarca insan bu düşünceyi benimsemektedirler.

      19. yüzyılın ikinci yarısı ve 20. yüzyılın başlarındaki bilimsel gelişmeler köklü Hıristiyan inançlarına meydan okuyordu. Charles Darwin (1809–1882) tarafından yapılan biyolojik araştırmalar hayvanların diğer canlı türlerinden evrimleştiğini ortaya koymuştu. Bu İncil’deki yaratılış hikayesi ile çelişen bir durumdu. Albert Einstein (1879–1955) gibi bilim insanlarının çalışmaları evrenin kutsal kitaplarda anlatıldığından çok daha karmaşık ve kompleks bir yapıya sahip olduğunu ortaya koyuyordu.

      Bu bilimsel keşiflere bir yanıt olarak kimi Hıristiyan bilginler 20. yy başlarında inançlarını yenilemeye başladılar. Emekli bir Harvard başkanı olan Charles W. Eliot (1834–1926) 1909 yılında “Dinin Geleceği” adıyla bir konuşma yaptı. Konuşmasında dinin zaman içerisinde otoriteye dayanmaktan uzaklaşacağı fikrini işledi. Gelecekte “ölü atalara, öğretmenlere ya da yasa koyuculara” tapılmayacaktı. Gelecekte dinlerde kişisel kurtuluş takıntısı olmayacak, iç karartıcı hava bütünüyle ortadan kalkacaktı.

      Eliot’un konuşması ve yüzyılın başlarında dini inançlarla ilgili yaygınlaşan şüphecilik, muhafazakar Hıristiyanlar arasında bir tepkinin gelişmesine neden oldu. Bir yıl sonra Princeton Teoloji Semineri’nin üyeleri Hıristiyanlığın özüne ilişkin olduğuna inandıkları temel prensiplerini açıkladılar. Bunların arasında İncil’in yanılmazlığı ve çarmıha gerildikten sonra İsa’nın yeniden hayata dönüşü de bulunuyordu.

      Köktencilik özellikle Babtistler ve Metodistler arasında taraftar buldu. Köktencilik, 1920’lerin başlarında okullarda evrim teorisinin okutulmasına karşı bir kampanya yürüttü. Hıristiyan gruplar, eğitimcileri evrim yerine yaratılışı öğretmeye zorladılar. Günümüzde köktenciliğin çeşitli Hıristiyan gruplarında destekçileri bulunmaktadır.

Ek Bilgiler

      1- Köktenciliğin önde gelen destekçilerinden biri de başkan adayı William Jennings Bryan’dı (1860–1925). “Maymun Davası” sırasında İncil’e inançlarını ortaya koyunca gazeteci H. L. Mencken (1880–1956) tarafından alay konusu yapılmıştı.

      2- Köktenci terimi, bazı Müslümanları tanımlamak için ilk olarak 1980’lerdeki Lübnan rehine krizi sırasında kullanılmıştır.

      3- 2007 yılında yapılan bir anket Amerikalıların %39’unun Tanrı’nın insanları bugünkü formunda yarattığını düşündüğünü ortaya koymaktadır.

      Lou Gehrig

      Kendi döneminde Lou Gehrig (1903–1941), “Demir At” namıyla bilinirdi. Beyzbolu kendisinden önce ve sonra pek az kişinin oynadığı gibi oynayan çelik bir makineydi. Art arda 2130 oyunda oynayarak rekor kırmıştır. Aynı zamanda sessiz ve alçakgönüllü bir adamdı. Ne var ki “New York Yankees”ten takım arkadaşı Babe Ruth’un (1895–1948) gölgesinde kalmıştı.

      Gehrig, kariyerini ve yaşamını erkenden sonlandıran nadir görülen hastalığı ile anılan simge bir isim haline gelmiştir. Beyzbolu bıraktıktan iki ay sonra Yankees Stadyumu’nda kalabalıklara yaptığı dokunaklı veda konuşması bugün dahi hatırlanmaktadır.

      Gehrig, Manhattan’da doğmuş ve Columbia Üniversitesi’ne gitmiştir. Yankees 1923 yılında onunla sözleşme imzalamıştır. 1925 yılından itibaren düzenli olarak birinci kalede bulunmuştur. Yedek vurucu olarak yer aldığı bir oyunun ardından, Gehrig birinci kalede savaş gazisi Wally Pipp’in (1893–1965) yerine geçmiştir. Sonraki on üç yıl boyunca yerini koruyacaktır. Art arda 2130 oyunda yer alma rekoru ancak 1995 yılında “Baltimore Orioles”teki Cal Ripken Jr. (1960–) tarafından kırılabilecektir.

      Gehrig çok geçmeden beyzbol tarihinin en iyi vurucularından biri haline gelmiştir. 1927 yılında 47 kez topu oyun alanının dışına göndermiş ve 0,373’lük bir vuruş ortalamasıyla 175 sayı yapmıştır. Aynı yıl 60 kez topu oyun alanının dışına gönderen Ruth dışında hiçbir oyuncu bir sezonda böyle bir sonuca ulaşamamıştır.

      1931 yılında Gehrig 184 RBI (vurucunun fırlattığı topa karşılık koşucunun skor kazanıp kazanmadığını gösteren bir beyzbol istatistiği) ile halen korunan bir lig rekoruna sahiptir. 1934 yılında Amerikan Ligi’nin üçlü tacını kazanmıştır (0,363 vuruş ortalaması, 49 kez topu oyun alanının dışına gönderme, 165 RBI).

      1938 yılında, 1925’ten beri ilk kez Gehrig’in vuruş ortalaması 0,300’ün altına düşmüştür. O sezon tüm müsabakaların başlangıç kadrosunda yer almıştır. Fakat 1939 yılında yalnızca sekiz maça çıkabilmiştir. İlk kez kendi isteğiyle oyun dışında kalmaktadır. Böylece kesintisiz oyunculuğu ve kariyeri 2 Mayıs 1939 tarihinde son bulur.

      Bir ay sonra Gehrig’e beyin hücrelerinin yavaşça bozulduğu nörolojik bir hastalık olan “amyotrofik lateral skleroz” teşhisi konuldu. Günümüzde bu hastalık genellikle “Lou Gehrig Hastalığı” olarak anımsanmaktadır.

      4 Temmuz 1939 tarihinde Yankees, Gehrig için bir kutlama toplantısı düzenledi. Toplantı sırasında eski yıldız yaklaşık 62 bin hayranına şöyle seslendi: “Bugün kendimi dünyanın en şanslı insanı sayıyorum.” İki yıldan kısa bir süre içerisinde, henüz otuz yedi yaşında ALS hastalığı nedeniyle hayatını kaybetti.

Ek Bilgiler

      1- Gehrig’in forma numarası 4’tü. Bu profesyonel spor tarihinde özel olarak bir sporcuyla birlikte emekli edilen ilk forma numarasıdır.

      2- Gehrig, Dünya Serisi oyunlarında 0,361 vuruş ortalaması ile Yankees’in altı Dünya Serisi ve yedi şampiyonluk kazanmasına yardımcı olmuştu.

      3- Gehrig birinci lig “Kariyer Büyük Slam”i rekorunu (23) halen muhafaza etmektedir. Kariyerini 0,340 vuruş ortalaması, 493 kez topu oyun alanın dışına gönderme ve 1995 RBI skorları ile tamamlamıştır.

      Al Jolson

      Al Jolson (1886–1950), kendi döneminde vodvillerin ve Broadway’in en popüler eğlence sanatçıları arasında yer almaktaydı. Aynı zamanda yenilikçi prodüksiyon The Jazz Singer’daki (1927) rolüyle anımsanmaktadır. Jolson, önde gelen sahne sanatçılarının genellikle siyah maskeyle sahneye çıktıkları dönemin temsilcilerindendir.

      Jolson ve ailesi, o henüz bir çocukken Litvanya’dan Washington DC’ye göç etmişlerdir. Jolson erken yaşlarından itibaren sokak ve sahne sanatçılığı yapmıştır. 1898 Amerikan-İspanyol