David S. Kidder

Entelektüelin kutsal kitabı - modern kültür


Скачать книгу

doğan Copland genç bir delikanlıyken piyano dersleri almaya başlamış, klasik müziğin ve besteciliğin temellerini öğrenmiştir. Liseyi bitirdikten sonra bestecilik üzerine çalışmak için Paris’e gitmiştir. Burada avangard modern müziğin zirve ismi olarak kabul görmüş ve sanatını caz üzerine temellendirmiştir.

      Müzik tarihçileri Copland’in kariyerini iki döneme ayırmaktadırlar. Bunlardan ilki ağırbaşlı dönemidir. Bu dönemde caz etkisi ve modernizme eğilimi çok daha belirgindir. Bu dönemde hazırladığı belli başlı eserleri arasında Symphony for Organ and Orchestra (1924), Music for the Theater (1925) ve Dance Symphony (1925) yer almaktadır.

      Kariyerinin sonraki dönemlerinde Copland’in popülist eğilimleri daha çok ön plana çıkmaya başlamıştır. Bölgesel dönem olarak adlandırılan bu aşamada ilhamını genellikle Amerikan halk geleneklerinden almıştır. Ünlü kanun kaçağını anlatan öyküyü temel aldığı Billy the Kid (1938) isimli bale eseri ve büyük Amerikan başkanını anlattığı Lincoln Portrait (1942) gibi.

      Copland, kariyeri boyunca avangard ürünler vermeye devam etse de çalışmalarını giderek popüler temalı eserler üzerine yoğunlaştırmıştır. Of Mice and Men (1939) ve Our Town (1940) gibi film müzikleri yapmıştır. En ünlü şarkılarından olan yurtseverlik temalı Fanfare for the Common Man, 1943 yılında icra edilmiş ve en iyi bilinen, aynı zamanda en sık icra edilen eseri olarak kalmıştır.

Ek Bilgiler

      1- Copland, New York Filarmoni Orkestrası şefi Leonard Bernstein’ın (1918–1990) yakın bir dostuydu. Copland’in eserlerini en iyi Bernstein’ın yönettiği düşünülüyordu.

      2- 1930’larda Komünist Parti’yi savunduğu için uzun yıllar ve özellikle de 1950’lerin komünizm korkusu döneminde parti üyesi olmakla itham edilmiştir.

      3- Genç bir delikanlıyken Copland’in piyano öğretmeni Rubin Goldmark’tı (1872–1936). Goldmark aynı zamanda George Gershwin’e (1898–1937) de dersler vermişti.

      Marx Kardeşler

      Marx Kardeşler, sinema tarihinin en ünlü komedyen ailelerinden biriydi. 1929–1949 yılları arasında birlikte çektikleri on üç film sinema tarihinin en unutulmaz espri ve diyaloglarından bazılarını içermektedir.

      Marx Kardeşler, komedi filmleri ile ilgilenen herkes için tanıdık hale gelmişlerdir:

      -Asıl adı Julius Henry (1890–1977) olan Groucho, aceleci, bıyıklı, laf cambazı ve gözlüklüdür.

      –Asıl adı Leonard (1887–1961) olan Chico ise piyano çalan İtalyan aksanlı bir serseridir.

      –Asıl adı Adolph (1888–1964) olan Harpo ise arp çalan sessiz bir palyaçodur.

      Asıl adı Herbert (1901–1979) olan dördüncü kardeş Zeppo, sıradan bir adamı canlandırarak sadece kardeşlerin yaptığı beş filmde rol almıştır.

      Marx Kardeşler, göçmen Sam ve Minnie’nin çocukları olarak New York City’de doğdular. Annelerinin teşvikiyle kardeşler, komedyen amcaları Al Shean’in ardından şov dünyasına girdiler.

      Kariyerleri vodvil sahnesinde başladı. Daha sonra Broadway’e gittiler. 1929 yılında çok popüler olan Broadway gösterilerinin film versiyonu The Cocoanuts gösterildi. Animal Crackers (1930), Monkey Business (1931), Horse Feathers (1932) ve Duck Soup’un (1933) içinde yer aldığı başarılı filmleri kaotik abartılı komedi, güldürü ve müzikal performanslardan oluşuyordu.

      Groucho makyaj bıyığı, kalkık kaşları, özlü ve vurucu şakaları ile grubun temel taşıydı. Diğer karakterler ve hikaye onun etrafından dönerdi. Hareketleri filmin bir parçası olmakla birlikte, her şakasından sonra bilinçli biçimde göz kırparak seyirci ile direkt iletişim kurardı. Robert Ebert şöyle der: “Groucho’nun diyaloglarının üzerinde konuşmak onları alıntılamadan imkansız, Groucho’nun esprileri kendisine has anlatma şekline dayandığı için onu alıntılamaya çalışmak ise faydasızdır…”

      Siyaset, savaş ve hükümetle ilgili bir taşlama olan Duck Soup kardeşlerin en başarılı filmi olarak kabul görmüştür. Gişede başarısız olsa da, faşist lider Mussolini’yi filmin İtalya’da yasaklanmasına neden olacak denli ürkütmeyi başarmıştır.

      Marx kardeşler arasında bağımsız bir kariyer yapan sadece Groucho olmuştur. 1947’den 1961 yılına kadar başarılı bir radyo ve TV yarışma programı olan You Bet Your Life’ı sunmuştur.

Ek Bilgiler

      1- Bir diğer kardeş olan Milton ya da Gummo (1892–1977) diğer dört kardeşiyle birlikte sahneye çıksa da filmlerde rol almamıştır. Kariyerinin büyük bölümünde aktör ve yazarlar için yetenek ajanlığı yapmıştır.

      2- Groucho daha sonra ayrılmaz bir parçası haline gelecek olan ünlü makyaj bıyığını ilk kez 1924 yapımı bir sahne prodüksiyonu olan “I’ll Say She Is” için kullanmıştır. Sahneye geç kaldığından tam bir bıyık yapmaya zamanı olmamıştır.

      3- Kardeşlerin birlikte çektiği son filmleri olan “Love Happy”de (1949) yirmi üç yaşında olan Marilyn Monroe’ya da rol verilmiştir.

      Cephanelik Sergisi

      Cephanelik Sergisi, 1913 yılında bir ay süresince New York City’deki askeri kışlada açılan çığır açıcı bir sanat sergisidir. Sergide Marcel Duchamp (1887–1968) gibi modern Avrupa sanatçılarının eserleri Amerikalı sanatseverlerin huzuruna ilk kez çıkarılmış ve ilk defa modern sanat Amerikan kültürüne tanıtılmıştır.

      Üç yüzden fazla sanatçının yer aldığı sergide Wassily Kandinsky (1866–1944) ve Pablo Picasso (1881–1973) gibi Avrupalıların yanı sıra Mary Cassatt (1845–1926) ve George Bellows (1882–1925) gibi Amerikalı sanatçılara da yer verilmiştir. Kübizm, fütürizm, postempresyonizm ve diğer avangard sanat tarzlarını temsil eden ressam ve heykeltıraşlar sergiye dahil edilmiş ve ilk kez Amerikalı sanatseverlerin ilgisine sunulmuştur.

      Sergi New York City’de 69. Alay Cephaneliği binasında 17 Şubat 1913 tarihinde açılmıştır. Serginin açık kaldığı bir aylık süre içerisinde Başkan Theodore Roosevelt (1858–1919) dahil olmak üzere binlerce Amerikalı sergiyi gezmiştir.

      Tepkiler çok çeşitlidir. Düşman olanlar da hayran kalanlar da vardır. Duchamp’ın üst üste eklenmiş imajlardan oluşan hareketli bir figür olan kübist çalışması Nude Descending a Staircase pek çok eleştirmen tarafından alaycılıkla karşılanmıştır. Hayranları ise Duchamp’ın resimde hareketi göstermek için yeni bir teknik kullanmasını takdirle karşılamışlardır. Aralarında Roosevelt’in de olduğu eleştirmenlerse açık bir biçimde ondan nefret etmişlerdir.

      Hayranlarının gözünde sergi son derece önemli bir etkinliktir. Amerikan sanatı üzerinde, çok geçmeden derin bir etki bırakmıştır. Sokak ve fabrika manzaralarını gerçek yaşama yakın bir biçimde betimleyen Amerikan sosyal gerçekçiliği, Cephanelik Sergisi’ndeki çizimlerin etkisiyle daha soyut bir sanat anlayışına doğru ilerlemiştir.

      New York’ta tamamlanmasının ardından sergi Chicago’ya gitmiştir. Orada da aynı ölçüde, hayranlık ve şaşkınlık uyandırmış, ama aynı zamanda ilham kaynağı olmuştur.

Ek Bilgiler

      1- “Nude Descending a Staircase” günümüzde Philadelphia Sanat Müzesi’nde sergilenmektedir.

      2- Duchamp başarılı bir sanatçı olsa da 1920’lerde profesyonel