Peter Andreas Munch

İskandinav Mitolojisi


Скачать книгу

hem havada hem de suda koşmasını sağlayan özel ayakkabılar giyiyordu. Cüce, Thor’dan Loki’yi yakalamasını istedi ve Thor da öyle yaptı. Sonunda Brokk tam Loki’nin başını kesmek üzereydi ki Loki, bahsin yalnızca başı üzerine olduğunu, boynuna zarar gelmemesi gerektiğini haykırdı. Bunun üzerine Brokk, Loki’nin dudaklarını birbirine dikmeye başladı. Kendi bıçağıyla bir kesik atamamıştı, ama kardeşinin çuvaldızıyla ufak delikler açtı ve bu deliklerden geçirdiği sırımla Loki’nin ağzını sıkı sıkı dikti. Bunu yaptıktan sonra da dikmek için kullandığı sırımı, Loki’nin dudaklarını yırtarak geri aldı35.

      İdun’un Kaçırılışı

      Dev Kadını Skadi’nin Æsir arasına nasıl kabul edildiği ve babası Thjazi’nin cinayetinin bir telafisi olarak Njord’un Skadi’ye eş olarak verildiği hikâye zaten anlatıldı. Loki’nin hileleri bu olaylara doğrudan etki etmişti. Zamanında Loki ve Hoenir’i yanına alan Odin, yiyecek bulmanın çok zor olduğu dağlar ve çorak araziler üzerinden gidecekleri bir yolculuğa çıktı. Nihayetinde bir vadiye indiler ve bir sığır sürüsüyle karşılaştılar, sürüden birini kapıp ateş yaktılar ve eti kaynatmaya başladılar. Piştiğini varsayıp eti ateşin üstünden aldılar ancak et hâlâ çiğdi, bu yüzden bir süre daha kaynatmak zorunda kaldılar. İkinciye aynı şey olduğunda bu tuhaf olayın sebebinin ne olduğunu tartışmaya başladılar. O sırada bir ağacın altında oturuyorlardı ve tepelerinden gelen bir ses duydular. Bu ses, etin bir türlü pişmeme sebebinin ağaçta tüneyen canlı olduğunu söylüyordu. Daha dikkatlice bakınca ağaçta kocaman bir kartal olduğunu gördüler. Kartal, öküzün etiyle kendi açlığını da dindirirlerse etin çok geçmeden pişeceğini söyledi. Tanrılar buna rıza gösterdiler, böylece kartal aşağı doğru süzüldü ve etin hem ön butlarını hem de arka butlarını kaptı. Loki bunu görünce o kadar sinirlendi ki bir sopa alıp kartala vurdu. Bunun üzerine kartal uzaklara doğru uçmaya başladı ama sopanın bir ucu kartalın vücuduna âdeta yapıştı, diğer ucuysa Loki’nin elinde kaldı. Böylece Loki, kollarının kopacağını düşündüğü o âna kadar ağaçların ve tepelerin üzerinde sürüklendi. Merhamet etmesi için kartala yalvardı ama İdun’u ve elmalarını Asgard’dan kaçırmaya söz verene dek kurtulamadı. Ancak yemin edip kartalın bu isteğini gerçekleştireceğine söz verdikten sonra, dostlarının yanına dönebildi. Böylece Asgard’a geri döndüler. Kartal’ın Loki’ye verdiği süre dolmak üzereyken Loki İdun’a gidip Asgard’ın sınırlarının ötesinde bulunan ormanlık bir alanda çok özel elmalar keşfettiğini söyledi. Hiç şüphesiz İdun, bu elmaları almayı çok isterdi ve bunun için de elmaların keşfedildiği yere gitmesi gerekecekti. Üstelik karşılaştırmak için kendi elmalarını da yanına alsa iyi olurdu. Bunun üzerine İdun gözlerinin bağlanmasına izin verdi ve aniden kartal çıkagelip onu kaçırdı. Kılık değiştirmiş Dev Thjazi’den başkası olmayan bu kartal, İdun’u Thrymheim’deki meskenine taşıdı ve bir süre boyunca orada tuttu. Æsir, çok geçmeden İdun’un elmalarının yokluğunu hissetmeye başladı, çünkü saçları ağarmaya, bedenleriyse yaşlanmaya başlamıştı ve gençliklerini geri getiremiyorlardı. İdun’un ortadan kayboluşunu araştırmak için ciddi bir toplantıda bir araya geldiler. Sonra aralarından biri, İdun’un Loki’yle birlikte Asgard’ın dışına doğru yürüdüğüne şahit olduğunu söyledi. Tanrılar Loki’yi huzurlarına çağırarak onu ölümle ve korkunç işkencelerle tehdit ettiler. Loki o kadar korkmuştu ki Freyja doğan kılığını ödünç vermeyi kabul ederse şayet İdun’u geri getirebileceğine dair söz verdi. Bu isteği kabul edildi ve Loki doğan kılığında Jotunheim’e doğru uçtu. Tam da Thjazi’nin balık tutmak için denize açıldığı, İdun’un ise evde yalnız olduğu bir vakitte Thrymheim’e vardı. İdun’u bir cevize dönüştürdü ve onu yanına alır almaz uçabildiği kadar hızla uçmaya başladı. Ama çok geçmeden Thjazi eve döndü ve İdun’u bulamayınca kartal şekline bürünüp Loki’yi kovalamaya başladı. Kartal, doğanla olan arayı yavaş yavaş kapatıyordu. Æsir, iki kuşun birbirine iyice yakınlaştığını görünce, Asgard’ın surlarının dışına hemen bir talaş yığını yığdılar. Loki içeri girer girmez de bu talaşları aleve verdiler. Kartal zamanında duramadı ve doğrudan büyük ateşin içine daldı. Kanatları alev aldı ve uçmaya devam edemedi. Böylece Æsir Tanrıları, Thjazi’yi ele geçirdiler ve Asgard’ın kapılarının hemen girişinde onu öldürdüler.

      Thjazi, en korkunç devlerden biriydi. Babası Olvaldi o kadar zengindi ki Thjazi ve iki kardeşi Idi ve Gang, mirası bölüşecekken altınları kucak dolusu bölerek ayırmak zorunda kalmışlardı. Thjazi’nin kızı Skadi, babasının ölümü için kefalet talep etmek için Asgard’a geldiğinde, bir eş seçme izni verildiğinde memnun kalmadı; aynı zamanda Æsir’in kendisini güldürmesini istedi ki bu neredeyse imkânsız gibi görülüyordu. Acil durumla ilgilenmesi için yine Loki’ye başvuruldu, bunun üzerine Loki bir keçiyle edebe aykırı münasebetlerde bulundu ve Skadi elinde olmadan gülmeye başladı. Sonrasında Odin, Thjazi’nin iki gözünü eline aldı ve gökkubbeye fırlattı, devin gözleri göklerde birer yıldız olarak kaldı36.

      Thor’un Jotunheim’e Yaptığı Talihsiz Yolculuk

      Yıldırım Tanrısı Thor, devlerin en azılı düşmanıydı. Buna rağmen onlarla karşılaşmalarında galip çıkan her zaman o değildi. Günlerden bir gün keçileri ve Loki’yle beraber yol alıyordu, hava kararınca köylülerin yanında kalmaya karar verdiler. Thor burada keçilerini kesti, derilerini yüzdü ve yemek için hazırladı. Sonra köylü adamı, eşini, oğlunu ve kızını yemeğe ortak olmaları için davet etti, yalnız tüm kemikleri keçilerin derisinin içine koymalarını istedi. Yalnızca biri hariç hepsi bu isteğe boyun eğdi. Çiftçinin oğlu Thjalfi, iliği yemek için uyluk kemiklerinden birini kırmıştı. Şafak vakti gelince Thor uyandı, kıyafetlerini giydi, Mjöllnir’i havaya kaldırdı ve çekiciyle keçilerin derilerini kutsadı. Çok geçmemişti ki keçiler ayaklandı, tıpkı önceki günkü gibi capcanlıydılar. Fakat içlerinden birinin arka ayağı topallıyordu. Bunun üzerine Thor, köylünün ya da ailesinden birinin uyluk kemiğini kıracak kadar dikkatsiz davrandığını anladı. Öfkeyle kaşlarını çattı, çekicini öyle sıkı sıkı tutuyordu ki parmak boğumları bembeyaz kesildi. Köylü ve ailesi, merhamet dileyip telafi olarak ellerindeki her şeyi vermeyi teklif ettiler. Thor, karşısındakilerin ne kadar çok korktuğunu görünce öfkesi dindi ve yatıştı. Fidye olarak köylünün iki çocuğunu yani oğlu Thjalfi ve kızı Roskva’yı almayı kabul etti, o andan sonra bu ikisi Thor’u takip etmeye başladılar.

      Keçileri köylüye bırakan Thor, Jotunheim’e olan yolculuğuna devam etmek için yola koyuldu. Önce kıyıya vardı, sonra okyanusun derinliklerini aştı ve beraberindekilerle birlikte bir kez daha karaya ayak bastı. Çok geçmeden büyük bir ormana vardılar, karanlık çökene kadar bu ormanda zikzak çizip durdular. Ayağı çabuk olan Thjalfi, Thor’un erzakla dolu heybesini taşıyordu. Yol boyunca yemek olarak toplayabilecekleri çok az şey vardı. Gece çökünce başlarını bir yere sokabilmek için etrafa bakındılar ve devasa bir baraka buldular, barakanın yan tarafındaki kapısı en az baraka kadar genişti. İçeri girdiler ve uyumak için uzandılar. Gece yarısı öyle şiddetli bir deprem oldu ki tüm bina adeta yerinden oynamıştı. Thor dostlarını uyandırdı ve orta duvardaki kapıyı göstererek daha küçük olan odaya gitmelerini söyledi, kendisiyse Mjöllnir’i eline alıp binanın eşiğine oturdu. Thor’un kulakları büyük bir patırtı ve velveleyle çınlıyordu. Sabah olunca dışarı çıktılar ve yakınlarda, ormanın içinde uzanmış muazzam cüsseli horlayan bir adam gördüler. Thor, gece duyduğu gürültüye sebep olan şeyin ne olduğunu anlamıştı. Güç kemerini iyice sıktı, ancak tam o sırada devasa adam uyandı ve (söylenene göre) Thor hayatında ilk kez