devlere karşı devasa bir sur inşa etmekle uğraşırken usta bir dev çıkageldi. Bir yıl içinde güçlü bir kale inşa edebileceğini söyledi, ancak ödeme olarak Freyja’yı, Güneş’i ve Ay’ı istiyordu. Öte yandan yazın ilk günü geldiğinde işin en ufak kısmı bile tamamlanmamış olursa hiçbir ödeme de talep etmiyordu. Æsir, bu sözü güvenle verebileceğini düşünüyordu, hilebaz Loki de onları hepten gaza getirdi. Fakat inşaat, düşündüklerinden daha hızlı bir şekilde ilerliyordu, çünkü devin güçlü atı Svadilfari, dağlar kadar büyük taşları gece boyunca çekiyordu. Yaz mevsiminin gelmesine yalnızca üç gün kala dev, çoktan kale kapısıyla uğraşmaya başlamıştı. Æsir hepten rahatsız oldu. Ne olursa olsun Freyja, Güneş ve Ay’ı teslim etmek istemiyorlardı. Kötü tavsiyesi yüzünden onları bu derde düşüren Loki’yi huzura çağırdılar, onu ölümle tehdit edip bu zorluktan bir çıkış yolu bulması için korkuttular. Kendini bir kısrağa dönüştüren Loki, Svadilfari’nin tam da taş çekme vazifesine başlayacağı akşam vaktinde kişneye kişneye ortaya çıktı. Svadilfari prangalarından kurtuldu ve kısrağa dönüşmüş Loki’yi ormanlığa kadar takip etti, usta dev de hemen arkalarından koşuyordu. O gece boyunca tek bir taş bile taşınmadı, böylece iş yarım kaldı. Taş ustası öfkeden deliye dönmüştü, ama Thor adamın kafasını Mjollnir ile ezdi. Kısrak (ya da daha doğrusu Loki) sonrasında sekiz bacaklı gri Sleipnir’i, yani dünyadaki en hızlı atı doğurdu.
Hermod – Skirnir
Æsir içinde ast, yani kendi çaplarında güçlü olan ancak fiilen diğerlerine hizmet eden kişiler arasında öne çıkan iki isim vardı: Hermod ve Skirnir. Frey’in hizmetçisi Skirnir’den zaten daha önce bahsedildi. Hermod ise Odin’in oğluydu, “yavuz” lakabıyla tanınıyordu. Her tür elçilik ve getir götür işlerinde o görevlendirilirdi. Odin, oğluna bir miğfer ve zırhlı bir gömlek hediye etmişti. Hermod, Balder’ı tekrar getirme amacıyla Hel’e gittiği görevle tanınıyor. Ayrıca İyi Hakon ile buluşmaya gidip onu Odin adına Valhalla’ya davet etmek için Bragi’yle birlikte yola çıkan kişi de yine Hermod’du.
Tanrıçalar – Frigg – Jord – Freyja
Benzer bir şekilde tanrıçalar arasında da on iki ya da on üç yüce isim öne çıkıyor. Odin’in eşi Frigg’in yanı sıra, isimleri sırasıyla şöyle: Freyja, Saga, Eir, Gefjon, Sjofn, Lofn, Var, Vor, Syn, Lin, Snotra, Fulla ve Gna. Bu tanrıçaların her biri, Snorri’nin Edda’sında kendilerine yer buluyorlar. Fulla ve Gna (bir dereceye kadar Lin de sayılabilir) aslında Frigg’in hizmetçileri konumundalar. Bu sebeple onların yerine, çok daha önemli isimler olan İdun, Nanna ve Sif koyulabilir. Sonra sırasıyla Sigyn, Gerd ve Skadi geliyor ama bu isimler de dev ırkından. En son ise tanrıların ve tanrıçaların bazı kızları öne çıkıyor. Jord ve Rind de tanrıça olarak kabul ediliyor.
Frigg; Fjorgynn’ün kızı, Odin’in eşi, Balder’ın annesi ve tanrıçaların lideriydi. Evi, müthiş Fensalir’di. Tanrıça Lin, Fulla ve Gna onunla yakından ilişkilendirilmiştir. Lin, Frigg’in zarardan korumak istediği insanları gözetme göreviyle yükümlüydü. Uzun dalgalı saçları ve alnındaki altın tacıyla Fulla, Frigg’in sepetini taşır, onun ayakkabılarını koruyup gözetler ve ona sırdaş olurdu. Gna, Frigg’in getir götür işleri için çeşitli diyarlara gider, özellikle de bir sevk işi gerektiren meselelerde havada ve suda ilerleyebilen Hofvarpnir isimli ata binerdi. Frigg’e olan inançla ilgili Norveççe ve İsveççe yer isimlerinden öğrenilebilecek şeyler var, üstelik adı aynı zamanda Alman ve İngiliz topluluklarında da geçiyor. Edda metinlerinde kendine yer bulan Frigg, hem kendi adı hem de babasının adı göz önüne alındığında, hiç şüphesiz toprağın ve bereketin tanrıçasından esinlenilmiş. Fjorgynn’ün kızı Frigg ile Thor’un annesi olan ve Fjorgyn ismiyle de bilinen Jord arasındaki bağ hakkında daha fazla bilgi vermeye devam edeceğiz.
Vanir ırkından gelen Freyja, Njord’un kızı ve Frey’in kız kardeşiydi. Hikâyeye göre Freyja, Vanir ile yapılan barış antlaşmasında Æsir’e teslim edilmiş ve sonrasında bir Æsir Tanrıçası olarak kabul görmüştü. Od ile evlenmişti, ancak Od onu geride bıraktı ve yabancı diyarlara gitti. Freyja, eşinin arkasından sık sık ağladı, altın gözyaşları döktü. Kızları Noss ve Gersemi o kadar güzellerdi ki tüm değerli taşlar isimlerini bu iki kızdan aldı; Freyja’nın adıysa freyja ya da frúva17 sıfatına kaynak oldu. Freyja, iki kedi tarafından çekilen bir arabayı sürerdi, ayrıca Brisingamen adında muhteşem bir kolyeye sahipti. Folkvang’da, Sessrymnir adındaki müthiş sarayda yaşardı. Savaşta canlarını yitiren kahramanların yarısı ona aitti; bu kahramanları seçme hakkına sahipti ve onları yanına, Folkvang’a alırdı. Aşk ilişkilerinde özel bir otoriteye sahipti, ancak insanların yardım dilediği tek aşk tanrıçası o değildi. Sjofn, bir erkek ve bir kadın arasında aşkın filizlenmesini sağlayabiliyordu, Lofn da birbirini seven ancak zorluklar sebebiyle kavuşamayan çiftlere yardım ederdi.
Freyja’nın birçok ismi vardı. Vanir ırkından geldiği için Vanadis adıyla da biliniyordu. Zamanında Od’u aramak için yola koyuldu ve bu yolculuk boyunca Mardol, Horn (ya da Hoern), Gefn ve Syr gibi birçok isim kullandı.
Saga – Eir – Gefjon – Var – Vor – Synsnotra
Manzum Edda’da yer alan tanrıça yelpazesi içinde Frigg’den hemen sonra Saga gelir. Muhtemelen Saga, Frigg için kullanılan bir başka isim. Soekkvabek18 ismiyle anılan evinin duvarlarına soğuk dalgalar vurur, Odin ve Saga burada her gün altın testilerden içki içerlerdi. Adı Saga (efsane) olduğu için süregelen nesiller onun tarih tanrıçası olduğu konusunda hemfikir, ancak kesin olan bir şey var ki adı aslında Saga (kısa ünlüyle yazılan) değil, Sága’y-dı. Adına dair öne sürülen en mantıklı açıklama, sjá (Gotik saihwan) kökünden türediğiydi. Buna göre adı, tıpkı Odin’inki gibi “her şeyi gören ve bilen” anlamına geliyordu. Eir, şifa tanrıçasıydı ve adı aslen yaygın bir isim olan eir (merhamet) kelimesinden geliyordu. Snorri’nin Edda’sına göre Gefjon, genç kızların ölümden sonra huzuruna çıktığı bir genç kızdı. Odin, Lokasenna’da Gefjon’un herkesin ve her şeyin kaderini en az kendisi kadar iyi bildiğini söyler. Bu açıdan Saga gibi Gefjon da Odin’in eşi Frigg ile örtüşüyor. Gefjon’un Odin ile ilişkili olduğunu öne süren başka bir mit daha var: Gefjon, İsveç Kralı Gylfi’den bir gün içinde sabanla sürebileceği kadar çok toprak istedi ve kral bu isteğini kabul etti. Bunun üzerine Gefjon, çocuklarını birer öküze dönüştürdü ve toprağı sürmeye başladı, böylece artık Mälaren Gölü olarak bildiğimiz alandaki toprakların tümünü sürdü. Bu toprak parçasını Baltık’a kadar çekti ve artık bu toprak parçası Zealand olarak anılıyor. Evini orada inşa etti ve yine orada Odin’in oğlu Scyld ile evlendi. Var19 ise erkeklerin ve kadınların birbirlerine ettiği sadakat yeminlerini duyabiliyordu. Eğer kayıtlar doğruysa, bu sözler várar olarak adlandırıldı ve yeminini bozanlar Var tarafından cezalandırıldı. Vor, basiretle şereflendirilmişti. Her tür şeyi araştırırdı, böylece hiçbir şey ondan gizli kalamazdı. Syn, “salonların kapılarını koruyordu” ve istenmeyen kişilerin içeri girmesini önlüyordu. Ayrıca kanun önünde yalancı şahitlik yapan insanları da engellerdi. Bu açıdan Snorri’ye göre syn “inkâr etme” (Synja’daki) kelimesine ulaşıyoruz. Snotra, bilgeydi ve ağırbaşlı bir tutuma sahipti20.
İdun – Nanna – Sif
İdun, Nanna ve Sif hakkında pek bilgi yok. İdun, Bragi’nin eşiydi ve Æsir’e ait en paha biçilmez hazineye sahipti; elmaları, onları yiyen kişiyi gençleştiriyordu.