W. Max Müller

Mısır mitolojisi


Скачать книгу

tanrısı her gece “kendisinin babası olup”, “annesinin boğası” yani kendi babası olarak adlandırılmaktadır. Bu ad ilahilerde çok sık kullanılmaktadır. Güneşin taşıyıcısı Hathor güneşle ilgili bir ilah olarak tekrardan anılabilir.

      22. şekil: Güneş teknesi ve iki kutsal ağaç

      23. şekil: Ağaçtaki ve hayat kaynağındaki ölü

      24. şekil: En büyük ilah olarak Amon “Güneş Sarayındaki kutsal Persea” üzerine kraliyete ait bir isim kaydediyor

      Gökyüzünün hanımefendisi yeşil ışınların ortasında oturan Hat-hor, kutsal ağaca oturtulabilir veya onunla özdeşleştirilebilir. Hat-hor ölü ruhları bu ağaçtan verdiği yiyecek ve içeceklerle beslemektedir ve böylelikle onlara ebedi hayatı bahşeden olarak görülür. Saçlarındaki dört adet mavi-siyah buklesi gökyüzünün bir yanından öbür yanına asılıdır veya her bir bukle bir ana yöne işaret ederek gökyüzünü biçimlendirmektedir. Kimi zaman bu bukleler semavi bir tanrı ve Hat-hor’un erkek muadili olarak Horus’a da atfedilir. Güzel ama tehlikeli, narin ama gene de güçlü gibi pek çok mitolojik imge, tüm dünyayı saran bu olay örgüsüne eklenmiş gibi gözükmektedir.

      25. şekil: Tarihi çağların başlarında Hathor sembolü

      Gökyüzünün bir inek biçiminde tasavvur edilmesi önceden bahsettiğimiz gökyüzünün bir nehir suyu veya okyanusun bir devamı olduğu düşüncesiyle de bağlantılıdır. İneğin vücudu suyu temsil eden desenlerle kaplı olabilir ve bu ilah bu şekliyle kimi zaman Meh(e)t-ueret (Grekçesi Μεθνερ) veya “Büyük Tufan” diye adlandırılır. Bu isim Hat-hor’a göre daha manalı olduğu için güneşin genellikle “büyük tufan”da (Meht-ueret) veya onunla doğduğu ya da yaratılış günü Meht-ueret’in sırtına ya da boynuzları arasına çıktığı söylenir. Bununla birlikte aynı süreç her sabah gerçekleşiyor da olabilir. Zira günlük ve evrensel süreçler her zaman paraleldir. Güneşin kadim veya günlük doğumu gökyüzündeki veya karadaki bir okyanusta mavi bir nilüfer çiçeğinden gerçekleşiyor gibi tasvir edildiğinde bile ona “Meht-ueret”in çocuğu denebilir. Sel baskınlarının her yıl belli tarihlerde olması Meht-ueret’i hasat zamanıyla da ilişkili hale getirmiştir. Benzer bir şekilde bu kozmik ineğe özellikle dünyanın yaratılışında yeni doğmuş güneş tanrısının ebesi ve koruyucusu olarak Ahet, Ahit, Ahat veya Ehat, Ehet denilmekteydi.

      26. şekil: Hathor akşam vakti batı dağına ve yeşil çalılıklara giriyor

      İnek şeklindeki Hat-hor gökyüzünün tanrıçası olarak Asyalı Gökyüzü Kraliçesi’nin pek çok işlevini üstlenip daha sonradan kadınların özel patroniçesi ve aşk, güzellik, neşe, müzik ve süs ilahı haline gelmiştir. Bu durum, Samilerin Asterte’sinin kimi zaman savaşın hanımefendisi olmasına tümüyle benzemektedir. Gördüğümüz gibi kocası genellikle gökyüzünün erkek hükümdarı Horus’tur.

      27. şekil: Kutsal ineğin boynuzları arasında güneş tanrısı

      Bu tanrıça çoğalarak özellikle her çocuğun doğumunda kehanette bulunan “yedi Hat-horlar” grubuna dönüşmüştür. Bu yedi yazgının bazı diğer topluluklar arasında, insan kaderinin burcu (özellikle talihsiz olanlar) ve hasadın habercisi Ülker takımyıldızı olduğu düşüncesi, yedi Hat-hor ineklerine boğasıyla birlikte rastladığımızda doğrulanmıştır. Zira Ülker, Taurus takımyıldızının içindedir. Bu burçlarla ilgili işaret Mısırlılara ait olmadığı için tarif ettiğimiz takımyıldızlarının birleşimi muhtemelen Asya’dan ödünç alınmıştır. Ancak Mısırlılar Yeni Krallık döneminde bunun ne ifade ettiğini anlayamamışlardır. Mısır şehirlerinde yedi Hat-hor’un ayrı şekillerinin yerini belirlemek için çok uğraşılmıştır.

      28. şekil: Ölüler kutsal ağacın arkasında Hathor ile buluşuyorlar

      Erken bir zamanda Hat-hor farklı farklı diğer tanrıçalara benzetilmiştir. Diospolis Parva şehrinin dişil ilahına ait Bat (?) ismi, benzer bir sembol veya Hat-hor’un kafasında somutlaşan bir tanesiyle yazılıdır. Daha sonraları bu sembol yüce tanrıça Hat-hor’un kendisiyle özdeşleştirilecek ve özellikle neşe saçan tanrıçanın festivallerinde kullanıldığı için bir sistrum, yani kutsal bir çıngırak olarak izah edilecektir.

      Gökyüzünün Hat-hor’un da üstlenmiş olabileceği dişi formundaki temsili başta yereldir; ancak daha sonraki zamanlarda sıklıkla güneşle ilişkilendirilen pek çok tanrıçayla özdeşleşmesine sebep olmuştur. Bu ilahlar arasında İsis (kimi zaman kardeşi ve rakibi Neftis’le), Theban, Mut ve öfkeli Tefenet vardır. Zira gökyüzünün gece hali özellikle, ismine uygun olarak, genellikle Abis tanrısı Nuu’nun (veya Nûn?) gökyüzündeki muadili, başka bir deyişle yeraltındaki okyanusun devamını oluşturan semavi su olarak anlaşılan Nut ile kişileştirilmekteydi. Nut’un, Nuu’nun eşi olduğunu umabiliriz; ancak Nut onunla bu şekilde nadiren ilişkilendirilmekteydi. Bunun yerine her sabah güneşi birlikte meydana getirdiği yeryüzü tanrısının eşidir. Benzer bir şekilde “tanrıları dünyaya getiren” sıfatıyla (yani bütün kutsal bedenleri) bütün hayatın veya en azından insanlığa geçişi şekillendiren genç nesil tanrıların anasıdır. Bu konuya daha sonra geleceğiz. Nut genellikle, yıldızlarla kaplı karanlık bir kadın olarak sırtüstü yatmış, yeryüzüne tanrısına doğru eğilirken tasvir edilir (bkz. 33, 35, 38 ve 39. şekiller). Özellikle tabutların üzerindeki cenaze tasvirlerinde, ölü ruhları yıldızlarla süslü bağrına, kollarına ve kanatlarına alırken gösterilir. Karanlık derinliğin muadili olarak gökkubbenin daima baş aşağı asılı olduğu veya gece vakti gökyüzünün gündüz halinin parlaklığıyla yer değiştirmek için gökkubbenin sulardan yükseldiği yer olan yeraltı dünyasının göğü olarak da ifade edilir. Bu yüzden yıldızların anası Nut, içinde saklandığı veya dalları onun uzuvlarından meydana gelen gösterişli kutsal ağaçla bir bütündür. Bununla birlikte gündüz vakti her zaman açıkça gökyüzünde ayırt edilemez ve dolayısıyla gökkubbeyle özdeşleştirilen tüm tanrıçalar, özellikle Batı’nın ve ölülerin ilahıyla ilgili olağan işleviyle Hat-hor, gökyüzünün gece halinde yer bulabilir.

      29. şekil: Gökyüzünün ve iki ülkenin (yani Mısır’ın) hanımefendisi Meht-Ueret.

      30. şekil: Diospolis Parvalı Tanrıça

      Nut’un güneş tanrısını (ve ayı) meydana getirdiği eşi, genellikle sırtına veya yanına yaslanarak dinlenen ve vücudundan fışkıran bitkilerle bir erkek olarak tasvir edilen yeryüzü tanrısı Keb’tir. Ayakta dik dururken tasvir edildiği kimi zamanlarda kafasını süsleyen kaz, yalnızca adının bir kısaltmasını oluşturan hiyerogliftir. Ancak çok geçmeden teologlar bunu yeryüzü tanrısının koca bir erkek kaz, güneş yumurtasını yumurtlayan “Büyük Cackler” olduğu şeklinde yorumlayarak yanlış bir sonuca vardılar. Ayrıca özel yaratıkları olan yılanların efendisi olduğundan Keb’in bir yılan kafası da vardır veya kafasında sıklıkla adlandırıldığı gibi “Mısır’ın veliahtı”nın karmaşık tacı vardır. Her halükârda aslında Keb yalnızca, evrensel işlevi olmayan yerel bir tanrıydı (belki de Heliopolis civarında). Zira daha eski bir gelenekte Aker veya Akeru denen başka bir yeryüzü tanrısı vardı. Bu ilah, bir