Otto Seemann

Yunan ve roma mitolojisi


Скачать книгу

bir şekilde, yalnızca bir ok kılıfı ve yay ile silahlanmış olarak temsil edilir. Diğer durumlarda ise uysal ve iyiliksever bir çehresi bulunur. İşte o zaman elindeki ut ve tamamen üstüne örttüğü chlamys (pelerini) ile ayırt edilir. Mevcut tüm heykelleri arasında türün ilk, en güzel ve meşhur olanı Belvedere Apollonu olup 1503 yılında Anzio yakınlarındaki Nettuno’da keşfedilmiştir. Şu an ise Vatikan’da bulunmaktadır. Bu eserde galip bir ilahın görkemli öz bilinci taklit edilemez biçimde bütün bir duruşunda açığa çıkar. Sağ eli ile bacağı bir ağaç gövdesine yaslanmış, sol elini ileriye doğru içinde muhtemelen korku ve dehşet sembolü olarak aegis’i tutmaktadır. Ağaca tırmanan yılan ise tanrı tarafından mağlup edilmiş karanlığın güçlerinin sembolüdür (11. Şekil). Fevkalade güzelliğinin daha belirgin anlaşılması için Belvedere Apollonu’nun başının daha büyük bir gravür çizimine de yer verdik (12. Şekil).

      Floransa Sanat Galerisi’nde Apollino adıyla anılan savaş sonrası dinlenen bir gencin heykeli, güzelliği bakımından hiç de azımsanmayacak bir eser niteliğindedir. Tamamen çıplak olan vücudunun biçimi mükemmel derecede ince ve narindir. Tanrı sol koluyla bir ağaca yaslanmış, sol elinde yayını kayıtsızca tutmaktadır. Diğer yandan sağ elini düşüncelere dalmış gibi başına doğru kaldırmıştır. Napoli

      11. Şekil: Belvedere Apollonu. Vatikan.

      12. Şekil: Belvedere Apollonu’nun Başı.

      Müzesi’ndeki Farnese Apollonu da buna eş derecede zarif bir görünüşe sahiptir. Tanrı, bu heykelde sağ eli tellerin üzerinde süzülürken sol elinde lir tutan bir müzisyen olarak tasvir edilir. İcra ettiği sanata adanmışlığını gösteren neşeli yüz ifadesi muhteşem bir güzelliğe sahiptir. Antikçağ insanları tarafından bile müzik seven kuşlar olarak kabul edilen ve ayaklarının dibinde duran kaz, kendinden geçmiş bir biçimde sanki cennetten dökülen tınıları içiyor gibi görünür.

      Tanrıyı uzun bir İyonya kıyafeti içinde bir Pythian udi olarak temsil eden bu çalışmalardan neredeyse kadınsı bir figür ve hayalperest bir yüz ifadesi seziyoruz. Bu tür eserlerin en önemlileri arasında; daha önceden Barberini Musa olarak adlandırılan ve bir şekilde daha sakin tavırlar sergilediği belirtilen Münih koleksiyonundan Apollon Citharoedus ile heykelin çok canlı dans eder gibi hareketiyle tanımlanan ve genelde Skopas’ın daha önce bahsettiğimiz başyapıtının bir taklidi olarak görünen Vatikan koleksiyonundan Apollon Musagetes isimli heykel bulunur. Defne yapraklarından taç giymiş tanrının yüz hatlarına insanüstü ve saf bir ilham yayılmış gibidir. Tınılarına şarkılarıyla eşlik eder gibi görünen büyük liri göğsünden çaprazlama geçen bir kemere asılmış ve uygun bir biçimde bozguna uğramış rakibi Marsias’ın portresiyle süslenmiştir.

      Son olarak zarif Apollon Sauroctonos (Kertenkele Katili) heykelinden de bahsetmek gerekir. Suretlerinden birçoğu günümüze dek ulaşmıştır ve en önemlisi Vatikan koleksiyonuna ait mermerden yapılmış bir heykeldir. Çocukluk ile ergenliğinin ortalarında görünen tanrının narin figürü, üzerinde bir yılanın yukarı doğru süründüğü ağaç gövdesine kaygısızca yaslanmaktadır. Tanrı, okuyla ağaca çivilemek için uygun anı yakalamak üzere hevesli bir şekilde yılanın hareketlerini izlemektedir.

      Apollon’un başlıca simgeleri yay, ok, ok kılıfı, defne yapraklarından tacı ve liridir. Bunlara kehanet güçlerinin sembolü olarak üçayak ve omphalos16 (navel17) eklenebilir ve ikincisi Delfi’deki tapınakta yeryüzünün merkezini simgelemekte olup Apollon sıkça bunun üzerinde otururken temsil edilmektedir. Tanrı ayrıca yakın zamanlarda Dionysos’un tiyatrosunda bulunan mermer bir heykelde olduğu gibi omphalos’un üzerinde ayakta duru vaziyette de görünmektedir. Kutsal hayvanları kurt, dişi geyik, yarasa, kuğu, kaz ve yunustur ve son üçü müzikten hoşlanan varlıklardır.

      13. Şekil: Apollon Citharoedus. Münih.

      5. Artemis (Diana):

      Artemis, ikiz erkek kardeşi Apollon’un dişi suretidir ve fiziksel görünüşü bakımından ele alındığında onunla tam olarak uyumludur. Tıpkı onun gibi güzel ve merhametli bir ilahtır. Yine onun gibi bazen insanlara ölüm ve yıkım dağıtır. Apollon gibi fidanların gelişmesine yardımcı olur, şeytani ve ahlaksız olan her şeye onun kadar düşmandır. Yay kullanmada Apollon kadar beceriklidir. Bundan da sıkça yararlanır, üstelik sadece canavarları yok etmek için değil, arada sırada insanların küstahlığını cezalandırmak için de kullanır. Niobe’nin çocuklarının ölümü buna kanıttır. En sevdiği eğlence avlanmaktır. Ok kınını ve yayını kuşanıp bir grup nimfa (orman perisi) eşliğinde dağlarda ve vadilerde gezinir. Takip bittiğinde tatlı su kaynağında yıkanmaktan ya da kıl payı üstün geldiği perilerle etrafı çevrili bir şekilde çiçekli çayırlar üzerinde sevdiği danslardan birini başlatmaktan zevk alırdı. Annesi Leto’nun kalbi ise sevgili kızının masum oyunlarını izlerken neşeyle dolardı.

      Bakire bir tanrıça olarak, özellikle evliliklerine dek koruyucusu olduğu ve kendileri için iffet örneği sağladığı genç kızlar tarafından saygı görür. Bir geyiğe dönüştürülen ve sonra kendi köpekleri tarafından parçalanan Akteon’un hikâyesi, Artemis’in bakire iffetine verilen zararın cezasız kalmadığını gösterir (Bu hikâye için Thebai efsanelerine bakınız).

      Artemis, tıpkı erkek kardeşi Apollon’un güneşle açıkça özdeşleştirilmesi gibi aslen ay tanrıçası olarak görülür. Ancak bu anlayış dinlerin birbirine karıştığı günlere kadar giderek zayıflamış, sonra yeniden canlanmıştır. Artemis sıkça Selene ya da Phoebe (Luna) ile karıştırılmıştır.

      Yunanların ulusal Artemis’i, aslında adına Lakonya’da insan kurbanlar sunulan zalim ve karanlık ilah Artemis Orthia’dan oldukça farklıydı. Likurgus bu barbar geleneği kaldırdı fakat onun yerine yıllık festivalinde tanrıçanın heykeli önünde birkaç erkek çocuğun zalimce kırbaçlanmasına neden oldu. Bu, Agamemnon’un Yunanlar Truva’ya yola çıkmadan önce kızı İfigenia’yı Aulis’te sunmak üzere olduğu aynı Artemis’tir. Tauris’te İskitlerin de insan kurban ederek gönlünü aldıkları bir tanrıçaları vardı. Bu durum onun Artemis Orthia ile karıştırılmasına neden oldu. İfigenia’nın tanrıça tarafından Tauris’e nakledildiği ve oradan kardeşinin yardımıyla tanrıçanın heykelini Yunanistan’a getirdiğine dair hikâye ortaya çıkmıştır.

      Bizim için “Efeslilerin Dianası” olarak bilinen Efesli Artemis, bahsedilenlerin hepsinden oldukça farklıydı. Aslında bir Helen ilahından çok Asyalı bir tanrıydı.

      Önceden Yunan Artemis olarak tanımlanan Romalı Diana, aynı şekilde aslen bir ay tanrıçasıydı. Bu itibarla Tusculum yakınlarındaki Algidus Dağı’nda çok eski bir mabede sahipti. Yunan Artemis’i gibi o da kadınların koruyucu tanrıçasıydı ve doğumda kadınlar tarafından kendisine dua edilirdi. Her ne kadar Yunan evli kadınları, bu hususta daha fazla korumayı Hera’nın ellerinde arasalar da benzer bir durum Artemis için de geçerliydi. Bununla birlikte Servius Tullius tarafından Latin Birliği’nin koruyucu ilahı yapıldıktan sonra Roma’da mutlak bir siyasi önem kazanmıştır. Nitekim Aventine Tepesi’nde kutsal bir koruya ve tapınağa sahip oldu.

      Artemis geç Attika ekolünün ustaları arasında gözde bir tema olmuştur. Daima genç, narin, çevik ve kadınsı dolgunluklardan yoksun olarak temsil edilir. Avlanmaya düşkünlüğü genellikle taşıdığı ok kılıfı, yayı, ormanın sık çalılıklarından serbestçe geçmesini sağlayan yüksek