Hasan Yılmaz

Yavuz Sultan Selim’den Halife Abdülmecit’e Yedi İklimin Sultanları Osmanlı Halifeleri


Скачать книгу

mescitte toplanarak 17 Haziran 656 tarihinde Hz. Ali’yi halife olarak seçmiştir.

      Hz. Osman’ı Kim Öldürdü?

      Hz. Osman’ı kimin öldürdüğü sorusu cevapsız kalınca İslam tarihindeki büyük kırılma ivme kazandı. Sayısı üç bini geçen grup, “Osman’ı hepimiz öldürdük!” diye bağırıyordu. Hz. Ali’nin de üç bin kişiyi cezalandıracak gücü yoktu. Bu durumda isyancılara karşı eli kolu bağlı idi. Bu nedenle bir süre ortalığın yatışmasını bekledi. Zira kendisine Medine dışındaki şehirler biat etmemişti. Hz. Osman’ın yeğeni ve Şam valisi olan Muaviye, kendisini Hz. Ali’ye biat etmeye davet etmek için gelen elçiye ret cevabı vermiş ve gerekçe olarak da Hz. Ali’yi, Hz. Osman’ın katillerinin iş birlikçisi olarak gördüğünü ve Hz. Osman’ın kanını dava edeceğini söylemişti. Biat etmeyen sadece Muaviye değildi. Hz. Muhammed’in eşi ve Hz. Ebu Bekir’in kızı olan Hz. Ayşe de biat etmedi. Dört ay sonra sahabenin ileri gelenlerinden Talha ve Zübeyr de Hz. Ayşe’nin yanında yer aldı.

      İlk Nefret Tohumu Cemel Vakası’nda Ekildi

      Cahiliye döneminin asabiyesini hortlatan bu süreçte tekrar Mekke’ye dönen Ümeyyeoğulları da Hz. Ali’nin karşısında yer aldı. Bu nedenle Hz. Ali öncelikle Basra’dan biat almak üzere süratle asker topladı. Böylece Hz. Muhammed’in vefatının üzerinden geçen yirmi dört yıllık süreçte Müslümanlar bölünmekle yüz yüze geldi. Zira Hz. Ayşe de yandaşlarıyla birlikte, Basra üzerine yürüyen Hz. Ali’nin karşısına çıktı. İslam tarihinin en hazin çarpışması 9 Aralık 656 tarihinde Hureybe bölgesinde meydana geldi. Tarihe Cemel Vakası olarak geçen savaşı Hz. Ali kazanırken, kaybeden Müslümanlar oldu. İslam’ın hafızası niteliğindeki sahabenin ileri gelenlerinden Talha ve Zübeyr’in de aralarında bulunduğu çok sayıda sahabi bu savaşta öldü. Savaşta ölenlerin defin hizmetlerini kendisi yürüten Hz. Ali, Hz. Ayşe’yi de hanımlarının eşliğinde Medine’ye gönderdi. Savaş meydanında ele geçirdiği ganimeti ve hazinedeki paraları ordusuna dağıtan Hz. Ali, daha sonra kendisine karşı gelenleri biat ettirmek için harekete geçti.

      Yedi Ay Sonra İkinci Savaş Başladı

      Müslümanların birliğini ortadan kaldıran ikinci savaş ise Şam Valisi Muaviye’nin, Hz. Ali’nin halifeliğini tanımamakta ısrar etmesi üzerine meydana geldi. Cemel Vakası’ndan sonra Şam Valisi Muaviye’yi tekrar biat etmeye davet eden Hz. Ali, bu davetinden de sonuç alamayınca devletin birliğini sağlamak için tekrar ordusuyla Şam’ın üzerine yürüdü. Böylece iki ordu, Cemel Vakası’ndan yedi ay sonra, 657 yılının haziran ayında Sıffîn mevkisinde karşı karşıya geldi. Hz. Ali ve Muaviye’nin ordularının çatışması üç ay sürdü. Bu sürede iki taraf da birbirine üstünlük sağlayamadı. Savaşın en şiddetli anı, 27-28 Temmuz 657 gecesinde yaşandı. Leyletü’l Herîr denilen gece, ordular sabaha kadar birbirlerine kılıç salladılar. O gece orduları çözülmeye yüz tutan Muaviye savaş meydanından kaçmaya karar verdi. Muaviye’nin imdadına ise Mısır’ı fetheden komutan Amr b. Âs yetişti. Üç ay birbirine kılıç sallayan taraflar arasındaki sorunu gidermek için Amr b. Âs Kur’an’ın hakemliğine başvurulmasını önerdi. Bunun üzerine Muaviye, Hz. Osman döneminde çoğaltılıp vilayetlere iletilen Kur’an’ın Şam’a gönderilen nüshasını beş mızrağın ucuna bağlatarak taşıttı. Muaviye’nin askerleri de koyunlarında taşıdıkları Kur’an sayfalarını mızraklarının ucuna bağlayarak, “Ey Iraklılar! Savaşı bırakalım; Allah’ın kitabı aramızda hakem olsun!” diye çağrıda bulundular. Bu hareket Hz. Ali’nin ordusunda beklenen etkiyi hemen gösterdi. Yapılanın bir hile olduğunu ifade etmeye çalışsa da kimse Hz. Ali’ye kulak vermedi. Bunun üzerine Hz. Ali, Amr b. Âs’ın, Kur’an’ın hakemliğine başvurulması önerisini kabul etmek zorunda kaldı. Hz. Ali, Ebu Musa el-Eş’ari’yi, Muaviye de Amr b. Âs’ı hakem seçti.

      Hakem Olayı’ndan Haricilik Doğdu

      Ebu Musa el-Eş’ari ve Amr b. Âs, 31 Temmuz ila 4 Ağustos günleri arasında yaptıkları değerlendirmeler sonunda Hz. Ali ile Muaviye’yi, aralarındaki ihtilafları Allah’ın kitabı ve gerektiğinde de Hz. Muhammed’in sünneti ile çözmeleri şartıyla anlaştırdılar. Yetmiş bin Müslüman’ın savaş meydanında kaldığı Sıffîn Savaşı’nın sonunda hakemlerin iki taraf için de verdikleri karara, Hz. Ali’nin saflarında çarpışan Temimlilerden bazıları, “La hükme illa lillah!” sloganıyla itiraz ettiler. Hz. Ali’yi, hakem tayin etmek suretiyle günah işlemekle suçladılar. Günahından arınmak için tövbe etmesini ve Kur’an’ın emrine uygun hareket ederek Muaviye ve taraftarlarını Allah’ın emrine itaat ettirinceye kadar onlarla savaşmasını istediler.

      Temimlilerin bu isteğini savaşın başında yerine getirmesine rağmen kendisinin dinlenmediğini söyleyen Hz. Ali, hakem tayin edilmesinden sonra varılan anlaşmadan dönemeyeceğini söyledi. Hz. Ali’ye kendi yorumlarını benimsetemeyen, çoğunluğu Temim Kabilesi’nden olan on iki bin kadar asker, Hz. Ali ile Kufe’ye dönmeyerek bugün Irak topraklarında kalan Kufe şehri yakınındaki Harura’ya çekildiler. Kendisine katılmayan grubu ikna etmek için Harura’ya giden Hz. Ali, burada altı bin kişilik bir grubu ikna ederek beraberinde Kufe’ye götürdü. Kalan dört bin kişilik grup ise Nehrevan’a giderek tarihe Hariciler olarak geçen ekolün nüvesini teşkil ettiler.

      Nehrevan Savaşı ve İçinden Çıkılamayan Ayrışma

      Ümeyyeoğulları’nın biat etmemesinden ötürü başlayan ayrışma, Haricilik hareketinin başlamasıyla sonuçlanınca Hz. Ali’nin uğraşması gereken bir başka sorun daha ortaya çıkmış oldu. Muaviye ile aralarındaki görüş ayrılığını gidermek için belirlenen hakemler de ilk toplantılarını 658 yılının şubat ayında, Dumetülcendel denilen, Suriye-Irak yolu üzerindeki mevkide yaptılar. Toplantı sonunda, Hz. Osman’ın halifeliği süresince öldürülmeyi gerektirecek bir icraat yapmadığı ve haksız yere öldürüldüğü görüşünü açıkladılar.

      Hakemlerin kararlarını açıkladıkları günlerde, Hz. Ali de devletin birliğini sağlamak amacıyla Muaviye’yi kendine biat etmeye zorlamak için yeniden asker toplamaya başladı. Bu amaçla Nehrevan’da toplanan Haricileri de kendisine katılmaya davet etti. Aynı günlerde Hariciler, sahabeden Abdullah b. Habbâb ve hamile karısını, kendileriyle aynı görüşü paylaşmadıkları gerekçesiyle katlettiler. Bu durum, Hariciliğin bir asayiş sorunu yarattığını ortaya koydu. Bunun üzerine Hz. Ali, önce Haricilik sorununu ortadan kaldırmak için askerlerini Nehrevan üzerine yürüttü. 17 Temmuz 658 tarihinde yapılan savaşta Hariciler’in önemli bir bölümü hayatını kaybetti.

      Tabii Nehrevan’da elde edilen bu sonuç, Harici sorununu gidermeye yetmedi. Hz. Ali, Nehrevan Savaşı’ndan sonra Şam’ın üzerine yürümek için ordusuyla Nuhayle denilen mevkide konakladığı esnada, Kufe’de yaşayan ve ehl-i Nuhayle denilen, sayıları iki bini bulan Harici topluluğunu kendisiyle birlikte hareket etmeye davet etti. Hariciler ise Hz. Ali’yi Kur’an hükümlerine uymadığı için küfre girmekle itham ederek onun ordusuna karşı kılıç çektiler. Yapılan savaşta büyük çoğunluğu öldürüldü. Savaş alanından kurtulanlar ise Mekke’ye kaçtı.

      Arka arkaya gelen savaşlar, Hz. Ali’nin ordusunda da bıkkınlık ve yorgunluk meydana getirdi. Şam’a hareket etmek üzere topladığı ordusundaki isteksizlik Hz. Ali’yi kararından vazgeçirerek Kufe’ye dönmek zorunda bıraktı.

      Hz. Ali’yi Halifelikten Azlettiren Hile

      Hakemler ikinci toplantılarını 659 yılının ocak ayında Ezruh’ta yaptılar. Toplantı sonunda Hz. Ali’nin ve Muaviye’nin görevlerinden azledilerek, yerlerine gelecek kişinin bir heyet tarafından belirlenmesine karar verdiler. Varılan bu kararı