Hasan Yılmaz

Yavuz Sultan Selim’den Halife Abdülmecit’e Yedi İklimin Sultanları Osmanlı Halifeleri


Скачать книгу

eleştirip, İslam’ın kurallarını çiğnemekle suçluyordu. Abdullah b. Sebe tarafından gönderilen bu mektuplar, açık alanlarda halkın huzurunda okunarak ahali isyana çağrılıyordu. Abdullah İbn-i Sebe’nin ortaya attığı bir önemli iddia ise Hz. Ali’nin, Hz. Muhammed’in vasisi olduğu idi. Halifeliğin Hz. Ali’nin hakkı olduğunu iddia eden Abdullah b. Sebe, halifeliğin Hz. Osman’dan alınıp Hz. Ali’ye verilmesi gerektiği görüşünü yaydı.

      Valilerin Yanıltması, Muhalefeti Arttırdı

      Hz. Osman’ın atadığı valilerin uygulamaları ve fethedilen toprakların zenginliklerinin Kureyş Kabilesi’ne tahsis edilmesi, muhalefetin öfkesini iyice arttırdı. Dedikodular artınca Hz. Osman müfettişler göndererek şikâyetleri yerinde inceletti. Daha sonra, 654 yılında hacdan dönerken valilerini Medine’ye çağırarak onlarla bir toplantı yaptı. Valiler, şikâyetlerin bir tertip olduğunu, endişe edilecek bir durum olmadığını söylediler. Hz. Osman, gelişen olayların önüne geçmek için;

      – Muhaliflerin cihat ile meşgul edilmesini,

      – Muhaliflerin elebaşlarının öldürülmesini,

      – Muhalif liderlerin gönüllerinin mal verilerek alınmasını,

      – Muhalefet edenlerin elebaşlarının askere alınmasını,

      – Kufe’de önde gelen bazı kişilerin ödeneklerinin kesilmesini emretti.

      Ayrıca valilerine insanları fitneden uzak tutmaya çalışmalarını ve itidalli davranmalarını tavsiye etti.

      Hz. Osman’ın düşündüğü bu önlemler sorunu daha da büyüttü. Bunun üzerine Muaviye, Hz. Osman’ı, kendisi için daha güvenli olduğunu düşündüğü Şam’a davet etti. Hz. Osman’ın kabul etmemesi üzerine kendisini korumak için asker göndermeyi önerdi. Hz. Osman, onun bu teklifini de kabul etmedi.

      Hz. Osman’a karşı ilk önemli kalkışma, valilerin Medine’den dönüşleri sırasında Kufe’de oldu. Muaviye’nin izniyle Humus’taki sürgünden dönenlerden Eşter en-Nehaî ve arkadaşları, Cerea denilen yerde toplanıp Kufe’ye dönmekte olan Vali Said b. Âs’ın yolunu keserek şehre girmesini engellediler. Hz. Osman’dan, onu görevden alıp yerine Basra’nın eski valisi Ebu Musa el-Eş’ari’yi tayin etmesini istediler. Hz. Osman olayları yatıştırmak için bu teklifi kabul etti. Hz. Osman’ın bu kararı, diğer şehirlerdeki muhalifleri de cesaretlendirdi. Abdullah b. Sebe’nin liderliğindeki Mısır, Kufe ve Basra’daki gruplar, Hz. Osman’ı ve valilerini açıktan eleştirmeye başladılar. Sahabenin önde gelenlerinden Hz. Ali, Zübeyr, Talha ve Hz. Muhammed’in eşi Hz. Ayşe başta olmak üzere çok sayıda sahabinin ağzından yazdıkları mektuplarla onların da kendilerini desteklediğini yaydılar. Bütün şehirlere ulaşan bu mektuplarda insanlar cihat için Medine’ye davet edildi. Büyük etki gösteren bu mektuplar, muhaliflerin Medine’de de taraftar bulmasını sağladı. Böylece Hz. Osman’ı eleştirenlerin sayısı, destekleyenleri geçti. 656 yılının nisan ayında Mısır, Kufe ve Basra’dan üç ayrı grup, hacı kafileleri arasında Medine’ye geldi. Sayıları üç bini bulan bu gruplar Medine dışındaki üç ayrı noktada konakladı. Gönderdikleri iki temsilciyle Medine’nin güvenlik imkânlarını denetlediler. Ayrıca Hz. Ali, Talha, Zübeyr ve Hz. Muhammed’in eşleriyle görüşerek valilere ilişkin şikâyetlerini aktardılar. Öte yandan Hz. Osman ile görüşmek istediklerini söylediler. Fakat bu isteklerini kabul ettiremediler. Bunun üzerine şehir dışındaki yerlerine döndüler. Bir süre sonra Mısır’dan gelen grup Hz. Ali’ye, Basra’dan gelen grup ise Talha’ya, Kufe’den gelen grup da Zübeyr’e temsilciler göndererek halifelik teklifinde bulundu. Gelişmelerden endişelenen Hz. Ali, oğlu Hasan’ı, Hz. Osman’a göndererek durumdan haberdar etti. Sahabinin ileri gelenleri de oğullarını Hz. Osman’ı korumakla görevlendirdiler.

      Evi Kuşatılan Hz. Osman Valilerinden Yardım İstedi

      Hz. Osman’ın koruma altına alınması, isyancıları kararından vazgeçirmedi. Sadece Hz. Osman’ın çevresindeki koruma kalkanını dağıtmak için bir taktik uygulamak zorunda kaldılar. Buna göre, önce bulundukları noktaları terk edip şehirlerine doğru yola çıktılar. Medine’den uzaklaştıktan birkaç gün sonra, 656 yılının nisan ayının son günlerinde beklenmedik bir anda geri dönüp, tekbirlerle Medine’ye girerek Hz. Osman’ın evini sardılar. Hz. Osman tarafından eski Mısır valisine yazılan ve muhaliflerin liderlerinin ölümle cezalandırılmasını emreden bir mektubu, dönüşlerine gerekçe olarak gösterdiler. Hz. Osman böyle bir mektup yazmadığını söylese de isyancıları ikna edemedi. Hz. Osman, bunun üzerine gizlice haber göndererek valilerinden yardım istedi.

      Medinelilerin çoğu, kuşatmanın başından itibaren evlerine kapanıp mecbur kalmadıkça dışarı çıkmadılar. Kuşatma uzadıkça işsiz güçsüz takımı ve köleler de isyancılara katıldı. İsyancılar, yirmi gün ile altmış gün arasında değiştiği rivayet edilen kuşatmanın son on gününe kadar Hz. Osman’ın mescide çıkıp imamlık yapmasına göz yumdular. Bu esnada Hz. Osman ile her konuyu ayrı ayrı tartıştılar. Hz. Osman eleştirildiği her konuya ayrı ayrı cevap verdi. Bu konuşmalarından birinde Hz. Ali’nin tavsiyesine uyup, asilerin şikâyet ettiği bazı uygulamalarının hata olduğunu kabul ederek, Allah’ın kitabı ve Hz. Peygamber’in sünnetine uygun hareket edeceğine dair söz verdi ve sükûneti sağladı.

      Hz. Osman’ın sakinleştirdiği ortamı geren ise devlet kâtipliği görevine getirdiği, amcasının oğlu Mervan oldu. Mervan’ın, Hz. Osman’ın izni ile yaptığı konuşma isyancıları öfkelendirdi. Bunun üzerine kuşatmanın son on gününde Hz. Osman’ın evinden çıkmasına izin vermediler. Ona, halifeliği bırakmadığı takdirde öldürüleceğini söylediler. İsteklerini kabul ettirmek için, abluka altındaki evine su gönderilmesini de yasakladılar. İsyancıların taleplerini kabul etmeyen Hz. Osman, kendisini korumak isteyenleri tehlikeye atmamak için onlardan silah kullanmamalarını istedi. O sırada Hz. Osman’ın evini korumak için yedi yüz kişinin toplandığı ve Hz. Osman’ın izin vermesi durumunda isyancılara boyun eğdirebilecekleri rivayet edilmiştir.

      Hac mevsimi başladığında Hz. Osman’ın evini işgal eden isyancılar, hac mevsimi sona erdiğinde çok sayıda insanın Medine’ye geleceğini düşünerek bir an önce sonuç almak istediler. Onları acele etmeye sevk eden bir diğer neden ise Hz. Osman’ın yardım istediği valilerin gönderdiği askerlerin Medine’ye yaklaştığını haber almaları idi. Bu nedenle kuşatmanın son gününde sahabenin ileri gelenlerinin oğullarının koruduğu evin kapısını tutuşturdular. Havanın kararmasını fırsat bilen birkaç isyancı da bitişikteki evden içeri girerek 17 Haziran 656 tarihinde Kur’an okumakta olan Hz. Osman’ı öldürdü. Saldırganları durdurmak isteyen eşi Nâile binti Ferâfisa’nın parmakları kesildi. Ardından evini ve devletin hazinesini yağmalayan isyancılar, Hz. Osman’ın defnedilmesini de engellediler. Bu sebeple halifenin cenazesi, hanımı Nâile’nin gayretleriyle ancak akşam ile yatsı arasında, çok az kişi tarafından gizlice kaldırılabildi. Bir rivayete göre Hz. Osman’ın cenazesi üç gün sonra kaldırılabildi.

      Cenazeye Hz. Osman’ın iki hanımının yanında 17 kadar erkeğin katıldığı, naaşının Cennet-ül Baki’nin bitişiğindeki Haşşükevkeb denilen yere defnedildiği bildirilmektedir. Bu alan Muaviye zamanında Cennet-ül Baki Mezarlığı’na katılmıştır. Diğer yandan Şam, Kufe ve Basra’dan gönderilen askerlerin de Hz. Osman’ın ölüm haberini aldıktan sonra Medine’ye ulaşmadan geri döndükleri bildirilmiştir.

      Fetihlerin Durması İsyanı Ateşledi

      Esasında Hz. Osman’ın yönetimine yapılan itirazların hepsi birer bahanedir. İsyanın esas nedeni, devletin savaşlardan elde ettiği ganimet gelirlerinin azalmasıdır. Ganimet gelirlerinin azalması, Kufe, Basra ve Mısır’da yaşayan askerî