bulunduğu memleketlerinin (şehir, kasaba ve köy ) insanlarını, insan ilişkilerini, değerlerini, ortak yaşama biçimlerini, öğrencilik yıllarını, aşklarını, edebiyat sevgisini anlatmayı tercih ederler. Yetişkinler için yazılmış hemen her hikâyede aşk ve sevginin anlatımı, mutlaka konu olarak bulunur.
Balkan yarımadasında roman, II. Dünya Savaşı’ndan sonra görülmeye başlamıştır. Ivo Andriç’in, Drina Köprüsü ve Mehmet Selimoviç’in Derviş ve Ölüm ile Kale gibi romanları bir tarafa bırakılacak olursa, Makedon edebiyatında 1950’li yıllarda Mustafa Karahasan, Suzan ve Mara adlı iki romanı ile dikkatleri çeker.
Roman açısından Kosova’daki Türk edebiyatını değerlendirdiğimiz zaman, 1970’li yıllarda gazetelerde yayınlanan tefrika romanlar bu türün başlangıcını oluşturur. İskender Muzbeg Yanan Sevgiler (1972, Tan Gazetesi), Hasan Mercan Taş Yaşar (1975, Birlik Gazetesi) adlı romanlarını gazetelerde tefrika ederler.
Ama asıl romanın yazılması daha geçlerdedir. 1987 yılında Sel adlı romanı ile Reşit Hanadan bu türün önemli bir temsilcisi olarak gelir. Aynı yazarın Taş Yerinde Ağırdır (2002), Başka Olur Rumeli’nin Harmanı (Taş Yerinde Ağırdır II) (2003) adlı iki romanı daha bulunmaktadır. Sonraki yıllarda Vahit Ergin de, Kaderin Cilvesi (2001) adıyla bir roman yayınlamıştır.
Roman, Kosova’da çağdaş Türk edebiyatının en zayıf kaldığı edebî tür olarak dikkatleri çekmektedir.
2.3. TİYATRO
Kosova’da çağdaş Türk tiyatrosu edebiyatı, özgün eserlerini vermeden önce üç koldan gelişimini sürdürmüştür.
Birinci kolda, geleneksel halk tiyatrosu verimlerini sayabiliriz. Özellikle Yugoslavya Krallığı döneminde, Türkçe’nin resmî dil olmayışı, tiyatro oynanacak mekanların bulunmayışı ve kimi zorluklar edebî metne bağlı tiyatro anlayışının gelişmesine engel olmuştur. Bu durumda bölgedeki Türk tiyatro sanatı geleneksel Türk tiyatrosunu yaşatmışlardır. Meddah, Karagöz, ortaoyunu gibi seyirlik oyunlar, halkın tiyatro ihtiyacını gidermiştir35. Bu dönemde yazılı tiyatro oyunları bulunma ihtimalinin olduğu, ancak hâlâ elimizde bu tarz bir belgenin, metnin, dokümanın bulunmadığı da burada hatırlatılmalıdır.
Kosova’da geleneksel Türk tiyatrosunun önemli temsilcisi, Aziz Buş’tur. Aziz Buş, tam bir tiyatro adamıdır ve Kosova Türk tiyatrosunun doğup canlanmasında önemli bir isimdir.
İkinci kolda özgün tarzda yazılmış, artık yazılı metni bulunan oyunlar dönemi gelmektedir. Durmuş Celina’nın yazmış olduğu, Büyük Kapı Kızı (1952) ile bu tarzın ilk örnekleri verilmeye başlanır. Aynı yazarın, Niçin Halam Anamı Sevmiyor (1954) adlı bir oyunu daha bulunmaktadır.
Kosova’da çağdaş Türk tiyatrosunda, Durmuş Celina’dan sonra, özgün tarzda kaleme alınan oyunlar ve yazarları şöyle sıralamak mümkündür: Aziz Buş, Mukadderat (1956), İki Ayağını Bir Pabuca (1958); Hasan Mercan, Çiçekçe Ali (1966), Ben Hasan Ağa (1966), Değirmende (1978), Yörük Osman (1982); Süreyya Yusuf, Düş ve Gerçek (1968), Ömrümün Tek Rüyası (1972); Agim Rifat, Seni Seviyoruz Orhan Veli (1973), Cüleşko İstanbul’da (1973), Milus-Pulus (1982); Nuhi Mazrek, Kanlı Sevda (Tan Yayınları), Rüstem Hükümet (1991, Tan Yayınları).
Özgün tarzda kaleme alınan oyunlar arasında, Kosova Türk tiyatrosunda, tek perdelik oyunlar ve monologlar36 da kaleme alınmıştır. Büyük projelerin, büyük paraların ihtiyaç duyduğu tiyatro ortamının sağlanamadığı Kosova gerçekliğinde, kısa oyunların yazılması tiyatro sanatının ülke gerçeklerine uyum sağlamasını göstermesi açısından dikkati çekmektedir. Bu amaçla Agim Rifat, ilk örneğini 1973 yılında, Seni Seviyoruz Orhan Veli ile verdiği kırk dört tane tek perdelik oyun yazar, yönetir, sahneye koyar.
Priştine’de önce radyo ardından da televizyonun Türkçe yayınlara başlaması ile gelişen süreç içerisinde, radyo oyunu, televizyon skeçleri yazılmaya başlanmıştır. Agim Rifat’ın, Osman Gaş’ın ve Aluş Nuş’un radyo skeçleri bulunmaktadır.
Şecaattin Koka’nın Sait Demo adıyla yazdığı radyo oyunu, 1980 yılında, Üsküp ve Prizren radyolarında yayınlamıştır ve Prizren radyosunda yayınlanan ilk Türk tiyatro oyunu olma özelliği taşımaktadır. Ethem Baymak’ın İnek İle Sinek (1987), Gül ve Diken (1988), Caro ile Curo (1989) adlı kısa oyunları da radyo için kaleme alınmıştır. Ethem Kazaz ve Aluş Nuş’un radyo skeçleri de bu konu içerisinde anılmalıdır.
Üçüncüsü aşamada, Kosova’da kabare tiyatrosu geleneğinden söz etmek gerekmektedir. Bu tarzın başarılı temsilcisi Agim Rıfat Yeşeren’dir. Kendisi aynı zamanda Yeşeren Kabare Tiyatrosu’nun hem sahibi hem kurucusudur.
Kabare tiyatrosu hem modern bir tarzdır hem de kısıtlı sahneleme imkanları çerçevesinde tiyatro geleneğinin devamına imkan vermektedir. Kosova şartları Türk azınlığı açısından düşünüldüğünde, küçük bütçeli, sınırlı imkanlar dahilinde kaliteli oyunların oynanabilmesi için tek perdelik oyunlar gibi kabare tiyatrosu da önemli bir açılım sağlayabilmektedir.
Agim Rifat’ın tiyatro oyunları hem teknik hem de içerik açısından son dönem Kosova tiyatro edebiyatının iyi örnekleri arasında anılmalıdır. Eşek Muhabbeti (2000); Payton Feneri I (2001); Payton Feneri (2002); Doktor Palyaço (2004) ve Fosforlu Antibiyotik (2007) kabare tiyatrosu tarzında kaleme alınmışlardır.
Burada bizim konu ettiğimiz Kosova’da tiyatro edebiyatıdır. Tiyatro bir bütün olarak ele alındığı zaman, bu geleneğin daha zengin olduğu anlaşılmaktadır. Telif, tercüme, uyarlama, parodi, resitaller, hicivli şarkılar, kısa betikler … şeklinde daha pek çok oyunun Kosova’da sahnelendiği dikkati çekmektedir. Özellikle Doğru Yol Derneğinin, Aziz Buş, Zekir Sipahi, Nafiz Gürcüali, Ethem Kazaz, Yeşeren Kabare gibi bireysel toplulukların oyun ve faaliyetleri başlı başına bir inceleme konusunu oluşturmaktadır.
2.4. ELEŞTİRİ
Kosova’da Türk edebiyatı üzerine yapılan eleştiri kitapları sanırız ki iki grupta incelenebilir: Birincisi, akademik eleştiri geleneği, ikincisi ise Kosova’da ki Türk edebiyatı konusunda tanıtım, değerlendirme yazıları. Yine bu iki ana başlığı kendi içlerinde üç alt başlığa da ayırmak mümkündür. Kosova’da yazılan ve yayınlanan eleştiri yazıları, Türkiye’de yazılan ve yayınlanan eleştiri yazıları ile Eski Yugoslavya toprakları ile diğer yabancı ülkelerde yazılan ve yayınlanan eleştiri yazıları. Eski Yugoslavya toprakları ile diğer yabancı ülkelerde yazılan ve yayınlanan eleştiri yazıları, alanımız dışında yer aldığından bu çalışmanın kapsamı dışarısında bırakılmıştır. Bu dilleri bilen akademisyenler tarafından yapılacak çalışmalarda bu konunun aydınlanacağı, ilginç sonuçlara varılacağı konusunda kuşkumuz yoktur. Çünkü gerek yazarları gerekse şairlerin değinilerinde kendi eserlerinin yabancı dillere çevirdiği, yurt dışında ödüller alındığı yolunda bilgiler bulunmaktadır.
1. Kosova Türk Edebiyatı Konusunda Akademik Eleştiri Geleneği
Kosova Türk edebiyatı alanında akademik eleştiri geleneği, Süreyya Yusuf ve Prof. Dr. Nimetullah