Nergis Biray

Ahmet Baytursınulı


Скачать книгу

kurulmuş ‘Türk-Tatar Komitesi’ ile de iş birliği yapmaktaydı.

      1919’da Alaş-Orda orduları Kızıl Ordu tarafından mağlup edilir ve liderlerinin çoğu öldürülür. Az sayıdaki Türkçü kanadın üyeleri Türkistan’ın güneyindeki Basmacı ayaklanmalarına katılırlar. Bu şekilde parti de hareket de dağılır.

      Baytursınulı, 1917 Bolşevik devriminden sonra tekrar bozkırlara döner ve Alaş-Orda partisinde çalışır. Onun vatanı ve milleti için mücadele ettiği resmî kuruluşlardan biri Alaş-Orda’dır.

      O, ayaklanmanın aydınlanma ile olacağını savunur. Ömrünü bu düşüncesini hayata geçirmek için uğraşarak harcar. İlk Kazak okullarının kurulup açılışını, ilk Kazak Türkçesini anlatan ders kitaplarının yazılımını o gerçekleştirir. Millet, ayağa kalkmak zorundadır, cahillikten bir an önce kurtulmalıdır. Kendine gelip bilim sahibi olmalıdır. Millet, ancak aydınlanmayla hürriyet ve istiklalini kazanabilecektir.

      Eğer millet hareket etmezse ‘Qozğalmay uyqılı – oyav jatqan boyğa’ yatarsa kuruyan, haritadan silinen bir dere gibi yok olup gidecektir.

      Kozğalmay bul küyiñmen jata berseñ,

      Bolarsın Karasuvday akırında 25. (Özen men Karasuv).

      O devir toplumunda mücadele edilecek tek şey düşman değildir. Problem çoktur. En önemlisi uyuyan halkın, bir türlü uyanamayan halkın uyandırılmasıdır. Aslında başkaldırı haklarının şuuruna varmış insanın işi değil midir? Bu yüzden Baytursınulı’nda isyan ve ayaklanma kelimelerinin anlamları ‘uyanmak, uyandırmak’ fiillerine yüklenmiştir. Yani haklarını bilen bir kişinin yapabileceği iş: uyanık olmaktır. Başkaldıran düşünce belleksiz olamaz. Bu yüzden uyanmak gereklidir, gerilim gereklidir.

      Sömürücüler o uykudayken onun her şeyini sömürmektedir. Ama o bunun farkında bile değildir. Düşman onların uyanmaması için elinden geleni yapmaktadır:

      Bu netken jurt uykışıl? 26 (Jıyğan Tergen)

      Şair, hapishaneden annesine suçsuz olduğunu haykırır. Devrin idarecilerinin duymak ve anlamak istemediği bu haykırışı annesinin anlayacağından emindir. Bu sözler bir bakıma dertleşmek, içini boşaltmak için kaleme alınmıştır. İçinde bulunduğu durumun kötülüğünü ‘Hakkımda bir suçlama bile yok. Ama beni ecelden başka hiçbir şeyin/kimsenin giremeyeceği bir yerde tutuyorlar. Ölmemi bekliyorlar.’27 mısralarında dile getirir. Ardından ufak bir isyan sezeriz: ‘Ben bunları yaşamayacaktım. Yoksa levhü’l-mahfuzda kalem bunları yazmaması gerekirken mi yazmış?’ söyleyişi bunu bize hissettirir.

      Qalamda lavhul-mahbuz umıtqan ba,

      Jazbaptı bul orındı körmesine. (Anama Hat)28

      ‘Jıyğan Tergen’ şiirinde Kazak toplumunun önemli meseleleri ele alınır. Halkı ve halkın namusunu düşünenler azdır. Halk arasında birlik yoktur. İl idarecileri halka eziyet etmektedir. Halk memesi ağzında bir bebek gibi veya bir sarhoş gibi aralıksız uyumaktadır. Düşman, uyanıp kusurlarını görmemesi için onu uyandırmamaktadır.

      Şiirin bütününde halk, eğitim ve okumaya davet edilir.

      Bolsın kedey, bolsın bay,

      Jatır beykam, jım-jırt, jay.

      …………..

      Emşegin emip,

      Anağa senip,

      Bala uyktaydı jastıkpen.

      Kımızğa kanıp,

      Zengin olsun fakir olsun

      Sessizce, gamsız yatıyor.

      …..

      Memesini emip,

      Annesine güvenen,

      Bebek gibi yastığında uyuyor.

      Kımıza doyup,

      Kızarıp janıp,

      Bay uyktaydı mastıkpen,

      Şalap işken kedey mas,

      Mına jurttıñ türi oñbas!

      …..

      Uykışıl jurttı

      Tüksiygen murttı

      Obır obıp, sorıp tur.

      Tün etip küniñ,

      Körsetpey miniñ,

      Oyatkızbay korıp tur. (Jıyğan Tergen).

      Kıpkırmızı kızarıp,

      Mest olanlar da uyuyor.

      Durmadan içen fakir de sarhoş.

      Böyle halk inan ki onmaz!

      ……

      Obur, Kaşlarını çatmış,

      Uyuyan halkı

      Sömürmeye devam ediyor.

      Senin gündüzünü de gece edip

      Kusurunu göstermiyor.

      Uyandırmadan yatırıyor.

      O, kendi insanlarına sitem eder, isyanını haykırır. Uyanan olsa da çok azdır. Onlara destek olanlar da azdır. İnsanlar düşmanla dostu bile ayıramamaktadır. ‘Böyle bir milleti hiç gördün mü?’ sorusu sitemin ve isyanın güçlülüğünü gösterir. Çünkü bu kadar vurdumduymazlık sabır sınırlarını zorlamaktadır.

      Oyanğan erge

      Umtılğan jerde

      Erüvşi az, serik kem.

      Kas bilgen dostı,

      Dos bilgen kastı,

      Munday eldi körip pe eñ?

      Kıs işinde birer kaz

      Kelgenmenen, kayda jaz?!

      Uyanan ere

      Gayret edip

      Katılanlar çok az, yoldaş az.

      Dostu düşman,

      Düşmanı dost bilen

      Böyle bir halk gördün mü hiç?

      Kazlar, kış gününde

      Gelmiş olsalar da hani nerede yaz?!

(Jıyğan Tergen)

      Uyanan erler çok azdır. Hâlbuki en çok onlara ihtiyaç vardır. Halkın uyanması ve kendi kurallarını koyması gerekir. Onun gevşemesi, kanun ve kuralların bulanıklaşması baskıları büyütecektir.

      Baytursınulı, aynı fikirde olduğu yoldaşlarıyla birlikte Kazak halkının gaflet ve basiretsizlikten kurtulması için onların aklına, yüreğine ve sezgilerine tesir etmek amacıyla çalışır. Şair, hemen hemen bütün yazı ve şiirlerinde halkın birçok problemine değinir, asıl sebebin cehalet olduğunu her defasında üstüne basarak belirtir. Rusya’ya bağlı olunmasının, geri kalmanın, sürgün ve idamların sebebi cahilliktir. Halk rahat rahat uyumaktadır. Bir kaygısı, bir derdi yoktur. Ama bu arada memleket elden gitmektedir.

      Halkın ne olursa olsun uyanması gereklidir. Milletin beli kırılmaya yaklaşmıştır. Malı resmî güçlerin marifetiyle talan edilmektedir. Canı emniyette değildir. Gençleri hapislerde çürümektedir. Şair, isyan eder; milletine artık uyan der. Halkın