kız gelince, karanlıkta onu kucaklayıp bağrına basmayı da unutmadı. Diğeri kucaktan kurtulunca çantayı Gilman Ağabey’ine tutturup, kendisi Arğınbayev’in arkasından koştu.
“Gilman’a hayat kolay veriliyor…” diye serzenişte bulundu Keşfi. Yerine yürüdü.
…Arğınbayev odayı şişman gövdesi ile doldurunca ziyafet tamamlanmış gibi oldu. Meclis devam etti. O anda Aznağol Hibetoviç:
– Kardeşim, kim, Gilman Semirhanoviç, kıyafetini de, nişanını da gördük. Nurbike kıyafetin çok iyisini satın almış. Zevki iyi kardeşimin. Artık çıkartsan da olur, – diye şaka yaparak söze başladı. O, özellikle ısrarla yanına oturtulan Nefise’ye şakacı bakışlarını çevirdi, göz kırptı. Herkes bunu görünce rahat rahat güldü. Arğınbayev şu andaki hâlinden, yerinden, kendini bekleyip karşılayanlardan memnundu. Keyfi yerine geldi. Yağ bürüyen gözleri mutlu parladı. Kalın kaşlarını bir çattı, bir indirdi bir kaldırdı, sarı patatesi hatırlatan büyük burnu, gelmesi şerefine kadeh kaldırılınca terledi. Kalın dudakları, büyük ağzı tek bir dakika bile durmadı. Yemek yediği esnada, hatta çiğnemeyi bırakıp konuşma da yaptı. O, şişman olmasına rağmen hareketli, çevik, çenesi de başını çevirdiğinde ya iki, ya üç katlı oluyordu.
Gilman ona bakıp memnuniyetle gülümsedi. En sevindiği şey, Nefise’yi evine göndermeden, yalnız gelen Arğınbayev’in yanına oturtması oldu. Çünkü, onu niye çağırdığından şüphelenir, Nurbike’si sormaya başlardı. E, böyle iyi, ziyafeti süsleyip oturuversin. Dahası, Arğınbayev onun karısının kardeşi.
Şerefe konuşmaları başladı.
İlk sözü kime vereceğini şaşıran Umurzakov ev sahibine baktı.
– Haydi, beklenen misafire… – Gilman ilçe başkanına işaret etti. Bu anda Aznağol Hibetoviç türlü ilginçlikler anlatarak etrafındakileri güldürmeyi yeni bırakmıştı. Kutlubayev gülümsedi.
– İlçemizin köy çiftlikleri tanrısı Arğınbayev yoldaşın şerefe konuşması yapması için…
Ama misafir bekletmedi, önceden bilmiş gibi ayağa kalktı, dikkatsizce elini salladı.
– Bırakın şimdi, işte ilçe komitesine müdür olarak gidecek olan Kutlubayev’i övün. Konu dağılıyor…
Ama konuşma bölündü. Aniden kapı açıldı ve eşikte Yapparov göründü. Onun arkasından karısının başı göründü. Bütün misafirler de dönüp baktı.
Haris hiç kimseyle selamlaşmadı, elinde kadeh tutup duran kişiye seslendi.
– Merhaba, Aznağol!
– Selam, selam, şey… Haris kardeş! Haydi… – Arğınbayev’in keyfi kaçtı ama.
– Ne, bizim çocuğu mu övüyorsun? – Yapparov’un sesinde bir ima seziliyordu. Çabucak karısı engel oldu:
– Ya şimdi şunu, misafirliğe geldiğini unutma, en azından. Huysuz!
Haris, Zöfer’in yanındaki yere geldi, karısı, soyunup Nurbike’ye yardım etmek istedi, baş köşeye yöneldi. Arğınbayev kadehini yukarı kaldırdı:
– Sana çocuk, bize Gilman Semirhanoviç, – diye boğazını temizledi o. – İşte şimdi övmeye başlıyordum. Öyle mi, bacım? O, ortaya çıkan, beklenmeyen gerilimden kurtulmak için yanındaki Nefise’ye baktı.
– Fazla abartmayın, bozulsa düzeltmek bize düşer… Başkan olsa da…
Misafirlerin hiçbiri de bu iki kişinin kendi aralarındaki münasebetini anlamamıştı. Bunun için bazıları biraz şaşırdı. Haris önemsemedi, önündeki kadehi dibine kadar içti. Ortaya çıkan durumdan kurtulmak için, Gilman’ın tarafındaki yerden kalktı. Özellikle istekli görünmeye gayret edip:
– Benim ağabeyime itibar etmeyiniz, huyu böyle, dedi. İkilemde kaldı ve sadece kendi kahkahayla gülmeye başladı. Bu anda Arğınbayev de geniş, tombul yüzündeki gözleri tamamen kapanırcasına gülümsüyordu.
– Söyle, söyle Gilman Semirhanoviç, bilsinler, – dedi o.
– Gençken Aznağol Hibetoviç benim Haris Ağabey’imin sevgilisini çekip almış…
Herkes kahkaha attı. Hatta bazıları alkışladı da sanki. Halk iyice keyiflendi. Şimşekli yağmur sağ salim atlatıldı.
– Hay, aferin, Aznağol Hibetoviç!
– Ağzını açıp dolaşmıyorlar ya.
– İyi yapmış…
– Arğınbayev Ağabey’i bunun için mi getirmemiş yani yengeyi?
– Üstüne bastın.
– Ha-ha!… Güzel!…
– Sadece güzel mi yani, sinemadaki gibi…
Herkes gülüyor ama sadece Yapparov işitmemiş gibi davranıyor, Zöfer’e bir şey söylemeye çalışıyordu. O an mutfaktan çıkan karısı Merziye şöyle dedi:
– Ya, önemsemeyin artık kalın kafalıyı. Metresini çekerek iyi yapmışsın Aznağol Hibetoviç. Ancak işte ben çok rahat bir şekilde onunla otuz yıldır ömrümü geçiriyorum. Çok teşekkürler bunun için! –Daha sonra da kadehi almaya çalışan kocasının elinden kadehini çekip aldı ve: – Ben bizim kolhozdan hiçbir zaman yardımını esirgemeyen, işinde küçük kayınbiraderimi bir kenara atmayan Aznağol Hibetoviç için içiyorum!… – Böyle dedi Merziye, eşine doğru kaldırdı.
Odada gürültü etmeye başladılar.
Arğınbayev hâlâ ayaktaydı.
– Tamam, Haris kardeş, anlaşalım; gençlikteki gençlikte kalsın, dedi o, sakin bir sesle.
– Ölene kadar kabul etmeyeceğim! – dedi diğeri, dönüp bakmadan.
Umurzakov sürahiye vurdu.
– Ses etmeyin, şerefe konuşmasını dinleyelim şimdi! Buyurun.
– Ben Gilman Semirhanoviç’e şans diliyorum. – Arğınbayev bölmesinler diye acele ederek söyledi bunları. – Nurbike ile ikisine beraber diliyorum şansı, denk bir ömür ve beraber yaşlanmalarını… ıhım, ıhım!… Bizim gibi. Nişanı çalışmayan birine vermiyorlar. Haydi kutluyorum! Bu nişan bütün kolhozculara verildi diye bakmak gerek. O kişi sensin Gilman Semirhanoviç. Merziye Yenge’n doğru söylüyor, sağlıklı sıhhatli olursak gelecekte de yardımsız bırakmayacağız. Şimdi elimizden geliyor… Başka bir dileğim de şu: daha kararlı bir şekilde! Önüne çıkan görevlerden kaçma! – Bu anda Aznağol Hibetoviç farklı bir mana ile başkana bakıp, sessizce durdu. – Anladın mı? O konuşmayı unutmadın değil mi?
– Teşekkürler, ilginiz için, Aznağol Hibetoviç! – Gilman’ın gözleri parladı. Arğınbayev devam etti.
– Baban gibi, şöhrete kavuşuyorsun. Hizmet kahramanı bu! Bu hediyene başkaları da eklensin. Kartal yüksekte uçmayı sever. Yüksek uç! Sen bunun için doğmuşsun!
Gürültüyle alkışladılar. Takdir sözleri yankılandı. Sadece Haris onlara katılmadı. Kutlubayev de fazla hissettirmemeye çalışsa da, sık sık sigara içmeye çıktı.
Meclis gece yarısına kadar devam etti. Misafirler memnun oldu. Bu mecliste herkesi şaşırtacak birkaç olay oldu: Ömründe yuvarlak ortasına çıkmayan Meryem cesaret gösterip kendini göstererek tıkır tıkır dans etti, kadehini dudağına değdirince hatta azıcık da ağladı. Şarkı söylediğini hiç kimsenin duymadığı Haris Yapparov “Birinci Muhabbet”i söyleyip, böyle gözleri yaşararak oturdu. Nefise, meclisin çiçeği, tatlı sözlerle Nurbike Yenge’sini