Veyis Güngör

Siyasi Katılım


Скачать книгу

pek aktif oldukları söylenemez. Tam da bu noktada göçmenlerin kendi kuruluşları önemli bir rol oynayabilirler. Üyelerini harekete geçirerek, söz konusu toplantılardan haberdar edip, katılımlarını sağlayabilirler. Göçmenlerin örgütlü olmaları, hükümet ve lokal yönetimlerin nasıl çalıştıklarını bilmeleri, ilgilenmeleri, kısacası aktif bireyler ve vatandaşlar olmaları hem kendi çıkarlarına hem de demokrasinin gelişmesi ve işlemesine katkıda bulunmaları açısından önem arzetmektedir.

      Bu çerçevede bir başka konu hiç şüphesiz göçmen gençlerin sosyalleşme süreci ve karşılaştıkları çeşitli sorunlardır. Hepimizin ezberinde olan bir deyim vardır: gençliğe sahip olan geleceğe sahip olur. Hiç şüphesiz hepimiz her hangi bir şekilde toplumun önemli bir bölümünü oluşturan gençlik ve eğitimleri hakkında birşeyler düşünmüşüzdür. Gençlik, kültür, güvenlik hep gençleri düşününce aklımıza gelen konulardır. Diğer taraftan gençlerin karşılaştıkları sorunlar, örneğin, kuşaklar arası çatışma, kültürler arasında kalma, uyuşturucu, alkol, şiddet, kriminalite hep toplum gündemini meşgul etmektedir. Oysa göçmen kitlenin çocukları daha da zor bir ikilemle karşı karşıyadır. Ait oldukları aileler ve kültürün kendilerinden beklentileri ile günlük yaşadıkları kültürün bu gençlerden beklentileri arasında fark bulunmaktadır. Anne ve babaların bu ve benzeri ikilemler hakkında bilgi sahibi olmaları ortaya çıkacak sorunları kısmen azaltabilecektir. Gençlerin kimlik ve şahisyet gelişmeleri ve oluşturmaları içinde bulundukları sosyal şartlarla doğru orantılıdır. İşte bunun için Westerpark Türkevi derneğinin organize etmiş olduğu bu tür etkinlikler önemlidir.

      Üçüncü toplantı siyasi katılım hakkında olacaktır. Başta Westerpark belediyesi olmak üzere, Amsterdam ve diğer şehirlerin meçlis üyeliklerine Türk kökenli arkadaşlarımız seçilmişlerdir. Bunların bir çoğu o belediyede ikamet eden Türklerin tercihli oylarıyla seçimi kazanmışlar aynı zamanda üye oldukları siyasi partilerede oy getirmişlerdir. Yani demokrasi mücadelesine katılmışlardır. Sedece seçilenler mi? Elbette hayır. Seçenlerde. Yani Türk vatandaşları da oylarını kullanarak siyasi katılıma destek vermişlerdir.

      Şimdi sıra bu seçilen arkadaşlarımızın, o belediyedeki Türk dernek ve vakıflarıyla ortaklaşa, vatandaşa hizmet görürmek ve belediyede olup bitenleri Türklere anlatmaktır. Bu noktada siyasetcilerimiz Türk toplumu ile Hollanda kurum ve kuruluşları arasında bir köprü oluşturmuşlardır. İşbirliği kaçınımazdır.

      Westerpark Türkevi Derneğinin sosyal ve siyasi katılım başlığı altında öncelikle Westerpark’taki vatandaşlarımıza hizmet götürmesi, diğer belediyelerde etkin olan kuruluşlara örnek olmalıdır. İnsanlarımızın karar alıcılar, yöneticiler ve siyasetciler hakkında birinci elden bilgi almaları ne kadar önemliyse, insanlarımızın karşı karşıya kaldıkları problemleri anında muhatabına iletmekte bir o kadar daha önemlidir. Bu karşılıklı bir alış veriş süreci olup, hem Hollanda hem de Türk toplumu faydalanacaktır.

Ekim 2000

      Çok Kültürlü demokrasi nedir?

      Hollanda’da etnik azınlık grupların siyasi katılımı gündeme gelince, ister istemez, demokrasi tanımları tartışma konusu oluyor. Farklı bakış açılarına mensup düşünürler demokrasiyi ve siyasi katılımı farklı yorumlamaktalar. Bu noktada Hollanda demokrasi geleneğinde karşımıza tarihsel ve modern olmak üzere değişik yaklaşımlar çıkıyor. Atina demokratları, bütün halkın siyasi katılımının demokrasi şekillendirdiğini belirtirler. Ancak Atina dışından gelmişler, yabancılar, tabiiki kadınlar ve köleler bu katılımın dışındadır. Böylece karşımıza monokültürel bir anlayış çıkıyor. Buna karşılık tüm halkın uyması gereken önemli motal prensipler bulunmaktadır. Bu görüşten hareket edenler günümüzde de toplumsal değerlerin tüm vatandaşlar tarafından kabul edilmesini savunuyorlar. Demokratik katılımla birlikte kültürel homojenlik de söz konusudur. Düşünürlere göre ‚Atina demokrasisinin belirleyici özelliği, özel hayatın kamusal meselelere ve ortak-çıkara feda edilmesini ifade eden yurttaşlık erdemine (civic virtue) genel bir bağlılıktı‘.

      Bunun karşılığında, siyasi katılım konusuna daha elitist bir yaklaşım sergileyen düşünürler, halkın bir bölümünün siyasi yeterliliğe sahip olmadığı ve bundan dolayı sağlıklı siyasal karar vermediği yönündedir. Bu düşünürlere göre halkın önemli bir bölümü liderler yoluyla siyasi tercihlerini yapmakta ve siyasi katılımları sadece sandıkta oy vermekle sınırlıdır. Dolayısiyle siyasi karar alma, yeterliliğe sahip elitlere verilmelidir.

      Diğer bir elitsel görüş ise daha az ahlaksal olup, ekonomik demokrasi teorisi geliştirilerek, kararların siyasi girişimcilere bırakılmasını savunurlar. Seçmen, bu görüş içinde sadece bir müşteri olarak görülür. Dolaylı olarak siyasi kararları etkiler.

      Yurakıdaki demokratik elitist bakış açınına göre, etnik azınlıkların siyasi katılımı göçmenlerin arzu, istek ve önceliklerini siyasi liderlere iletilmesiyle mümkün olabilecektir. Bu noktada göçmenler siyasi partilerin liderleriyle pazarlık yapabileceklerdir. Göçmen gruplardan listeye giren isimlerin seçilebilecek bir si getirilmesini sağlayabilecekler.

      Demokratik vatandaşlık vizyonu konusunda karşımıza, süreçsel ve içeriksel olmak üzere iki seçenek çıkıyor. Örneğin liberallar daha çök süre-çe öncelik vermekteler. Leberal demokrasi görüşüne göre, süreç üzerinde anlaşma önemli olup, etnik azınlıklardan siyasette aktif olmak isteyenler, kültürel isteklerde bulunumamakta. Buna karşılık siyasette kültürel kimlik çıkarcılığı önemsenmez.

      Üniter yaklaşıma göre ise, siyasette etkin olmak isteyen göçmen adayların öncelikle bazı kültürel değerleri ıspat etmiş olmaları beklenir.

      Diğer taraftan, Yeni cumhuriyetçilerin demokrasi ve siyasi katılım modeline göre, göçmen bireylerden aktif birer vatandaş olmaları beklenir. Bunun için bireyler kendi değerlerinden vazgeçmemeliler. Yani ‚öz kimliği kaybetmeden katılım‘ beklenir.

      Hollanda demokrasisi bira önce belirtilen domokrasi ve siyasi katılım modellerinin bir karışımı olup, kendine has bir demokrasi geleneği geliştirmiştir. Daha çok demokratik elitism ile yeni cumhuriyetçi görüşün birleştiği görülürken, demokratik elitizm bu gidişatı zaman zaman Pazar/ekonomi demokrasisi olarak değiştirmiştir.

      İşte bu kombinasyon Hollanda’da bir çok kültürlü demokrasi modelini beraberinde getirmiştir. Böyle bir demokrasi modelinde etnik grupların liderleri çok kolay bir şekilde siyasette yükselebilirler, meramlarını siyasi liderlere kolyalıkla anlatabilirler. Temsil ettikleri grupların düşüncelerini, isteklerini ve sorunlarını siyasi mercilere duyurabilirler. Kendi kimliğini koruyarak siyasi katılımı sağlama, göçmen gruplar arasında çok fazla dillendirilen bir modeldir. Bu istek günümüzde daha çok Hıristiyan Demokratlar CDA ve Sosyal Demokratlar İşçi Partisi PvdA tarafından değerlendilmektedir.

      Hollanda demokrasi geleneği bu yıllarda göçmenlerin‚ kendi kimliğini muhafaza ederek‘ siyasi katılım ve uyum sağlayacaklarına imkan vermekte. Siyasette aktif olan ve olmak isteyen gençlerimizin bu geleneği bilmeleri toplumumuz açısından önem arzetmektedir. Özellikle kuruluşlarımızın, sisyasi parti liderleriyle görüşmeleri, toplumumuzun isteklerini iletmeleri siyasi katılım ve çok kültürlü demokrasi açısından önem arzetmektedir.

Aralık 2000

      Türk gençleri ve siyasi katılımda engeller

      Geçtiğimiz yıllarda, Hollanda’daki Türk gençlerinin adeta önü kesilmek istenircesine yayınlar yapılmıştı. Herhangi bir derneğe üye olmamış, başarılı ve Hollanda toplumunda bir yerlere gelen gençlere pilanlı veya pilansız bir şekilde suç atılarak gençlerin gelecekleriyle oynanmıştı. Bu anlamda yaşanmış