Memmed İsmayıl

Unuttuğun Yerdeyim


Скачать книгу

gider benim,

      Bir kulum ölene dek

                    Bu derdi taşımaya.

      Seni hilas etmeye

                    N gücüm yeter benim,

      Ne sende arsız arsız

                   Tab edip yaşamaya.

      Şairleri susmayan

                    Bir vatan basılmamış,

      Kalbimde can yerine

                    Buna ümit besledim.

      Yolunda şehit olmak

                    Bahtıma yazılmamış,

      Bayrağına sarılıp

                    Defnedilmek hasretim…

II

      Hangi kayasından kopup geldi,

      Akıp geldi hangi bulağından,

      Hangi sözünden çıkıp geldi,

      Hangi mezar toprağına dönecek

      Gurbet elde gardaş gibi

      Kulluğunda durduğum107 bu can?

      Göze ışık,

                                                              Dudağa söz,

                            Kulağa ses,

                                                            Yüreğe kan,

      Göğse nefes gibi yetmiyor bana,

      Yetmiyor vatan!

III

      Burası gurbet diyarı

      Her şey ölçülü biçili.

      Burda ne şarap içilir,

      Ne bir ahu göz güzelin

      Yolunda candan geçilir.

      Yarın, yolum vatan sarı

      Yağmuru, çamuru, karı,

      Seli olmaya gidiyorum.

      Adam olmaktan usandım

      Deli olmaya gidiyorum.

      Bilmezdim Bir Yağlı Tikesin, Vatan

      Bilmezdim bir yağlı tikesin, vatan,

      Azala azala gelirsin dada.

      Kuzu derisine benzer haritan,

      Kuruya kuruya kalmış ortada.

      Katlasan katlanır, çeksen uzamaz,

      Rus parmak uzatır, Fars el çekince.

      Bir yanın Demavend, bir yanın Kafkas…

      Ah, neler çekmedin bu yel çekince!

      Seni unutmadı düşmanlar bir an,

      Tamah sancıları tuttu, bıraktı.

      Kebap kokusuna uyandı İran,

      Rusya da Petro’nun gözüyle baktı.

      Gelen asırların sessiz feryadı,

      Siner varlığıma topraktan, sudan,

      Kanıkmış108 iştahı diş altındadır,

      Bir köpek de bazen ürer komşudan.

      Gâh ayı payısın, gâh aslan payı,

      Götürmek istiyor seni ortadan:

      Aslan derisine bürünen ayı,

      Ayı derisine bürünen aslan.

      Üstünde melekler ocak kalayan,

      Ah sen de bir ulu yurt olabilsen.

      Doğudan batıya ruhu uluyan,

      Kuzu derisinde kurt olabilsen!

       Sap 109

      Dilinin şüarı: Ne için, niye…

      Onun da bir böyle şakeri110 vardı;

      Evde denileni unutur diye

      Orta parmağına bir sap bağlardı…

      Vardı misalimiz “Kurt kocalınca…”

      Bazen kendine de ver bu misali.

      İnsanın aklını almaz, alınca

      Allah, hafızanı elinden alır…

      Sihir yuvası mı, neymiş bu beden

      Sır yatar içinde daha ne kadar.

      Sözler de yâdından çıkarmış bazen

      Gönlünden diline gelene kadar…

      Yâdından çıkanı salmak mı yâda,

      Aklından geçeni yazmak mı çetin?

      Ormanda yolunu şaşmak mı, ya da

      Özün, öz içinde azmak mı çetin?

      Unuttun ne idi sözünün ardı

      Neyin habercisi karalan kanın?111

      Bazen parmağına bir ip bağlardın

      Belki de o sapa bağlıydı canın…

      Verilen sual mi, alınan cevap

      Gidip bir alaka tap112 arasında.

      Kim bilir ki neyin nesiydi o sap

      Ne vardı fikirle sap arasında.

      Sırrı var burnuna değen her iyin113

      Yakın, uzak ile asla görüşmez…

      Vatanın yâdından çıkıp geldiğin

      Ne yazık vatanın yâdına düşmez…

      İzi yok çemenden giden dumanın,

      Çoktan unutulmuş senin de adın?

      Gurbete düşünce anavatanın

      Gerek parmağına sap bağlayaydın…

       Verdiş 114

      Özgeler değişti vaht katarını

      Özün de bilmedin hayıf, yerini.

      Tuttular gönlünün sus damarını,

      Bildiler ruhunun zayıf yerini…

      Karışmış bir ana rahminde genler

      Gardaş gardaşı sevmez…

      Değirmen taşıdır deyip geçenler:

      Alt taş, üst taşı sevmez…

      Bir zaman yoğrulmuş kanla bu toprak,

      Belki azatlığın mayası kandır.

      Canı unutmaktır, kanı unutmak

      Kanı unutanlar unutulandır.

      Unutmak