Kılıç kındadır,
Kor olur bir sönük mum ile vatan.
Hele benim gibi baş hayındadır135
Büyük belalara hamile vatan.
Ümitsiz, ümitsiz geçer fasıllar
Bir millet toplanmış, bir can besliyor.
Kar136 olan kulaklar, lâl olan diller,
İçinde bir gafil tufan besliyor.
Yazgı değişir mi, talih yazansa
En zoru kolaydır, kolayı çetin.
Küs bakalım talihe, küsmek asansa,137
Bu millet senindir, sen bu milletin.
O ben, parçalanan o benim ülkem,
Bu gurbet, bu da ki: Memmed İsmayıl.
Benden ayrılmaya gün arar gölgem,
Hadi, arzudaki Memmed İsmayıl!
Saz
Size söz açayım taze nelerden,
Yüreğe dokunan tele dokunmaz.
Ellerim el çekti tezenelerden,
Köhne mahnılar da artık okunmaz…
Doğma138 neyimiz var, yad hedefinde,
Sırrı açanı de, saza sır düştü.
Ya benim, ya senin, onun evinde,
Kara gömleğinde saz esir düştü.
Yazılan bu yazı kara yazıdır,
Düğülmüş139 dünyaya geldiği günden…
Sanki saz havası, yaz havasıdır
Çekilip şehirin, köyün üstünden…
Ey Vatan! Ne Tez Unuttun
E y vatan, ne tez unuttun,
Bağrına badaş140 oğlunu.
Ne etti ki ucuz tuttun
Çıkardın çıkdaş141 oğlunu.
Yön çevirdin, baktın yana,
Yakılanı yaktın, yana…
Öz elinle verdin, ana!
Yollara, yoldaş oğlunu.
Güzarını hara142 saldın
Ağ gününe kara saldın.
Vurup ayaklara saldın
Beş kişiden, baş oğlunu.
Baht eğmişti, sen de eğdin.
Söz yayıp hatrına değdin.
Bari bir dama öreydin
Bu ikbali taş oğlunu.
Her yeteni bey mi sandın,
Yâdı bizden yeğ mi sandın,
Memmed’i üvey mi sandın,
O, dünkü gardaş oğlunu?
Vatanın Bütün Yolları
Sevinçler genden geçtiler,
Ardınca eski yasların.
Dostlarım benden geçtiler
Başından geçtim dostların.
Günlerim geçmişe gitti,
Gördüm gelecek yasımı.
Yazdığı dadıma yetti,
Okudum alın yazımı.
Açtım bütün ümitleri
İçinden boş vede143 çıktı.
Vatanın bütün yolları
Sonunda gurbete çıktı.
Ilgım 144
Felaket yol gelir hele uzaktan,
İşini yapmakta gam yavaş yavaş
Evin ışıkları yanmaz, bayaktan…
Ağaçlar saçını yolar canhıraş…
Uzak ufuklarda şimşekten bir iz
Sırrını açmada sessiz bir seda…
Bir şeyler canını sıkar sebepsiz
Nerdeyse, bir şeyler unutulmada…
Sen bahta inanıp yattın… Felekse
Delinin eline bazen taş verir.
Sen derdin ki, yakan yoktur. Öyleyse
Orman yangınları neden baş verir?145
Ne zaman inanıp ‘yok’a ‘var’ dedik
Uzak sahibinin sesidir, söz ki…
Âşık gördüğünü hep çalar dedik,
Neyi gösterecek, görmezse güzgü…146
Kararan bulutlar uçan buharsa,
Yağmaya yakındır yağan kar demek.
Denizin yüzünde ışıltı varsa
Bulutun ardında güneş var demek…
Sırrı yok, kimin ki, hulkumu147 yoktur,
Ne kadar sır yatar hulkum içinde…
Dönüp bak, gör neyin ılgımı yoktur,
Dünya baştanbaşa ılgım içinde…
Sahra serabında buharlanır kum
Yağmur ümidi var uzaklardaysa…
Boşuna değil ki görünen ılgım,
Ilgım var, demek ki, su var, hardaysa…148
Alnımdakı Çapık 149 Yeri…
Gafil değen sapan taşı
Alnımdaki çapık yeri.
Bir ağrının can yaddaşı
Bahtımın karışık yeri…
Taşın başla ne işi var
Niye kara taş, ak etmiş?
Bile bile taş bahtını
Hoş bahtıma calak etmiş…150
Gezip o taşı bulsaydım
Ya da o taşı atanı.
Belki düzeltebilirdim
Başımdan geçen hatanı…
Hele de alnımda durur
Kaderin kalın yazısı.
Alın yazıma