şehirle köy arasında
Şehirin attığı tora düşenler…
Bu Benim…
Bu benim ey kendim, tanımadın mı?
Bu, o Memmed’dir
Biraz kırılmış,
Biraz sıkmış onu şehir havası,
Dermanı, dağların seher havası…
Beni tanımıyor yeni yetmeler,
Ben mi çıkarmışım yâddan, adımı,
Senin kucağında arzuladığım
Günlerden dönerek gelmişim sana
Bu benim, ey kendim, tanımadın mı?
İlham
Denizlere benzer fikrimiz bizim,
Gâh yüzde oluruz, gâh da derinde.
Her yeni bir fikir bulunduğunda
Yücelir insanın hür gözlerinde…
Tohum filiz verir yer isinende,165
Gezer duyguların yükü sinende.
İlham dediğimiz bir ağaçtır ki,
Meyvesi kâğıtta, kökü sinende…
O Hangi Meseldir
O hangi meseldir:
“Âlemi bezer…”
Dağıt gümanımı,
Dağıt şüphemi.
Büyük şehirlerde
Uzak köylerin
Bekâr oğlanları
Çınartek166 gezer
Kızları yol gözler
Menekşe gibi.
Oğuz Hele Uykudadır…
Su perisi, su perisi,
Bu çoban şehvet harisi…
Su perisi, su perisi,
Ne işin vardı, bulakta?
Doğruluk şöhret harisi,
Eğrilik gözde, kulakta…
N’olur o baktı, sen bakma,
Bakma, sen baksan söz çıkar.
Yakanı yakın bırakma,
İçinden “Tepegöz” çıkar…
Bakma, bu çoban şer atar,
Hayrı şere calak eder.167
Sonra yer, göğü aldatar,
Gök, yeri taşgalak eder168.
Öz özünü bulmayanlar,
Özgelerle yüz göz olur.
Sevgiden doğulmayanlar,169
Doğunca, “Tepegöz” olur…
Nerden buldun bu tezadı,
Öğrendin mi neydi sehvin?
Kanatların uçamadı,
Ağır bastı insan yanın…
Neydi bu alın yazında,
Yarı insan, yarı kuştun.
Bu yerle gök arasında,
Hangisinden olmuştun.
Bir yer de yok ki, sığına,
Derdin düşmüştür arkama.
Bir çobanın acığına
Bütün Oğuz’u kargıma…
Olur ya, azıtsam derdi,
Azdırmaz ki, ana betni.170
Gökler geriye gönderdi,
Yerlerin emanetini…
Tarih kül oldu… Köz geçti,
Kaldı ‘Ey dad-ı bidad’ı.
Başına Tepegöz geçti,
Oğuz hele uykudaydı…
Ben Gelende
B en gelende büyüklüğü
Ruhumla birdi.
Adını ananların
Yeri Sibir’di.171
Bir Tanrısal histi,
Su çekendi,
Sonu görünmeyen izdi.
Toprağa düşen tohum gibi
İçimde yeşerdiğinden habersizdi…
Adımına dar gelirdi
Tarihin dolayları…
Göçebe yollarında
Mecali yoktu yapsın,
Hayalinde yükseltirdi
En güzel sarayları…
Hedefi kızıl elma
Ses yetmez bir hedefti.
Bir ömür hasret yolu;
Damağındaydı tadı!
İçinde,
Akıntıya karşı yüzüp
Bir balığın inadı…
Hedefi kızıl elma
Ses yetmez bir hedefti.
Arada ne olduysa
Talihi geri tepti;
Ben giderken;
Adı boynuma yüktü.
Türk’tü;
Tarihin bir köşesinde
Boynu büküktü,
Büyük olanların
Dertleri de büyüktü…
Türk
Garbın garipliğine
Şarktan türküler kattı.
Tuz yerine dünyanın
Hamuruna ter kattı.
İzleriyle birleşti,
Yeryüzünün her katı…
Kurdu ulusun diye
Kurttan almış soyunu.
Dönüp de tarihe sor
Ellerinin suyunu.
“Adam” Âdem’den gelir
Irkı yüce ırk olmuş.
Hakka gönül açalı
Adı dönüp Türk olmuş.
Düşmanlar kale bilmiş
Başındaki