vurularak öldürülen bir ihtiyardır. Devrim’in gelişini heyecanla karşılayan Çazaradır’ın mezarı buraya yakın bir alana yapılır ve bu önemli tarihsel olayın unutulmaması için adı bu mevkiye verilir.
Gazeteci: Romanın epilog bölümünde karşımıza çıkan gazeteci, aslında kendisi de bir gazeteci olan Kızıl-Enik Kudajı’yı temsil eder. Eserin olay örgüsüne Çoduraa Kolhozu ile ilgili bir haber yapmak için görevlendirildiğinde dahil olan gazeteci, her yıl iyi mahsul alan bu kolhozu araştırmak için gönülsüzce yola çıkar ve farkına varmadan yolda Eres’in aracına biner. Ondan kolhozun ve kolhozcuların hikayesini dinler ve bunu bir gazete yazısına dönüştürür. Epilogun sonunda bu yazma sürecini ve kendi rolünü şöyle dile getirir: Bu hikâyeyi yazan ben değilim, onu yazan hayatın ta kendisi. Ben sadece onun yazdıklarını derleyip altına imzamı atma bahtına sahip oldum.
c) Issız Köşe’nin Olay Örgüsü:
Eserin olay örgüsünde Tuva edebiyatında tahkiyeye dayalı pek çok eserde karşımıza çıkan prolog ve epilog kullanımı dikkat çekmektedir. Kızıl-Enik Kudajı üçlemeyi oluşturan tüm romanlarda olay örgüsünü bu şema üzerine kurmuştur. Prolog, 27 bölüm ve epilogdan oluşan eserin olay örgüsü şu şekilde özetlenebilir:
Prolog : Bir güz tasviriyle başlayan prologda orta yaşlı bir kadın, ormanda at sürerken önce bir denk bulur. İçinde içecek ve yiyecekler bulunan bu dengi alan kadın, bir müddet sonra çalılıkların arasında tiz bir ses duyar. Duyduğu ses bebek ağlamasıdır. Bebeği alıp hızla evine götürür. Eserde adı verilmeyen kadın ve kocası Oyun Herel’in kendi çocukları yoktur ve kimseyi bilgilendirmeden bu terk edilmiş bebeği evlat edinerek adını Eres “Yiğit” koyarlar. Bu bölümde bulunan bebeğin hasta çocuklarla ilgili eski bir Tuva inanışından dolayı bir yiyecek dengiyle birlikte terkedildiği anlaşılmaktadır. Şamanizm ve Lamaizm’in batıl inançları eserde Oyun Herel tarafından eleştirilir. Diğer ailelerden uzakta yaşayan bu aile oldukça fakirdir. Ahırlarında hayvanları azdır. Oyun Herel, evlat edindikleri çocuğun geleceği için endişelenmeye ve MÇAE adı verilen kooperatiflere azıcık hayvanını verip orada çalışmayı düşünmeye başlar. Herellerin evlat mutluluğu kısa süre sonra evlerine Mıyıs-Kulak takma adıyla tanınan Monguş Kodanmay’ın gelişi ile tehlikeye düşer. Mıyıs-Kulak köye döndüğünde bu durumu yetkililere haber verir ve bir dedikodu yayılmasına sebep olur. Yayılan dedikoduyu Oyun Herel’e de haber veren kendisidir. Oyun Herel, 1920’li yıllarda Tuva’da iç savaş devam ederken bir eşkıya tarafından vurulmuş ve şans eseri hayatta kalmıştır. Ona ve eşine göre yüzü maskeli eşkıya, Mıyıs-Kulak’a oldukça benzemektedir ve bu nedenle ondan her zaman şüphelenmişlerdir. Oyun Herel ve eşi buradan Şivilig’e, Oyun Herel’in arkadaşı İrbijey’in yanına göçmeye karar verir ve bir sabah yaşadıkları yeri kimseye haber vermeden terk ederler.
1. Bölüm : Eres, asker olarak görev yaptığı Çukotka’dan Kızıl’a babasının cenazesi için geri döner. Bu yolculuk süresince kendi aile tarihini düşünür; İrbijey’in oğlu Lapçar ile arkadaşlarını hatırlar. Kızıl’da uçak bileti bulamaz. O esnada, soyadı Kırgıs olan bir kız ona kendi biletini verir ve uçakla memleketine gider. Bileti daha sonra o kızı bulabilmek ve bilet ücretini ona verebilmek için saklar. Eres, babasını defneder; nişanlısı Anay-Kıs onu bekleyeceğini söyler. Eres Çukotka’ya geri döner.
2. Bölüm: Bu bölümde Tuva’da kolhozlaşma çalışmaları, ÇAE ve MÇAE’lerin kuruluşu, Şivilig köyünün doğal güzellikleri ve Eres’in Şivilig köyü kolhozunda Anay-Kıs ile yaşadığı aşk anlatılır. Çukotka’ya döndükten sonra nişanlısının Eres’e gönderdiği mektuplar birden kesilir. Eres endişelenir. Israrlı bir şekilde mektup yazan Eres’e ayrılık mektubu gelir. Eres bu esnada kendisine biletini veren kızı bulabilmek için Ulug-Hem pasaport dairesine bir dilekçe yazar ancak bir sonuca ulaşamaz.
3. Bölüm : Eres askerlik hizmetini tamamlayarak Kızıl’a döner. Uzun süre uzak kaldığı köyüne, anne ve babasının mezarını ziyaret etmek için gider. Orada eski nişanlısı Anay-Kıs ve çocukluk arkadaşı Lapçar İrbijey’in evlendiğini ve çocukları olduğunu görür. Lapçar ondan hal diliyle özür dilemeye çalışır. Çok üzülen Eres sabah erkenden Kızıl’a geri döner ve Komsomol bürosuna giderek ıssız bir köşede çalışmak istediğini bildirir. Onu gerçekten de gözden uzak Agılıg eteklerindeki Çoduraa kolhozuna görevlendirirler.
4. Bölüm : Bu bölümde Agılıg köyü ve bu köyde yer alan Çoduraa kolhozunun hikayesi anlatılır. Eres Agılıg köyüne gelir, köyün ve kolhozun genel manzarasını gözlemler. Orada roman boyunca eleştirilecek olan kolhoz müdürü Konçuk ile kolhoz memurları ve büroda kendilerine harman kaldırmak için yeterli adam verilmemesini protesto eden Dolaana ile tanışır.
5. Bölüm : Eres kolhozda harman yerinde çalışmaya başlar. Farklı hasatların harmanları orada birikmiştir. Kolhozdaki tarım aletleri bozuktur. Çalışma ekipleri verimsiz bir şekilde oluşturulmuştur. Yöneticiler kolhozdaki aksaklıkları görmezden gelmekte, köyde eli ayağı tutan erkekler işleri kadınlara bırakarak kolhoz müdürünün yanında aylaklık etmektedir. Eres harman yerinde Biçiiney, Tos-Taŋma ile tanışır. Dolaana’yla karşılaşır. Eres kendi inisiyatifiyle harman yerine çeki düzen verir, kızları örgütler ve harman makineleri tamir eder.
6. Bölüm: Tos-Taŋma abla kolhozdaki yönetim sorununu kendi üslubunca anlatır. Eres kaldığı yeri değiştirip Şırbaŋ-Kök’ün evine geçer. Şırbaŋ-Kök, Mıyıs-Kulak’ın babasıdır. Eres böylece yine Mıyıs-Kulak ile karşılaşmış olur.
7. Bölüm: Kolhozda harman bitmiş, çalışma ekipleri ot biçmeye gönderilmiştir. Kolhozdaki organizasyon sorunları ciddi boyuttadır. Eres kendine zaman ayırmaya ve kolhoz çalışanlarını tanımaya başlar. Bir akşam köy kulübünde film izlemeye gider. Orada Dolaana ile dans eder ve ondan çok etkilenir.
8. Bölüm: Kolhozda harman öncesi hazırlıklar başlar ancak eli ayağı tutan erkek kolhozcular çalışmalara katılmayıp özel işleriyle ilgilenmeye başlar. Bu bölümde kolhoz müdürü Konçuk’un diline doladığı seferberlik kavramı eleştirilir. İş gücünün doğru yöneltilmediği, çalışanlara gerekli sosyal imkanların sağlanmadığı dile getirilir. Konçuk, konuşmalarından tedirgin olduğu Eres ile özel olarak görüşür ve Eres müdürün yönetim becerisini sorgulamaya başlar.
9. Bölüm: Eres Dolaana ile yakınlaşmaya başlar. Ugaanza eve döner. Romanda “altın kadroların ideal genci” olarak ön plana çıkarılan Eres’in karşıtı olarak verilen Ugaanza, karakteri ve aile ilişkileri yönüyle eleştirel olarak okuyucuya sunulur.
10. Bölüm: Eres bahar arifesinde görevli olarak kışlaktaki besici arkadaşına yardımcı olmak üzere atıyla yola çıkar. Agılıg vadisi boyunca yaptığı yolculukta Tuva Halk Cumhuriyeti’nin 1920’li yıllardaki manzarası anlatılır. Beyazlar ve Kızıllar arasında yaşanan çatışmalarda halkın gördüğü zarar ve komünistlere karşı silahlanan eşkıya çetelerinin tarihçesi hikâye edilir. Köyü basarak babasını vuran eşkıyaların pusuya düşmeleri, ihtiyar Çazaradır’ı katletmeleri ve bu nedenle vadinin daraldığı yere Çazaradır-Köşkezi adı verilişinin hikâyesi anlatılır. Eres büyük bir tipiye yakalanır, yolunu şaşırır ve atıyla beraber bir çukura düşer. Dolaana’nın hayalini görerek o çukurdan çıkar ve kar yığınlarının arasında kendinden geçer.
11. Bölüm: Büyük tipi kolhozda paniğe yol açar. Kolhozun hayvanları