Gabbas Kabışulı

Gönlün Göklerinde


Скачать книгу

şaka karışık bir cevap verdi Müdürümüz.

      Adeken yüksek bir kahkaha attı:

      “Maşallah, hakikaten de örnek bir personele sahipmişsiniz.” dedi. Gülüşünden memnuniyet duyduğu hissedildi.

      “Kazak Edebiyatı Gazetesi, sahip olduğumuz tek edebî gazetedir. Şahsen ben bu gazeteyi ilk sayısından beri beğenerek okurum. Bu gazetenin ilk sıkıntılarını çeken ağabeyleriniz bugünkü emektar şair ve yazarlarımızdır. Öncelikle dilemek istediğim, Allah size de onların sahip oldukları itibarı, şan ve şöhreti nasip etsin. İleride sizi de onlar gibi büyük şair ve yazar yapsın. Attığınız adımlar fena değil, kimin ne yazdığından haberim var. Gazeteyi iyi çıkarıyorsunuz. Gücünüz ve kuvvetiniz yerinde iken toplumsal çalışmalara da önem vermelisiniz. Milletin aklını meşgul eden konuları detaylı olarak yazmak gerekir. Edebiyat alanında henüz yerine getirilmemiş pek çok iş vardır, onları araştırın, delilli ve bilimsel olarak yazmaya özen gösterin. Daima gerçeği söyleyin, adaletli olun…”

      Adeken, ağabeylik nasihatlerini esirgemedi. Bize bir buçuk saatlik zamanını ayırıp hepimizle kısa da olsa tek tek konuştu. Zengin yaşam tecrübesine sahip bir insanın çok içten konuşması olumlu bir etki yarattı üzerimizde. Bilgili hocadan, yararlı bir ders dinleyen öğrenci gibi çok mutlu olduk.

      “Bir aksilik olmazsa hepinize daire alacağım. O konuyu ben düşünürüm, gazetenin her sayısını çekici kılmak konusunu da siz düşünün.” diyen Adeken hepimizin ellerini tek tek sıkarak bizi geçirdi. Verdiği sözü tuttu, bir yıl gibi kısa bir süre içerisinde sadece bize değil, Yazarlar Birliği sekretaryasının, “Juldız”, “Prostor”dergilerinin, Edebiyatı Öğütleme Bürosu’nun, Edebiyat Fonu’nun evsiz olan çalışanlarına daire temin etti. Yazarlar için geniş ve yüksek on altı daireli ev yaptırdı. Adeken tarafından temeli atılan Sanat Evi ile kırk daireli konutun inşa edilmesi konusuna daha sonra ben de baktım (SSCB Edebiyat Fonu Kazak Şubesi Müdürü iken). Halk tarafından sevilen, çok emek harcayan kalem ustalarını takdir edip belirli yıl dönümlerini kutlama, madalya sunma, ihtiyacı olanlara araba alma ve diğer destek ve yardım konularında, kısaca Yazarlar Birliğimizin maddi durumunu iyileştirmede Yazarlar Birliği’nde otuzyıl çalışan biri olarak söyleyecek olursam söz konusu edebiyat ocağında Adeken gibi çalışkan ve itibarlı bir başkan olmamıştır. Konuya uygun olarak, Kazak Edebiyatını yurt dışında tanıtma, başka bir deyişle birliğimizi manevi bakımdan yüceltme hususunda da Anvar Alimjanov kadar çalışan bir başkan olmadığını belirtmek isterim.

      Artık halkımızın yegâne evladı Adi Şaripov’un yaşamını gözden geçirmeye başlayalım.

      Adeken, 1912 yılının 19 Ocak tarihinde Semey Vilayeti Jarma Bölgesi’ndeki Marinovka Köyü’nde dünyaya gelir (Vilayet, daha sonra Semey Bölgesi adını aldı. Günümüzde ise Doğu Kazakistan Bölgesi’dir). Dedesi kadı ve hacıdır.Babası ise zenginlerdendir. Kendisi 1932 yılında Kazak Abay Pedagoji Enstitüsü’nü kazanır, ancak 1934 yılında “zenginin soyu” suçlaması ile takip edilerek okuldan ve komsomol birliğinden atılır. Hapse atılma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu anlayınca bir gece gizlice Almatı Tren İstasyonu’na gidip geçmekte olan bir trene atlar. Tren, Türkmenistan’ın Kızılsu Şehri’nde durduğunda iner ve oralardaki okulları araştırma sonucunda Pedagoji Yüksek Okulu olduğunu öğrenir. Adı geçen okula gidip okul başkanlığına gerçeği anlatır. Başkanlık, anlayış gösterip okula kabul eder.

      Çalışkan, bilgili ve aktif, organizatörlük özelliğine sahip Adeken, son sınıfta iken okulun Eğitim İşleri Bölümü Başkan Vekili görevini de yürütür. Büyük bir itibara sahip olmasına rağmen ülkesine dönmek ister ve Almatı’daki güvenilir dostlarıyla mektuplaşır. Dostlarından biri (Adeken, o dostunun adını ve soyadını da söylemişti, ancak aklımda kalmamış) Enstitü başkanlığının tamamen yenilendiğini, zamanında gündemi meşgul eden lafların artık unutulduğunu yazar. Adeken, riski göze alarak Almatı’ya dönüp ilk başta okuduğu enstitünün rektörüne gider. Rektör, durumunu anlayıp Dil ve Edebiyat Fakültesi’nin üçüncü sınıfına kaydedilmesini sağlar. 1938 yılında fakülte diplomasını eline alan genç adam Kaskelen Orta Okulu’na öğretmen olarak gönderilir.

      İkinci Dünya Savaşı başlayınca Adeken savaşa gidip Beyaz Rusya topraklarında düşmanla savaşır. 1943 yılının Aralık ayından itibaren Partizan Harekatı Smolensk Merkezi’nde çalışır.

      Adiağabey savaştan sonra Kazak Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Eğitim Bakan Yardımcısı; Eğitim Bakanı, Kazak Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Bakanlar Başkanı Yardımcısı, Kazak SSC Dışişleri Bakanı; Kazakistan Yazarlar Birliği Başkanlığı Birinci Sekreteri ve SSCB Yazarlar Birliği Başkanlığı Sekreteri, Kazak Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Bilimler Akademisi Muhtar Avezov Edebiyat ve Sanat Enstitüsü Müdürü görevlerinde bulundu.

      Devlet ve toplum adamı Adeken, yanılmıyorsam 1962-1965 yılları arasında SSCB Yüksek Kurulu Başkanı Ulus İşleri Yardımcısı da olmuştur. Sovyetler Birliği düzeyindeki, ulusal ve uluslararası meseleleri çözme hususunda kırktan fazla yabancı ülkede bulunmuştur. Son dönemlerde yurt dışına yaptığı ziyaretler “Alıs Jagalavlar (Uzak Sahiller)” kitabında yer aldı.

      Edebî şahsiyetinden söz edecek olursak Adeken’in kaleminden: “Partizan Kızı”, “Ormandagı Ot (Ormandaki Ateş)”, “Ton (Kürk)”, “Kapastagı Juldızdar (Kafesteki Yıldızlar)” adlı hikâyeleri ve “Sahara Kızı (Step Kızı)”, “Dos Sırı (Dost Sırrı)” romanları meydana geldi. Onun “Orman Hikâyesi” senaryosu üzerine çekilen film, Asya ve Afrika ülkelerinin Taşkent’te yapılan film festivalinde ödül kazanıp Almatı’da düzenlenen Sovyetler Birliği Askerî Filmler Yarışması’nda SSCB Savunma Bakanı’nın özel ödülüne layık görüldü.

      Edebiyat alanına çok büyük katkılar sağlamıştır. “Jumagali Sayınnın Ömiri men Şığarmaşılığı (Jumagali Sayın’ın Hayatı ve Eserleri)”, “Sırbay Mavlenovtın Şığarmaşılığı (Sırbay Mavlenov’un Edebî Şahsiyeti)”, “Kazak Adebiyetinde Dastür men Janaşıldık (Kazak Edebiyatında Gelenek ve Yenilik)”, “Kazirgi Davir jane Kazak Adebiyetinin Damu Joldarı (Çağdaş Dönem veKazak Edebiyatı’nın Gelişme Yolları)” adlı monografiler ile önemli meseleleri ele alan pek çok makalenin sahibidir. Bu tür çalışmalarından dolayı filoloji bilimleri doktoru unvanını kazanmıştır.

      Savaşçı, toplum ve devlet adamı, kalem ustası Adeken’in uzun yıllar boyunca verdiği emek Lenin Nişanı, Emek Kızıl Sancak Nişanı (iki kez), Kızıl Yıldız ve Şeref nişanları, SSCB madalyaları, Kazak Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Yüksek Kurulu Şeref belgeleri, Kazak Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Emektar Öğretmeni nişan, madalyalarıyla takdir edilmiştir.

      Özetle, sözlerime Almatı Tiflis (kelime anlamı “ılık su”) yolculuğundan başladığım için Tiflis Almatı yolculuğu ile bitirmem şarttır.

      Gürcistan’da bir hafta kaldık. Edebiyat eleştiricilerinin fikir alışverişi dört gün devam etti, geriye kalan günlerde Gori, Kutaisi, Borjomi şehirlerini gezdik. O bir hafta içinde gözlerimle görüp göğüslerimi kabartan, SSCB ülkelerinden, Moskova ile Leningrad’dan gelen nice ünlü edebiyatçı ve eleştirmenlerin Adeken’i görür görmez uzaktan akrabası gelmiş gibi sevinerek “Adeke.”, “Adi Şaripoviç.” diye içtenlik ve memnuniyet sergilemeleri oldu. Ağabeyimizin yüksek itibarı bizi de gerçekten şereflendirdi.

      Dönüşte de Adeken beni yanına oturtup toplantı ve ziyaretimiz hakkındaki düşüncelerimi merak etti. Laf lafı doğurur ya bir defasında Adeken bana keskin gözlerini dikip tebessüm ederek:

      “Gabbas, sen benim kim olduğumu, nereden olduğumu biliyor musun?”diye sordu. Güzel tebessümü rahat olmamı sağlamıştı