Cemile Kınacı

Kazak Edebiyatında İmaj ve Kimlik


Скачать книгу

Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin belli başlı yerleşim yerleri şunlar idi: Aktöbe, Almatı, Çimkent, Guryev, Karagandı, Kızılorda, Kökşetav, Kostanay, Semipalatinsk, Jezkazgan, Mangıstav, Pavlodar, Taldı Korgan, Torgay, Ural, Tselinograd (İsmail 2002: 93).

      II. Dünya Savaşı (1941-1945)

      23 Ağustos 1939 yılında imzalanan Sovyet-Alman Saldırmazlık Paktı’na rağmen 1940 yılında Alman-Rus ilişkileri bozulmaya başladı. Ağustos 1940’ta Alman lideri Hitler Rusya’ya savaş açıp Sovyetler Birliği’ni işgal kararı aldı. Hitler, 22 Haziran 1941’de Saldırmazlık Paktı’nı bozup günün ilk ışıklarıyla Alman birliklerini Rusya sınırına gönderdi (Vernadsky 2011: 491, 495, 498). Hitler, yayılmacı bir anlayışla Sovyetlerin geniş topraklarını ele geçirmeyi planlıyordu.

      Almanlar, savaşın ilk günlerinde bu savaşın beş yıl gibi uzun bir süre devam edeceğini hiç düşünmemişti. Onlar, birkaç ay hatta belki de birkaç hafta içinde Sovyet Rusya’yı mağlup edeceklerine inanıyordu. 1941’de Almanlar bütün güçlerini ve teknolojilerini karşılarındaki tek düşman Rusya’ya yöneltti (Vernadsky 2011: 498). Gerçekten de Kızıl Ordu savaşın ilk aylarında çok büyük kayıplar verdi (Riasanovsky, Steinberg 2011: 568). Almanlar kısa süre içinde galibiyete ulaşacaklarını düşünmeye başladı.

      II. Dünya Savaşı Sovyet halkı arasında Sovyet vatandaşlık şuurunu uyandırdı. Sovyet topraklarında kısa sürede başarılı bir örgütlenme gerçekleşti. Askerî teçhizat ve malzemelerin üretimini artırmak amacıyla fabrikaların çalışma saatleri artırıldı ve makineler hızlandırıldı (Vernadsky 2011: 501).

      Savaşın başlamasıyla birlikte tüm tesisler askerî amaçlı üretim yapmaya başladığından sivil halk gündelik ihtiyaçlarını bile karşılayamaz oldu. Giysi ve tüketim mallarında yaşanan kıtlık, sivil halkın büyük sıkıntılar yaşamasına neden oldu (Vernadsky 2011: 501). Sivil halk çok çetin şartlara dayanmak zorunda kaldı. Halk, açlık, yoksulluk ve daha pek çok sıkıntıya maruz kaldı.

      Sovyet ordusu, savaşın sonunda Berlin’e kadar ulaştı. Berlin savaşı 17 Nisan 1945’ten 2 Mayıs’a kadar devam etti. 1 Mayıs 1945’te Hitler’in öldüğü açıklandı. Almanya 8 Mayıs 1945’te Berlin’de teslim belgesini imzalayarak Ruslara karşı mağlubiyetini kabul etti (Vernadsky 2011: 520).

      Almanlar Sovyetleri yerle bir etmek amacıyla savaşa girmişti ancak Sovyet rejimi ayakta kaldı. Savaş, Sovyetlerde millî duyguları açığa çıkardı. Halkın Sovyet Hükümeti’ne bağlılığı arttı. Büyük kayıplar vermesine rağmen Kızıl Ordu savaş sonunda Almanları Sovyet topraklarından atmayı başardı ve Berlin’e kadar ulaştı. Sovyet ordusu savaşta büyük başarılara imza attı. Düzenli ordu yanı sıra, oluşturulan gönüllü partizan birlikleri de büyük bir gayretle Almanlara karşı Sovyet Vatanı’nı savundu. Çok zor şartlarda da olsa Sovyet Hükümeti ordunun ihtiyaçlarını karşılamayı başardı. Üretim, savaş ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde değiştirildi. Fabrikalar ve işçiler doğuya taşınarak Sovyet savaş sanayisinin Almanların eline geçmesi engellendi. Sovyetlerde siviller, Leningrad ve diğer şehirlerde açlıktan ölmesine rağmen, cephede Sovyet askerlerinin giderleri karşılanarak morallerinin bozulmamasına özen gösterildi. Çok büyük kayıplara rağmen, savaş sonunda Sovyetler Birliği önemli bir zafer kazandı (Riasanovsky, Steinberg 2011: 568-569).

      1917’deki Bolşevik devriminden 1940 yılına kadar geçen sürede Sovyet sistemi vaat ettiği her şeyi gerçekleştirememişti, hatta Kazaklar 1920-1940 yılları arasında pek çok sıkıntı ile birlikte, kıtlık, asılsız cezalandırmalar, aydın katliamlarını da yaşamıştı.

      1941 yılında Sovyetler Birliği Almanlarla savaşa girdiğinde, diğer SSCB halkları gibi Kazaklar da Sovyetler Birliği’ni oluşturan cumhuriyetlerden biri olarak savaşa katıldı. Savaş döneminde Kazakistan stratejik bakımdan, insan kaynakları ve doğal kaynakları bakımından Sovyetler için büyük bir önem arzediyordu (Kazakstan Tarihi Oçerkter 1994: 342). Kazakistan savaş yıllarında Kızıl Ordu’nun çeşitli birimlerini oluşturduğu âdeta güçlü askerî bir kampa dönüştü (Abdekimulı 1997: 220). 1941-1945 yılları arasında askerî okullara 42 binden fazla Kazakistanlı genç gönderildi. Kazakistan’da bulunan 27 askerî okul emre uygun olarak 16 bin asker yetiştirdi. 1943 yılına doğru askere gönderilecek kişi sayısı oldukça azaldı. 1944’ten itibaren ise askere yollanacak kişi sıkıntısı yaşanmaya başladı (Abdekimulı 1997: 219). Sovyet ülkesinin her yerinde olduğu gibi Kazak Cumhuriyeti’nde de bütün kaynaklar savaşa yönlendirildi, gereksiz harcamalar kısıtlandı, bütün fabrikalar diğer üretimlerini durdurup savaş ürünleri üretmeye başladı. Üretim savaş ihtiyaçlarına yönlendirildiği için gıda ve diğer günlük ihtiyaç ürünlerinde sıkıntı yaşandı ve bu ürünlerin fiyatları çok yükseldi. Rusya’nın Avrupa’ya yakın bölgelerinde yaşayan 970 bin kadar Alman ve Polonyalı yaşadıkları bölgelerden çıkarılarak Kazakistan’a getirildi ve büyük bir bölümü kırsal alanlara yerleştirildi. Kazakistanda hem konut sıkıntısı hem de maddî sıkıntı baş gösterdi (Kazakstan Tarihi Oçerkter 1994: 343). Erkeklerin cepheye gitmesi, geride kalan kadın, çocuk ve yaşlıların hayatını oldukça zorlaştırdı. Bu sıkıntı özellikle avullarda daha derinden hissedildi.

      Savaş döneminde “kadın hareketi” oldukça güçlendi. Savaş şartlarında, kadınlar üzerine yüklenen ağır sorumluluklar onları sosyal hayatın her alanında çok güçlendirdi. Çeşitli kurumlarda, ulaşımda, kolhozlar ve sovhozlarda çalışan Kazak kadınları, savaş döneminde Sovyetler Birliği’ni savunmada üzerlerine düşen görevi büyük bir gayretle yerine getirdi.

      Kazaklardan oluşan birliklerin savaş macerası 1941 yılında Moskova sınırındaki kanlı çatışmalarla başladı ve 1945 baharında Berlin’de sona erdi. Cepheye giden Kazaklar savaşta büyük kahramanlıklar gösterdi ve “Sovyetler Birliği Kahramanı” unvanını aldı. Bunlardan biri, Panfilov’a bağlı kuvvetler arasında bulunan Bavırjan Momışulı’dur. Momışulı, 1941’de Moskova sınırındaki çatışmalarda kendi emrindeki askerler ile düşman kuvvetlerini üç kez dağıtmış ve başarılı bir Moskova savunması yapmıştır (Kazakstan Tarihi Oçerkter 1994: 351). Kazakistanlılar partizan birliklere de aktif olarak katıldı. Hatta partizanlar arasında Nurganım Bayseyitova, Turgaş Cumabayeva, Jamal Akadilova gibi kadın partizanlar da savaş meydanlarında savaştı (Abdekimulı 1997: 222).

      Savaş yıllarında, 1930-1937 yıllarında yaşanan aydın katliamından kurtulan Kazak aydınlarının bir kısmı da Sovyet Vatanı’nı korumak için savaş meydanına gitti ve hayatını kaybetti. Gazeteci-yazar Bavbek Bulkışev, akın Abdolla Jumagaliyev, müzisyen Ramazan Elebayev bunlardan sadece birkaçıdır (Abdekimulı 1997: 220).

      1941-1945 yıllarındaki yaşanan olağanüstü dönem, Sovyetler Birliği’nin bütün bölgelerinde olduğu gibi Kazakları da her anlamda derinden etkilenmiştir. II. Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden Kazakların sayısı ile ilgili çeşitli fikirler olmakla birlikte, demograflar savaş meydanlarında 350 bin Kazak’ın öldüğünü ifade ediyor. 1993 yılındaki bilgilere göre ise bu sayı 410 bin kişiye kadar ulaşıyor (Abdekimulı 1997: 220).

      Kazakistan SSC’den Bağımsız Kazakistan Cumhuriyeti’ne

      II. Dünya Savaşı yıllarında yaşanan zorluklar ve Sovyet Hükümeti’nin Kazak topraklarına başka halkları yerleştirme siyaseti nedeniyle Kazak halkının nüfusunda büyük bir azalma oldu. Sovyet cumhuriyetlerinde yerli halkın yanında yaşayan ikinci en büyük etnik grup Rus halkıyken, Kazak Sovyet Cumhuriyeti söz konusu olduğunda uzun süre yerli halkın Rus grubundan sonra geldiği görülmüştür. 1959 yılında Kazakistan’da Rus nüfusu 3.972.000 iken, Kazak nüfusu 2.787.000’dir. Yine 1970 yılında Kazakistan’daki Rus nüfusu 5.522.000