Güzellik, şuuruna büyük bir nimet olarak yerleşiyordu. Taze güzelliği Bübiş’ten de gördükçe eskisinden daha çok değer veriyor, seviyordu. Büyüyünce hayata onunla birlikte devam etme hayallerine dalıp güzel ümitlerin verdiği mutluluğu yaşardı. Harmandaki eğlencelere şahit olan Şegen’in, bazen zor durumlarda kaldığı da oluyordu. Dikkat ettiğine göre büyüklerin çoğu eğlence olsun diye şakalaşırdı. Bübiş’in ve kendisinin yanlarında olduklarına bakmaksızın aralarında değişik şakalar yaparlardı. Şegen bazen utancından terler, yerinden kalkıp bir an önce onlardan uzaklaşmaya bakardı. Jamihan’ı dürtüp kulağına bir şeyler fısıldayarak ardından kahkaha atanlar da birçok defa dikkatini çekmişti. Özellikle harman yapmak için gelen sarışın adamın şakaları hoşuna gitmezdi. Şimdi o da buğday temizleme işinde çalışıyordu. Mola verildiği an su içmeyi bahane ederek Jamihan’ın yemek yaptığı barakaya doğru koşardı. Şegen de hiç kaçırmayıp hemen sarışını takip ederdi. Ancak sarışın ondan hiç çekinmeden Jamihan’a abuk sabuk şeyler söylerdi. Kötü olanı da, Jamihan’ın da onunla şakalaşarak, gülerek konuşmasıydı. Kızacak, azarlayacak diye ne kadar ümit bağladıysa da nedense Şegen’in ümidini boşa çıkarmıştı. Bundan cesaret alan sarışın bir defasında buna da ağır şaka yapmıştı.
“Baksana,” dedi, mutlu bir şekilde gülerek, “Senin baban benim. Annen bugüne kadar gerçek babanın kim olduğunu söylememiş. Şimdi öğrenmiş oldun.”
Şegen, söylenenlerin şaka olduğunu anlamıştı. Yine de kendisine çok dokunmuştu.
“Saçmalama, sen benim babam değilsin! Jamihan’dan uzak dur!” Nereden cesaret kazandığını Şegen kendisi bile anlamamıştı. Sinirden ağlayacak gibi oldu.
“İte bak! Ağzına… Şuna bak, tekrar annenin karnına sokmamı ister misin?”
“Ben senin ağzına…”
“Kapat ağzını!”
“Kapatmayacağım!”
“Şegenciğim yeter! Kendinden büyük insanla öyle konuşma, ayıptır. O senin ağabeyindir.”
Jamihan’ın, kendi tarafını tutacağına o adamı savunması çocuğu daha çok kızdırmıştı. Sinirden patlamak üzereydi.
“Neden küfretti?” dedi Şegen.
“Küfretmedi, şaka yaptı.”
“Şimdi ben ona göstereyim!” diyen çocuk, sızlanarak yerden taş aradı. O sırada harmana gelip attan inmekte olan dedesini fark etti. Sinirden patlamak üzere olan çocuk:
“Dede!” diye, tüm gücüyle bağırıverdi. “Dede!”
Dedesi korkuyla ona baktı. Hemen kamçısıyla atına vurarak torununun yanına geldi.
“Şegenciğim ne oldu sana? Kim üzdü seni?”
“Şu adam. ‘Senin baban benim’ dedi bana.”
“Ne?” İhtiyar önce şaşkınlıkla sarışına baktı. Ondan sonra: “Ben senin ağzına…” diye tüm gücüyle küfretti ve hiç beklemeden kamçısıyla adamın kafasına vurdu. İriyarı adam kıvrılarak yere çöktü. “Benim babam da sen olmayasın?” Öfke dolu Mamet, atın üzerinden eğilerek kamçısıyla iki üç defa daha vurdu adamın kafasına.
Adam, o an yerinden kalkıp ihtiyarın elindeki kamçıyı çekip aldı ve uzağa atıverdi. Kulağının üst tarafından aşağı doğru akan kıpkırmızı kanı avucuyla sildi ve kanı Mamet’e gösterdi.
“Gelininize şaka yapan herkesin kafasını böyle kıracak olursanız köyde sizden başka kafası sağlam kimse kalmayacaktır.” dedi.
Bağırıp çağırmadan, hiç sinirlenmeden sabırla söylenen sözler Şegen’i çok şaşırttı. Ancak onun alaylı konuşması Mamet’i daha çok sinirlendirdi. Paramparça etmek niyetiyle adama doğru yürümüştü ki toplanan kalabalık tutarak izin vermedi. İhtiyar harmana inmeden Şegen’i de alıp evine gitti.
O olaydan sonra Jamihan’a kırılan Şegen, bir daha harmana gitmedi. Olayı kendi gözleriyle gören ve etkilenen Bübiş de gitmesi için ısrar etmedi. Gitmek istediklerinde Sakıp’la ikisi giderdi. Ancak, Şegen’in tepeye çıkıp harman tarafına sık sık baktığını Bübiş hissediyordu. Kendisini gözetlediğini düşünerek sevinirdi. Aslında Şegen tepeye sadece Bübiş’e bakmak için çıkmazdı. Arabacı kadınların söyledikleri türküleri de özlerdi. Uzaktan duyulan sesin büyüleyici bir etkisi olduğunu o son zaman fark etmişti. Gözlerinin ulaşamadığı mesafeden gelen ses, gözlerinin ulaşamadığı mesafeye götürürmüş. O türküler sıradan türküler gibi duyulmuyordu, çok özel etkisi olan türkülerdi. O sesler kendinden önce yaşayanların sesi gibi geliyordu. Anında babaannelerin anlattığı masallar gelir aklına. Türkünün etkisine kapılır, uzaklara gidersin. Genelde rüyanda bile aklına gelmeyen acayip düşünceler o türküleri dinlerken gelir, gerçekle hayal karışıp değişik duygular içinde kalırsın. Dilsiz bir duygu vücudunu sararak dille ifade edilemediğinden gözlerinden yaş olarak dökülür.
Hareket ettiğin, azıcık kımıldayarak etrafına göz diktiğin anlar duygu dolu etkili sesin etkisini kaybedersin. O nedenle hareketsiz, içtenlikle ve duyguyla dinlediğinde zevk alırsın. O zaman bile sözler kulağına bazen net, bazen kesik kesik geldiğinden en iyi kısmını kaçırmaktan endişelenir, tüm hayatın o türküyü dinlemeye bağlıymış gibi iyice huzurun kaçar. Karanlık çöker çökmez Şegen, Taymas’ı yanına alıp tepeye giderdi. Son arabaya binip Salima da o sıralarda evine dönerdi. Çocuğun Salima’nın sesine karşı olan sevgisi aşk derdinden daha beterdi.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.