Avelbek Koniratbayev

Kazak Folklorunun Tarihi


Скачать книгу

(Azadovskiy, Sokolov), diğeri yani sonuncusu ise folklor eserleri ile edebiyat eserlerinin arasına sınırlama koyan fikirlerdir (Belinskiy, Buslayev, Miller).

      Rus ve Sovyet folkloristiğinde meydana gelen çeşitli ilmi fikirleri bu şekilde gruplandırılması için uygun sistemli niteliği olması gerek. Ama bazı araştırmacıların folklor eserlerinin önemi hakkında ileri sürülen görüşlere dayanarak, aynı mesele çerçevesindeki görüşleri aldırmadan dikkat etmedikleri de görülmüştür. Örneğin V. P. Anikin eleştirisini yapan U. M. Sokolov, folklorun edebiyatla, folk-loristiği de edebiyat ile pekiştirirken (Anikin, 1969: 6), onların tabiatının ayrı olduğunu da geçersiz kılmaz. Açıkça söyleyecek olursak, kendisinin “Folklor ve folkloristiğin anlamı (yenilemşe döneminde)” adlı çalışmasında halk şiirinin önemli bir bölümü olan folklor eserlerinden bahsederken edebiyat ile sanat araştırmacılarının metodolojisinin kullanılması gerektiğini vurgulamıştır. Araştırmacıların bu görüşü, folklor ve edebiyatın birliği hakkında söylenilen görüşten çok önce söylendiği de dikkate alınmalıdır. V. P. Anikin’in bu fikrini Kazak araştırmacı B. Abılkasımov geliştirmiş ve U. M. Sokolov’un “Folklor edebiyatın bir parçasıysa, folklor bilimi edebiyat biliminin bir parçasıdır” diyerek kararını belirtmiştir. Yazarın N. P. Andreyev’i bu düşünceye uygun görmesi tek taraflı bir fikirdir. Çünkü bu kişi 1934 yılında yayımlanan “Folklor Biliminin Sorunları” adlı makalesinde folklorun, halkın yaşamıyla sıkı bir ilişki içinde olduğunu söylemiştir. Bunu yukarıda da söylemiştik.

      Folklor türleri hakkında V. V. Propp’un fikirleri de değerliydi. O, bir halkın folkloruna özgü türleri, ikinci bir halkın folklor mirasında aynı sonuçlar vermediğini söylemiş ve bunları üç türlü bölüm olarak belirlemiştir (Propp, 1976: 35-39). Onlar: a) folklor eserlerinde şiir incelenmesi; b) folklordaki halkın yaşamı ile ilgili türleri belirleme; c) onların yer aldığı şekillere yeterince dikkat etmenin gerekli olduğunu söylemiştir.

      Bunun gibi görüşlere folklor eserlerinin daha birçok nitelliği eklenilebilirdi. Bu nitelikler, folklorun kolektif ile millî tasviri, çok varyantlı olması, gelenekselliği, tarihî açıdan ve sözlü olarak gelişmesidir.

      Toplum, halk şiirlerini kendisi ürettiği için bulunduğu mekanın yaşam tarzıyla doğrudan bağlantılıydı. Her halk başından geçirdiği olayları şiirlerinde gururla anlatır. Öyleyse folklor eserleri, yazılma tarihi ve yazarı belli olan herhangi bir eserden daha çok gerçekçi, etkileyici ve estetiktir. Bu şiirlere bakacak olursak, halkın gelenek ve görenekleri, düşüncesi ile çeşitli duygularını derinliğine tanıyabiliriz. Kazak folklor tarihinin başlangıcı oradadır.

      Folklor eserlerinin farklı biçimde etkileyici olmasının sebebi, tiplerinin kolayca hafızalarda saklanabilir olması ve dilinin ayrıca estetik, basit ve çekici olmasındadır. Bu iki tasvire dâhil olan bir özellik de herhangi şarkı, şiir, jar-jar, aytıs, joktavın kendine özgü özel uyumu ile müzik makamının olmasıdır. Şairlerin iticalen söyleme geleneği, şiir ve müzik sanatının sinkrettik birliği üzerinde oluşarak kopuz veya dombra enstrümanları ile gerçekleşirdi. Örneğin, Sır bölgesi halkının meşhur jıravı Rahmet Mezkojayev sadece “Alpamıs” veya “Köroğlu” destanını on dört türlü makam ile söylemiştir. Demek ki, folklor eserleri belirli bir derecede tiyatro vazifesini yerine getirmiştir. Bu söyleyiciler, hem şarkı hem şiiri kullanmasını bilen ustalardır.

      Folklor eserlerinde halkın kaderi, çektiği kaygısı, çilesi ve gelecekle olan beklentileri çok iyi yansıtılmıştır. Joktav, sınsuv, koştasuv gibi şiirlerde halk, sevmediği insanla evlenmek zorunda kalan Kazak kızlarının zor kaderi için üzülmüştür. İrticalen söyleyen her şair dinleyicisi için öğretmenlik yapıp, onların duygularını düşünce ve niyetlerine aktarabilmiştir. Bunun gibi şarkı, şiir, türkü ve küyler birçok durumda yaşamın kendisinden doğar. Bu duruma Kazak folklorunun konuları ve meseleleri birer kanıtı olabilirler. Küçük gelenek şiirleri ile masal türlerinin çoğunlukla ailenin yaşamı, onun mutluluğu ile kaygısı üzerinde oluşmuş olsa da, vatanseverlik ile yiğitliği öven kahramanlık destanları ülkeyi koruma temasında temellenmiştir. Örneğin, ganimet düşkünü Karaman, servet düşkünü Akşahan, bencil Kodar, cimri Karabay, öz halkına zulüm eden Ultankullar ne kadar karakterli görünse de, halkın birliğini düşünen Alpamıs, Koblandı, Bayan, Kurtka gibi halkın takdir ettiği tipler karşısında onların tipi sönük ve zayıftır. Çünkü yukarıda adı geçenler birine kötülük yapsam, saldırsam şeklindeki isteklerde bulunan kişilerdir. Bu sebepten dolayı onlar halk destanlarında eleştirilmiştir.

      Kazak folklorunda takdir edilen karakterler her zaman halkın içinde, kollektif ruhlu olarak yaratılmıştır. Yiğitlik, muhabbet, adalet, insanlık gibi kavramların hepsi onlarda vardır. Akıllı Ayazbi “kötü” olarak geçiyorsa bile Hanın çevresinden daha iyidir. Aldar Köse, Tazşa (Bala) Çocuk karakterleri, halk zekâsının parlak temsilcileridir. Kahramanlık destanlarından bahsetmiş olursak, ondaki tipler abartılı, ulu kahramanların derecesine denk olarak verilmiştir. Bayan, Kozı, Koblandı, Kurtka, Alpamıslar halka mensup ortak karakterlere dönüşmüşler. Onların yaptıkları, düşünceleri ve duyguları, arzuları ve istekleri her zaman halkın felsefesiyle aynıdır. Bu vaziyeti hatırlamışken M. Gorki’nin, mitlerle destanlarda tek bir insanın felsefesi değil, bütün halkın ortak yaratıcılığı hizmet ettiğini söylemiştir (Gorki, 1961: 416-417). Kazak folklorunun başarılı örneklerinde görünen bu kolektifçi niteliğin, halkın desteği sayesinde oluştuğunu söyleyebiliriz.

      Kazak folklorunun tipleri canlı ve gerçekçidir. Onlar, insanı derin düşündürür, eğitir. Folklor eserlerinde insan terbiyesi, halk meseleleri dışında başka konulara çok değinilmemiştir. Onların esas amacı, “halkı ve insanoğlunu sevmeyi bil, çalışma ile yiğitliğin kıymetini bil, dosta yakın, düşmana karşı sağlam ol, genç de olsan halkı yönetmeyi bil, hayattan öğren ama sanata ilgi göster” gibi öğretilerdir. Bunların hepsi insan, özellikle genç nesil terbiyesi için çok gerekli olmuştur. Masal ile destanda birçok tipler var desek, onların karakterleri, psikolojisi birbirine zıt bir şekilde oluşturulmuştur. Birlik ile küskünlük, dostluk ile düşmanlık birlikte gösterilmiştir. Bu duruma biz halk severliğinin folklordaki yansıması deriz. Kişiliği bütün, kalbi temiz, ruhu güçlü büyük karakterler, halk destanlarının temelidir. Çokan, bu özelliklerin hepsini Kazak folklorunun halkçı olmasına dayandırdı ve Kazak destanlarındaki karakterlerin Avrupa’nın yazılı edebiyatı örneklerinden hiç eksik olmadığını söylemiştir (Velihanov, 1985: 162-168).

      Folklor eserleri toplumun gelişmesinin her türlü aşamasında, aslında çalışma sürecinde yaratıldığı için kötümser havayı bulundurmazlar. Baş kahramanlarının çoğu maksadına ve hedefine ulaşmıştır. Buna folklora özgü bir iyimserlik deriz.

      Kazak destanının değerleri ile halka ait olmasının göstergesi, onun güzel ve zengin dilindedir. Destanların dili, halk sözlüğü ve dil bilgisi yazılı edebiyatımızdan çok da farklı değildir. Folklor eserlerinin dili, şairin büyük tecellisi olmakla beraber Kazak halkının bugünkü edebî dilinin temelini kurmuştur. Bu sebeplerden dolayı Kazak folklorunu incelemenin bilimsel, felsefi, estetik, eğiticilik ve tarihî önemi çok büyük.

      Asırlar boyu çeşitli jırav, jırşı, akın gibi söz ustaları olan şairler tarafından işleme uğrayan Kazak folkloru tür bakımından oldukça sağlam ve gelişmiştir. Tür zenginliğine gelince Kazak folklorunun yazma edebiyatı da tamamen sağlam temellere sahiptir. Örneğin, sadece evlenme ile ilgili olan şiirler toybastar, jar-jar, sınsuv, koştasuv, betaşar, şubatuv olarak gruplara ayrılmıştır. Emek ile çeşitli örf âdetlerle ilgili gelenek şiirleri de birçok gruba ayrılmıştır. Onlar: “dört tülük mal” konulu şiirler, “bedik, arbav, bata, bahşilik” nağmeleri, Nevruz, “Ramazan” gibi türlerdir. Aynı zamanda Kazak masallarını