Avelbek Koniratbayev

Kazak Folklorunun Tarihi


Скачать книгу

konulu klasik yazarlarının ekonomi, tarih, kültür, felsefe, edebiyat ve sanatla ilgili değerli fikir ve düşünceleri folklorun doğasını doğru anlamanın esas anahtarı olarak bilinmektedir. Bu bağlamda K. Marks’ın, Yunan edebiyatı şiirleri; F. Engels’in, “Alman İdeolojisi”, “Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni”; V. İ. Lenin’in, “Evgeni Potye”, “Almanya’daki İşçi Korosunun Yükselişi”, “Devrimci Gençliğin Görevleri”, “Proleter Kültür Üzerine”, “Ulusal Sorun Üzerine Eleştirisel Notlar”, “Parti Örgütü ve Parti Edebiyatı”, Rus folkloru ve klasik yazarlarının eserleri ile ilgili dile getirdikleri çeşitli fikirler folklorun zenginliğini tarihî açıdan anlamamıza ışık tutar.

      Sanat, estetik düşünmenin verdiği meyveyse; folklor de mitolojik düşünceler sonucunda ortaya çıkmıştır. K. Marx “Giriş” (1857-1858 yıllarında ekonomi üzerine kaleme aldığı el yazmaları) adlı eserinde mit üzerine şunları belirtmiştir: Yunan şiirleri mitolojiyi esas alır: Epos ile mit ikizdir. Çünkü o dönemlerde Yunanlar kendilerinin bu konuda daha deneyimsiz olduklarını göstermişler. Onlar doğanın gizemlerini algılayamadıkları için toplumu, mitolojik düşünmeler ışığında tanımaya çalışmışlar. (Marx ve Engels, 1958: 736-738).

      Yunan destanı köleci toplumun içinde oluşmuş olsa da eski soydaş kavimlerin gelenek ve kavramları onların mefkûresinden ilişkisini kesmiş değildi. Çünkü “insanları onların bilinçleri yönetmiyor aksine toplumsal varlıkları onlar idare ediyordu” (Marx ve Engels, 1958: 736-738).

      Mitolojik düşünme, sanayi sisteminin daha gelişmediği zamanlarda ortaya çıkmıştır. Bizim destanlarımızda mitolojinin esas unsuru olan insan, antropolojik şekilde ele alınır ve ataerkil toplum zihniyetini yansıtır. Bu, mitolojinin en son türüdür. Yunanlar ise o dönemlerde tamamen mitolojik düşünme aşamasındaydılar. Çünkü insana göre halen doğa daha güçlüydü. Mitoloji, estetik düşünmenin alt aşamasında oluşmuştur. Öyle olmasına karşın K. Marks, Yunan destanın edebî mahiyetini “paha biçilmez söz sanatı” şeklinde değerlendirmiştir.

      F. Engels “Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni” adlı klasik eserinde ilk toplumsal yapıyı bilimsel açıdan ele alarak birkaç (vahşilik, barbarlık, uygarlık) döneme ayırmıştır (Marx ve Engels, 1976: 522-523). “Alman İdeolojisi” adlı çalışmasında ise sözlü edebiyatın çifçiler tarafından oluşacağını belirterek folklorun esas unsurunun insan olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca şu bilgilere de yer vermiştir: “Gündüzleri ağır işlerde çalıştıklarından yorgun ve bitkin düşen çiftçiler akşamları masal, şarkı dinleyerek yaşamın sırlarını anlamaya çalışırlar. Ancak o masallarda dinî şuur ve çeşitli sınıflara özgü görüşleri yer almaktadır. Bunun için bazı planlarla düzeltmeler yapılarak gereksiz eklemeler çıkartılmalıdır.” (Marx ve Engels, PSS, T. 21, t.y.: 23-178)

      Folklor ürünlerinin doğası ve halkla iç içeliği hakkında çok sayıda muhteşem fikirler söyleyen Lenin, “Devrimci Gençliğin Görevleri” eserinde uygarlığın kendiliğinden oluşmayacağını belirterek şöyle devam ediyor: İnsanoğlu; kapitalist, pomeşçik (ağalık, beylik sistem) ve çinovniklik (Rusya’da İnkilâp Döneminden sonraki memuriyet sistemi) sistemlerin ezgisinde çalışarak ürettiği bilimlerin ışığında, kanunlar çerçevesinde, sürekli gelişmelidir. Komünizme, sadece kitap kurallarını ezberlemekle değil, çalışmayla ulaşılır; gerçek bir komünist olabilmek için insanoğlunun yarattığı kültürü öğrenmesi ve edinmesi lazımdır (Lenin, t.y.: 331-332).

      “Proleter Kültür Hakında”, “Ulusal Sorun Üzerine Eleştirisel Notlar” adlı çalışmalarında Lenin, yukarıdaki fikir ve düşüncelerini daha da geliştirerek her milletin iki kültürü yaşattığını ve bunlardan birisi burjuvazi, diğerinin de halkçı demokrasi kültürü olduğunu belirtmiştir.

      “Parti Örgütü ve Parti Edebiyatı” adlı çalışmasında ise “Sanat, bir ideolojidir; ideoloji belirli sınıfların amaçları üzerine yapılırsa, edebiyatta burjuvazi parti ve proleter parti görüşleri ele alınır. Burjuvazi sınıflar kendi sınıf menfaatlerini gizlemeye çalışırlarsa da burjuvaz yazarlar ise kendilerinin sınıftan ayrı ve daha üstün olduklarını göstermek isterler. Toplum içinde yaşıyorken toplumdan ayrı olamazsın. Bir burjuvaz yazarın, ressamın, oyuncunun özgürlüğü demek ancak paralı bir cebe, satın almaya ve yeme içmeye olan bir bağımlılıktır.” (Lenin, t.y.: 109) gibi görüşlerini ortaya koymaktadır. Bu görüşün devamında ise proleter edebiyatından daha çok burjuvazi edebiyatını önemseyerek: “Bu, insanoğlunun devrimci düşüncesinin son başarısını sosyalist proletaryanın tecrübe ve çalışmalarıyla geliştiren ve geçmişin tecrübesi… ile günümüz tecrübesinin karşılıklı etkileşimlerini sürekli eşgüdümleyen bağımsız bir edebiyat olur.” (Lenin, t.y.: 109-110) demektedir.

      Marksizim-Leninizm klasik yazarlarının ekonomi, felsefe, sanat üzerine yaptığı her çalışma, folklorun doğasını tarihsel materyalizm açısından anlamaya çok büyük imkân sağlar. Bu bağlamda Lenin’in tarihçilik prensipleri folklor araştırmaları için çok önemlidir.

      EĞİTİMCİLER AKIMI

      Rus ve Kazak eğitimci demokratların materyalist estetiğe dayalı folklor üzerine söylediği düşünce ve görüşler yaratıcılığı öğrenmeye açılan yeni bir dönem olmuştur. Onlar hfolklorla yakından ilgilenmeseler bile folklorun halkçılık ve sosyal gerçekçilik önemini iyi bilmişlerdir.

      Rusların ünlü devrimci demokratı olan V. G. Belinski (1954)’ nin “Halk Masaları Üzerine ve Halk Şiirleri Üzerine Makaleler”12 adlı çalışmasında “sanat, sanat içindir”, “folklor, folklor içindir” görüşlerini benimseyen idealist anlayışa karşı çıkar ve folklor eserlerindeki halktan yana olan yani toplumsal ideolojiyi ilk sıraya koyar. Rus eğitimciler folklordaki slavofil ve liberal akımlara karşı var gücüyle mücadele etmiştir. Örneğin, slavofiller folklor konularını eskiliğe göre beyan ederlerken, Belinski ise folklorde işçi çiftçilerin krepostnoyluk yapıdan kurtulmaya yönelik özgürlük mücadelesi izlerinin mevcut olduğunu ve bunun da genç nesilleri halkın özgürlüğü ve ilericilik yolunda eğitmede önemli rol oynadığını vurgulamıştır. Liberaller, çiftçiler tarafından üretilen masalların muzır13 ve kaba bir anlatım dili olduğunu dile getirirken, N. A. Dobrolybov ise “Rus Halk Masalları”14 adlı inceleme çalışmasında masal ve destanların çok güzel ve etkileyici bir anlatım dili olduğunu; bunlar çiftçiler tarafından yaratıldığından destanlarda halkın yaşam tarzını görebileceğimizi ve bu nedenle şiir örneklerinin halkın içinde aranılması gerektiğini belirtmiştir. N. G. Çernişevski ise “Halk şiirleri sadece güçlü, namuslu, vicdanlı, temiz, dürüst ve düzenli bir yaşam tarzı olan halkın içinde gelişir” (Çernişevskiy, 1949: 297) diyerek folklorun bilişsel ve eğitim-öğretimsel görevlerini demokrasi ve ilerici ideolojiyle ilişkilendirmiştir.

      N. G. Çernişevski’nin folkloruyla ilgili görüş ve düşünceleri “Çeşitli Halkların Şarkıları ve Tarihi Bilgiler Arşivi”15 adlı çalışmalarında da yer almaktadır. Bu eserler günümüzde bilimsel değer kazanmaktadır. XIX. yüzyılda çalışmalarıyla bilinen Kazak eğitimci ve düşünürler de bu yolu izlemişlerdir.

      Ç. Velihanov (1835-1865)

      Ç. Velihanov XIX. yüzyılın ilk yarısında yaşamış ünlü eğitimci ve bilim adamıdır. Kazak halbilimciliğinin atası sayılan Çokan’ın esas bilimsel düşünceleri ağırlıklı olarak folklor üzerine söylenmiştir. Onun döneminde