Ahmetcan Aşiri

İdikut Roman


Скачать книгу

Beşbalık etrafına gelip çadır dikip oturdu. Bu yerde de sakin olamadı, her taraftan gelen kırk bin çadırlı Kıtan’dan bir atlı ordu kurdu. Türkistan’a casuslarını gönderdi, durumu anladı, İdikut hanı Bilge Tekin’le irtibat kurdu. ‘Batıya gidecektim. Beşbalık’tan geçmeyi çok istiyorum.’ dediğinde Bilge Tekin ‘Endişe etme!’ diye ona izin verdi. Hatta Tus Taygu’nun bargâhında Bilge Tekin misafir oldu. O batıya doğru yürürken bizim Bilge Tekin Tus Taygu’ya altı yüz at, yük taşıyan yüz deve, üç yüz koyun hediye etti. Olsun, ama bize dokunma diye çocukları ve torunlarını rehin olarak Tus Taygu’ya vermesi nasıl bir durumdur! Bunu komşu Uygurlar ‘Dalkavukluk sayesinde yaşadılar!’ diye yorumladı, yakasını tuttular, gücendiler. Doğu ve Batı Karahanlılar da Tus Taygu’ya boyun eğdiler. Tus Taygu Selçukluları tarumar etti. Hanın öyle bir zaafı olmasa Kıtan güçlü bir devlet olabilir miydi? Hakan Bilge Tekin neden Kıtan’a uğurlama hediyesi verdi?” Bavurçuk Art Tekin kendine bu soruyu sordu.

      Biraz sükûttan sonra duramayarak kendine fısıldadı. “İdikut Bilge Tekin neden onunla yakın dost oldu? Anlaşma yaptı? Neden o vatansız köpekle ülfet oldu? Onunla neden savaşmadı? Belki Bilge Tekin kan dökmeye razı olmamıştı. Halk esen, niyet doğru ise servet, hazine bunlardır.” diye düşündü. Evet, öyle olmalı. Elbette öyle!

      “1126 At Yılından itibaren Kıtan’a bağımlı olarak yaşadık. Bugün ise 1209’uncu yıl. İdikut devletine ben han oldum. Ben batı Kıtan’a bağımlı olarak yaşıyorum. Büyük hakan Bilge Tekin’in takip ettiği yoldan şaşmadan gidiyorum diyelim, o akıllı İdikut idi. Ama Orhun, Kerulen nehri sahilinde Moğol denilen çok güçlü bir devlet ortaya çıktı. O, Cengizhan denilen büyük kut sahibi birinin elinde. Onlar, Moğolların gücünü tanımayan kabul etmeyen devleti yok edecek bir güce sahip. Büyük Tangut devletine de korkmadan saldırıp malları talan etmişler. Ben bunu gözlüyorum. Güçlü kudretli, vahşi Cengizhan bize de göz dikmiştir. Cengizhan dünyanın dört bir yanındaki hanları büyük bir endişeye sürükledi, telaşlandırdı. Ben de endişede kaldım. Hayır desek Uygur’un ipi kesilecek. Barış içinde yaşamakta olan halkımızın hali ne olur? Bana kan dökmek gerekmez. Bizden öncekiler bağımlı olarak yaşama yolunu seçmişken, ben de aynı yolu takip edeyim.” diye düşünürken Tora Kaya, Bulad Kaya, Tarkan Bilge Kaya’lar Saraya girdi. İdikut, keskin gözlerini Tarkan Bilge Kaya’ya dikti. Tarkan Bilge Kaya, – Cenabı İdikut! diyerek onun keskin gözüne baktı, – Benden bir kuşku mu duyuyorsunuz? Bu Kuşkunun nedeni ben miyim?

      – Yağma Buğra’yı biliyor musunuz? dedi İdikut.

      Tarkan Bilge Buka, tesadüfen duyduğu bu sorudan irkildi. Ama kendini tutmaya çalıştı, soruya kısaca cevap verdi,

      – Biliyorum! İyen Tömür hakkında dedikodu, eleştiri yapan adam. Bana neden bunu sordunuz hakanım?

      – Peki ya Tatatunga?

      – Biliyorum, okuma yazmayı bilen yiğit. Babası için İdikut İyen Tömür’den af dilemişti. İdikut her ikisini affetmedi. Zati âlinin emriyle sürgün edildi. Babanız İyen Tömür, Yağma Buğra gibi hasetleri, fitne çıkaranları, halk arasında uyduruk sözleri yayanları da sürgün etti! Doğru şey yaptı. Halk da zaten bunu bekliyordu! O yüzden İdikut’a teşekkürlerini bildirdi. İyen Tömür gibi İdikutların namı bugüne kadar hep iyilikle anıldı.

      – Onlar hayatta mı?

      – Duyduğuma göre, Cengizhan’ın mızrağına hedef olup ölmüş.

      – İyen Tömür’e hiçbir fikir vermediniz mi?

      – Hayır! İyen Tömür’ün saadetli aklı kendisine yeterdi!

      – Peki, Eğer Tatatunga hayattaysa?

      – Ölen adam dirilmez, hakanım! dedi ve kahkaha attı.

      – Dirilmiş! Cengizhan’a hizmet ediyormuş!

      – Hain!

      – Hazinedar, hem de mühürdarmış!

      – İnanmıyorum!

      – Atay Sali görmüş!

      – Yalan! Yağma Buğra ile Tatatunga’yı öldür diye zindan beyine emir vermemiş miydi? Zindan beyi emri yerine getirdim diye İyen Tömür’e haber verdiğine ben de şahit olmuştum.

      Tarkan Bilge Buka, Tatatunga’nın hayatta olduğuna asla inanmadı.

      – Atay Sali yalan söylüyor! Sözüne yalan katıyor!

      – Cengizhan beni çağırmış! Tatatunga’yı ben de tanıyorum! Gittiğimde onunla görüşmem muhtemeldir!

      – İnanmıyorum! diye ısrar etti Tarkan Bilge Buka

      – Tatatunga hayatta demek ben yenildim demektir. Kendimi at direğine ilmek atarak intihar ederim. Ama Atay Sali’nin sözüne inanmak gerçekten zor!

      Onun ak yüzünde bir değişikliğin olduğunu görmek mümkün değildi. Tarkan Bilge Buka, bugünkü İdikut’la olan sohbetinin akıbetini iyi biliyordu. Ama İyen Tömür’ü azdıran adam, bu genç İdikut’un kafasını karıştırmaya da kadir bir hilebazdı.

      Bavurçuk Art Tekin, Atay Sali’nin getirdiği haberin genel hatlarını bunlara iletti.

      – Cengizhan’a şimdi bir teminat gerekmiş!

      – Nasıl teminat? Mektubu aldı, daha ne teminatı? Bu nasıl bir şey? dedi Tora Kaya şaşkın halde.

      – Bizden ne istiyor?

      – Elbette, Kıtan’la ilişkiyi tamamen kes diyor. Cengizhan tarafına geçmenin şartı bu. Duyduklarıma göre Cengizhan, mektuba ve bana inanmıyor. “Eğer Bavurçuk Art Tekin benimle dost olmayı isterse Kıtan elçisinin başını getirsin.” demiş. Olsun! Cengizhan ne isterse öyle yapalım! Elçiyi kim öldürecek? dedi İdikut. Yüzü moraran Tarkan Bilge Buka,

      – Elçiyi öldürmek mi gerek? O zaman ben hazırım! dedi.

      – Ben yapacağım! Şaykım’dan nefret ediyordum. Ama büyük İdikut İyen Tömür, Kıtan’la ilişkiyi kesmeyi istemiyordu. Onu siz bilirsiniz. Ben İdikut’un müsteşarı değil sadece emrni yerine getiren bir hizmetkârım!

      Bavurçuk Art Tekin, Tarkan’ın fırsattan yararlanmak suretiyle hile yapacağını hemen anladı.

      – Neden hemen öldürmek gerek? diye itiraz etti Bulad Kaya, İdikut’un önünde doğru söyleme cesaretini göstererek, – Cengizhan öyle demiş olsa da tekrar düşünelim! Başımızın üstünde şimdilik fırtına kopmuş, kar yağmur yağmış değil!

      Bu söz Bavurçuk Art Tekin’e makul geldi. Bunun farkına varan Tora Kaya havayı yumuşatmaya çalıştı.

      – Bu işi geciktirmeyelim! Yoksa Cengizhan gözünü yumarak İdikut’a saldırmak için hareket edecek. Sonra istila seferi başlatırsa onu durdurmak çok zor olur!

      – İşte, bu doğru fikir! dedi Tarkan Bilge Buka, İdikut’un düşüncesini anlayıp.

      – Dalkavukluğun da bir sınırı vardır! diyerek gene bu hareketten kaçındı. Bulad Kaya,

      – Kıtan’a her sene belli ölçüde vergi ödeyerek gelmekteyiz. Vergi ne eksildi ne çoğaldı, tam yerindedir. Toz duman gibi tozup gitmedik. Kan dökülmedi. İdikut’un elinden talih kaybolmadı. Askerlerimizin sayısı da gitgide çoğalmaya başladı. Ticaret işleri de sağlam gidiyor. Semerkant, Buhara, Fergana, Hocent, Belh, Nişapur, Bağdat, Pakistan, Hindistan, Çin ve Moğollarla olan ticari ilişkilerimiz iyidir. Kervan taşımacılığı ve diğer ticaret işleri kurallara uygun bir şekilde devam ediyor. Bunları görmezlikten gelemeyiz. Batı Kıtan’a bağımlı bir devlet olsak da İdikut bir devlettir. Cengizhan’la da ebedî bir dostluk kuralım. Ama onun talebi bana ters geldi. Neden? Eğer Moğollara