Ahmetcan Aşiri

İdikut Roman


Скачать книгу

vardığında Bavurçuk Art Tekin hakanımıza bu mektubu ilet!

      Bavurçuk Art Tekin bu sözleri duyunca ferahladı. Elini göğsüne koyup teşekkür etti.

      – Hoşçakal amca! Seninle görüştüğüme memnun oldum. Doğru söylüyorsun, Bavurçuk’un göz nuru halktır. Bunu unutmamak gerek!

      Bavurçuk Art Tekin gene yoluna devam etti. Bu defa pamuk tarlasını gezdi. Gökten bulut parçaları inmiş gibi görünen pamuklara hayran oldu. İpek dokumacılarıyla tanıştı, ipek böceklerini gördü. İpek çekip güllü ipek yapanların maharetlerini merakla seyretti. Turfan şehrinin kadın ve kızları ipek dokuma hünerinde mahirmiş. İpeğin çeşitli renkleri göz kamaştırıcıydı.

      Bavurçuk Art Tekin bu küçük ama görkemli atölyede bir hayli dolaştı. Kızlar Bavurçuk’u kuşattılar. Tatlı sözlü, güzel kızlar,

      – Vergi için mi geldiniz? diye gülmeye başladılar.

      Bavurçuk Art Tekin onlardan hemen sordu.

      – Bir yılda kaç top ipek ödemek zorundasınız?

      – Üç yüz bin top ipek! Fermanda böyle yazılmış.

      – Kime veriyorsunuz?

      – Kıtanlara, kime olacak! diye söylendi kızlar.

      – Biz Bavurçuk Art Tekin’in emriyle buraya geldik. Bundan böyle Kıtan’a bir top ipek bile verilmesin! Bavurçuk Art Tekin’in fermanı böyle! dedi.

      Dokumacı kızlar bunu duyunca çok sevindiler.

      – Bu müjdeniz için size beş çeşit renkli ipten dokunup dikilen kaftan giydireceğiz! dedi kızlar ve sevinçli bir şekilde Bavurçuk Art Tekin’e o kaftanı giydirdiler.

      – Size çok yakıştı! Biliyor musunuz? Giydiğiniz bu kaftana bizde “kış kış” denir.

      – Duymuştum, ama giymeye fırsatım olmamıştı. Hakikaten güzelmiş.

      – Altın ip, yani zer ip yapmakta ustayım! dedi çok güzel bir kız. Onun ince, kıpkırmızı dudakları arasında bembeyaz ve düzgün dişleri belirli belirsiz bir şekilde görünüverdi

      – Evlendiğiniz zaman bize haber verin! Biz ipekten istediğiniz şeyi dokuyacağız. Ama düğününüze bu kızların hepsini davet edeceksiniz.

      – Ben evli bir delikanlıyım! dedi Bavurçuk Art Tekin. her hangi bir dedikoduya mahal vermemek için onlara doğruyu söyledi.

      – Hakan olsaydınız hepimiz sarayınıza gidip hizmetinizde bulunurduk. Ne çare, hanlık her gence nasip olmaz ki! Eşiniz güzel mi? Nereli? diye sordu kızlar merakla.

      – Bana göre güzeldir! dedi Bavurçuk Art Tekin gülümseyip, – Beşbalık’lıdır. Turfan’da ve Beşbalık’ta sarayım var.

      Bu söz kızlara tuhaf geldi, birbirlerine baktılar ve

      – Bazen büyük laf ediyorsunuz değil mi? diye gülüştüler.

      – Siz de çok şakacıymışsınız. Sarayın kapıcıbaşı desenize! Hanmış gibi sarayım var diyor ya! Biz size yiğit bir muhafız desek… Olsun! Dilediğinize kavuşun! Size hakanlık yakışır! Bizim kaftan üzerinizde durduğu müddetçe İdikut olabilirsiniz! diyerek kızlar tekrar gülüştüler.

      Bavurçuk Art Tekin’in bu kızlarla konuşması da iyi geçti ve her iki tarafın gönlünde güzel izler kaldı. Bavurçuk Art Tekin dışarıya çıktığında düşünceli bir şekilde Tora Kaya’ya sordu.

      – Devlet hazinesinde ne var?

      Tora Kaya hiçbir şey yok demeye cesaret edemedi.

      – Var, yok… diye kekeledi.

      – Açık söyle! diye ona sertçe baktı Bavurçuk Art Tekin

      – Kıtanlar bizden kaç bin gümüş aldılar?

      – İki yüz bin gümüş.

      Bavurçuk Art Tekin, birdenbire üzüldü.

      Sonra kuyumcularla görüştü. Altın gümüşten yapılan mücevherleri gözden geçirdi ve oradan çıktı. Öyle sessizce yürüyerek Tuyuk ve Beşbalık mağaraları, dağlar oyularak yapılmış mağara evlerindeki Budaları gördü, secdeye kapandı. Bindikleri atları bir hayli uzakta, mağara üzerinde bırakmışlardı.

      – İrdiminhan İdikut, Aslanhan İdikut’un yaptırdığı bin evler! Bu evlerdeki Budaları korumamız lazım! dedi İdikut. Tarkan Bilge Buka’ya bakarak

      – Muhafız yokmuş, bundan sonra gönderelim.

      – Baş üstüne hakanım! diyerek Tarkan el bağlayıp başıyla tasdik etti.

      – Olur!

      – Siz! Cenabı Tora Kaya! Bundan bizzat sorumlusunuz. Güç elinizde, asker de. Korumayı artırmada fayda var.

      Tora Kaya el bağlayıp, – Baş üstüne! Hepsini yerine getireceğim. Fermanlarınız uygulanacak! dedi.

      Bavurçuk Art Tekin Bin Evlerden çıkmadan düşüncelere daldı. “İdikut halkına aferin!” fikri geçti içinden.

      – Bu ne büyük emek! Mağara gibi oyulup yapılmış yüzlerce ev, yüzlerce Buda! Hepsi sapasağlam duruyor. Kimse dokunmamış. Kutsal toprak, kutsal evler!

      – İdikut hanının cevheri ve ruh zenginliği halktır. Halk Budaları korumuş gibi geliyor bana! diyerek Tora Kaya hikmetli sözleriyle İdikut’un dikkatini çekti.

      Tora Kaya’ya başını çevirip.

      – Doğrudur! dedi İdikut.

      Tora Kaya, İdikut’un arkasından geliyordu. O, hanın dönüp bakarak söz dinlediğini belli etmesini lüzumsuz olarak düşündü. O yüzden o yüksek bir yerde dimdik duran Bavurçuk Art Tekin’e bir adım yaklaşıp, Müslümanlarla Budistler arasında yaşanmış feci olayları anlatmak istedi. Lakin Cenabı Bavurçuk Art Tekin buna dikkat etmiyor gibi görünüyordu. Eğer böyle olursa onun şöhreti zarara uğrar diye düşünüp korktu. Ama Bavurçuk Art Tekin ilginç tarihi olayları biliyor olmasından mı yoksa Tora Kaya’yı denemek istediğinden midir, ondan sordu.

      – Karahanlılar kim?

      – Uygurlar! Müslüman olmuş Uygurlar.

      – Satuk Buğrahan aslında Budist değil miydi?

      – Evet! Uygur, ilk Müslüman olmuş Uygur. İdikut Budistleri de Uygurdur. Dini ayrı, ama dili birdir. Satuk Buğrahan İdikut te-basını dininden döndürmek için zorlu baskılar yaptı. Ama İdikut tebası Budistler kendi dini için kan döktü. Dinini korudu. Burada Budistlerin kanı vardır.

      – Büyük zafermiş. Benden önceki İdikutlar nasıl cesaret göstermişler?

      Tora Kaya telaş etmeden cevap verdi. Bavurçuk Art Tekin’in tarihi iyi bilen bir hakan olduğunu biliyordu.

      – Pan Tekin, Tibetleri Turfan’dan kovdu. Önce Beşbalık’ı başkent yaptı. Orhun devletini kurdu. Orhun nehri sahilindeki Karabalasagun’u merkez durumuna getirdi. Bunu Cengizhan iyi biliyor. Pan Tekin akıllı, iyi bir komutandı.! diyerek devam etti.

      – Bögü Tekin meşhur komutandı. Uygur askerleriyle Manas, Urumçi, Beşbalık’tan Kırgızları kovdu. Tibetlerin serdarı Sankungra’nın kellesini kopardı. İrdiminhan Karahanlıların saldırısına dayanabildi. Samani’nin oğlu Abdulfettah’la savaştı. Ama Art Tekin onu yendi ve Kuçar, Aksu, Karaşehir’i ele geçirdi. Aslanhan Beşbalık’ta geçici bir mağlubiyete uğradı. Art Tekin, Turfan’ı kendine bağladı. Ama Aslanhan Beşbalık’tan İdikut şehrine uzanan, Tanrıdağ’dan geçen dağ yolu geçidine çok sayıda asker toplayıp hücum etti. Art Tekin’i öldürdü. Turfan ve Karaşehir’i tekrar ele geçirdi. Sonra İdikut Uygurları