bu hasta çocuğun oğlumun sağlığını nasıl etkileyeceğin düşünüyor, bu düşüncelerimden hep kaygı duyu yordum.
… Az bir zaman önce, bir tesadüf sonucu bir yolunu bulup anladım ki, aslında o rüyalarımda dolaşan çocuk benmişim.
KÜÇÜKLER VE GÜZELLER
Bir kısım öyle küçük ve güzel insanlar var ki, onlar iyilik ya da kötülük etmeği bilmeseler bile, sevecen yüz hatlarıyla, korku dolu gözleriyle, küçük, güzel yaratıklar gibi dünyayı, tehlikesiz, iddiasız, sevimli bir çalılığa dönüştürüyorlar.
YAZAR ADI
Günün istenilen saatinde kendilerini gerçek edip gibi hisseden, yarattıklarını zırh gibi, pahalı pardesü gibi hep üzerlerinde taşıyan, bu gri yazılardan çevrelerine muhteşem, eşsiz bir koltuktan bakıyormuşcasına bakan ediplerimiz aslında kendileri bile farkında olmaksızın bir şeylerden korunmaya çalışıyorlar.
ÖLÜM ÇEŞİTLERİ
Nedense gençler ihtiyarlardan daha huzurlu ve gayesiz ölüyorlar.
ESKİ ANITLARIMIZ
Geçen yaz Marhal’da tatil yaparken tarihi geçmişimize seyahat etmek için çocuklarımı gururla götürdüğüm Şeki hanının küçük sarayı bende geçmişimizle alakalı korku dolu bir anlaşılmazlık yarattı.
Sadece altı ufak odadan oluşan bu sarayın insanı bunaltan darlığı, hanın nem kokulu özel dinlenme odaları, çoluk çocuğunun boş zamanlarında oturup karşıdaki azman, büyük, yalnız dağa baktıkları küçük korkuluksuz balkonlar, duvarda bulunan halıların üzerindeki av sahneleri, o av sahnelerinde avlanmaya çıkmış yüzündeki kanını kaybetmiş çekikgözlü, ufakboylu sultan, aynen onun boyunda etrafındaki insanlar, sultanın karısına ve sarayına sahiplenmek arzusuyla yanıp tutuşan diger bir çekik gözlü herif sultanın kardeşi işte bu gibi şeyler bu yerlerde yaşamış küçük, sinirli insanların miskin, zavallı yaşamlarından haberdar ediyordu bizleri.
TİTREŞİM
Geçenlerde bayram ziyaretinde mezarlıkta gözüme takılan mezartaşlarına kazınmış çeşit çeşit yüzlerin hepsi nedense bana çok tanıdık geldi. Bu çehrelerin her gün sokaklarda, duraklarda, en yakın akrabalarımın, arkadaşlarımın arasında sıksık rastladığım şu an yaşayan insanlar olduğunu farkettim.
… Sinirli, zayıf adamlar… Çensinde benleri olan masum kızlar… yüzlerinden pişman oldukları belli olan kadınlar… Kızıma, oğluma, kocama benzeyen ölüler…
… Yalnızca kendi çehremi mezartaşlarında göremedim…
UĞURSUZ KURTULUŞ YOLU
Istıraplı, sıkıntılı hayat yollarında, zaman aleyhine çalışan patikaları bulan insanlar bu dünyadan farklı bir ölümle göç ediyorlar.
O yollardan en başarısızı edebiyattır.
OKUMA TEHLİKESİ
Son zamanlar ihtiyaç duyduğum her hangi bir edebiyatı okurken duyğularımı etkileyen her hangi bir cümlenin içimde oluşturduğu depremsi coşguyu enerjik çarpışmaları hatırlatan belirsiz kazalar, o edebiyatın bana yasaklandığından haber veriyor.
SEVDANIN İZİYLE
Yıllardır gece boyunca Bakü’den Merdekan’a götüren pürüzsüz yolla giderken, yolun kenarlarında bulunan çamlıkların gizemli, sessiz karanlığını seyrettikçe, hep duyduğum belirsiz sevdanın ne olduğunu, yalnız birkaç gün önce anladım…
.... Meğerse, bu, yılanla tilkinin karışımından oluşan hayvan biçiminde, bu karanlık, sessiz ağaçların dibiyle, göğsünü, yüzünü soğuk, nem kumsala sürterek tilkinin çalılıkları tarıyarak hışırdatarak yol boyu uçan arabaların hızıyla sürünmek hastalığıymış.
KORKUNUN DEVAMI
Kimi zaman geceler boyunca rüyalarımda, bir takım süreçlerin beni bilinçli bir şekilde korkuttuğunu duyuyorum.
Bu, genelde insanlarla çok irtibat halinde olduğum günlerde gerçekleşiyor. Bu korkuyu oluşturan nedenlerin ne olduğunu, o süreçlerin biçimini ben rüyadan uyandıktan sonra kesinlikle hatırlamıyorum. Kendimi karanlık, yalnız odanın bir köşesinde, bilinçsiz bir halde, gözü kapalı yorgana sarınıp titrerken buluyor ve bu durumdan daha fazla korkuyorum.
KUTSAL KELAMIN GİZEMLERİNDEN
Yıllardır birkaç kez cümle cümle, kelime kelime okuduğum, belleğime kazımaya çalıştığım, kutsal Kur’ani Kerim okuyup bitirdikten sonra, kitabı kapatıp kitap rafına bıraktıktan sonra aklımda hiçbir şeyin kalmadığını farkediyor ve bu duruma hayret ediyordum.
Bu İlahi yazgınınnın belleğimde denizlerin, semanın, sonsuz çöllerin sessiz, mucizeler yaratan enginliklerini hatırlatan, kaygı ve yakınlık dolu sevgi enginliğinden başka hiçbir şey bulundurmaması, beni çok acayip bir duruma sürüklemişti.
Kitabı günlerce, bölüm bölüm, her cümlesini, her kelimesini ciddi bir biçimde içimde tekrarlayarak, her düşünceyi belleğime kazıyarak okuyor, okudukça karşıkonulmaz bir sarhoşlukla karşı karşıya kalıyor, kapatıp bir kenara bıraktıktan sonra içimde giden değişiklikleri farkediyor, bu değişmleri tanımlaya cak cümleyiyse bir türlü bulamıyordum.
Çok zor durumda bulunduğum için okumanın en faydalı olduğu bilinen yönüne gitmeye bu kitabı çevirmeye karar verdim. Kitabı karşıma alarak ilk cümlelerinden birkaçını nasıl algılıyorsam öyle çevirmeye koyuldum:
1. Bu yazı kuşkusuz temiz kalplilere yol göstermek içindir,
2. Gizlin olanı görüpte dua ederek, bizim onlara verdiklerimizden verenler içindir,
3. Sahip oldukları her şeyin onlara da, onlardan öncekilere de yukarıdan verildiğine iman etmiş, karşıdaki hayatlarını imanla bekleyenler içindir.
Yazdıkça, kelime kelime özgüleştirdiğim yazının bana adım adım yaklaştığını, bir yönüyle bana benzemeye başladığını farkettim.
Az sonra ilk anlarda hiçbir özel anlamının, felsefi yükünün bulunmadığını zannettiğim sade düşünceler, toplum ve insanla alakalı çeşitli bilgiler geliyordu. Fakat bu basit, belli düşünceler ve bilgiler özgünleştikçe, beni etkiliyor, içimde nedenini bilemediğim bir kaygı hissi uyandırıyor, nedenini anlamadığım bu kaygı hissinin kökleriniyse bir türlü bulamıyordum.
Böylece ben bu kitabın bir bölümünü çevirdim. Fakat az bir süre sonra bu çevirme ve özgünleştirme işinin de bir sonuç vermediğini fark ettikte çıldıracak gibi oldum. Düşünceler, kelimeler çeviride yalnız kendi biçimini korumuş, fakat belleğime bir türlü kazınamamıştı.
Çaresizlikten Kur’ani Kerim’i Rusça’ya çevirmiş, Rusça çeviriler arasında en eski ve en başarılı bir çeviri olan, benim için daha önceleri okuduğum meallerde sezemediğim, dokunamadığım değişmez bir havayı içinde korumayı