1931 yılında Abdılhekim Gulmuhammedov ile Oraz Vepayev, 1937 yılında ise Oraz Taçnazarov ile Hocanepes Çarıyev kurşuna dizilirler. Berdi Kerbabayev, Garaca Burunov, Şalı Kekilov, Ruhi Alıyev ve Hıdır Deryayev hapsedilirler. Diğer birçok şair ve yazar ise İkinci Dünya Harbi sırasında askere alınarak cepheye gönderilir. Bu şair ve yazarların çoğu savaşta ölmüştür. Bu hâdiseler sebebiyle edebî hayatta bariz bir duraklama meydana gelir. Bu dönemde yazılan eserlerde, devlet çiftliklerinde ve köylerde yaşanan hayat geniş bir şekilde anlatılmıştır. Savaştan dönen şair ve yazarlarla diğer bazı sanatkârlar, eserlerinde savaş hatıralarını malzeme olarak kullanmışlardır.
Berdi Kerbabayev, Berdinazar Hudaynazarov, Ata Atacanov, Nuri Bayramov gibi romancılar, 1960’tan sonra yazdıkları eserlerinde şehir ve köy hayatına, çöldeki imar faaliyetlerine dikkat çekerler. Aynı konular hikâyelerde de geniş şekilde ele alınır. Bu dönemde bazı yazarlar, tarihî konuları millî bakış açısıyla eserlerinde yeniden yorumlarlar. Gılıç Kulıyev, hikâye ve romanlarında sömürge hâlindeki Şark milletlerinin ıztırabını dile getirir. Ata Govşudov, Gurbandurdı Gurbansehedov, Sapargeldi Annasehedov, Bazar Amanov, Nazar Gullayev gibi yazarların eserlerinde de millî tarih unsurları önemli bir yere sahiptir.
1960’lı yılların ortalarından itibaren lirik şiir büyük önem kazanır. Durdı Haldurdı, Ata Atacanov, Gara Seyitliyev, Memmet Seyidov, Kerim Gurbannepesov, Berdinazar Hudaynazarov ve Allaberdi Hayıdov gibi şairler, yeni Türkmen şiirinin muhtevasını zenginleştirerek sanat seviyesini yükseltirler. 1980’li yıllardaki yeniden yapılanma döneminde ise siyasî ve sosyal muhtevaları işleyen edebî eserler, günün şartlarına uygun olarak daha fazla rağbet görür.
Türkmenistan, 1991 yılında bağımsızlığını kazanınca, şair ve yazarlar üzerindeki Sovyet baskısı da sona erer. Bu gelişmeler, edebiyat üzerinde müspet tesir uyandırır. Bunun tabiî bir sonucu olarak millî tarih, millî gurur ve istiklâl, edebî eserlerde heyecanla terennüm edilmektedir.
6. Kazak Türkleri Edebiyatı
1905 yılında Rusya’da meşrutiyet idaresinin kurulması, Kazak sahasında da müspet tesir uyandırmış; İstanbul’da, Kazan’da ve Rus okullarında eğitim görmüş olan aydınların daha rahat çalışmalarına imkân vermiştir. Bu dönemde faaliyet gösteren Yusupbek Köpeyulı, Spendiyar Köpeyulı, Sultanmahmut Toraygırulı, Ahmet Baytursunulı, Mircakıp Duvlat, Alihan Bükeyhanulı gibi şair ve yazarlar şiir, hikâye, roman, tiyatro ve makale türünde yazdıkları eserlerde ve çıkardıkları gazetelerde, halkı millî uyanışa davet etmek için hürriyetçi fikirleri işlemişlerdir. Bilhassa Mircakıp Duvlat’m 1908 yılında neşrettiği Oyan Kazak (Uyan Kazak) adlı şiir kitabı ile Ahmet Baytursunulı, Alihan Bükeyhanulı, Mustafa Urazulı ve Mircakıp Duvlat tarafından 1913-1918 yılları arasında çıkarılan Kazak gazetesi, Kazak Türklerinin millî uyanışında çok önemli bir rol oynamıştır. 1916 yılında meydana gelen büyük isyan hareketi ve bu isyanı anlatan eserlerin yayımlanması, Kazak Türkleri arasında istiklâl düşüncesini kuvvetlendirmiş; bütün bu gelişmeler 1917’den sonra Alaş-Orda Kazak Millî Hükûmeti’nin kurulmasıyla sonuçlanmıştır. Mağcan Cumabayulı ve Muhtar Avezov, bu devrin diğer önemli şair ve yazarlarıdır. Sovyet idaresinin kurulduğu 1920’li yıllarda, şair ve yazarlar üzerindeki ağır baskı, edebiyatı olumsuz yönde etkilemiştir. Bu dönemde Sovyet ideolojisine uygun olarak sınıf çatışmalarını esas alan yeni eserler yazdırılmıştır. Bundan dolayı edebiyatta bir gerileme olmuştur. Milliyetçi şair ve yazarlar tutuklanmış, sürgüne gönderilmiştir. 1930’dan sonra ise Sovyet ideolojisini kabul etmeyen sanatkârlar, bu defa öldürülmeye başlanmıştır. 20. yüzyıl Kazak edebiyatının en büyük temsilcileri sayılan Ahmet Baytursunulı, Mircakıp Duvlat, Mağcan Cumabayulı gibi şair ve yazarlar, bu dönemde milliyetçi ve Türkçü çalışmalarından dolayı kurşuna dizilmişlerdir.
İkinci Dünya Harbi yıllarında tanınan kısmî serbestlik döneminde, edebiyatta yeni bir canlanma görülür. Kazak askerlerinin savaşta gösterdikleri kahramanlıkları anlatan pek çok manzum ve mensur eser yazılır. Savaştan sonra edebiyat üzerindeki baskı politikasına tekrar dönülür. 1991 yılındaki bağımsızlığa kadar süren Sovyet döneminde Saken Seyfullin, Muhtar Avezov, Sabit Mukanov, Âbit Müsirepov, Kalmağan Abdülkadirov, Tahir Cankulı, Abdullah Tacıbayev, Ali Ormanov, Olcas Süleymanov gibi şair ve yazarlar eserler vermişlerdir.
1991’de bağımsız Kazakistan Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra edebiyat, ideolojik baskılardan kurtulmuştur. Son yıllarda Kazakların millî hayatını dile getiren ve Sovyet dönemini tenkitçi bir gözle değerlendiren yeni bir edebiyat kurulmaya başlanmıştır.
7. Kırgız Türkleri Edebiyatı
Türkistan, 19. yüzyılın ikinci yarısında Çarlık Rusyası tarafından işgal edilince, verimli arazilere Rusya’dan getirilen göçmenler yerleştirilmiş, toprakları ellerinden alınan Kırgızlar ise dağlık bölgelerde yaşamaya mecbur edilmişlerdir. Bu işgal ve sürgünün yarattığı huzursuzluk sebebiyle Kırgızlar zaman zaman isyan etmişlerdir. 1917 yılına kadar devam eden bu dönemde Moldo Kılıç Şamırkanuulı, Toğolok Moldo, Toktoğul Satılganuulı ve Cenicok gibi şairler eserler vermişlerdir. Bu şairler eserlerinde çarlık Rusyasının idaresinden bunalan Kırgız Türklerinin hayatını ve istiklâl düşüncesini terennüm etmişlerdir. Bilhassa 1916 yılındaki bütün Türkistan’ı içine alan isyan sırasında yüz binlerce Kırgız Türkünün öldürülmesi, edebî eserlerde çokça işlenmiştir. Daha çok bu son katliam sebebiyle Kırgızlar, 1917 ihtilâlini bir kurtuluş olarak değerlendirmişlerdir.
Kırgızistan, çarlık Rusyası devrinde, ekonomik ve kültürel bakımdan imparatorluğun en geri bırakılmış bölgelerinden biridir. Sovyet dönemiyle birlikte edebiyatta da canlanma olmuş, modern şiir, hikâye, roman, tiyatro, makale gibi edebî türler Kırgız edebiyatında ilk örneklerini vermeye başlamıştır. 1924 yılında ilk Kırgız gazetesi olan Erkin Too (Hür Dağ) yayın hayatına başlar. Daha önce diğer Türk toplulukları tarafından çıkarılan gazete ve dergilerde eserlerini neşreden Sıdık Karaçev, Kasım Tınıstanuulı, Aalı Tokombayev, Mukay Elebayev, Raykan Şükürbekov, Cuma Camğırcıyev, Böri Kenensarıyev, Kubanıçbek Malıkov ve Kası-malı Bayalınov gibi şair ve yazarlar, bundan sonra bu gazete çevresinde faaliyet gösterirler.
1920’li yıllara gelinceye kadar Kırgızlarda tiyatro çalışmaları yapılmamıştır. 1926 yılından sonra Kasımalı Cantöşev ve Sıdık Karaçev gibi yazarlar, Kırgız tiyatro edebiyatının ilk örneklerini vermişlerdir.
1924’ten sonra, daha çok siyasî mahiyette eserler yazılmıştır. Eski hayatı kötüleme, sosyalist sistemi ve yeni hayatı övme, bu eserlerde işlenen başlıca konulardır. Eserlerinde Sovyet ideolojisine yer vermeyen, yeni rejimi benimsemeyen Kasım Tınıstanuulı, Sıdık Karaçev, Moldo Kılıç gibi şair ve yazarlara hayat hakkı tanınmamış, hepsi halk düşmanı ilân edilerek öldürülmüşlerdir.
İkinci Dünya Harbinden sonra, “ideolojik temizlik” adı altında sözlü gelenekte yaşayan Manas destanı gibi eserler, milliyetçilik fikrini aşıladığı için yasaklanmıştır. Kırgız yazılı edebiyatının 1924’te başladığı, bu tarihten önce yazılı eser verilmediği ilân edilerek bu görüşü benimsemeyen Tazabek Samancın, Taşım Bayayev, Ziyaş Bektenov gibi yazarlar tutuklanarak sürgüne gönderilmişlerdir.
1991 yılındaki bağımsızlığa kadar devam eden bu dönemde Tölögön Kasımbekov, Cengiz Aytmatov, Kazat Akmatov, Süyünbay Eraliyev, Alıkul Osmanov, Turar Koconberdiyev, Toktobolat Abdmomonov, Begsultan Cakeyev, Calil Sadıkov, Nuri’a Cetikaşkayeva, Mayramkan Abılkasımova, Subayılda Abdıkadırova, Süyünbay Eraliyev, Kubat Cusupaliyev, Ramiz Rızkulov eserler vermişlerdir.
1991’deki