Karakaş Şuayip

Özbek Edebiyatı Yazıları


Скачать книгу

kalmıştır. Bu sebeple Kıbrıs Türk edebiyatı, arzu edilen gelişmeyi gösterememiştir. 1923 yılında imzalanan Lozan Barış Antlaşması’yla adanın idaresi tamamen İngilizlere bırakılır. Bu tarihten itibaren Kıbrıs Türkleri için kültürel alanda bir gerileme ve suskunluk dönemi başlar. Bu dönem, 1940’lı yıllara kadar sürer. 1940’lı yıllarda Samet Mart, Hikmet Afif Mapolar, Rauf Raif Denktaş, Taner F. Baybars, Özker Yaşın, Semih Sait Umar, Cem Sual, Urkiye Mine Balman gibi şahsiyetler nazım ve nesir tarzında eserler verirler. Bunlardan bilhassa Özker Yaşın, İngiliz ve Rum baskılarını yansıtan şiirleriyle tanınmıştır. 1943 yılından itibaren gazete ve dergilerin sayısında artış görülür. Ocak, Dünya ve Yeni Mecmua gibi dergiler yayımlanır.

      Rumların 1963’te kanlı Noel, 1964’te ise Erenköy baskınları meydana gelir. Bu hâdiseler tabiî olarak edebiyata da akseder. Çeşitli gazete ve dergilerde şiir ve nesir tarzında bu baskınlarla ilgili eserler yayımlanır. Bu dönemde neşredilen eserlerin ana teması, geçmişe duyulan özlemdir. Milliyetçilik, ahlâk, politika, savaş, kahramanlık ve Türkiye’ye bağlılık, işlenen diğer konulardır.

      Cereyan eden hâdiselere paralel olarak Kıbrıs Türk edebiyatındaki türlerde de çeşitlilik görülür. Bu durum, 1974’ten sonra çok hızlı bir gelişme gösterecek olan son dönem edebiyatına zemin hazırlamıştır. 1974 yılında adadaki siyasî dengenin Rumlar tarafından Türklerin aleyhine değiştirilmesi üzerine Türkiye, Kıbrıs Barış Harekâtı’nı gerçekleştirir. Bu tarihten sonra adada, yeni bir siyasî dönem başlar. Bu gelişmeler edebiyata da tesir eder. Kazanılan zafer, Kıbrıslı şair ve yazarları derinden etkiler. Bu dönemde yayımlanan eserlerin temel konusu, bağımsızlık ve zaferdir. Bunların yanı sıra barış, eşitlik, hürriyet, kardeşlik gibi konulara yer verilir. Son dönem Kıbrıs Türk edebiyatında eserleriyle öne çıkan bazı şairler şunlardır: Oktay Öksüzoğlu, Fikret Demirağ, Kâmil Özay, Osman Türkay, Özker Yaşın, Mehmet Levent, Neriman Cahit ve Orbay Deliceırmak.

      9. Irak Türkmenleri Edebiyatı

      Asırlarca Osmanlı sınırları içinde yaşayan Irak Türkmenleri, 1918’de bölgenin İngilizler tarafından işgalinden sonra Anadolu’daki Türklerden ayrı yaşamak zorunda bırakılmışlardır. 1918 sonrası Irak Türkmenleri edebiyatı, klâsik şiir geleneğinin devamı şeklinde gelişmesini sürdürür. Meşhur şair Hicrî Dede, mahallî ağız özelliklerini koruyarak yazdığı “Kerkük Hâtırâtı” adlı şiirinde klâsik tarzı, halk şiiri tarzına yaklaştırmıştır. Hıdır Lütfi, Mehmed Sâdık, İzzettin Abdi Bayatlı, Hasan Görem, Osman Mazlum, Ali Marufoğlu, Celâl Rıza, Mehmet İzzet Hattat, Fahrettin Ergeç bu tarzda eserler veren diğer şairlerdir.

      Dönemin en önemli yayın organı olan Kardaşlık dergisinde, klâsik-modern edebiyat tartışmaları yapılır. Ata Terzibaşı, bu tartışmalar sırasında klâsik şiirin yanında yer alır. Salâh Nevres ise yeni şiiri müdafaa eder. Bu tartışmalar devrin şairlerini etkiler. Nesrin Erbil, Necmettin Esin, Nihat Akkoyunlu, Ata Bezirgân gibi genç şairler, modern tarzda şiirler yazarlar.

      Irak Türkmenleri arasında yetişen bütün şairler, halk edebiyatı ürünlerine özel bir önem vermişler, bunları eserlerine de aksettirmişlerdir. Mustafa Gökkaya ile Nâsıh Bezirgân, mani ve horyat tarzında şiirler yazmışlardır. Mustafa Gökkaya, Türkmenlerin dillerine ve milliyetlerine olan bağlılıklarını, Türk milletine mensup olmaktan duydukları gururu, 1959 Kerkük katliamını şiirlerinde işlemiştir.

      10. Batı Trakya Türkleri Edebiyatı

      Lozan Barış Antlaşması’na göre Yunanistan’a bırakılan Batı Trakya’da, 1923’ten günümüze kadar Türklerin meydana getirdikleri edebiyata, Batı Trakya Türkleri edebiyatı diyoruz. Yunan idaresi altında kalmanın sıkıntılarını yaşayan Batı Trakya Türklerini, ayrıca Yunan İç Savaşı ve İkinci Dünya Harbi derinden etkilemiştir. Bir sebeple 1923’ten 1960’a kadar devam eden dönemde, önemli bir edebî gelişme olmamıştır. Bu dönemde yetişen en önemli şahsiyet Mehmet Hilmi’dir.

      1960’tan sonra edebiyatta gelişmeler görülür. Türkiye’de öğrenim gören gençler, dönüşte çeşitli gazete ve dergiler yayımlamışlardır. Birlik, Öğretmen gibi yayınlar, edebî harekete canlılık kazandırmıştır. 1980’den sonra edebiyat dışa açılarak Türkiye’de ve dünyada adından söz ettirmeye başlar. Bilhassa bu dönemde yayımlanmaya başlanan Şafak dergisi, Türk sanatkârların sesini dünyaya duyurmada önemli bir hizmet görmüştür.

      Yunanlıların Türklere uyguladığı siyasî, sosyal, ekonomik ve kültürel baskılar, Batı Trakya Türkleri edebiyatında işlenen en önemli konudur. Yoğun bir şekilde işlenen bu konu, “Huzursuzluk edebiyatı” adı verilen bir edebiyatı ortaya çıkarmıştır. Türkçe ile beraber Müslümanlık, Türklerin millî kimliklerini belirleyen en önemli iki unsurdur. Bu sebeple dinî muhtevalı eserlerin Batı Trakya Türkleri edebiyatında özel bir yeri bulunmaktadır.

      Batı Trakya Türkleri edebiyatında 1960’tan sonra Mehmet Arif (Kemal Şevket Batıbey), Asım Haliloğlu, Ali Rıza Saraçoğlu, Hüseyin Mazlum, Rahmi Ali, Abdurrahim Dede, Mustafa Tahsin, Tevfik Hüseyinoğlu, Hüseyin Salihoğlu, Fehim Mehmedoğlu gibi şair ve yazarlar, bütün edebî türlerde eserler vermişlerdir. Bu edebiyatın teşekkülünde ve gelişmesinde, “Türklük”, “Rumelilik” ve “Batı Trakyalılık” duygulan büyük rol oynamıştır.

      11. Bulgaristan Türkleri Edebiyatı

      19. yüzyılın sonuna kadar Osmanlı devleti sınırları içinde yer alan bugünkü Bulgaristan, diğer Balkan ülkeleri gibi Türk kültürünün canlı olarak yaşadığı yerlerden biridir. Türk nüfusu bakımından Balkan ülkeleri arasında önemli bir yere sahiptir. Bütün Balkanlar’dan olduğu gibi Bulgaristan’dan da Türkiye’ye büyük kafileler hâlinde göçler olmuştur. Bu göçlere rağmen bugün Bulgaristan’da hâlâ önemli miktarda bir Türk nüfusu bulunmaktadır. Burada yaşayan Türkler, Bulgar hükûmetlerinin her türlü baskı ve soy kırım politikalarına rağmen kültürlerini canlı tutmaya çalışmışlardır.

      Bulgaristan Türklerinin edebiyatında iki önemli kaynaktan söz etmek mümkündür. Bunlardan birisi klâsik Türk edebiyatıdır. Bu kaynak, son dönemdeki edebiyat üzerinde ciddî mânada etkili olmasa bile sanat ve edebiyat zevkini devam ettirmesi bakımından önemlidir. İkinci kaynak halk edebiyatıdır. Halk edebiyatı bir yandan sözlü gelenek tarzıyla kültür hayatını ayakta tutarken diğer yandan da tabiî bir söyleyişle eli kalem tutanlara ışık olmuştur. Bu eserlerde dilin daha rahat kullanıldığı görülmektedir.

      Türk sanat ve edebiyatının köklü ve zengin bir geçmişe sahip olduğu bu topraklarda, 20. yüzyıl başlarına kadar kırkın üzerinde Türkçe gazete ve dergi yayımlanmıştır. İkinci Dünya Savaşına gelinceye kadar bu gazete ve dergilerin sayısı yüzü aşmıştır. Bulgaristan Türk Muallimleri Mecmuası, Rodop, Deliorman, Mücadele, Tuna Boyu ve Özdilek, bu süreli yayınların en önemlileridir. Fakat bu yayınların ömürleri çok kısa olmuş, hatta çoğu çıkmaya başladığı yıl kapatılmıştır. Her şeye rağmen kültür ve sanat faaliyetleri bu yayınlarda varlığını devam ettirmiştir. Bu dönemde eserleriyle öne çıkan şair ve yazarlar arasında Süleyman Sırrı, Osman Nuri Peremeci, Hafız Abdullah Meçik, Mehmet Masum, Muharrem Yumuk, Ali Kemal Balkanlı, Zeki Tunaboylu, Ahmet Faik, Mehmet Fikri, Ahmet Merdivenci, Ethem Ütük, Ali Haydar Taner, Mehmet Behçet Perim, Mustafa Şerif Alyanak, Mahmut Necmettin Deliorman, Ali Osman Ayrantok, Osman Sungur, Mehmet Müzekkâ gibi isimler sayılabilir. Bu şair ve yazarlar, eserlerinde Bulgaristan Türklerinin hayatı, Türkiye’ye duyulan sevgi, baskılara direniş, hürriyet mücadelesi, göçler vb. konuları işlemişlerdir.

      İkinci Dünya Savaşından sonra Todor Jivkov