Şaban Mahmudoğlu Kalkan

Bulgaristan Türk Şiiri Cilt 2


Скачать книгу

diktim yol boyuna

      Postu serdim altına

      Dinlenmeğe oturanların

      Görmeliydiniz memnunluğunu.

      1973, Benkovski Tolbuhin

      BU ŞEHİRDE 175

      Bana ilk seviden yadigar

      Bir mavi mendildir

      Gökyüzü bu şehirde

      N’olursunuz şaşmayın dostlar

      Böyledir gökyüzü

      Sevilerin doğduğu yerde.

      Bana ilk seviden yadigar

      Bir altın ırmaktır

      Güneş ışınları bu şehirde

      N’olursunuz şaşmayın kızlar

      Böyledir ışınları güneşin

      Sevilerin olduğu yerde.

      Bana ilk seviden yadigar

      Bir deste çiçektir

      Yıldızlar bu şehirde

      N’olursunuz şaşmayın insanlar

      Yıldızlar böyledir.

      Sevilerin büyüdüğü yerde.

      Sana yüce sevimdir yadigar

      Başına takacağım

      Bir altın taçtır

      Altın ırmaklarda yıkanmış

      Neşesi çocukların,

      Muhabbeti bir de…

      İnsanların bu şehirde

      N’olursunuz şaşmayın dostlar

      Böyledir karşılığı sevilerin

      Mutluluğun güldüğü yerde.

1973, Tolbuhin

      DUYUYOR MUSUN 176

      Sennur’a

      Biliyor musun

      Ben bu dizeleri

      Kıvrak bir türkü örneği

      Sümbüllü, karanfilli

      Bir mayıs sabahı

      yüreğine inerek

      yüreğini yakarak

      yazmalıydım biliyor musun?

      Oysa olmuyor işte

      Yara ağrısa da olmuyor.

      Vefa bilmiyor kader.

      Ve türkülerin hayal döneminde

      Dargınlıklardan ırak

      Neşe içinde

      Raks ederken çiçekler

      Dizelerimi gözlerine bakarak

      Yanıp yanarak

      Yazıyorum duyuyor musun?

1974, Tobuhin

      AÇ HARMANI 177

      Oyuncakların zemereklisini

      ve bilmem

      ve daha nicesini gururla

      kurup koşturmuş değil

      Tek oyuncağın adını duymamış

      Yalınayak bir çocuktum ben …

      Güneşin altında

      Aç harmanın ortasında

      Kel tarlalarda bir değirmenlik

      sıska arpa biçilende…

      Bilmezsiniz, düşünemezsiniz

      Bir aç harmanıdır alır başlardı

      ve gün boyu

      bir inekle dön babam dön, dön

      çoluk çocuk hayalini hepimizin

      talaz talaz bir arpa

      kokusudur okşardı.

      Ah, sormayın, benden öğrenmeyin

      anlatamam o günlerin Dobrucasını …

      Tarihler varya

      hani efsaneler, dinleyin efsaneleri

      kulak verin türkülere ki onlar

      en iyi anlatır aç harmanlarının acısını…

      Oyuncakların yalnız

      Zillisini, zembereklisini değil

      Mini otosundan atlı karıncasına

      değin

      hepsini koşturan konuşturan

      mesut bir çocuğun babasıyım …

      Sormayın anlatamam aç harmanlarını

      Ben onların çoktan kapanmış bir yarasıyım.

      TOPRAĞIN OĞLU 178

      Şiirimde yıldızların alevi yok

      Yalnızlıklarım bilinir şeyler.

      Doğmuşum toprakta

      Sevmişim toprağı

      Sulamışım terimle

      Ellerimle değmişim yüreğine

      Utanmamışım bir zaman

      toprak işlediğime.

      Yıldızlar,

      Yanmayacak şiirimde

      Toprağın oğluyum

      Toprağın dilini bildiğime mutluyum!

      GÜLMEK 179

      Ağaçlar el ediyor

      ağaçlar el ediyor güneşe

      Yeşil üzerinde

      güneş gülüyor.

      Kuşlar kanat açıyor

      kuşlar kanat açıyor ufukta,

      Kanat üzerinde

      Ufuk gülüyor.

      Günler

      dal gibi yeşil

      Günler kuş gibi kanatlı

      Günlerin üzerinde

      anılar gülüyor.

      Sevgi yanıyorken anılarda

      Ateş üzerinde

      Çocuk gülüyor.

      SAHİL 180

      Seyrettiğin var mı senin bilmiyorum

      Grubun altında yorgun sular

      Bir acı kırmzıyla görmelisin

      nice buram buram yanar,

      örneğin bir bulut olmak

      geçer aklından o zaman …

      Bilirsin akşamları

      bulutların akışını bekler aynasında

      bir bıçak yarasıymış

      gibi kanayan sular.

      Bir