Orhan Söylemez

Türk Dünyasında Tarihi Roman ve Milli Kimlik


Скачать книгу

ben bu insanlara zulüm kıldıysam bunu küstahlık ve aptallıklarından dolayı yaptım. Çünkü bunlar aptal olmasalardı, Allah’ın yarattığı akılsız bir hayvanına inanıp beni tahta oturtmazlardı! Akılsız bir mahlûka güvenip beni tahta oturtan bu insanlara şefkat ve merhamet ne gerek? Bilgili padişah bilgili insanlara layıktır. Ahmaklara ise ahmak bir padişah gerekir! (s. 17)

      Yazar, bu hikâye ile halkların hak ettikleri şekilde yönetildiklerini vurgulamaktadır. Kaderlerini, geleceklerini akıllıca planlamayan, yöneticilerini sağlıklı seçmeyen halkın hâlini gözler önüne seren bu örnek, günümüzde de geçerliliğini korumaktadır. Romanın bu ilk iki bölümü yöneticilerin nasıl olması gerektiğini anlatan birçok çarpıcı hikâyeden oluşur.

      Adil Yakuboğlu, ikinci bölüme Cevahir Lal Nehru’dan bir alıntı ile başlar.31 Bu alıntı ile birlikte yazar, okuyucuya Birûnî’yi daha yakından tanıtır. Onun iç dünyasına girer; bilimsel çalışmalarını, düşüncelerini tarihî bir süzgeçten geçirerek sunar. Yazar, eserinde ilk defa Birûnî’nin ağzından Gazneli Mahmut’u diktatör olarak tanımlar. Bu da Birûnî’nin hocasından görüp öğrendiği doğruluğa yakışır bir tavırdır. Çünkü hocası Abdussamed Evvel de hayatı pahasına doğruyu söyleyecek cesarette bir üstattır. Yazar, şehrin sol tarafındaki fakir mahalleden çıkıp gösterişli saray ve bahçelerin olduğu yerlere dikkatleri çeker. Bu bölümde Gazneli Mahmut, hastalığına çare ararken resmedilmektedir. Eski ihtişamlı günlerine geri dönmek isteyen Sultan, tüm bilginleri, hekimleri sarayına toplar ve hastalığına bir çare arar. Sultanı iyileştirecek tedavilerin konuşulduğu böyle bir toplantıda, şair Unsûrî, “Nimet-i İlâhî” denilen bir ağaçtan bahseder. Bu ağacın meyvesini yiyen insanların gençliklerine geri döneceklerine dair bir rivayet anlatır. Gazneli Mahmut heyecanlanır ve bu ağacın derhal bulunmasını emreder. Ancak bir sorun vardır. Bu ağacın nerede yetiştiği konusunda net bir bilgi yoktur, yalnız Hindistan dolaylarında bulunduğu tahmin edilir. Bu noktada Birûnî’nin engin bilgisine başvurulur, çünkü üstat Hindistan’ı herkesten iyi tanımaktadır. Ancak Birûnî, Sultan’ın beklediği ümit verici sözleri söylemez ve böyle bir ağacın olmadığını ifade eder. Sarayda toplanan heyet, Sultan’ın gönlünü hoş etmek için bu ağacın doğruluğunu savunurken, Birûnî gerçekleri söylemekten geri durmaz. Heyette bulunan isimler bu yanıttan memnun olmazlar ve İbn-i Sinâ’ya da sorulması gerektiğini söylerler. Bu sebeple İbn-i Sinâ her yerde aranır, ancak bu süreç birçok karışıklığın da ortaya çıkmasına neden olacaktır.

      Gazneli Mahmut, hastalığın ve ölüm korkusunun verdiği sıkıntı ile etrafındaki insanlara dikkat edemez. Onun çaresizliğinden yararlanmak isteyen kurmaylarının çevirdiği gizli kapaklı işlerden habersizdir. Acımasız Gazneli Mahmut’un sağlığını merak eden bir kişi de oğlu Emîr Mes’ud’dur. Çünkü vezirlerin, babası ölünce yerine aklî dengesi bozuk kardeşini getireceklerini düşünür. Böyle bir oyuna gelmemek için de gözü kulağı saraydan gelecek haberdedir. Emîr Mes’ud da bir yandan İbn-i Sinâ’yı aratır, ama o Sultan’ı tedavi etmektense gizlenmeyi tercih eder. İbn-i Sinâ’nın Sultan’ın hastalığına derman olmak istemeyişine benzer bir olay da, Muhtar Şahanov’un, Cengiz Han’ın Sırrı32 adlı romanında görülmektedir. Cengiz Han ölüm döşeğinde hastalığına çare ararken doktoru ona bir ilaçtan bahseder. Ancak bu ilacın onu iyileştirebileceğini anlatır; duydukları karşısında heyecanlanan Cengiz Han, hemen ilacın bulunmasını ister. Fakat ilacın sahibi bilge kişi, yaşadığı Otrar şehrini savunurken Cengiz Han’ın askerleri tarafından öldürülmüştür. Bu mucizevî tedavinin reçetesini bilen tek kişi, öldürülen bilim adamının karısı Akerke’dir. Cengiz Han her türlü yolu dener, ama kadından reçetedeki formülü alamaz. Akerke, tıpkı İbn-i Sinâ gibi ölüm döşeğindeki Cengiz Han’ı tedavi etmeyi reddeder.

      Bu iki kitapla şöyle bir soru akıllara gelmektedir; “Binlerce insanı öldüren, acımasızlığı ile ün salmış ve diktatör olarak tanımlanan insanlar tedavi edilmeyi hak ediyorlar mı?” Akerke ve İbn-i Sinâ hak etmediklerini düşünmüş olacaklar ki, yardım etmeyi kabul etmemişlerdir. Ancak bu soru kendine yer bulduğu tüm beyinlerde yanıtını aramaya devam edecektir. Gazneli Mahmut’un hastalanması herkesi şaşırtır, onun hastalanabileceği hatta ölebileceği kimsenin aklına bile gelmemiştir:

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      Mehmet Tekin. Roman Sanatı 1 Romanın Unsurları. İstanbul: Ötüken Neşriyat A.Ş., 2006. s. 7

      2

      Cengiz Alyılmaz. Orhun Yazıtlarının Bugünkü Durumu. Ankara: Kurmay Yayınları, 2005, s. 9

      3

      Rene Wellek-Austin Warren. Theory of Literature. 3rd Edition. New York: Harcourt Brace Joranavich, Inc., 1970. s. 215; Rene Wellek-Austin Warren. Edebiyat Biliminin Temelleri. Çev. Ahmet Edip Uysal. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 1983. s. 295.

      4

      Şerif Aktaş. Roman Sanatı ve Roman İncelemesine Giriş. 2. Baskı. Ankara: Akçağ, 1991. s. 14-15.

      5

      Richard Lee bu konuşmasını the Romantic Novelists’ Association’da (Romantik Romancılar Derneği) 2000’deki yıllık toplantısında yapmıştır. http://www. historicalnovelsociety.org/lion.htm (10 Şubat 2010’da indirildi.) (Kitap boyunca İngilizce alıntıların tercümesi bizzat Orhan Söylemez tarafından yapılmıştır.)

      6

      “Ali Şir Nevâî”, İslam Ansiklopedisi, İstanbul: TDV. Cilt 2, s. 450

      7

      Réne Wellek – Austin Varren. Edebiyat Teorisi, (Çeviren: Ömer Faruk Huyu-güzel), Akademi Kitabevi, İzmir 1993, s. 12

      8

      A.g.e., s. 12

      9

      Turgut Göğebakan. Tarihsel Roman Üzerine. Ankara: Akçağ, 2004, s. 15.

      10

      İliyas Esenberlin. Köşpendiler. Almatı kalası: İliyas Esenberlin Atındagı Kor, 1998. 584 s. (Birinci kitap Almas Kılış, ikinci kitap Cantalas, üçüncü kitap Kahar.)

      11

      Beyaz