Naim Kerimov

Çolpan


Скачать книгу

ideallerinden istifade ettirmeye samimi şekilde gayret ettiler.

      Süleyman bezzazın evine yakın yerde bir Tatar kadın yaşamış. Ashâbe Cemal adıyla tanınan bu kadın, 1950-1960’lı yıllarda meşhur olan rakkase Flоra Kaydanin’in anası idi. Mahalle ehli ona her nedense Nadya adını vermiş. Bu kadın mahalledeki Özbek kızlarına muallimelik etmiş. Onun elinde, şüphesiz, çağdaş ilmin değerini anlayan ve gelecek cemiyette nasıl gençlerin gerekli olduğunu hisseden kişilerin çocukları okumuş. Bunlar arasında Fâzıla ve Fâika analar da bulunmuşlar.

      Yukarıda belirtildiği gibi Süleyman bezzaz, Abdülhamid’in sadece medrese eğitimi ile yetinmediği için onu Rus-Tüzеm mektebine okumaya vermiş. Tahminen bu devirde eski dünyanın çeşitli şehirlerinde Özbek, Türk, Tatar ve Fars dillerinde yayımlanan gazetelere abone olup, tek oğlunun dünya olaylarından haberdar olması, yani, basiret gözlerinin açılmasına imkân yaratmış. Ve Çolpan da bu yıllarda ceditçilik gayeleri ile tanışmaya başlamış.

      Leziz Azizzade’nin anlattığına göre, 1912 yılından başlayarak Çolpan’ın gayevî-marifî dünyasında bir yükseliş meydana gelmiş, dil, edebiyat, tarih, fesefe, ilm-i bediî gibi ilimleri kendisinin içtihadı ve babasının ciddi terbiyesi neticesinde iyice öğrenmiştir. “Çolpan’ın fikrî terakkiyatında ve dünya görüşünün şekillenmesinde, – diye yazmaktadır L. Azizzade, – Çarizmin müstemleke siyaseti ve mahallî ticaret kapitalinin vücut bulması da mühim âmillerden biri olmuştur.”

      Hülâsa, bu devirde Arap, Fars, Türk, Tatar, Azerbaycan ve Rus dillerini bilen Abdülhamid, bu dillerdeki gazete ve dergileri muntazam şekilde mütalâa etmekle kalmamış, hattâ onlara çeşitli haber, makale, aktüel tenkit yazıları da göndermeye başlamıştır.

      Prоf. A.Sa’dî’nin “Özbek Burjuva Edebiyatı” adlı 6. sınıf için çıkarılan ders kitabında (1934) belirtildiğine göre, Çolpan 1913 -1914 yıllarında edebiyat âlemine girmiştir. Leziz Azizzade de Çolpan’ın edebî faaliyetinin 1913 yılında başladığını söylemektedir. Maalesef, biz onların bu malûmatlarını tasdik edici bir esasa şimdilik sahip değiliz…

      Bendeniz bu sözleri yazarken Çolpan’ın hiçbir ilk mektup ve haber yazısı elimizde mevcut değildir. Ama zeki edebiyatçı âlim Bahadır Kerim, Humbоldt üniversitеsindeki Merkezî Asya’yı Öğrenme Enstitüsü ve şahsen Prоf. İngеborg Baldauf’un daveti ile Amanya’ya vardığında adı geçen enstitünün arşivindeki “Tercüman”“ gazetesinin mikrоfilmini görmüş. Âlim “Daha Gözel Bitikler” (“Gülistan” dergisi, 2000 yıl, 3. sayı) adlı makalesinde şu yeni malûmatı vermektedir:

      “Gerçi gazete çıkışının (söz ‘Tercüman’ gazetesi kastedilmekte – N.K.) evvelki yıllarında ona Türkistan’dan iştirak edenler çok az, yok denecek derecede olsa da, onuncu yıllardan itibaren Mahmudhoca Bеhbudî (Semerkand), Ahund Molla Mevdud Ahimuf (Taşkent), Mirhüseyin Mirrahimuf (Semerkand), Hacı Mu’in (Semerkand), Kadı Ziyaüddin Mahdum ibn damle ve müderris Feyzrahmet (Buhara) gibi imzalara tesadüf edilmektedir. Müellifler, bazen makale-haber yazmaya, bazı hâllerde ‘Tercüman’dan kendilerinin en mühim suallerine cevap almak maksadıyla mektuplar yollamışlar.

      Gazetenin 27 Kasım 1913 tarihli 261. sayısındaki ‘Andican’dan Olan Suale Cevap’ başlığı dikkati çekmektedir. Aceleyle mektubun sonuna bakıyorum, ‘Süleymanzade Abdülhamid Yunusоv’ imzası duruyordu. Tabiî ki, bu kendisini huzursuz eden suallerle gazeteye müracaat eden şairimiz Çolpan’dır. İzah ve cevap yazan ise, şüphesiz, İsmailbеk Gaspıralı cenapları idi. İzahta şöyle satırlar bulunmaktadır:

      “Andican, sâbık Hokand hanlığının mühim şehirlerinden biridir. Hind-Moğol devlet-i âliyesinin kurucusu, kahraman ve edip Sultan Bâbür’ün vatanı ve şimdi Fergana vilâyetinin nahiye merkezidir. Osmanlıca kaymakamlık makamıdır.

      Bu şehirden aldığımız acayip bir mektip derc ve dikkate lâyıktır. Sahib-i mektup bizden daha güzel söylediğinden yazdıklarını aynen naklediyoruz.”

      Şüphesiz, Müslüman âleminin “Tercüman” gazetesinin ulaştığı şehirlerden gazete idaresine o yıllarda birçok mektuplar gitmiştir. Bu mektupların tamamına İ.Gaspıralı cevap yazmıştır, diye söylememiz zor. Ama o Çolpan’ın mektubunu itibarsız bırakmamış. Bunun sebebi, mektup kendisinde olduğu için aşağıdaki ondan bir levhayı Bahadır Kerim’in makalesinden alıp zikrediyoruz:

      “Muhterem üstadımız İsmailbеk cenapları! Andican’ın bazı büyükleri bana şunu diyorlar: Sеn ‘Şelâle’, ‘Türk Yurdu’, ‘Şehbal’, ‘Tercüman’, ‘Vakit’ ve ‘İkbal’ okuyorsun, ne için ‘Mirza Bîdil’ ve ‘Hoca Hâfız’ları okumuyorsun? Bu suale cevap olmak üzere söyleyecek bir şey bulamadım. Eğer cevabı var ise ‘Tercüman’da derc edilmesini kat kat rica ediyorum. Eğer cevap yok ise ‘bu yeni edebiyatı’ suya, ateşe atıp, vaktim oldukça ‘Mirza Bîdil’ ile ‘Hoca Hâfız’ı mütalâadan ayrılmayacağım.

      Süleymanzade Abdülhamid Yunusоv”

      İ.Gaspıralı, Çolpan’ın bu mektubunu ilginç sayarak, ona aşağıdaki cevabı gazetesinde yayımlamış:

      “Ay benim kara yazılı şagirdim, sana ve sizlere âcilen cevap vеreceğiz… Rica ediyorum, şimdi edebiyatı ateşe yandırmayınız, suya batırmayınız! Sakın, sakın bir daha bana ‘muhterem üstad’ dеmeyiniz! Otuz sene ders vererek ‘edebiyatın’ ateşe yandırılmak ihtimalini işiten bir ‘üstad’, muhterem olmaz; hem üstad iddia edilemez; ul ise bir bedbaht muallimdir!

      ‘Mirza Bîdil’, Hindistan’ın Şeyh Sa’dî’sidir. Yazdığı temsillere vеrdigi nasihatlar hakikaten güzel ve nâfi şeylerdir. Hoca Hâfız ise malûm… Bunları bir, iki, beş defa okuyunuz!..”

      İ.Gaspıralı’nın cevap mektubu biraz uzun olup, onu tam olarak getirmek şart değil. Ama belirtmek gerekir ki, İ.Gaspıralı Çolpan’a üstad olarak kıymetli tavsiyelerde bulunmuş ve Çolpan, bilhassa, sanatının teşekkül devrinde sadece “Tercüman” gibi terakkiperver gazeteleri okumak ile kifayet etmeyip, mümtaz edebiyat numunelerinden de istifade etmekle onun bu tavsiyelerine tam olarak riayet etmiş.

      Şimdi yine Çolpan sanatının 1914 yılı ile bağlı sayfalarına bir göz atalım.

      Bize Çolpan’ın bugünkü günde malûm olan ilk “eser”i, Bеhbudî tarafından neşredilen “Ayna” dergisinin 1914 yılı 18 Ocak sayısında yayımlanmıştır. “Andican’da Yeŋi Bank” adlı bu haber, bizi bugünkü iktisadî ıslahatlar cereyanına uygun olan yenilik ile tanıştırmaktadır. Haberde, müşterilerin dikkatine havale edilen yenilik de, onda adı zikredilen bazı şahıslar da muayyen ehemmiyete mâlik olduğu için onu aşağıda tam olarak veriyoruz:

      “Andican’da, Müslüman kıt’asında ‘Düyûn-ı Mütekâbile Şirket Bankı’, yani ‘Vriminniy Kridit’ açmaya karar verildi. Şimdiki üyesi 180 nefer olup, 130’dan ziyadesi Müslümanlardır. Sermayesi 24 bin somdur. Meşveret üyeleri altı nefer olup, yerli Müslümanlardan: İşanhan Mahzum, Adilhoca oğlı, Zünnunbay Kutlukbay oğlı, Mirhaydarbay Mircemal oğlıdırlar. İdare üyeleri üç nefer Rus’tur. Bu sebeple bizde zamaneye ilgisi bulunan ilimden haberdar kişi yoktur. Teftiş üyeleri üç nefer olup, biri Sa’dullahhoca Tursunhoca oğlı cenaplarıdır. Banka gelecek hut 3 açılsa gerek. Uşbunu vücuda gelmesine mezkûr muhterem Müslümanlar ve onların yardımcıları sebep oldular. Banka olmasın, diyenler de var idi ki, onları ‘Ayna’ idaresindeki ‘Moş’ havale ettik.”

      Çolpan, şimdi bize malûm olan bu ilk “eseri”ne “Abdülhamid Süleymânî” diye imza koymuş.

      Andican’ın mahallî ahalisinin yaşadığı