Ertuğrul Karakuş

Meleguş


Скачать книгу

ELE ALINAN TEMEL KONULAR

      Kolhoz Hayatı

      Türkistan coğrafyasında neşet eden Sovyet dönemi Türk edebiyatlarında, özellikle de 1920 sonrası dönemde, en çok ele alınan konulardan birisi “kolhoz hayatı”dır.

      Rusça kökenli bir sözcük olan ve Türkçe Sözlük’te “Rusya’da köylülerin ortak olarak çalıştıkları tarım işletmesi”8 olarak tanımlalan “kolhoz” kelimesi “Kollektif çiftlik hayatı” olarak da tanımlanabilir. Bu sistem, 1917 Bolşevik İhtilâli (Ekim Devrimi) sonrasında, bütün Sovyet coğrafyasında, dolayısıyla da Türkistan bölgesinde uygulamaya konmuşttur.

      1917 sonrasında tesis edilmeye çalışılan yeni Sovyet rejiminin temel ilkelerini eserlerine yansıtan bir Türkmen yazar olarak Agahan Durdıyev; “Hastalığın Sorun Değil”, “Gurban”, “Camal”, “Akca’ya Annesi Karşı Çıktı”, “Vatansever Çobanlar” gibi pekçok hikâyesinde kolhoz hayatını farklı yönleriyle ele almıştır.

      Bu konuda yazılan hikâyelerin en dikkat çekicilerinden birisi “Camal” adlı hikâyedir. Camal, kocası “vatan” savaşında cephede olan bir gelindir. Oğlu hakkında kaygılanan kaynanasına sunduğu çözüm yine kolhoz hayatındandır:

      “– Yagdı’nın annesinin söylediğine! Biz onlar için elimizden geldiği kadar durmadan çalışıyoruz. Yakınlarda bütün kolhoz toplanıp, sıcak tutacak giyecekler toplayıp, onlar için gönderdik. Sen oğlunu kaygı çekme, oğluna soğuk işlemesinin imkânı yoktur. Boş ver de sen, anne, yumuşak yünlerinden eğir de dolak9 doku, ben de ellik, çorap öreyim. Öyle, anne bir çıkın gönderelim.” (Camal)

      “Camal” hikâyesi sadece kolhoz hayatının idealeleştirilmesi değil aynı zamanda bir “kolhoz kadınının” zorluklar karşısında nasıl durması gerektiğini de gösteren bir hikâyedir.

      A.Durdıyev’in hikâyelerinde idealize attiği kolhoz hayatında tembelliğe yer yoktur. Özellikle “Hastalığın Sorun Değil” adlı hikâye doğrudan kolhoz hayatındaki tembellik sorununu ele almıştır. Bu sorun, “sahte” hastalığını bahane edip işten kaçan kocasıyla hanımı arasındaki diyaloga çarpıcı bir şekilde yansır:

      “– Kim tembel olup, riyakarlık edip, işten kaçarsa o benim düşmanımdır. Sen değil babam olsa acıyacak değilim. Kalk da hemen işine git!

      – Hadi oradan bir çaycağız kaynatıver!

      – Tembele ben çay kaynatacak değilim.

      – Yapma, biraz idare et!

      – Tembeli asla idare edecek değilim!

      – Sonu iyi olmaz, birden ikimiz ayrılırız!

      – Vah vah, sen beni böyle korkutacak değilsin!” (Hastalığın Sorun Değil)

      “Han Küyli” adlı uzun hikâyede de, yine rahata alışıp tembelliği ve başkalarının çalışması üzerinden geçinmeyi adet edinen birisinin kolhoz hayatına uyum sorunları ele alınır.

      Kolhoz yönetimi hem tembellikle mücadele edip hem de görevini lâyıkıyla yerine getirenleri ödüllendirmektedir. “Akca’ya Annesi Karşı Çıktı”, “Vatansever Çobanlar”, “Gurban”, “Camal” gibi pekçok hikâyede kolhoz yönetimi tarafından ödüllendirilen “üretim yarışındaki” insanlar yer alır.

      “Vatansever Çobanlar” adlı hikâyede, “Andriyanov ile Fomin yoldaşlar”ın her yıl kolhoz yönetimi tarafından ödüllendirilmesi konu edilir:

      “İşte, bu ikisi beş altı yıldan beri kolhozun mallarına bakarlardı. Bunlar mallara çok iyi bakarlardı. Nerede otlu yer varsa oraya hayvanları sürüp yayarlardı. Onların baktığı hayvanlar çok semizdi. O sebeple kolhoz kurulu bu ikisine her yıl ödül de veriyordu.” (Vatansever Çobanlar)

      Görevini çok iyi yapan, kolhozun mallarını daima otu bol olan yerde yayan, bunun dışında da sürekli kolhozun okuma evine gidip okudukları kitaplar üzerinde tartışan bu iki örnek kolhoz çobanı her yıl ödüllendirilir.

      “Akca’ya Annesi Karşı Çıktı” adlı hikâyede de çalışkan genç kızlar kolhoz tarafından ödüllendirilir.

      “Gurban” adlı hikâyede de daha önce hizmetçi olarak acımasız bir zenginin yanında çalışşan ve daha sonra kolhoza girip ekibiyle “her yıl yüksek ürün alan” çalışkan kolhoz işçisinin ödüllendirilmesi söz konusu olmaktadır:

      “1929 yılında o zalim zengin, karısıyla sürgüne gönderildi. Gurban ise kolhoza girdi. Şimdi “Taze Durmuş” kolhozunun ekip başı olarak çalışıyor. Onun ekibi her yıl yüksek ürün almakta, kolhoz içerisinde de birinci olmaktadır.

      Gurban bütün pamuk işçilerini de kendi ekibine aldı. Bunun için de Gurban’a kolhoz ve hükümet tarafından birkaç kez kıymetli ödüller verildi.

      Geçen yıl da Gurban evlendi. Kolhoz ona iyi bir ev yaptı. Gurban, evinin içini gül gibi yaptı. Kapısında ise koyunu, danalı sığırı var. Şimdi Gurban, mutlu bir ömür yaşıyor.” (Gurban)

      Genel olarak bakıldığında Agahan Durdıyev’in hikâyelerinde kolhoz hayatının her yönüyle ele alındığı görülür. Hikâyelerin genelinde kolhoz hayatıyla ilgili dikkat çekilen konuları şöyle sıralayabiliriz:

      * Kolhoz hayatında tembelliğe yer yoktur. Tembel olan insanlar, kolhoz yönetimine gerek kalmadan en yakınları tarafından uyarılmalıdır.

      * Kolhozda birlikte iş yapmak ve yardımlaşmak esastır.

      * Kolhozda çalışan herkes en iyi işi yapmak için yarışmalı ve en iyi verimi almalıdır.

      * Kolhoz yönetimi yapılan verimli çalışmaları mutlaka ödüllendirir.

      Kadın Hakları ve Bilinçlenmesi

      Sovyet yönetiminin ilk yıllarında Türkistan bölgesindeki yazarlar tarafından en çok ele alınan konulardan birisi de “kadın hakları”dır.

      Agahan Durdıyev de Sovyet döneminin ilk yıllarında, kadın hakları ve kadının bilinçlenmesi doğrultusunda en çok eser veren yazarlardandır. Özellikle de “Kartal Pençesinde Bir Güzel”, “Akca’ya Annesi Karşı Çıktı”, “Camal”, “Hastalığın Sorun Değil”, “Han Küyli” gibi hikâyelerinde yazar, bu konuyu sosyalist düzen ve kolhoz yaşamıyla birlikte ele alır.

      Hikâyelerde, eski düzende ve geleneklerde ailenin tavırlarının kız çocuklarına karşı çok sert olduğu ön kabulü mutlaka vurgulanır. Örneğin “Akca’ya Annesi Karşı Çıktı” adlı hikâyede Akca kızların toplantısına gitmek ister fakat aldığı cevap çok serttir:

      “– Anne, bugün kızların toplantısı var, ben de ona gideceğim, dediği zaman annesi hamurdan yumruğunu çıkartıp, dağılmış saçlarının arasından sert bir bakış ile:

      – Sen, yüzü kara10, tepe gibi bir kız olmuşsun!11 Ot biçmek, toplamak, okul, toplantı dendiği zaman herkesten önce koşuyorsun! Senin bu hallerinden hiç hazzetmiyorum. Senin şu toynaklarını kendi ellerimle keserim bekle bakayım.” (Akca’ya Annesi Karşı Çıktı)

      Sadece kızların toplantısına gitmek isteyen Akca, bunun karşılığında “utanmaz olmak”, “gezme düşkünlüğü” gibi ifadelerle suçlanmakla kalmaz aynı zamanda “toynaklarının! kesilmesiyle” de tehdit